bugün

babaannemin içine dem koymayarak sıcak suyun içine şeker atarak içtiği içecek, babamın hüpkürterek içtiği içecek, sigarayla çok güzel giden içecek de içecek.
çay, yumurta, boyoz triosunun belkide en önemli olanı. diğer ikisi* malesef çayın ardından gelmektedir. ama onlarında yeri ayrıdır, bu unutulmamalı!
dostluğu pekiştiren, sohbeti koyulaştıran güzel bir içecektir.
büyük kupalarda, porselen fincanlarda içmeyi sevmiyorum. allah kahretsin ki. ille de küçük cam bardakta olacak. ya da cam fincanda. böyle huyum olunca çay içmek pratik olmuyor. her yerde zevkini alamıyorum.

poşet çaydan nefret ediyorum. earl grey den ona keza. istediğim koşullar sağlanmazsa, içtiğim sanki çay değil başka bir şey oluyor.

bu mevzuuda bu denli seçici olmaktan yoruldum.
yemekten sonra tüketilmemesi gerekir, yemekten sonra içilen çay, yediklerinizden aldığınız demirleri tutar ve size yararı olmaz o demirlerin.

yemekten 1-2 saat sonra içiniz.
şüphesiz ki bir meşrubattan çok daha fazlasıdır. *
http://galeri.uludagsozluk.com/g/%C3%A7ay/

çay evrenseldir, savaşmayın çay için.
http://www.youtube.com/watch?v=WMUtkBEbYj8
Her gün minimum üç bardak içmezsem rahat edemediğim içecek.
Çay, nice efsanelere konu olmuş geçmişiyle, diyar
diyar gezerek günümüze kadar ulaşan büyülü bir
içecek... Dünyada "çayın babası" olarak bilinen Dharma'dan
yola çıkan, yüzyıllar içinde çeşitli evrimler geçirerek
günümüze kadar ulaşan çay geleneği, ülkelerden
ülkelere farklılık gösteriyor; değişmeyen tek nokta
ise; çayın rengi, dili ve dini farklı toplumların hemen
hemen hepsinde el üstünde tutulduğu... Bizler çayı çoğunlukla "tavşankanı" dem ölçüsünde ve "ince
belli cam bardakta" içmeyi severiz. Oysa Japonlar
çayı bir seremoni eşliğinde gelenekselleştirmişler. JAPONYA'DA ÇAYLAR, RUHU TEMiZ iNSANIN ELiNDEN
iÇiLiYOR Tipik bir Japon evinin özel dizaynlı bahçesinin en
sade bölümünde, sadece çay törenlerinde
kullanılmak üzere tasarlanmış "Hoshoan" adı verilen
küçük bir ev bulunuyor. Alçakgönüllü olma esasını
hatırlatmak amacıyla ancak eğilerek girilebilecek
kadar küçük tutulmuş olan kapısından bu eve girerken, erkeklerin silah, kadınların ise ziynet
eşyaları bulundurmalarına izin verilmiyor. Ev sahibiyle misafir arasındaki ilişkinin, birbirlerini
son görüşleri, birbirlerine son hizmetleriymişçesine
özen ve hürmete dayandırıldığı Japon çay
seremonisi, Japon inceliğinin hayata gelmiş en
güzel örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Kaseyi
tutuştan çayı karıştırmaya, çay doldurmadan peçetenin kullanımına kadar her hareketin belli
adap ve zarafet kuralları dahilinde vücuda geldiği,
derin bir felsefenin yansıması olan bu seremonileri
tekdüzelikten çıkaran en önemli unsur ise ruh.
Japon inanışına göre, töreni yapacak kişinin, tören
öncesi ruhen arınması ve konsantre olması gerekiyor. iNGiLiZ 5 ÇAYI Fransa ve Hollanda'dan sonra ingiltere'ye sıçrayan
çay çılgınlığı, 16. yüzyıldan 17. yüzyıla geçiş süreci
içinde 10 yıl gibi kısa bir dönemde 6'ya katlanan
ithalatı ve tüketimiyle, ingiliz toplumumun her
seviyesinden insan tarafından rağbet gördüğünü
gözler önüne seriyor. Henüz çay ile tanışmadan önce ingilizler, sabah
kahvaltısı ve uzun süren ağır akaşam yemeği olmak
üzere günde 2 öğün yemekteydi. Ancak Bedford
Düşesi Anna'nın akşamüstleri bitkin düşmesiyle
ortaya çıkan, sonraları Kral Edward'ın sohbet ortamı
için hoşluk yaratma amacıyla düzenlediği küçük çay ziyafetleri sonucu gelenek haline gelen "5 çayı",
ingiltere'den tüm dünyaya yayılmış bulunuyor. RUS ÇAY GELENEĞi 1600'lü yıllarda 11 bin mil ve 16 ay süren yolculuk
sonunda Rusya'ya ulaşan; ancak yüksek maliyeti
nedeniyle sadece zenginlere hitap eden çay,
1796'da Çariçe Catherine'nin ölümünden sonra
hızla düşen fiyatıyla Rus toplumunda süratle kabul
görmüş. Sıcaklığı ve dinç tutma özelliğine sahip uyarıcılığı sayesinde çay, Rus yaşam stili için ideal
bir içecek olmayı başardı. Ruslar, Tibet usulü demlikten esinlenerek, sıcak su
ve demlenecek çay için ayrı ayrı iki parçadan oluşan
semaveri benimsemişler. Semaverler, klasik bir Rus
evinin genellikle ortasında durup gün boyu
kaynayan ve bir seferde 40 fincan kadar çay servis
edebilen nitelikte. Semaver geleneğinin yanı sıra Türk kahvesi kültürüne benzerliğiyle dikkat çeken
gümüş tutacaklı cam bardaklarla çay servisi
alışkanlığı da, Rusya ile Asya arasındaki kültür
etkileşimini gözler önüne seren bir özellik taşıyor. Rusya'da şeker, bal ya da reçelle tatlandırılmış,
şerbeti bol ve çok demli olarak tercih edilen çay,
ülkedeki göreceli kısa tarihine rağmen kültür içinde
hızla özümsenerek, Rusların dünyaca ünlü
votkasıyla birlikte ulusal içecek olarak anılmayı
başarmış.
soğukta insanın içini ısıtan, sıcakta ise harareti alan vazgeçilmez içecek. bunun yanında beyin hücrelerinin yenilenmesini sağlar, kolesterolü düşürür ve kalp krizi riskini azaltır.
erdal bakkal'da içilendir.

