bugün

dilde yabancılaşma konusuyla verdiği savaş kapsamında yapılan çalışmalarından örnek vermek gerekirse;

amblem "belirtke"
anchorman "ana haber sunucusu"
aspiratör "emmeç"
banliyö "yörekent"
bypass "köprüleme"
billboard "duyurumluk"
çip "yonga"
dart "oklama"
duayen "aksakal"
ekspres "özel ulak"
eküri "ahırdaş"
gurme "tatbilir"
happy hour "indirim saatleri"
kapora "güvenmelik"
klip "görümsetme"
light "yeğni"
lot "tutam"
metroseksüel "bakımlı erkek"
migren "yarım baş ağrısı"
navigasyon "yolbul"
ordövr "yemekaltı"
panik "ürkü"
prime time "altın saatler"
raket "vuraç"
reenkarnasyon "ruh göçü"
self-servis "seçal"
sürpriz "şaşırtı"
terör "yıldırı"
tirbuşon "burgu"
tribün "sekilik"
türbülans "burgaç"
ultrason "yansılanım"
voleybol "uçan top"
zapping "geçgeç"

birini cümle içinde kullanalım o halde ki konu anlaşılsın.

kalbinizi besleyen üç damar tıkalı köprüleme ameliyatı şart.
saçmalamada sınır tanımayan kurum.

neymiş efendim "duayen" yerine "aksakal" olcakmış.
mantığa bakar mısın; türk sanat müziğinin aksakalı müzeyyen senar.

aferin size, gerçekten aferin.

not: birhan keskin'in müthiş bir önerisi var: çınar.
çınar ne kadar güzel halbuki, ne kadar doğru ve görkemli bi sözcük.
Cidden saçmalamakta sınır tanımayan kurum olmakla beraber birbirinden saçma kelime karşılıkları bulunmaktadır ve bu kelimeleri kullanan insan karşıdaki tarafından herhangi bir ilaç etkisinde gibi karşılanabilir ve ortamda zedelenme üstüne zedelenme yaşayıp dış dünyaya kapılarını kapatıp kabuğuna çekilip gerçekten hayatta bi b.k değilmişim durumuna düşüp intiharın eşiğine gelebilir tamam fazla abarttık lakin saçmalamalarına bir örnek;

Bebeğin cinsiyetine ultrason da bakmak lazım,
Ama tdk ya göre;
bebeğin cinsiyetine yansılanım da bakmak lazım.

Bu ne saçma sapan bir yaklaşımdır neyin kafasıdır anlamadım.
sitesinde vermiş olduğu "Yazım Kılavuzu'nda ara" hizmetiyle, benim sözlükte uzun süre bulunmamı sağlamasını umduğum devlet kurumudur.
icat ettiği saçma sapan kelimeler yüzünden derhal yok edilmesi gereken gereksiz kurumdur.

devlete yük bunlar. dili yaşatan ve geliştiren halktır, devlet eliyle dil kurulmaz, kurulsa yaşamaz, nitekim yaşamıyor işte. dilde, edebiyatta, şiirde, resimde ve hatta bilimde devletçilik olmaz, olmamalı.

(bkz: vergiler nerelere gidiyor)
son kpss'de sırf tdk yüzünden iptal edilen bir imla sorusu var ve kimse neden diye sormuyor.

her yıl imla kılavuzu çıkar mı arakadaş.3 sene önce değiştirmişsin bir sözcüğün yazımını 3 sene sonra tekrar eski haline sokuyorsun. işin ilginç yanı senin bu değişikliklerinden sorumlu tutuluyor bu ülkede nice öğrenci...

kadrolaşma kurumuna döndürülmüş onlarca cumhuriyet kurumundan biri...
devlet politikasına göre kavram tanımı yaratan oluşum. benim verdiğim vergilerle, saçma sapan kelimeler ve tanımlar üretmesi de cabası. derhal dağıtılmalı ya da kadrosu baştan aşağıya değiştirilmelidir.
ultrason kelimesine, türkçe karşılık olarak yansılanım sözcüğünü bulmuştur. pek büyük dil alimlerimiz, bilginlerimiz uludağ sözlükte yazacaklarına; dil alanında kendilerini kanıtlayıp neden tdk'da türkçe'ye katkı sağlamıyorlar da, sadece herşeyi eleştiriyorlar ?

bir de; kelime neye göre saçma kime göre saçma ? bir fransıza göre mi ? bir almana göre mi ? bu diller birbirlerine çok yakın dillerdir. onlar içerisinde bu sözcüklerin hiç değişmeden kullanılması normaldir. bunun normal olmayanı, bilgisayar yerine pc, sen yerine u demektir.

tabiki eleştirilmesi lazım bu kurumun, yanlışlarının gösterilmesi lazım amma velakin hala; "otobüs: çok oturgaçlı götürgeç" gibi isimleri tdk'nın bulduğunu sanan, türkçe düşmanlarının oyunlarına alet olduğunun farkında olmayan kesimin eleştirmesi yerine önce kendisine çeki düzen vermesi gerekmektedir.

