bugün

istatistikler, varsayımlar, yorumlar... hepsinin ötesinde zor oğlu zordur! yolda yürüyemezler öküz gibi laf atarlar. işe girmeye kalkarlar asılırlar, sarkarlar. dışarı çıkıp gezmek isterler tacize uğrarlar. insan yerine konulmaz, okula yollanmazlar. herkesin içinde işaret sıfatıyla seslenir onlara sevdicekleri sineye çekmek zorunda kalırlar. çocukları uğruna fıçı bira edalı herifleri çekmek zorunda kalırlar. iğrenç, acaip yaftalara maruz kalırlar. çok zordur onlar için bu ülke ve bu ülkede hayatlarını daim kılmak. allah yardımcıları olsundur.
türkiye'de kadın olmak, koca bulana kadar anadan babadan dolayı birçok hizmetten faydalanmaktır (bkz: pozitif ayırımcılık). küçümsemeyiniz büyük ayrıcalık, büyük kıyaktır. bakın kenan evren paşa ne demiş: efendim nedir kadın hakları? erkek hakları diye birşey var mı ki kadın hakları olsun?
kadın olmak maça 1-0 mağlup başlamaktır.. türkiye'de kadın olmak ise 2, belki daha fazla farkla maça mağlup başlamaktır.. hele ki erkek adamın erkek oğlu olur zihniyetindeki bir babanın kızıysan durum daha da vahim.. şöyle ki:

çocukluktan, genç kızlığa adım attığında başlar kavgası. ilk başta belki anlam veremiyordur ailesinin verdiği tepkilere lakin zamanla o da farkeder bedenindeki fiziksel değişimleri.. bundan olsa gerek o dönemlerde utangaçlaşır.. artık eskisi gibi minik bir kız değildir o, genç kız olmuştur.. bu yüzden çevresinden soyutlanır, sokaklarda dilediği gibi koşturamaz, önceden oynadığı gibi erkek arkadaşlarıyla oynayamaz, bisiklete binemez, eee kolay değil genç kız olmak..* keşke bu kadarla kalsa..

gün gelecek laf atmalar başlayacak, üstelik bunlar bir kadın tarafından dünyaya getirilen kişiler tarafından yapılacak.. "pardon bağyaaan çok güzelsiniz, hepsi senin mi?" yutkunup, koşar adımlarla uzaklaşmaya çalışacak.. belki de dönüp iki çift laf söyleyemeyecek, beyni bacakarasından çalışanlara.. öyle ya dişi köpek kuyruk sallamayınca erkek köpek ardına düşmezmiş.. toplu taşıma araçlarında, pazarda, okulda şurda burda yapılan tacizler cabası..

yine de erkeklere içten içe babasından belki abisinden gelen bir sevgi duyacak, en azından genelleme yapmayacak, ayrı tutacak bazılarını.. ve gün gelecek kaptıracak yüreğini.. onu düşündüğü zaman içinde bir şeyler kıpırdayacak.. belki evlenip ömür boyu mutlu olamayacak ama yine de evliliği düşünecek, cesareti varsa ayrılacak ilk sevgilisinden.. tabi sonuçlarını göze alarak zira bundan sonra hayatına girecek olan çoğu erkek önceki ilişkilerini sorgulayacak.. belki çoğu ilişkisi bu yüzden başlamadan bitecek..

olur da günün birinde evlenirse, kocası tarafından törenle kadınlığa terfi ettirelecek ve bundan sonra ev işlerini yapan bir hizmetçi, cinsel ihtiyaçların giderilmesine yarayan bir orospu gibi görülmeye aldırmayacak.. öyle ya bir türk düşünüre göre, kadın dediğin sokakta hanımefendi, mutfakta aşçı, yatakta orospu olmalıymış.. unutmadan söyleyim, sırtından sopa karnından da sıpa eksik edilmeyecek.. mükafat olarak da her yıl 8 mart'ta kocasından kumandayı alıp sevdiği diziyi izleyebilecek..

edit: çok merak ettiyseniz söyleyim.. bayan değil, erkeğim..
sofradaki yeri msn deki sevgilimizden sonra gelen,
metresimiz, kandırdığımız,yalan manyağı yaptığımız.
zaaflarından yararlandığımız,
kentlere kaçırıp etinden yararlandığımız,
ve reklamlarda,iş yerinde ve yatakta yararlandığımız,
kadınlar...

Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
anayasanın değişmesiyle daha bir ayrıcalıklı olacak olan statüdür.
mor çatı nın varlığından haberdar olmak.
ister 2008, ister 2028 olsun kadınlar hala kimliğini istiyor. hala sokaklarda laf atılıyor. taciz ediliyor. kadınlar hala dayak yiyor, özgürlüğü nadir yaşıyor, kadınlık hisleri doğru algılanmıyor, saygı duyulmuyor. kadınlar kuş gibi ev kafeslerinde hala.. erkek çocuk doğur, kız çocuk doğur diye zorlanıyor. çocuğu olmayanların üzerine hala kuma getiriliyor. kadınlar çalışıyor, iş hayatında kadınlar yine de hak ettiği yeri alamıyor. gününü, canını sıkanı hala anlatamıyor. kadınlar sekse zorlanıyor, yatakta aşağılanıyor. başı ağrısın istenmiyor. hasta olduğunda kimse çorba yapmıyor. hatta hasta olması suç oluyor. kadınlar hala kız kıza sokakta dolaşamıyor. dolaşıyorsa da gecenin sonunda mutlaka tacize uğruyor. geceleri alışveriş merkezleri dışında yemek yemekte zorlanıyor; içki desen içemiyor, sarhoşluk kapalı kapılar ardına ait. sarhoş olunca da dağıttı deniyor. işte bu sebeplerden türkiye'de kadınlar hala kimliklerini arıyor.
mağara kökenli yırtıcı türler tarafından av sanılmaktır.
kendi ailesi dışındaki her kadını kaşar sananların arasında yaşamaktır.
batıya özenip bir türlü doğudan kopamayan ülkemizde kendine kadın denmesini isteyen dişi bu iki zıtlığın ortasını tutturmak zorundadır.
sağında bağnaz, solunda orospu sıfatları gölgesinde, Öyle altın oranlarda ayarlayacak ki davranışlarını, öyle ince bir ipin üstünde yüreyecek ki...

ilişkilerinizde kadınlığınız, sevgili oluşunuz, sevebilecek yapıda biri olduğunuz göz ardı edilecek daima.

Türkiyede yaşayan kadın, sen boşver herkesden alkış alma, taktir görme çabalarını -ki ağzınla kuş tutsan yaranamayacaksın- kendi doğrularınla yaşa ve daima güçlü ol.
gerisini koy gitsin...
açık ve sarı saçlıysan o.ospusundur!
kapalıysan yobaz, örümcek kafalı!
mini giyersen "yanacaksın"dır!
bayram sofralarına en son oturacaksındır!
kendini ifade etmeye çalıştığında "kalk çay koy" lafını duyacaksındır!
"ben bilirim" merkezli değil "beyim bilir" merkezli olacaksındır!
olmadıysan dayağı yiyip oturacaksındır!
zaman zaman 9. köyden de kovulacak gidicek 10. bir köy bulamayacaksındır!
dünyada kadın olmaktan bir farkı yoktur.
Bastığımız topraklara ismini vermektir. (bkz: anadolu)
erkeklerin zorluğunu hiçbir zaman hissedemeyeceği durumdur.
prof. dr. necla arat tarafından yayıma hazırlanan kitabın adı. kitap, kadın sorunları ve kesitleri alt başlığıyla çeşitli yazarların makale ve derlemelerinden oluşuyor.
dünya üzerinde herhangi bir yerde kadın olmaktan biraz farklı, çokca aynıdır.
tecavüz, gasp, taciz, şiddet bunlar her kadının başına gelebilecek şeyler yalnız türk kadınlarının bir de töre bonusu var. töresi varsa cinayeti de var.

türkiye'de kadın olmak hava karardığı anda evde olmak demektir mesela.

