bugün

entry'ler (45)

sozunde durmayan kahpe bacinin oz kizani olsun mu

zeybek yemininin, son kısımlarında yer alan yemindir. delikanlı birine söylenebilinecek en kötü sözdür heralde.

bi kere kızan olmak için bağlanman gereken bir efe gerekir. eğer efe olan kişi kadın ise, bide üstüne kahpeyse erkek olan kızan için bu kabullenilebilecek bir durum değildir. ölsün daha iyi.

hee bağlandığın efe erkekse o da delikanlı olucektir. ama o da kahpe bacıysa yazık o kızana. yani hak aramayıp, haksızlık yapıyorsa... garibi dövüp, güçlüyü seviyorsa.... onurunu paraya satıyorsa kahpe bacı olmuştur. kahpe bacı olan erkek efe, sosyal eşkıyalıktan dağda gezen eşkıya haline dönüşmüştür. ve onurlu bir kızan için onun adamı olmak hayatın bitmesiyle aynı anlamdadır...

zeybek yemini

tolga çandar'ın sitesinden alıntıdır.

kızanlıktan zeybekliğe geçiş, özel bir törenle gerçekleşir. zeybek kültüründe kutsal sayılan tehnel ağacına (defne) sapladıkları bir yatağan (büyük bıçak pala) önünde yemin edilir. bu yemine zeybek yemini denilir. kızanlar bu yeminin ardından yatağanın altından üç kez geçerek, zeybekliğe ilk adımı atarlar. (burada ilgine olan apollon ile peri kızı defnenin mitolojik öyküsünü bilirlermiş gibi, bu ağaca kutsal saymalarıdır. batı anadolu'da, halk arasında bu ağaca 'ölüm ağacı' denir ve bu ağacın yetiştiği dağlara da, 'ölüm dağı' adı verilir).

- kızanlar! bu dağların sahibi kim?
- erimiz!
- yiğidi kim?
- efemiz!
- susuz derelerde kavak biter mi?
- bitmez!
- bitkisiz diyarlarda duman tüter mi?
- tütmez!
- yiğit kime derler?
- sözünde durup efesiyle ölene.
- korkak kime derler?
- sözünden dönen aman dileyene.
- insan dünyaya niçin gelir?
- ölmek için.
- doğup da ölmekten kuşkulanan bebeler...
- dertlenip hortlamaya!
- varyemezlere acımak mı yoksa dayak mı haktır?
- dayak haktır!
- yiğitlerde ne yoktur?
- merhamet
- korkaklar zeytini nerede döverler?
- ağaç dibekte!
- yiğitler yağı nerede kavururlar?
- zalim göbeğinde!
- sözünde durmayan kahpe bacının öz kızanı olsun mu?
- olsun!
- şu dualı yatağan böğrüne batsın mı?
- batsın!
- doğru söylediğinize nasuh tövbesi olsun mu?
- olsun!

defne

ege kültüründe kutsal kabul edilen ağaç. bu defne ağacına yörede dehne veya tehnel ağacı denmektedir. tolga çandar'dan alıntı yaparsak eğer, defne ağacına ölüm ağacı denirmiş ve bu ağacın yetiştiği dağlara da ölüm dağı denir.

bu ağacın harikulade bir kokusu vardır. bu kokusu sebebiyle ege'de mezarlara meftanın üzerine konur. (bkz: defin)
ayrıca bu ağaç kızanların zeybekliğe geçiş töreninin yapıldığı ağaçlardır. (bkz: zeybek yemini)
ve son olarak bu ağacın yapraklarından yapılan sabunlar da kelliğe karşı kullanılmaktadır.

kek yaparken resimlerini cekip face e koyan kizlar

koca arıyan, ben kek yapmayı becerebiliyorum diyen kızlardır.

not defteri

şu anda ntvspor'da tekrarı yayınlanan program. ve daha yeni başladı. arog'da ki pozisyon değerlendirldi.

eshot

aldıkları son model otobüsler varya hani mercedes connectolar. demin onlara bindim. soför kabininin arkasına bi tane lcd koymuşlar. lcd'nin sol üst kısmında hattın numarası var. yanında hattın güzergahı yazıyor. ekranda bunlardan başka bi harita var. harita dediğim şey ise google earth. haritada güzergah kırmızı ile belirtilmiş. ve her durağın ismi ve yeri belirtilmiş. haritada otobüsün bulunduğu yerde gösteriliyor. otobüsiçin connectonun resmi kullanılmuş. ekranın sağ alt kısmında gittiğiniz hızda gösteriliyor.

bu otobüse öğlen yeşildere'nin en boş halinde binmek istiyorum. yapılan hızı çok merak ediyorum da!!!

