bugün

başlamadan söyleyeyim genelliyorum burada, ve istisnalar kaideyi bozmaz argümanına sığınıyorum...
gurbetçiler, iki kültür arasına sıkışmış ne oldukları belirsiz, zamanında bir şansla herhangi bir yabancı ülkeye gidip de milletimizi yalan yanlış tanıtan insanlar.
şu tip ailelerdir sıklıkla:
baba işçidir, ilkokul mezunu bile değildir, türk'ün en esmer halidir, anne de ya öyle ya da ecnebidir, ama asıl komedi babaya hiç benzemeyen, tamamen yabancı gibi duran fakat "gidecik, edecik" "napıyon" "öyle deel" gibi ifadelerden oluşan bir türkçe konuşan, türk kültürünü galatasaray taraftarı olmak, yıldız tilbe, tarkan, ibrahim tatlıses dinlemek ve biraz yaşı yetkinse rakı içmek olarak gören garip kişilerdir. bir de repçi versiyonları falan var ki onlara hiç girmeyeyim.
şimdi bu genellemeyi niye yapıyorum? çünkü rahatsızlık duyuyorum bu tip insanlardan. gurbetçi dediğin zaman insanlar acıma hissiyle karışık bir sempati duyuyor. "kader mahkumu" gibi bir şey. yahu zorla mu götürdüler oraya? avrupa maçlarında takımlarımızı desteklemelerinin haricinde bize ne yararları var? aksine bir önyargı oluşturdular ki -tek nedenidir demiyorum ama- avrupa'da vize alamaz, adam gibi muamele göremez olduk. sıla hasretiymiş! dön çok özlüyorsan, ne işin var?
kendi ülkesine geldiğinde farklı gözle bakılan *, yaşadığı ülkede de farklı bir gözle bakılan * sürekli iki arada bir derede yaşam süren vatandaşlarımız.
klavyesinde türkce karakter olmayan, bu sebeple "ç, ğ, ı, ş, ö, ü" harflerini yazma sorunu olandir. yalniz almanca klavyesi olanlarinda "ö ve ü" sorunu görülmemektedir. bu sahislari bulunduklari ülke veya kitaya göre isimlendirmek en dogru olanidir. (bkz: avrupali turkler)
(bkz: gurbetçiler)
ozlemeyi ilke edinmis sahsiyet.
gol olunca bilincini kaybedip elinde bayrakla sahaya atlayan insanlara verilen isim.
gurbetci, doğup büyüdüğü yerde çalışıp para kazanma imkanı olmayıp, başka yerlere çalışmaya giden insanlara söylenir. ülkemizde mevsimlik gurbetciler çoğunlukla doğu anadolu, güneydoğu anadoludan çukurovaya pamuk toplamaya, karadenize fındık toplamaya veya istanbula inşaat işçisi olarak çalışmaya gelirler. yurt dışına gidip oralarda çalışan ve ülkeye döviz gönderen vatandaşlarımız dan rahatsız olanlar var bu ülkede. eğitimsiz, iki kültür arasında sıkışmış, milletimizi yalan yanlış tanıtan insanlar olarak tanımlamak, oralarda yaşayan insanlarımız için ne yapabiliriz diye düşünmemek ciddi bir araştırma ve inceleme yapmadan ön yargılı ve kulaktan dolma bilgilerle yorum yapmak ne kadar doğrudur??
gurbette yaşayan, ancak kendi memeleketlerinde, kendi insanları tarafından bile gurbettelermişcesine aşağılanan, hor görülen, dalga geçilen, dışlanan, sevilmeyen, ancak yine de her sene yollara düşüp, bir sürü zahmet çekip, bir yıl boyunca biriken parayı gözden çıkarmak suretiyle memleketlerine kısa da olsa bir dönüş yapmak, orda bir süre güzel vakit geçirebilmek için can atan, memleketlerini bu kadar çok seven, memleket hasretini, gurbeti, yabancı olmayı, dışlanmayı, "farklı" olarak görülmeyi en iyi bilen kesime denir.

ama unutmamak gerekir ki, bu dışladığım(n)ız insanlar da kendi kendilerine sebze/meyve/yabani ot gibi gurbet ellerde bir yerlerde bitmiş değiller tabii ki. onlar da bizim içimizden çıkmış kişilerdir (bkz: türkiye). yani; eğer onların yerine siz oraya (almanya, isviçre, hollanda, fransa) işçi olarak gitmiş, orda bir gurbetçi çocuğu olarak yetişmiş olsaydınız, siz de onların aynısı olacaktınız, aynı şartlarda yetişip, aynı dili konuşup, aynı şekilde dışlanacaktınız.