otobüste taciz edilebilme korkusu demektir. kenarlara köşelere kaçmaktır. öyle bir paranoyaklık ki erkek yanına oturmaktan kaçılır. tontiş dedelerin yanı ya da bayan yanı kurtuluştur.

kalabalık yerlerden yürümeye calışmaktır. maksat biri kıstırmasın tenhada, tecavüzden kaçınılsın.

mutsuz bir evliliği sürdürmek zorunda kalmaktır. ailenin, konu komşunun yargılarını kendi isteklerinden önde tutmaktır. zira boşanmak ayıptır, dul kadına iyi gözle bakmazlar.

zamanında başlamasına izin verdiğin ya da izninin istenmediği bir ilişkide; teninden, kokusundan dahi nefret ettiğin halde dokunuşlarına ses çıkaramamandır evlendiğin adamın. düşünsenize kaç tane kadın vardır türkiye'de kocası tarafından tecavüze ugrayan:. hakkı helali diyeceksiniz de, günahtır ya..

en kötüsü belki de, türkiye'de kadın olmak başkalarının suçunu gunahını üstlenip ateşlere atılmaktır ; güldünya olmaktır.

kadının adı yok demişti ya rahmetli duygu asena, galiba yeri de yok. türkiye'de binlerce kadın kendileri için atılacak bir adım bekliyor. hükümetimiz kadınların özgürlükleri konusunda öyle hassas ki, o kadar yoğun ki gözleri başka şey görmüyor gercekten. ayrıntıdalar hep.. resmin bütünü ile ilgilenmiyorlar. kadının özgürlüğü için şiddeti bitirseler keşke, fuhuşu, tecavüzü engelleseler. fakat kadın özgürlüğü sadece türbandan ibaret. kızlar türbanlarını takıp üniversiteye girdiklerinde güllük gülistanlık olacak memleket. sorunlar bitecek. kadınlar cinayetlere kurban gitmeyecek, iğrenç bir elin dokunuşundan sonra hayata küsmeyecek. kurtulacak düşenler bataklıktan.. nasıl bir allah nasıl bir din inancı bu..

kadın haklarını savunan ülkelerde var haklarını yemeyelim. fakat ne gariptir ki insan hakları diye yırtınıp sömürgecilik yapanlar bunlar.. hani devrimi, ihtilali yapanlar, keşifleri yapanlar. bunlar onlar işte o yüce insanlar!

gecenlerde rastladıgım bir tv programına, kocası tarafından fuhuşa sürüklenmiş, sonunda kurtulmuş ve çocuklarına kavuşmak, sadece onlara bakmak için yardım isteyen bir kadın katılmıştı. lakin ne acıdır kadın hayatını anlatırken önce stüdyodaki kadın seyirciler yargılıyor onu, dışlıyor, üstüne gidiyor. dinlemek yok, yorumlar gırla. nihayetinde kadın o, şeytani bir yanı var, eminler onun suçlu oldugundan.

garip gelmiyor. acı ama gercekten garip değil.

ne de olsa burası kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksincilerin memleketi.

burası kızını dövmeyen dizini dövercilerin memleketi.

burası dişi köpek kuyruk sallamazsa erkek köpek peşinden gitmezcilerin memleketi..

bundandır garipsememek de.

bahsi geçenler öyle memleketin böyle kadınları işte.
türkiye'de insanlıktan nasibini alamamış insan kılıklıklar oldukça çok zor olan durumdur.
tek kelime ile özetlersek "zor".
türkiye'ye erkek olmaktan kat be kat daha zor durum.
yeri gelince en kutsal varlık olan "ana" olmak fakat en çok da küfür edilen insan olmaktır. yeri gelince ezilen,sömürülen,dayak yiyen ve herşeye rağmen hayatını devam ettirmeye çalışan kişi,yeri gelince de ezen,kan kusturan kişi olmaktır. yeri gelince küçük yaşta tarlada çalışmaktan,evlenip çoluk çocukla uğraşmaktan okuyamamak,yeri gelince de öğretmen olup bilgi dağıtmaktır. hayattaki herşey ve herkes gibi adaletten nasibini alamamak,sadece yanlış yerde doğduğu için kendine hiçbir seçenek bulamadan önüne konulan hayatı yaşamaktır.
victor hugo'nun bir sözü vardır kadınlar hakkında;