jdm

jdm*'in açılımı japanese domestic market'tir. yani japonya iç pazarı. anlaşıldığı gibi sadece japonyada üretilmiş ürünler ve parçalarıdır. bunun ayrıca otomobil tutkunları içinde bir anlamı vardır ki o da; japon marka araçlarını modifiye ederken sadece japon ürünler kullanmak ve aracın dışını en sade şekilde bırakıp kaputun altını doldurup caddelere yada pistlere çıkan sanayi tabiri ile zavallı görünen canavarlardır. türkiyede jdm cilerin buluştuğu tek nokta olarak ta izmir merkezli http://www.jdmturk.com sitesi bulunmaktadır.

bostanli

izmir'de en güzel sahile sahip ve ne yazıkki karşıyaka'da olan semt.

alsancak ,göztepe veya karşıyaka sahilleri gibi ufku kapalı değildir. ufku açıktır.

ayrıca diğer sahiller gibi dibinden yol geçmez. arkasında çoook geniş yeşil alan bulur.

yürüyüş alanı çok geniştir.

sahil kenarındaki banklar birbirinden yeteri kadar uzaktır.

oturupta midye çıkaran tekneleri, amcaları izlemek çok güzel olur.

sükunet vardır bostanlı'da.

sevgilinizle denizi seyre dalıp,huzura varmak için en güzel yerdir...

hele bir de incesaz dinlerseniz..... oooof oof...

efem

tolga çandar'ın davudi sesinden dinlenilmesi gereken hoş türkü. türkü daha ağır bir yorum istiyor. tolga çandar, türküyü daha ağır okumuştur. şükriye tutkun eğer o kadar hızlı okumasaydı tolga çandar'dan çok daha güzel olurdu. ama çok hızlı okumuş.

yağar yağmur

denizli tavas türküsü. tolga çandar türküleri egenin 2-bodrum hakimi adlı albümünde okumuştur. ve pek iyi etmiştir. türkü -muhtemelen okan murat öztürk'ün- bağlamasıyla başlıyor. vee herşey susuyor. o anda tolga çandar bütün heybetiyle başlıyor "yağar yağmuuuuuur yer yaş olur eeefem.."

benzer şekilde söylenen diğer bir parça için (bkz: ben kendimi gülün dibinde buldum)

yağar yağmur yer yaş olur efem
uçan da kuşlar bidanem sarhoş olur
bade içen bir hoş olur efem
ay gidi aygın baygın güzelim yar olaydın
kokunada bidanem yar olaydın

yağar yağmur kirsesine efem
avrupa dökülmüş güzelin ensesine
ben bilirim yar sesine efem
ay gidi aygın baygın güzelim yar olaydın
kokulacek bidanem yar olaydın

kirse

yağar yağmur adlı denizli-tavas türküsünde geçer. omuz anlamına gelmektedir

ege

nedense;
çok sevilmesine rağmen sevgisi kendisine gösterilmeyen,
birileri tarafından hep dışlanan,
kültürü ile ilgilenilmeyen,
televizyonlarda dizisi olmayan,
gazetelerde köşesi olmayan,
kendisine has hoşgörüsü, mizah anlayışı, insan anlayışı olan

bu ülke için ilk kurşunu atan ve o kurşunun hakkını veren vatan toprakları...

filmlere ozenip eve ayakkabi ile girmek

kültürümüzde, toplumumuzda olmayan lakin filmlerde, televizyon dizilerinde hep yapılan uygulamadır. zengin, uşakaları olan aileleri bilemem. çünkü onların arasında hiç bulunmadım. orta direk bir insan hiçbirzaman evine pabucu ile girmez. evine girse bile yatağına asla girmez. lakin dizilerimizde bunların hepsi görülebiliyor. neden dizilerimiz bizi yansıtmaz, neden dizler hep farklı bir dünyadan bahseder.

insanımız, toplumumuz için evleri kutsaldır. neden çünkü orada yaşar. namazını, niyazını orda gerçekleştirir. bazı yörelerde evlere hayat ismi verilir. hayatını geçirdiği yerdir evi. sokakları köpeklere bırakmışlardır. köpekler yaşar orada. ama evlerine giremez.

ben avrupa görmedim, avrupa gören bir hocam * demişti ki, biz ortak alanlarda yaşamayı bilmiyoruz. bizim evlerimiz tertemizdir. ama sokaklarımızı çöp götürür. avrupa ise tam tersidir. sokaklar tertemizdir. sokakta yere çöp atmaz ama evine kimseyi misafir etmez. çünkü evini çöp götürüyordur. evlerine pabucuyla girebilir.

keşke onlar bizim gibi evlerini, keşke bizler de onlar gibi sokaklarımızı temiz tutsak.

kasa

hipermarketlerde, dükkanlarda müşterinin ürünlere sahip olmak için geçmek zorunda olduğu, ürünlerin ücretini ödediği yer. kasada oturan kişiye kasiyer denir. kasadan geçen insanların sabırsızlığı, kasiyerin yavaşlığı veyahut öndeki müşterinin kıllığı yüzünden kavgalar çıkar kasada. bi bakarsın kafanın üstünden bi pabuç geçer. bi bakarsın itina ile sildiğin kasanın üstüne ,adam çıkmıştır. kasanın üstünden voleyi koyacaktır diğer müşterinin kafaya. yani eğlencelidir kasa.

kasalar dar yerlerdir. bunalır insan. ama oturmasını bilen dolmuş şöförleri gibi yayılmayı başarır. kasanın altında bacak bacak üstüne atar. hatta pabuçlar çıkar. kasalar, kasiyerin bu kadar rahat davranmasına da yol açar.

nejat alp

babam kendisi için "meyhanede dumanaltında dura dura sesi boğuklaşmış bu adamın" demiştir.

