bugün

ihsan oktay anar'ın yeni kitabı. ahanda linki http://www.ntvmsnbc.com/id/25373837/ şu an mutluluktan geberebilirim. şu da kapak resmi: görsel
bir adventist topluluğunun ismi. kendilerini; dünyayı isa Mesih'in çok yakında yeniden gelişine hazırlayan bir inanan topluluğu olarak görmekteler.
koşarak almaya gideceğim kutsal kitap gibi bir şey.
tanım: üstadın yepisyeni kitabı, suskunlar'dan yaklaşık 4 yıl 11 ay sonra gelmiş olacak.
kaldı 3 hafta..
3 eylül 2012 tarihinde raflardaki yerini alacak ihsan oktay anar'ın yeni kitabı.
sosyal medya gazı ile yine herkesin saldıracağı ama kimsenin bi bok anlamayacağı ihsan oktay anar kitabı. bu kadar mal insanların raslantısal olarak bir araya gelme ihtimalinin bile ne kadar korkutucu olduğu tahayyül edebiliyor musunuz? ben ediyorum. zengin bi hayal gücüm var. evet.
dün cep telefonu mesajı ile arkadaştan çıkış haberi müjdesini aldığım über kitap.
çıksın da okuyalım gari.
hakkında yapacağım ayrıntılı bir mütalaa ile sözlük sayfalarında, bu entry başlığı altında buluşmak üzere...
149. sayfası yayımlanmıştır. sabırsızlara duyrulur.

http://www.baskahaber.org...ci-gundeki-149-sayfa.html
çıkmış!

kendisi nazarımda son edebiyatçılardan biridir.
yazar ve insan kimliği ile. selam olsun oktay anar! bizi hala heyecanlandırdığın için.

http://www.idefix.com/kit...?sid=VWN36MTUQG1G44DX5VOT
ihsan oktay anar'ın yeni çıkan muhtemelen çok satacak olan ve okumak için sabırsızlandığım eseridir.
sabah gazetesi kapağı aralamış. bize de bir sayfa sunmuş:
http://www.sabah.com.tr/C...i-gunun-kapagini-araladik
sonunda elime ulaşan kitap... hsan oktay anar'ın yine şahaneler yarattığı kitabın kapak tasarımdan belli.

dip not : bursa da ki d&r lara gelmiştir.
ihsan Oktay Anar severler hayal kırıklığına uğramayacaktır. Diğer romanlarda olduğu gibi ilk sayfalardan çekip içine alıyor. osmanlıca kelimeler, dinsel ve mitolojik göndermeler. Beyinde harika lezzet bırakıyor.hep zevkle yavaş okuyayım diyorsun ama elinden bırakamıyorsun. bugünlerde hediye seçmek zor olmayacak. tavsiye edilir.
ihsan Oktay Anar'ın Kutsal Kitaplardan bir ayetle başlamayan ilk kitabı.
Üstat diğer kitaplarından farklı olarak bu kitabında değişik kesimlere inceden inceye dokundurmuş.
öteki kitaplarını okumuş biri olarak bir an önce satın almayı istediğim roman. eylül ayına ihsan oktay anar yakışırdı zaten.
naturalizmin kurcalandığı, emile zola'ya göndermeler yapıldığı, akıl küpü adamın kitapları arasında kitab-ül hiyel'in üzerine çıkmış ama suskunların altında kalmış kitaptır. yine de öperim öyle kitabı.

http://oznurdogan.com/201...n-safaginda-doguya-bakin/
hayal kırıklığı yaratmıştır. kimi bölümleri çalakalem yazılmıştır. bazı sayfalar atılsa hiçbir eksiklik duygusu hissedilmeyecektir. gene de yazarı üstattır, baştacıdır.
ihsan oktay anarin diger kitaplari gibidir.belki biraz alt seviyedir ama yinede iyidir.
karakter ve tip sayısının daha az ve olayın nispeten çok karışık olmaması rağmen mizah duygusunun hat safhada olduğu bir kitap. amat, suskunlar, puslu kıtalar atlası ya da kitabül hiyel'deki gibi yaratılan bir dünyanın içine doğrudan çekmiyor sizi. yer yer sayfaları bulan tasvirleri okurken yorulmamak elde değil. hele bir de bilinmeyen kelimelerin arttığı yerde insan 'noluyoruz ya!' demekten alıkoyamıyor kendini. kitaba tam vakıf olabilmek için değil sadece eski türkçe, aynı zamanda birazcık almanca, fransızca ve latince de bilmek gerekiyor. benim için diğer ihsan oktay anar kitaplarından ayrılan en önemli özelliği kitabül hiyel'den sonra en çok güldüğüm kitabın bu olması. çok ince yerleştirilmiş espriler var. tavsiyem açık alanda okumamanız yönünde. *
öncelikle ihsan oktay anar hakkında: (#17139864)