"otoban = otoyol" saçma sapan eleştirilerde bulunan arabaya; götürgeç diyen zihniyetin farketmediği kelimedir. onların zihniyetine göre; otoban'ın götürgeç yolu olarak türkçeye çevrilmesi lazımdır.

kurum kadrolaşmış olabilir ama eleştirilerin yıkıcı değil yapıcı olması lazımdır.
hands freeye dokunmasız karşılığını önermiş kurum. direk çevirseydiniz "eller serbest" diye daha mantıklı olurdu diyorum sadece.
bülent ersoy'un kullandığı kelimelere karşı çaresiz olan kurum.
kısaltmasını tedeka diye okuyarak hata yaptığımız kurum. tedeke doğrusudur. hata yapmayalım yaptırmayalım.
kelime ihtiyacını karşılamak için atatürk tarafından kurulmuş, kelime üretgeci.

atatürk'ün girişmleri ile günlük yaşamda kullanılmaya başlanan yeni eşyalara türkçe isimler bulmuş, bilim, ekonomi ve sanat alanlarındaki terimlerin türkçe karşılıklarını üretmiştir.

türk dil kurumunun bu çalışmaları türk dil hazinesinin zenginleşmesi, türkçe'nin çağın değişikliklerine uyum sağlaması ve türkçe'nin yabancı dil istilasından kurtulması için yapmaktadır. çalışmaları tartışılagelse de olmazsa olmazlarımızdandır.
bizi onlarca arap, fars kelimelerden kurtaran; ancak birileri tarafından istenmediğinden olacak üzerine salak salak propaganda yapılan * * cunhuriyetin en iyi kazanımlarından biri.

dil bir milletin en büyük değeridir. dil bir insanın ırkını belirleyen en büyük etmendir. dilini kaybeden milletini de kaybeder. son zamanlarda görevini pek iyi yaptığı da söylenemez.
kompüterın yerine bilgisayarı bulmuş kurum. zamanında epey daşşak geçilmiş bu isim için.

Nasıl sayar hızlı mı sayar saygılı alet gibi makaralara komu olmuş. şimdi ise gayet iyi yerleşmiştir.

demek ki dilde yenilenme kabul görmektedir.
kısa yazılımı (bkz: tdk) olan türkçe kelimelerin hangi sırayla yanyana gelmesi gerektiğini saptayan kurumdur.
(bkz: türk dil kurumu)
sözbul uygulamasını başarılı bulduğum kurumdur. bazen saçma sayılabilecek önerilerle ve kelimelerle gelse de bildiklerimizi pekiştirmek ve yeni şeyler öğrenmek adına güzel bir çalışmadır.
siyahın tanımına" beyaz olmayandır" yazan kurum.
sitesinde çok baba bir işe el atmış kurumdur.

görsel
halka açılması gereken kurumdur. yalnız içeri emolar, tikiler ve kırolar alınmasın.
şimdi zaten tıpta, telekominasyanda fazla çalışmaları olan bir millet değiliz henüz. ama her türlü yeniliği takip eder ne eder eder alır kullanırız o ayrı.
elin oğlu bir şey üretir hop kendi ismiyle piyasada. vay arkadaş madem zavazingoyu aldık bizden önce adamlar bulmuş biz de bari yerli bi isim koyalım şuna demek yok.
şimdi halka duyrulsa böyle böyle bi yenilik var ne isim koyalım diye. neler çıkar neler.
türk dil kurumu, evladını kurda kuşa yem etmek istemeyen ve onu sımsıkı muhafaza etmekte olan bir aile reisidir.
ulu sözlüğü görse cinnet geçirecektir eminim.
güneş dil teorisi raporunu yan başlıklarından biri olarak sunan bir web sitesine sahip kurum. halen daha etimolojik sözlüğe sahip olamamış kurum. insanın sorası geliyor: şu deli saçması ve modası geçmiş(bir zamanlar her millet kendi dilinin dünyadaki tüm dillerin anası olduğunu söylerdi) raporun yerine etimolojiye kassaydınız arkadaşlar? türkçemizi güzel kullanmalıyız önce pardon.

owencanlık yapacam ama çok vasat bir dil kurumudur.
kendilerinden göndermelerini istediğim özel basım kitap için önce 2 hafta bekletirler sonra ararsınız bağırıp çağırırlar parasını peşin vermenize rağmen bu muameleye tabi tutulursunuz.en son 5-6 aramada kitabı göndermeye ikna olurlar ama 1000 sayfalık akademik kitabı kapağı ve bütün yaprakları pembe renk basıp gönderirler.rafta pembe kitaba baktıkça güzel güzel anarsınız çalışanları.fotokopisini yollasalar yine razıydım.pembe.
sürekli surette eleştiri mekanizmalarının eline materyallik eden, işini düstur edindiği prensipler ışığında yerine getiren, karşı sözcük bulma kıstasında oldukça başarılı bulduğum, nadide bir kuruluş. bir bakalım, hangimiz; flaşör diyoruz? tdk'nın türettiği; dörtlü sözcüğünü kullanıyoruz. hangimiz talebe ya da, mektep diyoruz. computer kelimesini kullanan kaç kişiyiz peki? çalışıyorlar, didiniyorlar. kendilerine eleştiri getirenlerin "türkçe dağarcıklarını" merak konusu etmeksizin.