bugün

Çok gereksiz dişlerdir. Olmasa da olur. Resmen kafanın arkasında çıkmaya çalışan dişler.
Baş ağrısı çekmeme sebep olan diştir. Hatta dişler, ikisi birden hücum ettiler. Çektiğim ağrıya mı yanayım, diş yapımın bozulma ihtimaline mi. Bana tahammül edebilen güzel doktorum uzaklara gitmişti. Ondan sonra Kimselere güvenemedim. Diş doktoruna gitme meselesini büyütmesem iyi olacak.
Çenenin am*na kor.
Arkadaş ortamında sevilmeyen yancı tip gibi sonradan olaya sinsice dahil olmaya çalışıp kendine asla yer bulamayan en sonunda da ortamdan s*ktir edilen, edilmese bile sonunda barınamayıp çürüyen aşırı gereksiz diş. Hayır kardeşim yerin yoksa çıkma yani ne hakkın var bu kadar acı çektirmeye. Bi de aldırmak da olay bildiğin ameliyat yani dertsiz başa dert.
2 gündür sızlayandır. Çürüdü sanırım.
16-17 yaşımda acı vermeden çıkan dişlerim.
insanlık için en büyük eziyetlerden biridir. ilk yirmilik dişimi 26 yaşında çıkarmaya başladım 30da çıkar sanırım ara ara ağrıyor sızlıyor şişiyor geçiyor ama başka hiçbir hareket yok.
Her dişim gibi sorun yaratmayan hiç ağrısız çıkan dişimdir.
Allahın belası bir diştir. Çıkmasının seneler sürmesini geçtim bir apse yaptığında 10 gün antibiyotik kullanmadan geçmeyen, su dahi içirmeyen ağrı yapar. O yüzden yazar kardeşim çıksa emin ol bilirsin.
Genelde 17-25 arası çıkan dişlerdir. Çoğunlukla düzgün çıkmadıkları için ya da ağızda kalabalık oldukları için ameliyatla alınırlar. Çabuk çürüdükleri de söylenmektedir.

Arka üstte bulunan iki yirmilik dişim röntgende görünmekteymiş fakat çıkmaya niyetleri yok gibi duruyormuş. Çok ilginç dişler cidden. Hiç ağrım sızım olmadı, umarım orada kalırlar.
can yakar, saçma sapan çıkmaya kalkar, başına buyruktur, artistik yapar, sonuç kesinlikle söküp takmaya gider.
Benim de arkada 2 yirmilik dışım çıkmış damagimin içinden ameliyatla alacaklarmış bunu çektiklerinde 4 cm lik bir dış çıkıyormuş.
Kaç gündür ölüyorum sandım. Ağrısından duramıyorum. Ne geçirir bunu ya.
(bkz: yirmilik diş) in hikayesi....

insanların en ilkin ataları halen hem ağaçlarda, hem yerde yaşamaya uygun bir anatomiye sahiptiler. Genellikle meyveler ve yeşillikler ile beslenmektelerdi. Vücutlarında bulunan apandiks organı, yeşillik içerisinde bolca bulunan selülozun (glikozdan oluşan bir polimolekül) sindirimi için bazı enzimler salgılıyordu. Ancak selülozun sindirimi asla kolay olmadığı için, sadece bu enzimler yeterli olmuyordu. Bu sebeple hayvanların pek çoğunun özel adaptasyonlar geçirmesi gibi (örneğin bir takım hayvanın bu sorunu geviş getirerek, besinleri birden fazla defa öğüterek çözmeleri gibi veya bazı selüloz sindirebilen bakterilerle mutualist yaşama geçmek gibi), bir diğer hayvan türü olan insan da bunu güçlü bir çene ile çözmeye çalışmıştır. Daha doğru ifade edecek olursak, her zaman daha geniş, daha çok ve güçlü diş barındırabilen çenelere sahip olan bireyler, yedikleri yeşilliklerden daha fazla enerji üretebilmeyi başarmışlardır (daha fazla sindirebildikleri için) ve bu sayede de gerek hayatta kalma konusunda, gerek üreme konusunda daha avantajlı konuma geçmişlerdir.

Yani eskiden insan türünün çenesi çok daha genişti ve daha fazla diş barındırıyordu. işte 20 yaş dişleri dediğimiz üçüncü azı dişlerimiz de bu zamanlarda otların daha güçlü bir şekilde, daha hızlı ve daha etkili parçalanmasını ve öğütülmesini sağlamaktaydı.