(bkz: çay erdal bakkal da içilir)
arkadaşlarla muhabbet ederken kaç tane içildiği tuvalette geçirilen zamanda hesaplanan içecek.
sinif ayrimi yapmayan icecek; zira fabrika sahibi de icer, fabrika iscisi de. Saat ayrimi yapmayan icecek; zira sabah da icilir, aksam da. Kaynastirici icecek, muhabbet koyulastirici icecek.
Birçok dilde 3 harfli olduğunu öğrendiğim resmi olmayan ulusal içeceğimizdir. Zararlı olduğu iddiaları ortalıkta göt atmasına rağmen severek içeriz.
türkiyede sabah öğlen akşam tüketilen içecek.
(bkz: ıhlamur çayı)
(bkz: yeşil çay)
(bkz: kahveci)
sadece bir içecek değil, aynı zamanda; yoldaş, arkadaş, sırdaş, sevgili...
görsel
çay : samimiyet
türk halkının asırlardır vazgeçemediği bir içecek. öyle ki kahvehane kültürü dünyada yalnız bize mahsus. bir toplumda ne içersiniz dendiği anda ilk olarak çay söylenir. bir evde sabah çayı kadınların vazgeçemediği 5 çayı ve akşam çayı dünyada bir rekordur. günde en az 40 bardak çay içen bile var, ülkemizin en popüler içeceğidir.
biz karadenizlilerin vazgeçilmezidir. olmazsa olmazıdır. birde trabzonspor maclarıyla birlikte tüketilince tadına doyum olmaz . ama allahdan mac bitmeden çay bitiyor da alışkanlık haline getirdiğimiz yenilgilerimizden sonra sinirden demliği yere döküp hanımdan fırca yemiyoruz.( ne cümle kurdum be yazarken yoruldum anasını satim gidip bi çay içip kendime geleyim).
sinir yapar derler, ama aslında sinire iyi gelir. sakinleştirir.
zannımca biz türklerle, rus ve ingilizlerin ortak noktasıdır. bir tek bizler demleyerek içiyoruz, sallamasyon amerikan çayını sevmiyoruz.
ingilizler ekstradan süt koyuyor o ayrı bir zenginlik, ayrı bir damak zevki. ama sallama çaydan ne zevk alıyorlar anlamış değilim.
ancak yoklukta gideri olan gibi bişey çünkü.
Çay aşktır. Sigarayla iÇildiğinde daha bir başkadır...
Günün herhangi bir saatinde hayır denilemeyecek içecektir. Kalabak suyuyla daha güzel demlenir.