(bkz: almancı)
suavi karaibrahimgil'in 1982'de uzunçalar olarak çıkardığı ve zamanında en çok satan 4. albümü olmuş ilk çalışması. albümdeki şarkılar şuydu ve ilk beşi a yüzündeydi:

01 Merhaba
02 Bilemezsin
03 Gizli Sevda
04 Yaşama Sevinci
05 Geri Dönün iyi insanlar
06 Gurbetçi (Güle güle mustafa)
07 Anadolu Türküsü
08 Çağrı
09 Kumkapı'da Akşam
10 Kızma
11 Müzikomani
gurbete okumaya gelip de kendini gurbetçilerden üstün zanneden türkleri anlayamayan insandır. çünkü okumaya gidenin amacı gurbete çalışmaya gidenlerden farklı değildir, ikisi de geleceklerini garanti altına almak niyetiyle gurbet ellere düşmüşlerdir.

ayrıca, iki kültür arasında kalmamış olabilen insandır. zaten dejenere olmakta türklerin elinden birinciliği almamış kesimdir.
genel anlamında çalışmak için memleketini terkeden, özel anlamında memleketini terkedip alamanya ya giden kişi.
2 tip gurbetçi vardir 1.nesil gurbetçi ve 2.nesil gurbetçi ..
calısma amacıyla yurtdısına yerlesmis turklere verilmis isimdir. 1950lerde almanya'nın isci ihtiyacından dolayı dısarıdan goc alacagını acıklaması sonucu italya, yunanistan ve turkiye'den cok sayıda insan almanya'ya gitmistir (baska ulkelerden de isci alınmıstır ama en fazla sayıda insan bu 3 ulkeden gelmistir). italyanlar ve yunanlılar bazı restoranları dısında goze carpmazlar, sonucta onlar da avrupalıdır ve bu kulture acıklardır, entegre olmaları daha kolay olmustur. fakat turkler hem kulturel ve ailevi yapıları geregi, hem de turkun turkten baska dostu yoktur inancından olsa gerek daha toplu halde yasamayı, birbirlerini kollayıp birlik olmayı ve yasadıkları cevreyi de kendi istedikleri hale sokmayı becermislerdir. kreuzberg unlu bir ornek, cogu avrupa sehrinde daha kucuk de olsa boyle mahalleler var. ben su an almanyada bulundugum ve gurbetcilik olayı buradan basladıgı icin almancı ornekleri anlatmak istiyorum. yine de fransa, avusturya, isvicre, belcika ve hollanda gibi turklerin uzun sure once yerlestigi ve artık ikinci nesilleri buyuttukleri ulkelerde bir farklılık olacagını dusunmuyorum.

dil konusunda gorunur bir sıkıntı yok, burda dogup buyumus genclerin cogu o ulkenin dilini turkceden daha rahat kullanıyor. turkce konusmalarında bir bozukluk var evet. turkiyeyle sık iliskide bulunmamıs, gidip gelmemis genclerin konusmaları cok bozuk. bu konuda (bkz: almancı türkçesi). sonradan bir sekilde oralara goc etmis insanlarda dil ogrenme zorlugu mevcut, turklerin oldugu ortamlarda yasayıp calıstıkları icin kullanma zorunluluguna dusmedikleri icin. ama konustukları dilin cok duzgun olmadıgından ve sokak agzı ile konustuklarından sikayet ediliyor ozellikle almanlar tarafından. yk gibi gencler gordukce anlayacaksınız zaten.

gorunusleri ekonomik acıdan daha alt seviyelerde olduklarını dusunduruyor, bunu kanıtlayamam ama her kose basında donerci olmasına ragmen iyi kazandıklarını biliyorum. ama daha cok biriktirme egiliminde oldukları inancındayım. evet avrupada yasam turkiyeye gore daha pahalı ama eskiden beri turkler yurtdısında iyi paralar kazanıyor ve birikimlerini turkiye icin (ya da musluman kardesleri icin) saklıyorlar. bunların akıllı olanları oralarda cok buyuk meblag olmayan paraları turkiyede degerli oldugu icin gelip arsa, ev gibi yatırımlara girdiler, akıllarının bir kosesinde de hep turkiyeye donme dusuncesi yattıgı icin de bir anlamda geleceklerini saglama almaya calıstılar. malesef akıllı olmayanları da zamanında yesil sermayeye, gunumuzde de deniz feneri e vye kaptırmıslar. ama genel konusmayayım, herkesin durumu iyi degil, zor durumda olanlar var. yine de almanyada sosyal haklar daha gelismis oldugu icin vatandaslıgı olan kimsenin surunmeyecegini biliyorum.