515

eskiden ege üniversitesi kampüsü ile buca tınaztepe kampüsü arasında sefer yapan, ancak belediye ile üniversiteler arasında yapılan asnlaşmalar gereği artık kampüslere girmeyip bornova metro-buca koop arasında sefer yapan belediye otobüsüdür. genel olarak volvo ve sanos otobüsleri kullanılır. ellerinde birkaç tane mercedes ve ikarus vardır ki genlede ben onlara binerim.

bornova merkez, migros ve pehlivanoğlu durağında çok bineni olur. ancak boş otobüslerin vaktini öğrenince hiç bir şekilde doluluk sorunu olmaz. benim bindiğim okul durağı için bu vakitler, saate 5 kala ve 5 geçe otobüsleridir. bu saatlerde otobüs boş oluyor benim için ve şoförleri gayet hızlı oluyor. yani derse yetiştiriyor sizi.

üçkuyular

izmirde iki adet bulunmaktadır bu meydandan. biri ünlü olanı balçova, güzelyalı, ve hatay'ı birleştiren üçkuyular diğeri ise buca'da hasanağa bahçesinin oradakidir. buca üçkuyular meydanında atatürk heykeli vardır. ve küçücüktür. ünlü olan üçkuyularda ise ağaç vardır. burada trafik çok sıkışık olur. üçkuyuları kullanmak yerine sahilden gidip, terminalin oradan doğru balçova'ya çıkılmalıdır.

aynali bufe

bi dostum gider buraya. derki abi bana bi karışık. eleman yapar karışığı verir buna. bu gider bakkala bi ekmek alır. ve içindeki malzemeyi bir ekmek içine koyar. ve yer. düşünün içine ne kadar çok salam, sucuk, sosis ve kaşar koyuyolar. *

kasada lak lak konusan kadin

kasada aylak aylak bekleyen erkek müşteriden farklıdır bunlar. her şeyden evvel konuşurlar bunlar.* hem kasiyer ile hem eşi ile hemde arkadaki müşteri ile. evet evet bunların hepsi ile aynanda konuşur. arada bakar kasiyere maşallah ne hızlısın der. yandaki çocuğuna seslenir. ''bak bak, abi ne kadar hızlı. maşşallaah, allah nazardan saklasın''der. bu arada kasiyerin hızı ve poşetleyen erkeğin yavaşlığı sonucunda ürünler birikir. kadınların aylak aylak bekleyen erkek müşteriden farkı, erkeğe her daim müdahale etmesidir. "deterjanları ayrı, pirinçleri ayrı koy... sıvılarıda ayır..sonra onlar akıyo... rakı geçti, rakıyı ayrı koy yolda kırılıyo... poşete çok koyma. bu kipanın poşetleri çok kötü yırtılıyo sonra... patlıcak rezil olacaz. bıbdıbıdbıbdıbdıdbdıbdı konuşur konuşur, kasiyerinde, kocasınında, arkada bekleyenlerinde kafasını şişirir.

sonrada işlem tamamen biter. gitmesi gerekmektedir ama gidemz çünkü gevezelikten poşetlemeye yardım etmemiştir. sonrada herkesten özür dileye dileye kasadan uzaklaşır.
hangisini tercih edersin derseniz, kadın mşteriyi tercih ederim. odun görmektense, neşeli bir hanımteyze daha iyidir

istanbul iskeleleri

aslında hepside bildiğiniz vapur iskelesidir. ama bunların isimlerinde bi gariplik vardır. izah edeyim.

şimdi kadıköy'den vapura bineceksiniz. ve eminönü'ne gideceksiniz. siz kadıköy'den iskeleye girerken eminönü yazar. vapura binersiniz. arkanıza bakarsınız. bu sefer eminönü iskelesi olmuş size kadıköy iskelesi. yani karadan gelirken gitmek istediğiniz yerin ismini alıyor, denizden giderken gittiğiniz yerin ismini alıyor.

anlaması biraz zor. ama kendi içinde illaki bir mantığı vardır. bence boğaz trafiği çok yoğun olduğu için böyle birşeye ihtiyaç duyulmuş. yani kadıköyde o iskeleden sadece eminönü'ne vapur kalkar anlamında.

durum izmirde biraz farklı. izmirde iskeleye girersiniz. iskelenin içinde nereye gitmek isterseniz * * * * * o vapura binip gidersiniz. belki ben bu sisteme alıştığım için bana mantıksız ve zor geldi.