bugün

entry'ler (273)

easyjet

sizi ucuza ucaga bindirme iddiasındaki easyjet, ryanair ve hatta pegasus gibi havayollarının yolcularına mukemmel hizmet vermek gibi bir gayeleri yoktur, ilk amacları cok ucuza bilet satmaktır. bunun icin de nereden kesinti yapabiliyorlarsa yaparlar. ne yemek ne su verirler, ne de bilet basarlar. ucakta rotanızı veya yuksekliginizi vs. gosteren ekranlar bile yoktur. genellikle guzel seyler okuyacagınız dergiler yoktur, olsa da reklam doludur. ucakta sattıkları yiyecek iceceklerden elde ettikleri gelir de bilet fiyatlarının dusmesine katkı saglar. sehre uzak ya da pek kullanılmayan havaalanlarının vergileri, hangar kiraları vs. daha dusuktur ve genelde havaalanlarında ucak bekletmezler, gelen ucak yolcu indirdikten kısa bir sure sonra diger yolcuları alıp donus yapar. sabaha karsı gibi yogun olmayan saatlerde kalkıs ve inis de bu masrafları dusurur. kabin bagajı dısında vereceginiz bagajlar icin para odersiniz, ama kullanmayacagınız bagaj hizmeti icin pesin para odemezsiniz. kabin bagajı icin de boyutlara uydugunuz surece agırlık kısıtlaması yoktur. o yuzden onları bu tarz hizmetleri yapmadıkları icin elestirmek yersizdir. cok ucuz fiyatlarla istedigimiz yere gidebiliyorsak bu bizim icin cok buyuk avantajdır. parası olan lufthansa, british veya thy'ye biner, koltugunu internetten secip fıstık gibi yemegini yer, filmini de izler. 5 yıl once acaba avrupa'ya ne kadara ucuyorduk bir dusunun.

bu baglamda easyjet'i degerlendirirsek basarılı buldugumu soyleyebilirim. sabihadan londraya gidis ve donus olarak 2 ucus yaptım ve kıs ortasında kapalı havada gerceklesen bu ucusların kalkıs ve inisleri sorunsuzdu. hafif sarsıntılar dısında rahat inisler oldu (bu zamana kadarki en rahat inisimi de pegasusta yasadım). sabihada ucak hareket ettikten sonra pistte buzlanma onlemleri icin 10 dk durduruldu, bunun dısında gecikme olmadı. ucakta satısı yapılan yiyecek icecek fiyatları da avrupa'ya gore oldugu icin normal, turk yolculara avrupa fiyatlarında satıs yapan pegasus kadar fahis degil.

10 pounda psp kiralayarak oyun oynayabilir veya film izleyebilirsiniz. pahalı tabi ama ucakta sıkılıyorsanız verilebilir.

turkiye ucuslarındaki fiyatlar 29 euro civarından baslıyor, ryan air gibi erken alımlarda daha ucuzdan baslayabilirler bence, ya da kampanyalarla birkac yolcuyu cok daha ucuza tasıyabilirler. biz cok erken bilet aldık, ama ucusa 2 hafta kala da aynı fiyattan bilet bulunabiliyordu.

londra'da 2 havaalanı kullanıyor: gatwick havaalanı ve luton havaalanı. guneydeki gatwick'e ulasım daha rahat ve ucuz. easybus veya diger otobusleri tercih etmeyin. gatwick express hızlı trenine de gerek yok, ulusal trenler yarım saatte 4.50 pounda london bridge istasyonuna goturuyor. luton havaalanı da aynı hat uzerinde londranın kuzeyinde bulunuyor, ona da st. pancrass istasyonundan kalkan trenlerle yaklasık bir saatte ulasılıyor, 13.50 pound, ama bir de indiginiz istasyondan shuttle servisiyle havaalanına gidiyorsunuz.

easyjet ogrencilerin kısa sureli bir avrupa seyahati yapmaları icin cok iyi bir secenek. londraya gidiyorsanız oradan easyjetle iskocya veya kuzey irlandaya da ucabilirsiniz, aynı vizeye dahiller. baska bir secenek de basel; almanya, isvicre ve fransanın kesistigi yerde ve orayı us kabul ederek cogu sehri gezebilirsiniz.

