bugün

rusu, almanı, türkü, hindusu vb. cümlede özne olurken, yüklem genelde yiyişme, sevişme, verme, alma gibi sözcüklerden olşur. elbette kadının adı yok. sadece cinsel bölgelerinin hoşluğu, darlığı, büyüklüğü, yuvarlaklığı, uzunluğu, mermerliği var. onun duyguları, düşünceleri mühim değil.
(bkz: duygu asena)
okudukça gaza geldiğim kitaptır..
şöyle ki;
Evliymişiz.. Evlilik nedir biliyor musun?evlendiğin insanın nasıl olması gerek ,biliyor musun?
Evlilik birkurallar cenderesi...Dünyada milyonlarca insan yaşıyor ve sen birini seçiyorsun.
Ötekilerden yoksun kalıyorsun.
duygu asena'nın 1987'de yayımlanan ve çok tepki çeken kitabı. daha sonraları atıf yılmaz tarafından sinemaya uyarlanan başrolde de hale soygazi'nin oynadığı eser.
erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine ya da en azından eşit olması ...

olmaz, yürümez diyor toplum... erkek yasça büyük olmalı ki, kadına "hot" dediğinde oturmalı kadın...
yâda yumuşatıyorlar;
-efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı...

eğitimde de böyle... kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş, evde kalmakmış layıkı...

kadının adı var. var da söylemek gelmiyor içimden.

abes tanım: 1987 yapımı film.
21.yy Türkiyesi için halen söylenebilecek durumdur. adının olmadığı bir ülkede kadın anne olur , kadın kendini adar çocuklarına süper anne olur , birey olmaktan vazgeçmiştir artık , kadın bir cinsel obje olur , sesi çıkmaz , kadın ruhsal bunalımlar için var olmanın hazzını yaşamayadan , çimenlerin üzerine serilemeden , çimenler kadının üzerine serilir.
Türk sinemasının en feminist filmi. Baba sevgisinden yoksun büyümüş olan ışık, o sevgiyi tanıdığı bütün erkeklerde arar ancak sonuçlar hep istemediği şekildedir. film yayınlandığı dönemde çok tartışılmış özellikle üçlü aşk ilişkisinin ortaya çıkıp hep birlikte konuşmaya çalıştıkları sahne çoğu taşfırın erkeğini huzursuz etmiştir.
(bkz: kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor)
okuduğumdan beri kadının beyninin gereksiz bir şey olduğunu düşünüyorum. arkadaş bi insan bu kadar saçma sapan idealarla nasıl kitap yazar. hadi o yazdı, bunu yayımlayan nasıl basar. tek kelime ile aşırı ucuz bir kitap. küçük iskender şiirlerinden bile iğrenç. o derece. evet.
duygu asena'yı gençlik dergisi editörlüğünden, yazarlığa yükselten yapıt.
(bkz: kadının amı yok) *
bir erkek olarak okuyup çok beğendiğim eser. çocukken ki masum düşünceler, lise yılları falan insanı alıp götürüyor,kendi lise yıllarıma geri döndüm diyebilirim aslında. bir de bu kitapta da mervelere ders çalışmaya gitme olayı işlenmiş.
muhtemel esmerdir.

(bkz: sarışının adı esmerin tadı)
facebook'taki kadının adı yok sayfasından alıntıdır:

