bugün

entry'ler (88)

last fm

"Soyle AC/DC'den birseyler calda havamizi bulalim." dedikten sonra once Eminem sonra da Arch Enemy calarak bana "Oha!" dedirten bir radyoya sahip muzik cetele sitesi. Guzeldir, hostur, birsuru yeni insan veya grupla tanistirir ama radyo konusunda pandora'nin cook gerisindedir maalesef...

pazartesi sabahı gelecek pazarı düşünmek

(bkz: hayattan bezmek)

world of coca cola

Coca Cola'nin ciktigi ve merkezinin bulundugu Atlanta'da ki bir muze... Isminden de anlasilacagi gibi coca cola ile ilgili her turlu ivir zivir, markanin nasil ortaya ciktigi, kolanin uretim asamalari gorulebildigi bir muze World Of Coca Cola.

Diger bolumleri bir yana birakirsak, muzenin verdiginiz paranin hakkini veren iki bolumu var. Birincisi "The Secret Formula" isimli Coca Cola'nin formulu uzerine olan filmin gosterildigi 4 boyutlu sinema (ki filmin konusu falan degil 4 boyutlu sinemanin tum nimetlerinden yararlanan salon esas ilgi cekici...) ve muzenin cikisindan once ki dunyada uretilen coca cola urunlerini tattiginiz kisim... Bu ikisi disinda cokta "Vay anasini!" dedirtecek birseyle karsilasmiyorsunuz maalesef.

Kisaca tam karsisindaki Georgia Aquarium varken zerre vakit kaybetmeye degmeyecek bir muze World Of Coca Cola. Ancak vaktiniz ve paraniz (bilet ben gittigimde 15 dolardi) varsa gidip gorulebilir.

the it crowd

The Guardian gazetesinin haberine göre kasım ayında ekranlara geri dönecek ingiliz sit-com'u...

güney kore

Sanilanin aksine turklerin kore savasi sirasinda kiclarini kurtarmalari disinda hakkimizda hicbirsey bilmeyenlerin ulkesidir. Yurtdisina cikmis, 2 dil bilen egitimli, kulturlu bir guney kore vatandasi Turkiye'de hangi dilin konusuldugunu bilmiyorsa, istiyorsa her oyunda master olsun, teknolojinin kralini yapsin o ulke benim gozumde cahil ve egitimi eksik bir ulkedir.

dolores o riordan

Ergenligini doksanli yillarda yasayan pekcok gence rock muzigi sevdiren sesi ve kendisi super otesi irlandali sanatci. Bury the Hatchet'dan sonra cokuse gecen the Cranberries'i gec de olsa terk ederek (kendisine solo kariyer teklifi butun kariyeri boyunca sunulmus ancak the cranberries'den ayrilamamistir.) are you listening? ile yeniden kaybettigi sohreti kazanmistir. Ayrica sanilanin aksine 3 degil, 4 cocugu vardir. (3'u don burton'dan birisi daha oncesi bir iliskisinden)

sick of it all

New York Hardcore'un gururu 22 yillik dev grup. 1986 yilinda Queens, New York'da Lou Koller(vokal), Pete Koller (elektro gitar), Armand Majidi (bateri) ve Rich Capriano (bass gitar) tarafindan kurulmustur. New York Hardcore'un (belki hardcore tarihinin) en uzun sure bir arada kalan grubu olarak, muhalif ve vurucu sozleri, gaz melodileri ile 40 kusur yaslarinda bile hala ziplamaya ve ziplatmaya devam ediyorlar. (Gerci vokal Lou Koller abimin artik sesi yetmiyor.)

Grubun web sitesi yillardir sus pus olsa da wikipedia'ya gore 2008 yilinda yeni bir albumle doneceklermis.

how i met your mother

3. sezonun basindan beri bekledigim, gozumuze gozumuze sokulan olay en sonunda 16. bolumde gerceklesmistir. Oleydir.

