bugün

arthur c clarke

Ilk genclik yillarimda bana bilmedigim bir dunyanin kapilarini acmis, uzayli deyince aklimda olusan "portlek gozlu, koca kafali uzayli" ve "tabak seklindeki ufo" imajlarini silip atmis bir bilim kurgu ustadi.

Arthur C. Clarke'i diger bilim kurgu yazarlarindan ayiran en onemli ozelligi, bence, hollywood'un da filmlerinde bol bol kullandigi kana susamis, isgalci uzayli modeline inanmamasiydi. Onun inancina gore; uzay yolculugu yapabilecek duzeye gelecek bir uygarligin kendi icindeki siddet icgudulerini bastirmasi gerekmekteydi. Siddet icgudusunden kurtulamayan bir irk uzaya cikamadan gelistirdigi teknoloji ile kendi kendini imha etmeye mahkumdu. Belki de bu yuzden, 2001 a space odyssey'i saymazsak hicbir eseri sinemaya uyarlanmamistir. (Icinde gorsel efeklerini gosteremeyecekleri savaslar olmayan bilim kurgu filmini naapsin hollywood degil mi?)

Bunun yaninda buyuk ustadin belki en buyuk kusuru hikayelerine ask ekleyince batirmasiydi. Ornegin Rama serisinin ilk 2 romani mukkemmel bir kurgu ile yazilmisken ucuncu ve dorduncu romani "uzayda gecen dallas" havasindaydi.

Sonuc olarak bir buyuk ustat daha aramizdan ayrildi. Dilerim baska bir yerde hayaller kurmaya ve onlari baskalari ile paylasmaya devam ediyordur.