ilkokulda statü farkı yaratan nesneler

kamera görünümlü kalem kutusu.

interrail

bavulunu topla atla trene cık, ruzgar nereye eserse oraya git, harita alma kafana gore takıl diyen arkadaslara bu isin bir de vize boyutu oldugunu hatırlatmak isterim. yesil pasaport gibi manasız bir ayrıcalıga sahipseniz sorun yok. ama lacivert pasaport tasıyan bizim gibi bahtsızlar icin vize sıkıntı yaratabiliyor. bazı ulkeler artık interrailcilerin vize basvurularında rotalarını hazırlamıs olmalarını ve bu rotaya gore kalacak yerler icin rezervasyon yaptırmalarını bekliyor. hesabınızda da belli bir para olacak ve vizeye de biraz erken basvurmanız gerekiyor.

uluslararası calısan trenlerde onceden rezervasyon gerekiyor ve ozellikle yaz aylarında ve gece trenlerinde yogun hatlarda aynı gun icerisinde yer bulmak sorun olabiliyor. ornegin biz paristen barselonaya tren sordugumuzda en erken 4 gun sonra yer oldugunu ve bunun icin de kisi bası 47 euro supleman odememiz gerektigi cevabını almıstık. boyle durumlarda rotanızı degistirmek zorunda kalabilirsiniz. bunları da dusunerek yola cıkmakta fayda var.

hep aynı rotayı izlemeyin kardesim diyenlere de turkiyeden cıkıyorsanız pek de seceneginiz olmadıgını hatırlatmak isterim. yunanistandan italyaya feribotla gecmeyecekseniz kuzeyde arnavutluk var ve burada interrail bileti gecmiyor. bulgaristandan cıkmak isterseniz de onun vizesi ayrı, oradan sonra da makedonya, sırbistan, romanya gibi ulkelerden gecmeniz gerekebilir ki bunlar icin de ayrı vize gerekiyor. ugrasmak isterseniz sizin bileceginiz is.

eger avrupada yasıyorsanız ya da erasmus gibi sebeplerle bir sekilde orada vakit gecirip interraile cıkacaksanız dikkat edin, o ulkede oturma izniniz varsa veya 6 aydan uzun suredir orada kalmıssanız aldıgınız bilet o ulkede gecmez. bonus olarak o bilet turkiyede gecer. biletinizi internetten alıp country of residence kısmına turkey yazarsanız bu sorunu cozersiniz ama yine de riskli olabilir, pasaportunuza bakıp oturumu gorurlerse yalan olma ihtimali var.

fransa veya ispanya gibi gotu kalkık ulkeler dısında cogu ulkenin ic hatlarında istediginiz treni kullanabilirsiniz, ama tabi bazılarının hızlı tren hatlarında supleman gerekebiliyor, sormadan trene atlamayın. gece trenlerinde rezervasyon gerekebilir. almanya, avusturya, isvicre icerisinde -domestik- butun trenlere rezervasyonsuz binebilirsiniz, ice'ler dahil.

iskandinav ulkeleri veya baltık ulkeleri arasındaki feribot seferlerlerinden bazılarında interrail bileti kullanılabiliyor, sorusturup bunlardan faydalanabilirsiniz. hem genclerle dolu eglenceli bir gece yolculugu yaparsınız hem de free shop imkanından faydalanırsınız.

bir de bu ryan air, easyjet gibi firmalar sayesinde avrupa icerisinde cok ucuza ucak biletleri alabilirsiniz. interrail biletiyle bunları kombine etmek mantıklı olabilir. trenle 2 gunde gideceginiz yerlere 20 euroya (hatta daha bile aza) ucarak biletinizi kullanmaya oradan devam edebilirsiniz. interraile ucak karıstırmak isin felsefesine ters olabilir ama bu sayede daha cok yer gorebilirsiniz. hatta hic interrail bileti almadan ucuz ucusları kombine ederek bir avrupa seyahati de yapabilirsiniz (girisimciler buna da el atıp interfly diye bir olay cıkardılar ama onlara para vermeye gerek yok, ryanairi takip edip birer euroluk biletlerle siz kendi rotanızı cizebilirsiniz). ama bunun icin de ineceginiz havaalanlarını ve onlardan ulasımın nasıl olduguna bir bakın. havaalanı transferleri pahalıya gelebilir veya abidik kalkıs saatlerinden dolayı havaalanında sabahlamak durumunda kalabilirsiniz. bunun icin ryanairin indigi havaalanları arasında sehre en yakın olanların bir arastırmasını yapıyorum, guzel bir derleme yapabilirsem buraya koyarım. ryanair'in sitesinde aiport transfer sayfası cok kullanıslı, easyjet icin de havaalanlarının kendi sitelerinden faydalanabilirsiniz.