--spoiler--

--spoiler--
Barney ile Robin make out * yapti bu bolumun sonunda. Baglanmaktan olesiye korkan bu iki kisinin uzun sureli iliskisi nasil olur? (olur mu?) Hepsini ileriki bolumlerde gorecegiz sanirim.
--spoiler--
--spoiler--

arthur wellesley

(bkz: arthur weasley)

georgia institute of technology

Amerikanin sayili muhendislik okullarindan birisidir. Atlanta da midtown'da hatiri sayilir bir alan uzerine kurulmustur. Kentteki yuksek sermayeli firmalari ile saglam iliskileri bulundugundan ABD icin bile ust duzey sayilabilecek pek cok arastirmayi yapabilirler. (Sanirim Georgia'nin afro-amerikan nufusunun fazla olmasandan dolayi) ulkedeki en az irkciligin bulundugu okul oldugunu duydum.

Ayrica birlesik devletlerin en cok turk barindiran okullarindan birisidir. Bu turklerin buyuk cogunlugu okulun bunyesindeki language institute cevresinde bulunur. Bu guruh ingilizce derslerine girdikleri zamanlar disinda kendi aralarinda konusarak, uzak dogudan gelen garibanlara turkce kufurler ogreterek zaman gecirirler. Onun disinda super mekandir.

ankara üniversitesi veteriner fakültesi

17-18 Nisan 2007 tarihlerinde Brüksel'de toplanan, EAEVE (European Association of Establishments for Veterinary Education - Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği) ve FVE (Federation of Veterinarians of Europe - Avrupa Veterinerler Federasyonu) üyeleri tarafından oluşturulan JEC (Joint Education Committee - Ortak Eğitim Komisyonu) tarafından kurumsal anlamda akredite edilmiş bir fakultedir.

Bunun anlami nedir peki? Oncelikle sayin dekanimizin masasinda veteriner hekimligin anlemi, ankara universitesi bayragi yanina EAEVE nin ambleminin de bulundugu kucuk beyaz bir bayrak eklenmistir. Ayrica mezun olan ogrencilerin mezuniyet belgeleri veya diplomalari uzerinde de artik ayni logo vardir.

Bunun yaninda 2007 yilindan itibaren Ankara Universitesi Veteriner mezunlari EAEVE'ye bagli fakultelerde, gerekli kosullarin saglanmasi halinde, phd egitimi alma hakki kazanmistir. (Bu haktan ilk yararlanan genc baytarciklarimiz yaban ellerde ezilmekte, herseyden vazgecip ulkeye donme hayalleri kurmaktadir.) Bunun yaninda bu akreditasyon sayesinde A.B. ulkeleri icinde veteriner hekimlerimiz herhangi bir denklik sinavi veya egitimine ihtiyac duymadan ise girebilmek veya klinik acabilmektedir. (Tabi buyuk cogunlugu ingilizce ogrenmeyi angarya olarak goren, pazarlama ve insan iliskilerinin veteriner hekimlikle alakasini anlayamayan, meslegini "gunde 5-6 suni tohumlama yapar, 1-2 dogum yaptirir, 3-5 de ilac sattim mi 3 aya kalmaz laptopu alirim." olarak goren sevgili meslektaslarimin avrupada rekabet etmesi ne derece mumkun o tartismali tabi ki.)

Edit:Bu akreditasyon dogal olarak abd'yi icermemektedir. Cunku pek sevgili amerikalilar avrupada yapilan master of art yada phd'leri kendi ulkelerinde gecerli saymamaktadir. (Sanirim ingiltere ve iskocyadaki veteriner fakulteleri bu genellemeye dahil degiller) Amerikaya gitmek istiyorsaniz ister istemez orada diplomanizin denkligi icin ek dersler almak zorundasiniz.

arthur c clarke

Ilk genclik yillarimda bana bilmedigim bir dunyanin kapilarini acmis, uzayli deyince aklimda olusan "portlek gozlu, koca kafali uzayli" ve "tabak seklindeki ufo" imajlarini silip atmis bir bilim kurgu ustadi.

Arthur C. Clarke'i diger bilim kurgu yazarlarindan ayiran en onemli ozelligi, bence, hollywood'un da filmlerinde bol bol kullandigi kana susamis, isgalci uzayli modeline inanmamasiydi. Onun inancina gore; uzay yolculugu yapabilecek duzeye gelecek bir uygarligin kendi icindeki siddet icgudulerini bastirmasi gerekmekteydi. Siddet icgudusunden kurtulamayan bir irk uzaya cikamadan gelistirdigi teknoloji ile kendi kendini imha etmeye mahkumdu. Belki de bu yuzden, 2001 a space odyssey'i saymazsak hicbir eseri sinemaya uyarlanmamistir. (Icinde gorsel efeklerini gosteremeyecekleri savaslar olmayan bilim kurgu filmini naapsin hollywood degil mi?)