Annem 13 yasinda evlendirilmis. "Ahırda yeni doğmus buzağıyla oynuyordum. Alninda bir tutam saç vardi hic unutmuyorum... kemik taragini calmistim yengemin. Buzaginin saclarini tariyordum." Abim geldi bir kufur etti sonra ensemden tuttu. Koca kadin oldun oyun mu oynuyorsun hala? Yuru seni verdik. Dedi. Verilecek birsey miydim ben? Yengemden taragini istesem vermezdi. Ben neden bu kadar kolay verildim...?"
30 koyun.1 hamile At.. 11 Reşadiye karsiligi verilmiş.. anneannemin tek kizi ustelik 8 erkekten sonra... 7 yasina kadar emzirdigi kizi. Eski ford minibuse bindirdiklerinde aklinda kalan tek sey arabanin onue süsledikleri oyuncak bebekmis. Donup arkaya baktiginda yerde baygin annesini gormus.. 11 kisilik bir ailenin en buyuk oglu ile evlenmis. Buyuk derken lise 2 ogrencisi. Kazanla yemek pisermis. Derki:"benle gorumcem kazana girip denizcilik oynardik. Bursada deniz var uzerinde gemiler var diye uzerinede hayal gucumden ekleyerek tuhaf hikayeler anlatirdim benden kucuk gorumcelerime" bir suc islense evde sira dayagindan gecermis. Cocuklar bardak kirdi onuda doverlermis.. evdeki kucuk bebeler ona anne dermis.. cok sevinirmis. Evcilik oynadigini dusunurmus. Karni buyurmus... karninda birsey varmis... Demet ablam. Sonra 6 aylikken kucaginda bir burun deliginden süt degerinden kan gelen ardindan "cok sukur uyudu" dedigi ama hic uyanmayacak olan mavis kizi Demet.
Yaş 14. Artik farkinda Bir evlat ve bir cocukluk kaybettiginin. Yas 15. Artik farkinda tekrar hamile oldugunun ve bakimsizliktan bobreklerini kaybetme raddesine geldiginin. Yas 16. Artik farkinda cılız ve surekli hasta bir kizinin oldugunun. Adı özlem. Cunku kocasi asker cekiyor dibine kadar özlem. Ve karninda ben. Yas 18. Dizinde Ben.. gögsunde Özlem... bu da kız.. beceriksiz. Hem beceriksiz hem hastalikli... baba evine birak gel denilerek biniyor trene babamla. O gunden sonra ne babam birakiyor annemi nede bursa onlari. Ilk is hastaneye gitmek. Doktor kiziyor babama "ölduruyosunuz sonra can ver diyorsunuz. Ben ne yapayim bu cocuga simdi bobrekleri sirf iltihap?" Babam cikariyor askerlik kagidini. 4 gun once terhisim. Bilmiyordum diyor... sonra Umut doguyor sonra yeni bir yasam basliyor umudumuz olsun diye. Mavis umut. Tıpkı demet ablasi. Yaş 22. Insan annesinin 22 yasini hatirlar mi? Ben hatirliyorum. Karni burnunda. Karninda Fatih var. Siyah uzun saclarini yemyesil gozlerini. Sonra o ciliz yesil gozlu ozlem cok hastalaniyor. Doktor demis bu daha anne karninda hastaymis. Kronik bobrek yetmezligi.. bitmek bilmeyen diyaliz seanslari. Annem cok vakur durdu. Icten curudu. Cocuk bedenine yuklenen agirliklar 46 yasinda bir kalp krizi ile patlak verdi. Kalbin çatlamis demisti doktoru hic unutmuyorum. Kalp kapakciklari degisti.
Ama çocuk gelinler hala degismedi.. hala var.
Öperim
#cocukyastaevliligehayir
erdal tosun bu filmde teoman karakterini canlandırmıştır. saygılarımla.
Ülkedeki kadına biçilmiş rollerin, kadın erkek eşitsizliğinin anlatıldığı, ince göndermelerin yapıldığı, mesajların verildiği, bilinçlendirici, kitaptan alınan bir filmdi.

Güzel filmdi güzel olmasına da kusura bakmayın da otu boku da feminizmle maskelemelerine de ayrı uyuzum. Hele de ben özgürüm ayağına evli olduğu halde evli çocuklu herifle yaşanılan aşkın çok güzel bir durummuşçasına, bağımsızlığın bir parçasıymışçasına lanse edilmesi midemi bulandırdı.
Peki ya aldatılan kadının, uğruna aldatıldığı kadınla "kadınız biz" muhabbeti yapıp gavatlığını konuşturmasına ne demeli?
ışık ablamız acaba ne istediğini bilmeyen ayran gönüllü olabilir mi?

Ama sırf sonundaki şu replikleri için bazı çirkinleri görmezden geliyorum.

"yaşam boyu karşıma dikilen adamlar; babalar, abiler, kocalar, sevgililer, müdürler, şefler, arkadaşlar... Seni yargılıyorlar. Delisin diyorlar, kötüsün diyorlar beceremezsin diyorlar, yargılıyorlar, damgalıyorlar.
Ve biz, işte biz onlara bu izni veriyoruz.
Ben artık bu izni vermeyeceğim."
kadına daha çok önem verilmeli.