bugün

Sıkıcı bir cümleyle başlayalım yazıya ama bilin ki daha sonra çok da sıkıcı olmadığını sandığım bir şey söyleyeceğimi düşündüğümden buna cesaret ediyorum.
Sıkıcı olan cümle şu:
Türkiye nin çözümü zor sorunları var.
Sıkıcı olmadığını sandığım cümle de şu:
Ama o sorunlar, sürekli tartıştığımız sorunlar değil.
Türkiye nin yıllardan beri konuşulan, tartışılan, uğruna insanların öldüğü sorunları aslında bir haftada çözülecek sorunlar.
Çünkü onların sahici bir temeli yok.
Devletin getirdiği yapay yasaklar yaratıyor o sorunları.
Alın şu Alevi meselesini.
Parlamento, yasada küçük bir değişiklik yapıp cemevlerini ibadethane kabul edip Alevi dedelere de maaş bağladığında sorunun büyük kısmı çözülüyor.
Bir başka yasayla da, Alevi çocuklarını zorunlu din derslerinden muaf tuttu mu, Alevilerin bugünkü rahatsızlıklarının önemli bölümü ortadan kalkar.
Anayasaya anayasal vatandaşlık ibaresini ekleyip, Kürtlerin anadilde eğitim yapmasına da olanak sağladığınızda Kürt meselesindeki gerginlik gevşeyiverir.
Ne oldu?
Alevi meselesini yıllardır çözmeye çalışır gibi yapıp da çözmeyen AKP, MHP devreye girince hızlanıverdi.
Demek oluyormuş.
Kürt sorunundaki engeller de kalkabilir.
Bu konulardaki zihniyet değişimini sağlamak zor gibi görünüyor ama neticede bunlar parlamentoda yapılacak değişikliklerle hallolacak işler.
Parlamentoda alınacak kararlarla çözülecek meselelere, çözümü zor meseleler diyemeyiz.
Çözecek adam yok deriz.
Peki, zor mesele nedir?
Yasa değiştirmekle, anayasaya madde ekleyip çıkarmakla çözülemeyecek meselelerdir, zor olanlar.
Mesela Diyarbakır sokaklarında yalınayak koşturan o küçücük çocuklara, Norveçli ya da Kanadalı yaşıtları gibi bir eğitimi ve hayat standardını nasıl sağlayacaksınız?
Bunu yasalarla yapamazsınız işte.
Bunun için uzun vadeli projeler gerekir.
işsizliği nasıl halledeceksiniz?
Yasalar yetmez bunu çözmeye.
Türkiye deki köylülerin kültür düzeyini Fransa daki köylülerin kültür düzeyine nasıl çıkaracaksınız?
Bir yasayla çıkarın da göreyim.
Yargıçların mesleki kalitesini nasıl yükselteceksiniz?
Türkiye deki bilimsel yaratıcılığı nasıl canlandıracaksınız?
Türkiye nin üniversitelerinin öğretim kalitesini Harvard ya da Oxford kalitesine nasıl ulaştıracaksınız?
Türkiye deki öğretmenlerin entelektüel kapasitesini nasıl geliştireceksiniz?
Dünya mimarisiyle yarışacak bir mimari anlayışını bu ülkenin kentlerine nasıl yerleştireceksiniz?
Böyle daha sayabiliriz.
insan kalitesiyle, yaratıcılığıyla, yaşam düzeyiyle, estetik anlayışıyla ilgili sorunları çözmek zordur.
Ve, bana sorarsanız Türkiye nin asıl sorunları da bunlardır.
Ama biz aslında sorun bile olmayan sorunlarla uğraşıyoruz.
Yapay sorunlarla.
Bu yapay sorunlar yüzünden insanlarımız ölüyor, bütün enerjimiz ve paramız boşa akıyor.
Akıllı birkaç karar alıp hayata geçiremediğimiz için oluyor bunlar.
Böyle baktığınızda, Kürt sorunu ya da Alevi sorunundan ziyade, bunları çözecek düzeyde zihinsel kaliteye sahip kadrolarımızın bulunmamasıdır sorun.
O kadroları yetiştirmek de zordur.
Bana sorarsanız, biz yanlış sorunlarla uğraşıyoruz.
Bu ülkenin geleceğini belirleyecek olan ciddi sorunlar, parlamento kararlarıyla hemen çözüme ulaştırılamayacak sorunlardır.
insan kalitesiyle ilgili sorunlardır.
Çocukların eğitimiyle ilgili sorunlardır.
Mesleki yetersizliklerle ilgili sorunlardır.
Kısacası, toplumun dokusunu belirleyen ve ancak uzun vadeli programlarla halledebilecek sorunlardır.
Bunlarla da hiç kimse ilgilenmez.
AKP ile DTP, Güneydoğu daki belediyeleri ele geçirmek için kıyasıya mücadele ediyorlar, siz bu partilerin herhangi birinden Diyarbakır sokaklarında koşturup duran çocuklarla ilgili tek satır laf duydunuz mu?
Bu partilerden herhangi biri o çocuklarla ilgili bir proje geliştirdi mi?
O çocuklar aynı yaşamı sürdürecekse, dünyadaki kendi yaşıtlarından geri kalmaya şimdiden mahkûm edilecekse, hangi partinin seçimi kazandığının ne önemi var?
Türkiye nin güneydoğusuna Güneydoğu mu diyeceğiz,Kürdistan mı diyeceğiz, bunu tartışan insanlar var.
Adını ne koyarsanız koyun, ya yüzlerce yıldan beri olduğu gibi Kürdistan deyin ya da Güneydoğu deyin, bunun o çocukların geleceğine katkısı ne olacak?
Bir yasa maddesiyle o bölgeye Osmanlıda olduğu gibi Kürdistan, Karadeniz bölgesine Lazistan diyebilirsiniz?
Sonra?
Kürdistan derseniz Kürtlerin,Güneydoğu derseniz Türklerin içine su serpilir, çocuklar da sürünmeye devam eder.
Türkiye nin ciddi sorunları var.
Onların ne olduğunu anlamak için bu ülkenin çocuklarına ve gençlerine bakın.
Onların geleceğini, dünyadaki yaşıtlarının geleceğiyle kıyaslayın.
Ama çocuklara kim aldırır?
Onlar oy vermiyor ki...

