bugün

baş taraf diplomasız olduğu için.
maliyetler çok yüksek
3 liraya ürettiğin malın piyasa değeri 2 lira
teşvik şart.
Çünkü tembelliği seviyor, kolay para kazanmanın yollarını ararken ölüp gidiyor, uyanıklığı, hırsızlığı başarı sanıyor. Üretmeyi zaman kaybı olarak görüyor. ilk üretimde fabrikatör gibi olmak istiyor, adım adım büyüneceğini bilmiyor, çok harcıyor, az çalışıyor. Lüksü iyi yaşam olarak görüyor, yatırım yapmıyor. Gereksiz harcama yapıyor. Sonra da yetmiyor diye ağlıyor.
Başbakanı ; çokta kurcalamayın beyniniz yanar dediği için olabilir.
en başta hazıra alıştırıldığı için hemen akabinde de üretecek üretim tesisi kalmadığı içindir. özelleştirilmeyen satılmayan kapatılmayan kaç fabrika kaldı. yıllardır çiftçiye maddi hibeler yapıldı çiftçi artık üretmek istemiyor. akşama kadar erkekler köy kahvelerinde pinekleyip iyice kilo almışlar. kendi vücutlarını taşıyamaz hale gelmişler.

memlekete çok uzun yıllar gitmemiştim. 4 sene kadar önce bir yaz 1 haftalığına gittim. küçükken gittiğimizde hatırladığım tüm köylü sabah gün ağarmadan fındık bahçelerine elma bahçelerine kestane toplamaya ceviz toplamaya hayvanları gezdirmeye vs giderdi. en son gittiğimde sabah tekrardan onları görmek için erkenden kalktım ama kimse bir yere gitmiyordu. öğlen vakti baktım ki köyün neredeyse tüm erkekleri cami bahçesinde toplanmış çay sigara eşliğinde sohbetteler. ikindi vakti aynı akşam vakti aynı yatsı vakti aynı. nasıl üreteceksin nerede üreteceksin kiminle üreteceksin ?
harakete geçip bir şeyler yapmaya çalışırsanız illaki hata da yaparsınız. oturup beklerseniz, hiç bir işe karışmazsanız hata da yapmamış olursunuz. işte bizim ülkede de bir şeyler yapanların hatalarını eleştirip sürekli bok atan hiç bir şey ve hiç bir hata yapmayan! bir grup var. bunun da üretemiyor olmamıza küçük de olsa bir etkisi var diye düşünüyorum.
alt sorunlara değil üst sorunlara bakın. ülkeyi yöneten adamlar bilim, teknoloji, sanayi, üretim, felsefe, sanat deyince ne hissediyor yada bu konulardan kaç miligram anlıyor. 16 yıldır devlet yöneten kadronun çapını kalibresini zihniyetini hala ölçemediniz mi ?

öte yandan, diyelim ki akp gitti öbürleri geldi. onlar anlıyor mu peki ? evet anlıyorlar, yaklaşık olarak skimin kılı kadar falan...

yanisi canım, ülke siyasetinin her noktasında ( çok uzun yıllardır ) fırıldak kasaba çapulcusu, çapsız tipler egemen ve bu böyle devam ettiği sürece türkiye'den bilim, teknoloji, sanayi, üretim vs anlamında hiçbir halt olmaz.

diğer önemli bir üst sorun ise şu: ecdat çok belalı bir toprağa yerleşmiş. gerek siyasette, gerekse yönetim kademelerinde t.c. vatandaş kimliği taşıyan ama ülkenin ağzına sıçmaya yemin etmiş gayrı milli unsurlar çok fazla. bunların attığı takozları aşabilmek çok zor.
çünkü üretmek bir devlet politikası değil.