"kadınlar zayıftır ama analar güçlüdür"

dünyayı anaların kontrol ettiğini, bugünkü yükselen değerlerimize yön veren etkin elemanların kadınlar olduğunu göz önünde bulundurursak o zaman konuya daha sağlıklı bakmış oluruz. aynı şey özel olarak ülkemiz için de geçerlidir.
fakat özellikle türkiyenin dogusunda kadınlar ana olmaktan öte görülüp, bir kuluçka makinesi yerine konuluyor. hele ki doğum kontrol yöntemleri varken ama ne yazık ki ülkemizde doğum kontrol haplarını baş ağrısını gidermek için kullanacak cehalet ve bilinçsizlikte insanlar varken çözüm pekte kolay görünmüyor.
aslında kadın olmak sadece türkiye de değil her yerde zordur. her ne kadar haklarını falan savunsak da yine de yaratıcının kadınlara vermiş olduğu özelliklerden dolayı hep korunmaları ve kollanmaları gerekir. işte bu onlara hep sığınacak liman arama özelliği verir. kimi doğru limanı bulur. bulamayanların ise vay haline işte o zaman hayat çekilmez ve zordur. çok gördüm yanlış limana sığınmış olan kadınları. üzüldüm çok üzüldüm hele bir de anne ise sadece koruması gereken kendi canı ve namusu değildir. daha melek olan küçük çocuğu ile en zor işlerde çalışan çok kadın gördüm. allah yardımcıları olsun diyorum. ve onlara liman arayışlarında dikkatli olmalarını söylüyorum.
iş yerinde, otobüste, sokakta taciz edilmenin hak bilinmesidir. tecavüze maruz kaldığın da bile suçlu olmaktır. sonu ölümdür. dişi köpekle kıyaslanmak, kuyruk sallamakla itham edilmektir. "kız kısmısı" anlayışı yüzünden okumamaya, çalışmamaya, ezilmeye ve hatta dayağa-işkenceye maruz bırakılmaktır, baban, abin belki de oğlun tarafından.

daha yeni doğmuşken bile babaya yük anneye utanç olmaktır bazı zaman ve yerlerde. erkek adamın erkek oğlu olur ya! *

erkekte kir olabilen namusun sende koca bir kara leke olmasıdır. evleneceğin adamı bile nikah günü görmektir bazen. doğuştan eksik başlamaktır hayata, her zaman haksızsındır. çalışmak ister orspu, okumak ister namussuz olursun. evlenmemişsen "kız kurusu", boşanmışsan "dul" olursun -bastıra bastıra. ki dulluk en okkalı küfürden bile ağır olabilmekte bazen. aldatıldığında bile "kocanı elinde tutamamış" olursun; kadınlığın yüz karası. hele sen bir aldat bakalım kocanı, boşanmanın bile hala ayıp sayıldığı bu yerde...

tüm bunlara göğüs gerse de, kadın olmanın en zor tarafı; birileri kendi sonsuz * zekasıyla rahatça övünsün diye susup aptal rolü yapmaktır onlardan çok daha akıllı olduğun halde.

kadın olmak zaten zorken 'türkiye'de kadın olmak' çok daha zordur. uğradığı tüm haksızlıklara rağmen kadını mutlu kılan tek şey ise, her dişinin içinde olan annelik duygusudur. ve bazı erkekler bunu her ne kadar farkedememiş olsalar da her kadın, erkeklerden çok daha üstündür. *
karşı cins olarak empati kuruyorum ve de diyorum ki, eksileri, artılarına oranla kat ve kat fazladır.

istediğini giyemezsin, sokakta rahat gezemezsin, istediğin vakitlere göre yaşayamazsın, hayatın boyunca başkalarının şekillendirdiği, ya da zorunlu olarak şekillendirdiğin bir hayatı yaşamak zorundasındır.

en büyük artısı ise erkeğin kadına olan zaafıdır. istediğinde partnerini parmağında döndürebilirsin.