ahmet altan
http://77.79.81.230/makale/2769.htm
yüzyıllardır süre gelen ama ne hikmettir bilinmez bir türlü çözülemeyen yada çözülmek istenmeyen sorunlardır.
her zaman ki gibi duru ve yalın anlatımıyla , her insanın anlayacağı şekilde mükemmel bir dille konunun özüne inmiş ve herkese doğruları anlatmış bir ahmet altan yazısıdır. evet aslında ülkemizde siyasilerin yaptıkları tam da ahmet altan ın anlattığı gibi değil midir ? hangi siyasi'nin cidden ve samimi olarak yüzeysel ve boş sorunlar değil de ahmet altan ın dediği gibi çözümü kolay ama dil yakan sorunlara samimi baktığını gördük ? göremeyiz ! nedeni açık ahmet altan söylemiş yazıda çok güzel ''onlar oy vermiyor ki...'' diyerek...

herkes okusun lütfen bu yazıyı ve düşünsün. her görüşteki insana insancıl olacak bir duruş ve düşüncedir bu yazdıkları.
(bkz: emperyalizm)
içine edilen sağlık sistemi.
içselleştirilemeyen eğitim, aşılamayan cinsel sorunlar, ruhun ve midenin açlığı, kendini gerçekleştiremeyen yığınların şiddeti. birbirine yabancı ve birbirine düşman etnik kimlikler. nilli gelirin yüzde sekseninin 46 bin aile arasında paylaşılması.
türkiye`nin en önemli sorunu maalesef gecmisinden ders almasini bilmeyen, tarihi unutan insanlar tarafindan dayatilan koyun psikolojisidir.
(bkz: abd)
(bkz: akp)
(bkz: imf)
(bkz: nese nin kepek sorunu)
herkesin sorunlardan şikayet edip yaşama dönünce 'hacı naber yea, of karıya bak' muhabbetlerine dönmesi sorunların esas kaynağıdır.
türkiye'nin düzenin ta kendisidir. basit bir biçimde "bu düzen değişmeli" sloganına getirmeden ancak bunun gerekliliğini vurgulayarak konuya girilmeli. işsizlik, açlık, çeşitli ülkelere bağımlılık, siyasi, kültürel ve askeri bağımlılık ilişkilerinin hepsi türkiye'nin ve dünya'nın geriye kalanının düzeni suçludur. peki ya bu nasıl gidilerilir? sorun sadece bir zihniyet sorunu olsaydı değiştirilebilirdi. ancak ekonomik düzendeki eşitsizlik ve sömürüye açıklık, türkiye'nin emperyalizmin elinde bir oyuncağa dönüşü gibi şeylerin sorumlusu bir zihniyetten öte, toplumsal bir sistamden ötürüdür. bunun çözümü ise türkiye halkının kendisine güvenmesi, "biz burayı değiştireceğiz" diyerek memleketine, aklına, vicdanına ve onuruna sahip çıkmasıdır.
bu kadar güçlü birer rant kapısıyken hiçbirinin hiçbir zaman çözülmeyeceği sorunlardır. hatta kimi zaman var olanlar klasikleşince yenileri eklenir ve rant sahanlığı genişletilir...bu ülkenin tek sorunu vardır aslında; koyun kimin yaşayan insanlar...*
batıya karşı özenti ve yozlaşma her alanda . ahlaki , dini yozlaşmanın yanı sıra yaşam tarzı bakımında , dilimizin elden gidiyor olması bakımında , ülkemize sahip çıkma anlamında bir yozlaşma söz konusu .
ayrıca eğitime yeteri kdar ciddiye almazsak yozlaşmanın artması sebebiyle özenti bir ülke haline geleceğiz.
(bkz: hamdolsun)
(bkz: çöz çöz nereye kadar)
plajlarda az sayida tangali hatunun gorulmesi.
(bkz: Eğitime para verilmemesi)
(bkz: insanları basının basını devletin yönlendirmesi)
(bkz: Başımızdaki otlar)
(bkz: o otlara yolamaycak kadar cayiz bir halk)
(bkz: gözü kör edilen gençlük)
(bkz: öss)
bu ülkedeki esas sorun, sorunun ne olduğunu bilememektir. sorunları yok etmek için öncelikle sorunları yaratan temel sorunları yok etmek lazım. bu da kısa zamanda imkansızdır. büyük bir zaman alır.