Bunun yaninda buyuk ustadin belki en buyuk kusuru hikayelerine ask ekleyince batirmasiydi. Ornegin Rama serisinin ilk 2 romani mukkemmel bir kurgu ile yazilmisken ucuncu ve dorduncu romani "uzayda gecen dallas" havasindaydi.

Sonuc olarak bir buyuk ustat daha aramizdan ayrildi. Dilerim baska bir yerde hayaller kurmaya ve onlari baskalari ile paylasmaya devam ediyordur.

a secret place

Klibindeki sarisin hatuna asik olunasi megadeth sarkisi. Ayrica "There's no coming back, I hear them shout!" kisminda Dave Mustaine abim hear sozcugunu oksurur gibi soyler, hastasi olsam da ayni sesi cikartamadim bir turlu...

japon koreli ve çinliyi ayırma yöntemleri

Kendi aralarinda vidi vidi surekli konusan varsa kesinlikle korelidir. Korelinin gorur gormez tartismaya veya kavga etmeye basladigi japondur. Bu durumda sonuncusu cinli oluyor.

Ayrica bir ayirma yontemi de "Tanidiginiz turkler kimler?" diye sormaktir. "Hakan Sukur" diyorsa koreli, "Ilhan Mansiz" diyorsa japondur. (Henuz bir cinli ile tanismadigimdan kimleri tanidigini bilmiyorum.)

güney kore

Gorup gorebileceginiz en utangac ve pasif kizlara sahip ulkedir. Bu kadar cekingen olmalarina karsi mini etek giymeye karsi cok meraklidirlar. Ayrica basbakanlari koreli arkadaslarimin soyledigine gore ekonomik acilim bakimindan bizim basbakana benzer goruslere sahipmis.

the it crowd

Firmada kimse sevmediğinden bodrumdaki bir odada çalışmak zorunda kalan iki bilgisayar delisi bilgi işlem elemanı ve onların başına müdür olarak atanan, bilgisayar bilgisi e-mail okumaktan fazla olmayan bir bayanın hikayesini konu alan ingiliz komedisi. Özellikle teknoloji üzerine olan esprileri gülmekten yerlerde süründürebiliyor.(Yangın çıktığında itfaiyeye e-mail atmak gibi). Black Books'un da yaratıcı olan graham linehan hünerli ellerinden çıkma olan bu dizi ingiltere'de 2. sezonun sonunda o kadar beğenildi ki Nbc US versiyonu yapmaya bile başladı.

yabancı dil yurtdışında öğrenilir

Kesinlikle doğru bir tanımlama. En iyi dil okulunda bile, ne kadar ceza verirlerse versinler, ister istemez ders içinde veya tenefüs aralarında türkçe konuşurken. Yabancı bir ülkede anadilini anlamayan insanlar içinde her şekilde o ülkenin dilini konuşmak zorundasın. Üstelik kulağın eğitimine ve telafuzları öğrenmeye de faydalıdır. (Fındık gibi)

ösym numarası

Lisansüstü Eğitim Sınavına girerken istenen ama 2002 yılından itibaren TC Kimlik No'ya geçildiğinden Osym'nin sitesinde bulunamayan numara ama üniversitenizin sitesinde öğrenci bilgi-kayıt kısmından öğrenebilirsiniz.

in my darkest hour

"you just laughed, ha ha, bitch" kısmında Dave babanın gitarıyla yaptığı kahkaha efekti için bile dinlenmesi gereken aşmış megadeth şaheseri...

umut sarıkaya

Sadece çizer değil benimde söyleyeceklerim var köşesinde kah kendi hayatından Kah rus edebiyatından, kah da tanzimat edebiyatından yazılar yazan yetenekli bir mizah ustasıdır.

Ayrıca (bkz: Semih Cumhuriyeti)