parasını bastırıp ithal etmek zenginlik ve alım gücünün nişanesi kabul ediliyor.
Eğitim ve öğretim olmadıktan sonra ne büyüyebiliriz ne de üretebiliriz.
Nedeni belli.
görsel
Niye üretsin ki? Biliyor ki yan tarafta aynı şeyi üreten fabrika sahibi, çevresi ve torpili sayesinde daha çok mal satacak daha çok kamu ihalesi kazanacak.
Yanlış bilinen bir konu daha. Türkiye üretiyor. Türkiye herkesin sandığından daha fazla üretiyor. Sorun ise türkiyenin ara malı üretmesi. Kısaca çin'in yirmi sene önceki haliyiz. Yirmi sene sonra çin'in şu an ki hali olabilirmiyiz sanırım bu ekonomik bakış açısı ile ancak olduğumuz yerde sayarız. Türkiye'nin şu an ki sistemi yeni bir ekonomik sisteme hakim ve entegre bir burjuva sınıfı yaratmak üzerinedir. Bu sınıf türban takarak jeep'e biner. Kendisi mevlütlerde gezip senede beş kere ümreye giderken kızını amerika'da okutur. Bu sınıf eskiyi hatırlatan herşeye düşmandır. Bu sınıf atatürk'e düşmandır. Bu sınıf cumhuriyete düşmandır bu sınıf fenerbahçe, galatasaray, beşiktaş'a düşmandır.

En ironik olanı ise bu sınıf üreten ve çalışan bizlerin ödediği vergilerle siyasi güç tarafından kamu kaynakları ile beslenmektedir. Ülkemizdeki son senelerde ki krizlerin tamamı iktisadidir.
üretemeyecektirde anca fason işçilik ara mallar büyük firmaların amele işlerini yapacak bizde anca fesatlık çakallık hasetlik çekememezlik dini ve milli gazlarla dünyayı fethetme hayalleri gereksiz işler ve binlerce geriye götürecek lanet alışkanlıklar var lafa gelincede suçu başkalarına atma bok atma konusunda lider konumdayız işi gücü bırakmış bütün dünya bizim gerilememizi istiyor bunun çabasındalar öylemi güldürme adamı sen eğitime teknolojiye argeye bilime yatırım yapmayıp hayal dünyasında osmanlıcılık oynarsan kusura bakma gelişen ve değişen dünyada ezilen sen olursun gerçekler acıdır ...
Uluslararası rekabet edecek şartları sağlayamadığı için. Şartlar ise nitelikli iş gücü, yeterli semaye birikimi, sistemli bir devlet desteği. Günümüz kapitalist rekabet ortamında yüksek teknoloji kullanmadan ( tarım dahil ) yapılan her üretim taşeronluktur
Herkes çakallik pesinde.
üretemiyor derken? üretim olmasa 2018'de 168 milyar $ ihracat yapılabilir miydi?

yüksek teknoloji mi demek istedin...abd kadar üretmiyor mu...başka birşey mi...açıklarsan belki daha anlamlı olur.

2002'deki sosyal demokrat iktidarında 30 milyar$ rekor sayılıyordu. o zaman kimse üretim yok demiyordu.
bu insanlara n'oluyor kuzum? ölçekleri mi şaştı? yoksa beklentileri mi uçtu?

edit: sadece istanbul bile 2019'un ilk 5 ayında 29 milyar$ ihracat yapmış. hey yavrum hey...
ya kaliteli değildir ya ucuz değil bütün mesele bu.
Üretimdeki destek ile alakalı, tropik meyvelerin yetiştiği, ananastan, avokadoya kadar fırsat sunan Mersin topraklarını kullanmak yerine, Almanya'dan italya'dan falan alırsak mesela, üretim olmaz. Toprak var, üretici var ama ürün yok, işte sebep bu.
Deha var, proje var ama destek sıfır, haliyle sonuç da yok. Zannetmeyin Amerika'da herkes bilim bilim diye geziyor, onlar da cahil insan nüfusu yüzdelik oranda pek farkı yok fakat bir sonuca ulaşmak için aldıkları destek var, ne kadar "zor" olsa da. Biz de o zorluk kısmını geçtim, bir fikiri sunsan, hass. ordan kafası var. Böyle böyle yani, ekonominin getirdiği stres ve yaşam mücadelesi de insanı Survivor olarak yaşamaya itmesi de ayrı bir etken, diğer türlü kafayı yoracak bir zaman kalmıyor.
öncelikle 168 milyar dolar ihracatın 35 milyar doları otomobil, 12 milyar doları otomobil yedek parçasıdır. Toplam 47 milyar dolar eder. Peki ihraç edilen markalar nedir. Fiat, hundai, toyota, mercedes vs. Hepsi de yüzde yüz türk firması ve türk dizaynı değil mi. Bu tamamen taşeronluktur. Alman belçika ve italyan firmaların sadece sadece exporting olarak türkiye'de ürettiği ( bilhassa kimya ) ve türklüğü sadece üzerinde ki made in turkey olan ürünlerın tutarı ise yaklaşık 40 milyar dolardır. Geriye 70 milyar dolar bir rakkam kalır. Bunun da en az on milyar doları hayali kara para aklamadır. Sonuç reel ihracat 60 milyar dolardır. Türkiye'nin mavi jean dışında marka olarak ihraç ettiği bir tane endüstriyel ürün ismi söyleyin. Son yıllarda bir miktar yazılım alanında iyi işler yapıldı. Bunlarında bir çoğu mevcut siyasi konjonktür sebebi ile yurt dışı beyin göçü yaptılar.