interrail cok guzel bir deneyim, kasarsanız cok ucuza bir suru sehir dolasırsınız. ama paranız varsa kendinize eziyet de cektirmeyin, arada guzel yerlerde kalıp duzgun yemekler yiyin. bir de bir yerlerde denize girin, bir gun plajda yatmak guzel bir tazelenme olabilir. varsa bir akraba veya arkadasınızda da 1-2 gun kalarak dinlenme fırsatı bulabilirsiniz. tanıdıklarda veya couchsurfing vs. arkadaslarında kalmak hem butce icin hem beden icin iyidir. ayrıca bilmediginiz bir sehrin gece hayatını en iyi orada yasayanlar bilir.

turkiyeden cıkıs icin fazla rota secenegi olmadıgını soylemistim ama schengen sınırlarına girdikten sonra ozgursunuz, herkesin gitmeyecegi yerlere gitmeye calısın, illa turistik yerleri gorecem diye kasmayın, buyuyunce tekrar gelirsiniz. doga yuruyusleri, sarap bagları, ren kıyısında bir sato size degisik zevkler sunabilir. interrail sadece bloglarda yazılan klasik rotalardan ibaret degildir.

yanınızda rehber kitap bulundurmanız gideceginiz yerler hakkında bilgi sahibi olmanızı saglar. ayrıca istediginiz yonde tren bulamama gibi aksiliklerde kitap ve haritadan bakarak alternatifler olusturabilirsiniz. hesapta olmayan yerlerin bilgileri de kitapta hazır bekliyor olur ve ihtiyac duydugunuzda acıp bakarsınız. lets go europe ve europe on a shoestring ideal kitaplar.

valla daha cok yazasım var ama yemege cagırıyorlar, siz vakit kaybetmeden baslayın seyahat bloglarını arastırmaya, sonra da planınızı yapın. haydi selametle.

latin jazz

latin jazz ilk olarak dizzy gillespienin guney amerikalı -ozellikle kubalı- muzisyenlerle calısması ve jazz muzigine latin etkilerinin katılmasıyla ortaya cıkmıstır. kullanılan jazz enstrumanlarına perkusyon eklenerek jazza yeni ritimler kazandırılmıstır. latin jazz bir jazz muzigi turu olarak kabul edilir, ama bir akım degildir. kendisine tepki olarak bir akım dogmamıstır ve gunumuzde de varlıgını surdurmektedir. bir cok muzisyen bundan etkilenmis ve chick corea gibi muzisyenler de latin jazz tarzında albumler cıkarmıstır. dizzy gillespie tarafından kurulan ve arturo sandoval, steve turre gibi muzisyenler iceren united nations orchestra bu muzigin en onemli eserlerini sergilemistir.

eagle

abbanın 1978 tarihli the album adlı albümünün süper açılış parçası.

sözleri :

they came flyin' from far away, now i'm under their spell
i love hearing the stories that they tell
they've seen places beyond my land and they've found new horizons
they speak strangely but i understand

and i dream i'm an eagle
and i dream i can spread my wings
flyin' high, high, i'm a bird in the sky
i'm an eagle that rides on the breeze
high, high, what a feeling to fly
over mountains and forests and seas
and to go anywhere that i please

as all good friends we talk all night, and we fly wing to wing
i have questions and they know everything
there's no limit to what i feel, we climb higher and higher
am i dreamin' or is it all real

is it true i'm an eagle
is it true i can spread my wings
flying high, high, i'm a bird in the sky
(i'm an eagle)
i'm an eagle that rides on the breeze
high, high, what a feeling to fly
(what a feeling)
over mountains and forests and seas
and to go anywhere that i please

