bugün

bir orhan veli şiiridir.

alnimdaki bicak yarasi
senin yuzunden
tabakam senin yadigarin
iki elin kanda olsa
gel diyor telgrafin
seni nasil unuturum ben
vesikali yarim
edip akbayram dan dinlemesi keyifli bir eser.en az şiiri kadar tat verir dinleyene.
Eski bir türk filmi.
filmi de şiiri de şarkısı da güzel şey*.
orhan gencebay ve müjde ar'ın başrolleri paylaştığı hafızalardan silinmeyen bir yeşilçam filmi.
şiirdeki 'vesikalı' sözcüğü, kadının, genelevde çalışmak için resmi izni olduğunu gösterir.
filmde izzet gunay ve turkan soray oynar.
senaryo Safa Onal
reji Ömer Lütfi Akad.
cok tuhaf cok tanıdık isminde bir kitap dahi yazılmıştır üzerine.
buram buram hüzün kokan, orhan veli' ye has kısacık ama vurucu şiir.
türkan şoray'ın konsomatris, izzet günay'ın çoluk çocuk sahibi manav olduğu; tabi ki bu iki kalbin birbirine vurulduğu, siyah-beyaz, 1968 yapımı çok özel bir filmdir.

konsomatris sabiha pavyonda dumanlar arasından öyle bir görünür, sigarasını öyle işveli içer ki; muhtemelen patlamış mısırlar ağızdan dökülüverir.
manav halil'in karizması da çok ayrıdır; müthiş güven verici, çok namuslu bir yüze sahiptir, ayrıca hiç rol kesmez, çok harbi bi abimizdir.

film, iki aşığın öyküsünün gerçekçiliği konusunda aşmıştır; sanıyorum bu yüzdendir ki 5. antalya altın portakal film festivalinde en iyi kadın oyuncu, en iyi senaryo ve en iyi 2. film ödüllerinin hepsini aynı anda almıştır.
-evli miymiş sorsana!
-soramam...
-neden?
-ya evet derse?

gibi diyalogları,

-çok eskiden rastlaşacaktık..

gibi cümleleriyle ağlatan filmdir.
'herhalde bir fahişeye yazılabilmiş/okunmuş, tek şarkıdır' denilebilecek şarkı.
1968 yılında beşinci antalya film şenliğinde en iyi kadın oyuncu ve en iyi ikinci film dallarında ödül almış türk filmi.
Siir uzerine yapilmis en guzel bestelerden biridir. Orhan veli`nin bu siirini murat kalaycioglu bestelemistir. Edip akbayram da yorumlamistir. Bir kac versiyonu vardir. Ama en guzeli ilk halidir. Cok guzel klasik ve bas gitar sololari vardir. Bu sarkidaki bas gitar perdesizdir ve Ismail soyberk calmistir.
edip akbayramin yorumladigi bu sarkinin sozleri, orhan velinin iki siirinin birlesiminden olusur. Biri tahattur, digeri gelirli siirdir.

alnimdaki bicak yarasi senin yuzunden
tabakam senin yadigarin
iki elin kanda olsa gel diyor telgrafin
nasil unuturum seni ben vesikali yarim *

istanbul'dan ayva gelir nar gelir
döndüm baktı bir edalı yar gelir
gelir dersen dar gelir
gün aşırı alacaklılar gelir
anam dayanamam
bu iş bana zor gelir *
edip akbayram bir başka söyler bu şarkıyı...
insan dinlerken sıyrılır bu lanet yüzyıldan döner eskilere, eski özlemlere...
bu şarkı derin bir oftur aslında.
ö.lütfi akad'in yönettigi en iyi film. türkan soray, hic abartiya kacmadan, sahici bir sekilde asik bir kadini oynar. izzet günay ise canlandirdigi agir abi karakteriyle icimizi bir güzel burkar. türk sinemasi'nin yüz aklarindan biridir.
filmde en dokunaklı cümleyi halil´in oğlunun yaptığı filmdir:

--spoiler--
'(babam) saçlarıma dokundu acaba evde kalacak mı?'
--spoiler--
1968 yapımı bir Lütfü akad filmi.

Türkan şoray ve izzet Günay mükemmel bir uyum yakalamışlar. Orhan pamuk’un “Masumiyet müzesi”nde anlatılan kadar somut ve büyük bir aşk hikayesi. Olabildiği kadar sade, basit anlatılmış.

Filmde sizi içine çeken, fakat adını koyamadığım bir his var. Biraz içimizde kalmış ukdeler biraz da Boğaza oturan bir yumru.

“Çok eskiden rastlaşacaktık”
görsel
“çok eskiden rastlaşacaktık”

üzdü.
Hüzünlü bir aşk hikayesi. Talihsiz ama fedakar sabiha evli 2 çocuklu halilin yuvasını yıkmamak için kendinden sevgisinden feragat eder. Dram.