bir diger konu da egitim, universitelerde okuyan cok sayıda turk genci var. aralarında turkceyi rahat konusamayan hatta turkce bilmeyenler mevcut. genel olarak turkler basarılı ya da basarısız diye bir kanı yok, aralarında cok basarılılar da cıkıyor, okulu bitiremeyenler de. ama egitim sistemiyle bir problemleri yok, ilkokuldan beri okuyanlar tamamen alman sistemi ile yetistikleri icin hic sıkıntı yasamıyorlar.

bastaki entegrasyon konusuna geri donersek, turklerin yapıları geregi beraber yasama ve alman toplumundan kendini ayırma isteklerinden bahsetmistim. bunun yanında karsı tarafın da yabancıları kabul etmeme durumu hala mevcut. ilkel bir ırkcılıktan bahsetmiyorum ama onlar da kendi iclerinde kararsızlar. konustugum birkac kisi tamam guzel gelsinler tabi diyorlar ama kendi yasamlarını burda kabul ettirmeye calısmaları bazılarına yanlıs geliyor. burada yasıyorsanız bizim gibi olun diyenler var. ayrıca turk mahallelerinden memnun degiller, ama diger yanda da turkleri mahallelerinde kabul etmeyen insanlar da var. boyle olunca turkler de tabiki helal yiyecekler alabilecekleri ve oturup adam gibi muhabbet edebilecekleri yerlere yakın olmayı tercih ediyorlar. butun bunlar karsılıklı gelisen durumlar, alman hukumetinin turklerin entegrasyonu konusunda uzun suredir cabaları var ama halk arasında buna karsı olanlar hala mevcut.

velhasıl bu arada kalmıs, almanyada yabancı turkiyede almancı denilen toplulugumuz sosyologların incelemesine deger bir hayat yasamaktadır ve bu konuda uzun suredir calısmalar yapılmaktadır. daha ayrıntılı bilgi icin fatih akın filmlerini izleyebilirsiniz.

son olarak sunu da soylemeden gecemeyecegim, (#2004051) numaralı entrydeki goruslere kısmen katılmama ragmen bu kadar agır sozlerle kimseyi rencide etmek istemiyorum. kendi adıma konusayım, ben turklerin (ya da genel olarak yabancıların) cogunlukta oldugu yerlere bir turk olarak girmeye cekiniyorum. bazı yerlerde turklerle aynı ortamdayken turk oldugumu belli etmemeye calısıyorum. sonucta hepimiz aynı ulkenin evladıyız ama nedense bir faklılık var, ben onlara bizden diyemiyorum. burada bahsettigim aslında cogunlukla genclerden olusan kucuk bir kesim ama gunluk hayatta en goz onunde olan turkler onlar ve bir sekilde turk imajını onlar olusturuyorlar. saclarını sakallarını garip sekillere sokmalarından mıdır, kocaman turk bayraklı tisortler giymelerinden midir, yarı turkce yarı almanca bagıra bagıra konusup kimseyi takmamalarından mıdır bilmiyorum ama davranısları beni biraz geriyor ve bu insanların turkiyeyi dogru sekilde temsil ettigine inanmıyorum. yabancı arkadaslarımdan duydugum hic turke benzemiyorsun laflarının hosuma gitmesi ise aslında cok yanlıs bir durum oldugunu gosteriyor ortada. tamam 70 milyonluk turkiyenin de hepsi bir ornek degil ama buradaki genclerin turkiyede sık rastlamayacagınız tiplerde olması boyle dusunmenize yol acabilir. "vay sen bizim din kardeslerimize nasıl boyle dersin" diye cıkısmayı dusunenlere de once bir gelin gorun su kardeslerinizi diyorum. her gece kluplerde kız dusurmeye calısan magandalara da bakalım kardeslerimiz diyebilecek misiniz?
yurt dışında türk diye aşağılanan ülkesinde ise gurbetçi diye yarım türk olarak görülen insanlar.
ülkelerinde yarım türk muamelesi görmeleri son derece haklı insanlardır. üçüncü kuşak gurbetçilerden bahsediyorum. bu hakaret değil gerçektir. söyle tarihten bir yola çıkarsak;

birinci kuşak dediğimiz grup, 60'lı yıllarda başlayan ve yetmişler de hız kazanan göç hareketiyle birlikte, almanyaya çalışmak için yerleşmiş insanlardır. ekonomik nedenlerden dolayı almanyaya göç etmek zorunda kalmışlardır. bu dönem alman sanayisinin büyük bir atağa kalktığı dönemdir. almanya, iş gücü ihtiyacını karşılamak için dışarıdan göç almıştır. malum o zaman ki türkiye'nin durumuna bakarsakta bu kadar göç vermemizin nedeni sorgulanamaz.işte bu yıllarda göç edenler türk kültürüyle yetişmiştir. çoğu almanca bile bilmez.