and i dream i'm an eagle
and i dream i can spread my wings
flying high, high, i'm a bird in the sky
(i'm an eagle)
i'm an eagle that rides on the breeze
high, high, what a feeling to fly
(what a feeling)
over mountains and forests and seas
flying high, high, i'm a bird in the sky
(i'm an eagle)
i'm an eagle that rides on the breeze
high, high, what a feeling to fly
(what a feeling)
over mountains and forests and seas
and to go anywhere that i please

aslı bisiklet

sedona markasının ureticisi; aynı zamanda fox, amoeba, dt swiss, colnago, cube, selle italia, sigma sport, schwalbe ve dahon gibi markaların turkiye distributoru firma.

cube

alman bisiklet markası. aslı bisiklet tarafından turkiyeye ithal edilmeye baslanmıstır fakat pek tanınmadıgı icin fazla cesidi bulunmaz. corratec gibi avrupada bilinmeyip turkiyede abdurrahman celebi olmamıstır, almanyanın en revacta markalarından biridir. kalitesi kanıtlanmıstır; kadro dayanıklılıgında amerikanın bir numarası olan specialized, almanyada cube'un altında kalmıstır. eger duzgun bir stratejiyle tanıtımı yapılırsa turkiyenin de en cok tercih edilen markalarından birisi haline gelebilir.

http://www.cube-bikes.de/
http://www.aslibisiklet.com/

corratec

turkiyede en kaliteli alman markası olarak pazarlanmasına karsılık almanyada esamesi okunmayan markadır. bayern eyaletinin bir kasabasında 1990 yılında kurulmus bir aile sirketidir ve urunlerini dısarıya pazarlama stratejileri basarılıdır. yine de almanyada satısı pek yoktur. bisikletleri de guzeldir allah icin. kadrolar, renk secimi falan hos. donanımlar da iyi fakat su zzyzx midir nedir o marka frenler ve tekerler falan bozuyor isi. neyse kalite konusuna donelim, bir bilgimiz yok. yol bisikletleri de ilgi cekiyor fakat koca fransa bisiklet turunda bir tane bile corratec bisiklet yok, alman takımları bile tercih etmemis. turkiyede satılan belki de tek alman markası olması dolayısıyla oyle soylendigi belli. ama pek bilinmese de cube bisikletlerin de bir distributoru var artık turkiyede, alman kurdu olarak lanse ediliyorlar. eger duzgun bir pazarlama yapılırsa almanyanın en revacta markalarından cube de turkiye'de iyi is yapabilir.

emek mi abla

zamanında ankarada dolmuscuların durakta bekleyen bayanlara emek tarafına mı gittiklerini sordukları cumle.

human nature

michael jackson'ın cenaze toreninde john mayer tarafından enstrumantal haliyle cok guzel seslendirilmis sarkı.

http://www.youtube.com/wa...XvpsI&feature=related

jever

deniz manzaralı, gunese karsı icilen soguk bira tadındaki guzel reklamlarının yarattıgı imajın aksine kotu bir biradır. agızda feci acı bir tat bırakır, soguk halde bile zor ictim. aldinin birası bundan daha iyidir.

iz tv

cok siddetli bir sekilde aralarında bulunmak istedigim bir ekip. nolur bisey yapın tanıdık bulun falan beni bu kanala sokun. ya soyle gezdikleri programların birinde yardımcı kameraman, asistan, ayak isleri sorumlusu gibi bir gorevde olsam da benim de bir katkım olsa, vesilesiyle ben de gezip ogrensem yanlarında. izlemek yetmiyor. o kadar samimi geliyor ki bu kanal bana nasıl yardımcı olabilirim diye dusunuyorum artık. hayalim boyle bir meslekte calısmaktır, ilerde beni memur gorurseniz hatırlatın, istifa ettirin.

teacher

nakaratı metallicanın da soyledigi astronomy sarkısının ritmini cok andıran jethro tull sarkısı.