Ancak evrimsel sürecin bir noktasında, şempanzelerden ayrılmamızdan çok da uzun olmayan bir süre sonra, insan türü ağaçlardan inerek savana yaşantısına başladı. Bu ortamda uzun mesafelerde göç etmeye ve uzun zamanlar tek bir ağaç bile bulamadan yaşamaya başladı. Bu sebeple de eskiden yiyebildiğimiz yeşillikleri ve meyveleri bulabilmemiz imkansıza yakındı. işte bu yüzden, insan türü içerisinde, savana ortamında bolca bulunan ete yönelebilen bireyler avantajlı konuma geçmeye başladılar. Et belki otlara ve meyvelere göre inanılmaz derecede hastalık yapıcı bakterilere sahipti ve ilk defa et yemeye başlayan bireyler için mide bulandırıcıydı; ancak içerisindeki ot ve meyvelerle kıyaslanmayacak kadar fazla olan besin maddesi ve yeni yaşam ortamında bolca bulunabilmesi açısından o günlerde yaşayan bireyler için bir zorunluluktu. Böylece otlara göre sindirimi çok daha kolay olan etlerle beslenmeye başlayan atalarımız avantajlı konuma geçtiler ve ot aramakta direnenler açlık mücadelesinde bir bir yenik düşmeye başladılar.

Sonuç olarak insan türü yavaş yavaş et tabanlı bir diyete başlamış oldular ve bunun çok önemli sonuçları oldu. Bunlar arasında açık ara en önemlisi, etin içerisinde bulunan bol proteinin sinir hücrelerinin üretimi için gereken enerjiyi bolca sağlaması ve böylece beynin harcayacağı enerji için yeterli miktarda besin maddesi bulunabilmesi oldu (tabii zekamızın evrimi sadece et diyetine geçişle ilgili değildir, bunu önceki bir yazımızda ele almıştık zaten). Ancak evrimsel süreçte et tüketilmesinin başlamasının tek etkisi, zeka üzerine olmadı. Sindirim sistemimiz boyunca pek çok organın evrim geçirmesi ve bu yeni besini sindirmeye adapte olması gerekti. Hatta bağışıklık sistemimiz bile evrimleşmek durumunda kaldı, çünkü ette bol miktarda bakteri ve virüs bulunuyordu ve sadece bunlara karşı bağışıklık geliştirebilecek bireyler hayatta kalmayı başardılar.

Tüm bunlar sonucunda etkilenen organlardan biri de, çene ve diş yapımızdı. Beynimizin büyüyebilmesinin bizlere avantaj sağlamasından ötürü, beyne yer açmak adına ve diyetin de değişmesiyle birlikte çene yapımız küçülmeye başladı. Artık eski güçlü ve vahşi ağızlara ihtiyacımız azalmaya başlamıştı. Otlara göre sindirimi çok daha kolay olan et için fazladan dişlere ihtiyacımız kalmamıştı. işte bu yüzden de fazladan dişler üretmeye harcanan enerji, başka alanlara harcanabilirdi. Zaten çenenin küçülebilmesi için en dıştan başlayarak dişlerden fedakarlık etmek avantaj sağlamaktaydı. Bu yüzden artık çene küçüldü ve yirmilik dişler çoğu zaman gömülü kaldı.

Hatta bazen doktorların "çene yapısı dar olduğu için diş çıkmamış gömülü kalmış" demesindeki neden budur.
Çok gereksiz olarak çıkan ve gereksiz acı işkence çektiren diş tanesidir.
30'uma geldim ağrı kesicilerle , antibiyotiklerle çıkarıyoruz bakalım. *
20lik diş kadar gereksiz bir şey daha yok. Hem can yakıyorsun hemde sonunda ordan çekiliyorsun. Sen hayırdır YiRMiLiK DiŞ?
Çıkarken insanı ateş basar ve acıyla beraber ruhsal çöküntüye sokar. Iyisi mi siz bir cektirin gelin derim ben.
Bir süre önce sinsice çenemde yer edindiklerini, aralarından birini çektirirken fark ettiğim dişlerimdir.
herkesin çok ağrılı çıkardığı, fakat kendimin hiç bir ağrı duymadan sahip olduğum diş.

ağrılı olanlara allah sabır versin dostlar..
önce iğne ile suratımın bütün hislerini dondurdular. konuşamaz ve dilim dönmez oldu. sonra tornavida benzeri aletle köküne girip aleti kaldıraç gibi kullanıp kanırta kanırta söktüler. orada kocaman bir kuyu oluştu. ilk önceleri dilimle sürekli yokluyordum. sonra orası etle doldu.
Çektirmek istediğinizde ölüm gibi birşey oluyor ama kimse ölmüyor.
Sol tarafta bulunan çıksam mı çıkmasam mı arasındaki ağrı veren lanet diş.
Okey masasındaki yancı gibi bir şeydir. Aradan falan girmeye çalışsa bile vasfı yoktur.
çok fazla ağrı yapan diş.ayrica diş etinide kaldırdı yaprak gibi et parçası sızlayıp duruyor.