Yüksek teknoloji en önemli olgudur. Gerçek olan rakkamlar değil çağı yakalamaktır. Bugün alman, amerikan, japon, kore, firmalarının ustünlüğü teknilojilerindedir. Yüksek teknoloji kaliteli ve hızlı üretimi bu da büyük bir rekabet avantajı kazandırır. Çin ve bizim gibi ülkelerin tek avantajı fiat uygunluğudur. Enerji de dışa bağımlı, ürettiğin nihai ürünlerinde kullandığın ham madde ve ara malında dışa bağımlıysan bu avantajdan da söz edemezsin. Kanıt mı cari açığına bak. Büyük bölümü ihraç ettiğin ürünleri imal etmek için ithal ettiğin hammadde ve ara malı ile enerjiden kaynaklanır. Elektriğin bile rusya'dan aldığın doğal gazla üretiliyor. Bazılarının heyy bilmem kim sen kimsin dediğine bakmayın. Papaz olayında olduğu gibi adama boyun kadar konuş diyiverirler.
Deve kuşu kabare ‘den metin Akpınar erbakan taklidi yapıyor;

Neden kalkınamıyor memleket? Çünkü başında üç batıl müsübet. Biri batıda atom fiziği okumuş. ( Erdal inönü) Atom hiç parçalanır mı? O seni paramparça eder de şaşırır kaldırsın. Anne sözü dinlemediğine pişman olursun. Mevhibe hanım sana söyledi siyasete girme evladım dedi. Girdin de başın göğe mi erdi iki saat konuşuyorsun ne dediğin anlaşılmıyor.
Tüketim manyağına çevrilen bir ülke halkından üretim beklemek. Hazır yiyiciliğe alıştırılmış bir nesilden fayda görmeyi ummak. Lüks hayatlara özendiren medya.
sözleşmesinde yok.
çünkü tembel bir toplum.
insanları kazıklamak zeka, zekilik sayılıyor.
vicdan meselesi sıkıntılı.
vasıflısından vasıfsızına, en cahilinden profesörüne çoğu insan ''az çalışayım, çok kazanayım.'' mantığında.
ülkecek ancak tüketimi öğrenebilmişiz. Üretim için bir asır daha devirmemiz eğitim sistemini değiştirmemiz şart. Çocuklara ne olmak istiyorsun sorusunu sormadan sen doktor ol sen mühendis ol diye kendi kriterlerimize göre meslek seçiyoruz. Hiç biri kendi mesleğini kendisi seçmiyor şuanda ki mevcut eğitim sistemiyle. 2 matematik sorusunu fazla yapan doktor oluyor. 2 fizik yapan mühendis.
ota boka asgari ücret verirsen, bir işte asgari ücrete manyak gibi çalışıp kafa patlatmak yerine daha basit, cumartesi tatilli, esnek çalışma saati olmayan, laylay bir işte aynı ücrete çalışmak daha mantıklı olur ve o kişi potansiyelini kullanmamış olur.