sozluge kadin eli degmesi

bazılarının sozlugu sadece erkeklerin kullandıgını sanarak baslık acmaları, kufurlu baslıklar, dini konuları savunan insanların bile yazdıgı 'ezan duymak istemiyorsan sktir git hollandaya' seklinde ifadeler kullanmaları, icinde bakire kelimesi iceren 237 baslık olması ve hepsinin de ataerkil dille yazılması, cogunun da sacmasapan onermeler icermesi sonucu artık olması gerek dedigim durum. kadın dokunusundan ziyade kadınların da bu sozlukte var oldugunu bazı insanlara hatırlatması lazım. hatta oyle ikiyuzlu insanlar var ki din konusunda her kelimeyi ozenle secip (sav)ı (as)yi es gecmeyip, konu bakirelik oldugunda bekareti onemsemeyen kızlara agza alınmayacak laflar ediyorlar. ha bir de surekli takıldıkları kız/kadın ayrımı var, bu terbiyesizligi sildirmek gerekmiyor mu artık? dinini yasamak isteyenlere ozgurluk, nerde demokrasi diye bagıran insanların boyle konusmaları duzgun bir davranıs mı sizce? bekir coskunun islamcıları kastederek bu erkeklerin akılları bacaklarının arasındadır demesi artık gozumde haklıdır.

kızlar,
nerdesiniz?

interrail

tcdd internet sitesinde yapılan acıklamaya gore ikinci bir emre kadar turkiye'de bilet satısları durdurulmus olusum. nedeni elektronik bilet sistemine gecis hazırlıkları ve temmuz ayına kadar surecegi tahmin ediliyor. ilk acıklamaya gore mart ayında hazır olacagı soylendiyse de her burokratik islem gibi bu da gecikti. su an icin kesin bir bilgi yok. yine de interrail hala devam ediyor, sadece turkiye'de bilet satılamıyor. interrail yapmak isteyenler internetten o gunku kur uzerinden bilet alabilir. kargoyla da birkac gunde adrese teslim ediyorlar.

http://www.interrailnet.com/

erdal erzincan yerine metallica dinleyen yozlaşmış

bunu acan bunları da actı:
epica ya metal grubu diyen cahil
manowar ın yaptığına müzik demek
soad türkiye adına eurovision da yarışmalıdır
iron maiden ın aslında türkü grubu olması
duman konserindeki kızların kevaşelik eğilimi

ne diyor ben anlamadım, biri bana anlatsın.

gurbetçi

calısma amacıyla yurtdısına yerlesmis turklere verilmis isimdir. 1950lerde almanya'nın isci ihtiyacından dolayı dısarıdan goc alacagını acıklaması sonucu italya, yunanistan ve turkiye'den cok sayıda insan almanya'ya gitmistir (baska ulkelerden de isci alınmıstır ama en fazla sayıda insan bu 3 ulkeden gelmistir). italyanlar ve yunanlılar bazı restoranları dısında goze carpmazlar, sonucta onlar da avrupalıdır ve bu kulture acıklardır, entegre olmaları daha kolay olmustur. fakat turkler hem kulturel ve ailevi yapıları geregi, hem de turkun turkten baska dostu yoktur inancından olsa gerek daha toplu halde yasamayı, birbirlerini kollayıp birlik olmayı ve yasadıkları cevreyi de kendi istedikleri hale sokmayı becermislerdir. kreuzberg unlu bir ornek, cogu avrupa sehrinde daha kucuk de olsa boyle mahalleler var. ben su an almanyada bulundugum ve gurbetcilik olayı buradan basladıgı icin almancı ornekleri anlatmak istiyorum. yine de fransa, avusturya, isvicre, belcika ve hollanda gibi turklerin uzun sure once yerlestigi ve artık ikinci nesilleri buyuttukleri ulkelerde bir farklılık olacagını dusunmuyorum.

dil konusunda gorunur bir sıkıntı yok, burda dogup buyumus genclerin cogu o ulkenin dilini turkceden daha rahat kullanıyor. turkce konusmalarında bir bozukluk var evet. turkiyeyle sık iliskide bulunmamıs, gidip gelmemis genclerin konusmaları cok bozuk. bu konuda (bkz: almancı türkçesi). sonradan bir sekilde oralara goc etmis insanlarda dil ogrenme zorlugu mevcut, turklerin oldugu ortamlarda yasayıp calıstıkları icin kullanma zorunluluguna dusmedikleri icin. ama konustukları dilin cok duzgun olmadıgından ve sokak agzı ile konustuklarından sikayet ediliyor ozellikle almanlar tarafından. yk gibi gencler gordukce anlayacaksınız zaten.

