bugün

entry'ler (231)

kudret helvası

bitkilerde bulunan nektarın önce buharlaşması ve sonrasında yoğunlaşarak tekrar yeryüzüne dönmesi şeklinde açıklanabilecek durumun sonucudur. bu durumlarda bazen "gökten bal yağdı" terimi de kullanılır.

aras kargo

yalnızca şubelerinin değil, bölge müdürlükleri ve genel merkez telefonlarının da cevap vermediği, über kurumsal kargo firması.

akakce

her önüne gelenin bir e-ticaret sitesi açabildiği, hiç bir kurumsallık, müşteri hizmeti, işletme bilgisi olmadan satış yapabildiği bir ortamda, insanlara hala en ucuzu aratarak nasıl para kazanabildiklerini anlayamadığım "fiyat karşılaştırma" sitesi. satılan ürünün aynı olduğu bir durumda, bizlerin o sitelerden satın aldığı en önemli şey hizmettir. özellikle de elektronik gibi iade süreci olabilecek ürünlerde. rekabet sebebiyle internet üzerinden yapılan alışverişlerde fiyatlar zaten perakende satış fiyatlarının çok altında. dolayısıyla alışveriş yaparken hangisi daha ucuz diye araştırmaktansa, hangi firma işini daha iyi yapıyor diye araştırma yapmayı tercih edin derim. çünkü internet alışverişlerinde ücret=ürün değil ücret=ürün+hizmet şeklindedir.

nehir erdoğan

sarı saçı kendisine çok yakıştırdığım oyuncu şahsiyet.

windows 7

zorlamadan kapanmayan. tıpkı rte gibi.
ama biraz zorlayıp, iki he he dedin mi kapanıyo sonunda, her diktatö.. pardon işletim sistemi gibi.

trabzonspor

kafaları güzelmiş gibi açıklamalar yapan yöneticilere sahip spor kulübü. eğer galatasaray, burak yılmaz'a teklifte bulunursa etik dışı olur anlamında bir beyanat vermeyen tek yöneticileri kalmamıştır sanırım. anlamadığım şu ki bu futbolcunun sözleşmesinde bir madde var ve bu madde türkiye içerisinde yapacağı transferler için de geçerli. eğer galatasaray da bu futbolcuyu bahsi geçen parayı vererek alırsa ki bunun için burak yılmaz'ın da kendisine önerilen sözleşmeyi kabul etmesi ve imzalaması gerekiyor; burada etik olmayan durum nedir çok merak ediyorum. kendi beceriksizliklerini, geleceği düşünmeden yaptıkları hataları kendi taraftarına hatta tüm futbol izleyicisine başkalarının ayıbıymış gibi göstermeye çalışmaktan başka birşey değil yaptıkları. umarım bu durumun trabzonspor camiası ve taraftarı da farkındadır.

kosgeb

bu tip oluşumlar dünyanın her yerinde ağırlıklı kredilerini yeni fikir ve oluşumlar ve yeni kurulacak şirketler için kullanırlar. çünkü büyük ekonomileri krizlerden koruyan işletmeler küçük ve orta ölçekli işletmelerdir. üstelik bu kredileri olumlu kullanamayan yeni yatırımcılar büyük tecrübeler kazanırlar ve yaratıcılıklarını ortaya çıkarmaya devam ederler. facebook'lar youtube'lar apple'lar bu şekilde desteklenen yaratıcı beyinlerin markalarıdır. belki saydığım markalar bu şekilde ortaya çıkmamıştır ancak eminim ki bir noktadan sonra bürokratik engeller yerine desteklerle karşılaşmışlardır. türkiye'de ise insanlar koskoca otellerini birbirlerine devredip onca indirim ve krediden yararlanırken siz üç kuruş para için ordan burdan torpil bulup saçma sapan kurslarda yer bulabilirseniz saçma sapan derslere girip sonra da yetersiz insanların projenize onay vermesini beklersiniz.
örnek olarak, kredi ile kurulacak şirketlerin web sitesi giderlerinin kredi kapsamında kullanılamayacağı söylendi. ama başvurumun zaten bir e-ticaret şirketi olduğunu ve asıl işin bir web sitesi olduğunu adamlara anlatamadım.

galatasaray

gurur duyduğumdur. süper final dedikleri muhteşem oluşuma renk ve heyecan katmıştır. 2011 2012 sezonunun şampiyonudur. bi sene 2 dakika, bi sene şike davalarına kadar, bu sene de süper finalin sonuna kadar sevinecek olanlar; fırsatı iyi değerlendirin, dört haftanız var.

mezhep farklılığı yüzünden sevgiliden ayrılmak

aile baskısı sonucu evlendirilmekten kötü olmayandır.

kadıköy boğa heykeli

bir galatasaray taraftarı olarak heykeli o hale getirenlerin; (varsa eğer) akıllarının, beyinlerinin, zihniyetlerinin... gidip birbirinizi mi doğruyosunuz, birbirinizin kafasını gözünü mü patlatıyosunuz, kendini taraftar lideri zannedenlerin götünü mü yalıyosunuz bilemem ama insanların yaşam alanlarından, değerlerinden, spor sevgilerinden uzak durun.

ek olarak: heykelin üzerine dökülen boya yağlı boya olduğundan temizlenme aşamasında zarar görecekmiş. allah sizin belanızı versin.