yinede tek kişiyi parmağında oynatırken, birçok kişinin elinde oyuncak olma ihtimali erkek olduğum için şanslı olduğum hissiyatını hep içimde barındırmamın sebebidir.

peşin peşin edit: ben böyle değilim ki diyecek olanlar boşuna eksi oy atmasın, istisnasınız ne yazıkki, türkiye için kaideyi bozmuyorsunuz, bozamıyorsunuz. ya da atarsanız atın yahu.
değil türkiyede kadın olmak sözlükte bile kadın olmak zordur, sürekli rahatsızlık hissedilir çünkü;
sözlükte kadını meme, popo ve vajinadan ibaret gören bir çok yazar vardır, nerden mi anlıyoruz, bütün solcu kızaların çirkin olması, bütün sağcı kızların çirkin olması vb. diye başlıklar vardır, bu başlığı açana göre kadının ideolijisi, düşündüğü önemli değilidir. Düşünse bile kadında önem teşkil eden farklı birşeydir. Düşünceye saygısızlıktır. *
Akşam olunca sol frame'de göğüs, tanga, sevişmek, kızın çatalı, üniversitedeki bakire olmayan kız ile ilgili bir sürü başlık görmek mümkün. *
Geçelim sözlüğü, işin psikolojik boyutlarını aşıp fiziksel boyutlarına gelelim, türkiye gerçeklerine:
Türk kadını, bazı ailelerde, tecavüz edildi diye öldürülebilir, bir erkeğin elini tuttu diye öldürülebilir, evlilik dışı hamile kaldı diye bebeği ile beraber öldürülebilir.
fiziksel şiddet:
türk kadını, yemeği geç hazırladı diye dövülebilir, seks yapmak istemiyor diye kocası tarafından dövülebilir, tecavüze uğrayabilir, pantalonu ütülemedi diye dövülebilir vs.
psikolojik şiddet:
türk kadını, kadın olduğu için evde fikir beyan edemeyebilir, çünkü saçı uzun aklı kısadır, kendine basit bir kıyafet alabilmek için bile kocasından para istemek zorunda bırakılabilir, çünkü evinin kadını olmalıdır, çalışmamalıdır. Mutsuz olduğunda boşanamayabilir, çünkü dul olarak yaşamak zordur, ekonomik şartları el vermiyordur vs.

Diyelim ailemizde, çevremizde gayet normal insanlar var ve kadın haklarının, kadın erkek eşitliğinin bilincindeler. Kadına yasalar gereği değil, saygı duyulması gerektiği için saygı duyuyorlar. Bu sefer poposu var diye, otobüste taciz etme hakkını kendinde bulan erkekle karşılaşabilir türk kadını, kısa bir etek yada yakası biraz düşük bir kıyafet giydiğinde yolda yürürken içine düşülecek hissini yaşayabilir. Bakışlarla yada sözlerle taciz edilebilir. Sağdan soldan telefonu bulunup, sürekli rahatsız edilebilir, televizyonu açtığında bütün kadınlar şeytandır adlı kitabın tanıtmını, tartışmasını görebilir. http://www.ilknokta.com/V...taDetail/Number/43952.htm

Neyse demek istediğim maskülen dominant bir toplumuz ve kadın olmak zor buralarda.

not: Muhtemelen bir çok kişi, sen git bakalım iran'a, arabistan'a bunu yazabilecek miydin derler, daha kötüsünü göstererek suç bastırma '' niye kopya çektin evladım?'' '' ama ali her sınavda çekiyor'' mantığıyla, ne danimarka'da, belçika'da kadına verilen değer beni ilgilendiriyor, ne de arabistan'da, afganistan'da içinde yaşadığımız şartlardan etkileniyoruz hepimiz.
pasif kalmaktır.
türkiye toplumunda yetişen hiç bir erkek, çok batılı düşünen bir kadını kaldıramaz, hiç bir kadında sınırlarının dışına çıkmaması gerekir. tabi ki, kadın çok zeki çok akıllı olmalıdır, erkek bunu da ister...

yine de burası türkiye, değiştiremezsin.