gorunusleri ekonomik acıdan daha alt seviyelerde olduklarını dusunduruyor, bunu kanıtlayamam ama her kose basında donerci olmasına ragmen iyi kazandıklarını biliyorum. ama daha cok biriktirme egiliminde oldukları inancındayım. evet avrupada yasam turkiyeye gore daha pahalı ama eskiden beri turkler yurtdısında iyi paralar kazanıyor ve birikimlerini turkiye icin (ya da musluman kardesleri icin) saklıyorlar. bunların akıllı olanları oralarda cok buyuk meblag olmayan paraları turkiyede degerli oldugu icin gelip arsa, ev gibi yatırımlara girdiler, akıllarının bir kosesinde de hep turkiyeye donme dusuncesi yattıgı icin de bir anlamda geleceklerini saglama almaya calıstılar. malesef akıllı olmayanları da zamanında yesil sermayeye, gunumuzde de deniz feneri e vye kaptırmıslar. ama genel konusmayayım, herkesin durumu iyi degil, zor durumda olanlar var. yine de almanyada sosyal haklar daha gelismis oldugu icin vatandaslıgı olan kimsenin surunmeyecegini biliyorum.

bir diger konu da egitim, universitelerde okuyan cok sayıda turk genci var. aralarında turkceyi rahat konusamayan hatta turkce bilmeyenler mevcut. genel olarak turkler basarılı ya da basarısız diye bir kanı yok, aralarında cok basarılılar da cıkıyor, okulu bitiremeyenler de. ama egitim sistemiyle bir problemleri yok, ilkokuldan beri okuyanlar tamamen alman sistemi ile yetistikleri icin hic sıkıntı yasamıyorlar.

bastaki entegrasyon konusuna geri donersek, turklerin yapıları geregi beraber yasama ve alman toplumundan kendini ayırma isteklerinden bahsetmistim. bunun yanında karsı tarafın da yabancıları kabul etmeme durumu hala mevcut. ilkel bir ırkcılıktan bahsetmiyorum ama onlar da kendi iclerinde kararsızlar. konustugum birkac kisi tamam guzel gelsinler tabi diyorlar ama kendi yasamlarını burda kabul ettirmeye calısmaları bazılarına yanlıs geliyor. burada yasıyorsanız bizim gibi olun diyenler var. ayrıca turk mahallelerinden memnun degiller, ama diger yanda da turkleri mahallelerinde kabul etmeyen insanlar da var. boyle olunca turkler de tabiki helal yiyecekler alabilecekleri ve oturup adam gibi muhabbet edebilecekleri yerlere yakın olmayı tercih ediyorlar. butun bunlar karsılıklı gelisen durumlar, alman hukumetinin turklerin entegrasyonu konusunda uzun suredir cabaları var ama halk arasında buna karsı olanlar hala mevcut.

velhasıl bu arada kalmıs, almanyada yabancı turkiyede almancı denilen toplulugumuz sosyologların incelemesine deger bir hayat yasamaktadır ve bu konuda uzun suredir calısmalar yapılmaktadır. daha ayrıntılı bilgi icin fatih akın filmlerini izleyebilirsiniz.