rıdvan dilmen

kendisinin gerçek yüzünü görmeden önce yorumculuk yaptığı programın adı olan "%100 futbol" a yakışır şekilde sadece futbol konuşan, bilgi ve birikimiyle biz futbolseverleri aydınlatan kişiydi. evet fenerbahçe galibiyetlerinden sonra sevinir mağlup olduğunda sinirlenir ya da üzülürdü; sözleriyle olmasa yüzünden anlaşılırdı bu duygusu. biz de bir taraftar olarak fenerbahçeliliğini bildiğimiz rıdvan dilmen'in bu durumuna saygı duyardık. ancak şimdilerde durumun çok farklı olduğunu görmemek için gözü dönmüş, fanatik olmak yeterli. üzülüyoruz be arkadaşım, futbol izlediğimiz, dinlediğimiz bir program vardı; o da yok artık. niye mi? yorumcusu, amigo olmaya karar verdi de ondan.

rıdvan dilmen

hakkındaki düşüncelerimi yakın zamanda yaşadığım bir olayla anlatmak isterim.

gün itibariyle oynanan galatasaray beşiktaş derbisinden sonra yaptığı bir yorumda "galatasaray sezonun en kötü futbolunu oynadı" demiştir. bulunduğumuz ortamdaki fenerbahçeli bir arkadaşta bunun üzerine "en kötüsü buysa tarrağı yemişiz biz" demiştir. düşün artık kendisini izlemenin bir futbolsever olarak ne kadar mide bulandırıcı olduğunu. puan farkı açıldıkça yüz ifadesine şahit olmanın verdiği mutluluk ayrı tabi.

beyin

%75-80 oranında sudan oluşan, insan vücudunu yöneten ve en önemlisi mantıklı hareket edip mantıklı düşünmemizi sağlayan organ. *

türkçe şarkılarda geçen mükemmel sözler

üzüm buğusu
(bkz: firuze)

emir preldzic

ispanya maçından sonra ibrahim kutluay tarafından maçın yıldızı ilan edilmiştir. maçı izlemeyip istatistiklere baksam belki inanabilirdim kendisine ama 3. çeyrekte kaç top kaybı yaptı takip bile edemedim. attığı şans basketleri de gözümün önünde, özellikle de panyalı attığı üçlük. hele de ömer aşık'ın insan üstü performansından sonra(ispanya'nın bütün uzunları 4 faullüydü sonlara doğru) maçın yıldızı seçilecek kişi değildi bence.
sözün özü televizyondan bütün türkiye'ye seslenebilme imkanına sahip yıllarca bu spor ile uğraşmış bir kişi bile fanatiklik yaparak emir'e haddinden fazla methiyeler düzerken, buradan insanların yaptıkları fanatiklikleri görmezden gelebiliyorum.
tanım: iyi basketbolcu, milli takımımıza yaptığı katkı ise görmezden gelinmeyecek düzeyde.

bitse de gitsek denilen şeyler

(bkz: düğün)

kerem tunçeri

biz de izliyoruz, biz de görüyoruz adam bu turnuvada bekleneni veremiyor. genel olarak milli takımımız da istenilen düzeyde bir oyun sergileyemiyor.
ama eleştirmenin de bir adabı, biçimi var.
neymiş artık kerem tunçeri bitmişmiş, milli takımı bırakmalıymış... daha neler. sanki bin tane alternatifimiz var ama biz onu seçiyoruz yine de.
ama biz dünya ikinciliğimize avrupa ikinciliğimize sevinmeyip bu takımı eleştirenleri de biliyoruz. başarısız olunduğunda herşeyi bir anda unutan, insanları çabucak silebilen bir toplumuz sonuçta.

7 eylül 2011 türkiye fransa basketbol maçı

hani şut attıktan sonra potadan çıkan tıkırt diye bir ses var ya işte o sesi o kadar çok duydum ki bu maçta hala zihnimde tıkırt tıkırt tıkırt diye kendini tekrarlıyor. anladık savunmadan başlar herşey, iyi de savunma yapıyoruz onu da anladık ama oyunun adı da baskebol; basket atmak ile ilgili diye biliyorum ben bu oyunu temel olarak. hepsini geçtim kenardan top çıkarmaktan da mı haberiniz yok. delirmek üzereyim. yaşattığı heyecan yeter demek istiyorum ama kanser olduk be abicim.

tıkırt tıkırt tıkırt tıkırt...

5 eylül 2011 ispanya türkiye basketbol maçı

maalesef formaliteden öteye geçmeyecek olan maçtır. bugün ispanya litvanya'yı yendiği takdirde ki an itibariyle maç 62-36 ispanya lehine, büyük britanya'nın her şatta polonya'yı yenmesi gerekecek bi de üstüne biz de ispaya'yı yeneceğiz de turu geçeceğiz. umarım bir mucezeler bütünü gerçekleşir. ama gerçekten çok düşük bir olasılık.

edit: bir mucize gerçekleşti. ikincisine de üçlü averaj sebebiyle gerek yokmuş zaten, onu atlamışız. ancak ispanya maçı formalite gibi görünmeye devam etse de sonraki grup için büyük önem taşımakta. umarım bu mutlulukla maçı alırız.

kerem tunçeri

son oynanan polonya maçında insiyatif kullanmak zorunda kalmış ancak başarısız olmuştur. takıma olan katkısı kesinlikle tartışılamaz. litvanya maçının son bölümlerinde oynamamış olması belki de turnuvadaki kaderimizi belirlemiştir.
bir de bu takımda yıllardır beklenen katkıyı yapmayıp gerekli insiyatifi kullanamayanlar var. dikkatinizi çekerim. (bkz: hidayet türkoğlu)