ikinci kuşaklar ise doğal olarak birinci kuşakların çocuklarıdır*. bu grup, birnci kuşağa göre alman toplumuna daha çabuk entegre olmuşlardır. almanya da doğup büyümüşlerdir fakat anne babalarınında etkisiyle türk kimliklerinden kopamamş gruplardır. hem türkçe hem almancayı bilirler. anlayacağınız yarı türk-yarı alman bir gruptur.

üçüncü kuşağa gelirsek; maalesef kendi benliklerini yitirmiş gruptur. özellikle çıkan yasalar, almanca zorunluluğu gibi nedenler bu grubu iyice türk kimliğinden uzaklaştırmıştır. bu grupun yarısı türkçe bilmez bilenler de çat pat konuşur*. tabii ki hepsi için geçerli değil ama durum böyle. yani üçüncü kuşakların çoğu almanya da doğup büyümüş ve iyice almanlaşmıştır. yarı alman yarı türk görülmesi de hakaret değil gerçeklerdir.

tabii daha sonra türkiyeye geri dönenlerde olmuştur. onlardan biri de maalkesef ismail yk'dır.
Neredeyse hepsinin altinda son model araba vardir.
(bkz: türklerin yurtdışında entegrasyon sorunu)
türkiye'ye en büyük faydayı eurovision'da oy kullanırken veren güruh. onun dışında, genellemesi zor olur ama, yurtdışında tanıştığım ne kadar gurbetçi adam varsa (artık oraya yerleşmiş, hayatını orada sürdüren tatil amaçlı olarak yurtdışında bulunmamış) hepsi düşük eğitim düzeyinde, varoşlarda yaşayan, bir nevi ülke içerisinde düzen bozucu olarak adlandırılan kitleydi.

türkiye'nin yurtdışındaki imajının bozuk olmasının en büyük sebeplerinden birisi. özellikle avrupa'daki gurbetçiler (almanya, hollanda, belçika) yaşadıkları toplumu hiçe sayıp kendi sinerjilerini yaratarak, ortak yaşama kesinlikle karşı çıkıyorlar.

merkel kara kara bunlara ihtiyacı olmadığı için almanya'dan 4 milyon türkü nasıl postalarım diye düşünmesine rağmen, bu sorunu demokratik yollar ile çözme ihtimali neredeyse yoktur.

herhangi bir almanya konsolosluğunda yaz başında geçireceğiniz birkaç saat, gurbetçiler hakkında bile çok iyi fikir sahibi olmanıza sebep olacaktır.

bir kaç alman ve ffransız arkadaşa öyle insanlar olmadığımızı kanıtlamak aylarımızı aldı. üstümüze düşen görevi yaptık. ama sizin aylarca uğraşıp yıktığınız o önyargıların oluşması sadece 3-5 apaçiye bakıyor.

bir de ekleme yapayım. bu tespit de youtube'dan. youtube'da iki cümleyi bir araya getiremeyen, karşı düşünce görünce anında ana bacı avrat giren, adres ver diyen adamların çoğu gurbetçi. görüyorum "adres ver lan ben möşıngladbahın arka mahallesindeyim" diyor, öteki "bonndayım, amına koyarım" diye cevap veriyor, araya birisi kaynayıp "amsterdam'dan atlar gelirim, ananızı sikerim" yazıyor. ne güzel.
almanya'nın işçi ihtiyacını karşılamak için misafir işçi olarak giden (bkz: gastarbeiter)ancak geri dönmeyen, ne alman toplumuna uyum sağlayan ne de kendi kültürlerini hatırlayan, adeta arafta kalmış insanlardır.
almanya ilk yabancı işçi alımını 1955'de yaptığı bir anlaşma ile italya'dan başlatmış. 1973'te yabancı işçi alımı sona erdirilene kadar çeşitli ülkelerden 14 milyon işçi, almanya'da gurbetçi olmuş.
dügün varken bile milli takim maclarini kacirmayandir gurbetci..
gurbetci can'dir..

http://www.youtube.com/watch?v=w1smqGTOiaY&feature=related
zorluklara dayanmaya çalışandır
vatanının yağmurunun, topragının ve annesinin kokusunu özleyendir.
arzum'un memleket lezzetleri videosuyla akıllara gelen kişi.
http://www.facebook.com/photo.php?v=10151084701853485
yaz aylarında cikolta getiren zaat .