son olarak sunu da soylemeden gecemeyecegim, (#2004051) numaralı entrydeki goruslere kısmen katılmama ragmen bu kadar agır sozlerle kimseyi rencide etmek istemiyorum. kendi adıma konusayım, ben turklerin (ya da genel olarak yabancıların) cogunlukta oldugu yerlere bir turk olarak girmeye cekiniyorum. bazı yerlerde turklerle aynı ortamdayken turk oldugumu belli etmemeye calısıyorum. sonucta hepimiz aynı ulkenin evladıyız ama nedense bir faklılık var, ben onlara bizden diyemiyorum. burada bahsettigim aslında cogunlukla genclerden olusan kucuk bir kesim ama gunluk hayatta en goz onunde olan turkler onlar ve bir sekilde turk imajını onlar olusturuyorlar. saclarını sakallarını garip sekillere sokmalarından mıdır, kocaman turk bayraklı tisortler giymelerinden midir, yarı turkce yarı almanca bagıra bagıra konusup kimseyi takmamalarından mıdır bilmiyorum ama davranısları beni biraz geriyor ve bu insanların turkiyeyi dogru sekilde temsil ettigine inanmıyorum. yabancı arkadaslarımdan duydugum hic turke benzemiyorsun laflarının hosuma gitmesi ise aslında cok yanlıs bir durum oldugunu gosteriyor ortada. tamam 70 milyonluk turkiyenin de hepsi bir ornek degil ama buradaki genclerin turkiyede sık rastlamayacagınız tiplerde olması boyle dusunmenize yol acabilir. "vay sen bizim din kardeslerimize nasıl boyle dersin" diye cıkısmayı dusunenlere de once bir gelin gorun su kardeslerinizi diyorum. her gece kluplerde kız dusurmeye calısan magandalara da bakalım kardeslerimiz diyebilecek misiniz?

silbermond

grup 2007de ankaradaki yuce okullarına gelmis ve guzel bir akustik performans sergilemis. meer sein, durch die nacht ve verschwende deine zeit sarkılarından olusan goruntuler icin :

http://www.youtube.com/watch?v=WsE0hQsuBRE

meer sein

cok kral bir silbermond sarkısı. 2006 yılındaki laut gedacht albumunden. deniz olmak anlamına gelir, deniz olunmalı mı diyorlar acaba?

almanca sarkı dinleyerek pratik yapacaklarını sananlar icin sozleri:

Du willst was sagen, doch es ist vergeblich
Weil keiner zuhört und auch keiner versteht dich
Wie gefangen in Quarantäne, völlig isoliert
Und von der Außenwelt nicht akzeptiert und ignoriert

Du gehst nach draußen und denkst, es ist unmöglich
Doch da steh'n Leute um dich rum, die sind dir ähnlich
Und Du hast wieder gedacht, dir wär'n die Hände gebunden
Doch dieses Mal hast du dein Messer gefunden

Was dich hält, das löst sich
zusammen machen wir alles möglich
wir könnten mehr als nur ein Wort sein
denn "Wir" kann mehr als nur ein Wort sein

(Refrain : nakarat)
Land ist in Sicht
Wir haben lang' danach gesucht
Wir könnten viel mehr sein
Lasst uns ein Meer sein

Und alles wär' nichts
hätten wir uns nicht gefunden
wir sollten viel mehr sein
Lasst uns ein Meer sein

Ein Meer sein
Ein Meer sein

Lasst uns das, was wir zu sagen haben, sagen
Lasst uns nicht schweigen, wenn wir was nicht mehr ertragen
Wir sind die Uhr, die ewig läuft und egal wen es stört
Wir machen weiter, so lange bis die ganze Stadt uns hört

Wir sind wie Tropfen doch wir sind nicht alleine
Wir schlagen Löcher in die heißesten Steine
Wir bringen ins Rollen, was lange schon verstaubt ist
Auch wenn du sagst, es geht nicht

Und was uns hält, das löst sich
zusammen machen wir alles möglich
wir könnten mehr als nur ein Wort sein
Denn "Wir" kann mehr als nur ein Wort sein

Land ist in Sicht
Wir haben lang' danach gesucht
Wir könnten viel mehr sein
Lasst uns ein Meer sein

Und alles wär' nichts
hätten wir uns nicht gefunden
wir sollten viel mehr sein
Lasst uns ein Meer sein

Ein Meer sein
Ein Meer sein

Land ist in Sicht
Wir haben lang' danach gesucht
Wir könnten viel mehr sein
Lasst uns ein Meer sein

Und alles wär' nichts
hätten wir uns nicht gefunden
wir sollten viel mehr sein
Lasst uns ein Meer sein

Ein Meer sein
Ein Meer sein
Lasst uns, lasst uns, lasst uns ein Meer sein

kızılay meydanı

meydan degildir malesef. kavsaktır burası. ankaradaki diger ornekler icin;

(bkz: zafer meydanı)
(bkz: kolej meydanı)
(bkz: ulus meydanı)

meydan icin bunlara bakınız;

görsel
görsel
http://www.prague-tourist.../main-old-town-square.jpg
görsel
görsel