vasat giderken ani çıkışları olan bir kitap yedinci gün. 3. bölümde ahıret sanayiinin ortaya çıkışı, aslında genel olarak avrupa tarihinin ihsan dedece bir özeti anlatılmış ki bence kitabın en güzel yerleriydi. demokrasinin kısa öyküsü, ittihatçılar ve molların iktidarı konuları da gayet güzel işlenmiş. hafta sonuna tat katan bir kitaptır.
beklentilerin yüksek olmasından mütevellit bir çok insanı az buçuk hayal kırıklığına uğratmış gibi gözükse de, aslında bu sefer çokça kahramanlar/isimler üzerine değil de insanlık tarihi, tarihçe silsilesi, olaylar ve olayların zamanda yolculuk eşliğindeki şahane göndermeleri ile daha kuvvetli bir edebi yanı olan/olmuş (bana göre) kitap.
kâh sorgulatmış, kâh düşündürmüş ve hatta kâh ince ince derinden güldürmüştür. eline sağlık türk edebiyatının gönderme üstadı, kalemine ve fikrine sağlık. ama işin kötü tarafı şimdi bu adam ne zaman kitap çıkaracak diye beklemek var bir de. neyse bizde en baştan sırasıyla tüm kitapları alır ve tekrar başa sararız, ki üstadın gelişimini de tekrar tekrar irdeleriz.
not: en koptuğum kısımlardan birisi de evrak taraması yapılırken fişlenenlerin en üst amirler bile olması durumuydu.**
puslu kıtalar atlasını okumuş ve çok çok beğenmiştim. bir arkadaşım da heyecanla yeni kitabı çıkmış deyince hemen koşup aldım. ancak sanırım beklentilerimin çok yüksek olmasından kaynaklandı ki kitap hiç beklediğimi vermedi bana. şu an 132. sayfadayım ve zar zor ilşerliyorum, okumak pek içimden gelmiyor. çok daha iyisini beklemiştim, böylesiyle karşılaşmayı hiç beklemiyordum ve üzüldüm desem yeridir yani.
Sayfaların büyük bir hızla değil içine sindire sindire okunması gereken kitap. ilk bölümde peşinden sürüklüyor aslında, ikinci bölüm olan Oğul'da savaşı betimliyor, bağlantı noktası bu bölüm zaten. Hayalet adlı üçüncü bölüm biraz yeknesak, biraz da anlaşılmaz bir tempoda başlıyor. Ancak sonuç bölümünde bütün bunları neden okuduğumuzu anlıyoruz. ihsan Oktay usta bizlerden farklı bir boyutta yaşıyor, o boyut da bu kitapları çıkarıyor. En mükemmel eseri değil belki ama en farklılarından bir tanesi.
favorim olan "puslu kıtalar atlası" kadar tat vermese de, dili ve geniş manalara işaret eden içerik ve anlatımıyla güzel bir ihsan oktay anar romanı. romanın ucuzladığı güncel yazın dünyamızın ender olan "okunası" kitaplarına katılabilir.
ihsan oktay anar hayranlarında derin bir düş kırıklığına yol açan, bahsi geçen yazarın son romanı.

bizim beklentimizin aksine, sanırım üstadın emekli olmasının kendisine yararı değil; zararı olmuş. kitap resmen yerlerde sürünüyor. Ne "puslu kıtalar atlası"'ndaki inanılmaz felsefi genişlik; ne "kitab'ül hiyel"'deki inanılmaz hayal gücü, ne " efrasiyab'ın hikayeleri'ndeki inanılmaz mizahi yaklaşım,ne "suskunlar"daki inanılmaz araştırmacı ruh; ne de "amat"'taki gülünç gerilimin olmadığı roman.

romanın kahramanının kim olduğunu anlamak için bile en az 100 sayfa okunması gerekiyor. farklı bölümlerdeki farklı kahramanların bazılarının birbiriyle hiç bir ilişkisi yok. yazar her kitabında yaptığı gibi bir karakter olarak kendisini romanın içerisine sokuyor.

önceki romanlarında da asla vaz geçemediği tuvalet-dışkı muhabbeti yedinci gün'de abartılıyor.

zeplindeki intihar sahnesinden sonra başlayan bölümleri okumak resmen bir işkence. özellikle sarıkamış harekatı'nın anlatıldığı bölümde ihsan oktay anar'dan beklenmeyecek ölçüde osmanlı askerine, ordusuna ve şehitlere olumsuz bakış açıları ve hakaretane yaklaşımlar bulunmakta.

uzun lafın kısası üstadın ilk kez bir kitanını okuyamadım. 2 aydır okumakta olduğum romanın son 10 sayfası hala okumam için beni bekliyor. bir dahaki romanını birileri "mutlaka oku" demedikçe almayacağım.
http://gezente.com/kitapl...y-anardan-yedinci-gun-var