bugün

Tripoliçe Katliamı, Yunan Bağımsızlık Savaşı'nda Tripoliçe kuşatması esnasında Türklerin ve Yahudilerin katledilme olaylarıdır. ingiliz asker ve tarihçi Thomas Gordon, katledilen sivillerin sayısını tahmini 8.000 olarak belirtmiştir. Ayrıca 8.000'de Osmanlı askeri öldürüldü. J. M. Wagstaff ise 10.000 - 15.000 sivilin katledildiğini yazmıştır.Yunan tarihi üzerinde uzman olan tarihçi ve yazar William St. Clair öldürülen sivillerin sayısının 10.000 üzerinde olduğunu belirtmiştir. Katledilenlerin içinde kadınların da olduğu görülmüştür.

ingiliz tarihçi Walter Alison Phillips Tripoliçe katliamı hakkında:

'' Üç gün boyunca şehrin sakinleri, bir vahşi çetenin kötülüğüne ve keyfine bırakıldı. Yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadı. Kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkencelere tabî tutuldu. Katliam o kadar büyüktü ki, Kolokotronis kapıdan hisara kadar atının ayaklarının yere hiç dokunmadığını söyledi. Şehirdeki Yunan zaferinden sonra yol kenarları cesetler ile doldu. Kadınların ve çocukların bulunduğu Müslüman kitleleri, yakınlardaki dağlarda sığır gibi doğrandı.'' wikipedia
Yunanların türklere ve yahudilere yaptığı soykırım

Şimdi de açlık çekiyorlar ya beter olsun helen piçleri.
"10 bin üzerinde türk öldürüldü.paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklar işkence edildi.kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar.hamile olan kadınların karınları kesildi,kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu.cumadan pazara kadar hava cığlık sesleriyle doluydu....bir yunan 90 kişiyi öldürdüm diye övünüyordu.haftalarca aç bırakılan türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken yunanlılar tarafından yere atıldılar sonra vuruldular....su kuyuları cesetlerle dolduruldu...

ingiliz tarihçi walter alison phillips.

Katil,tecavüzcü, aşşağılık helenlerin şimdi açlıktan kırıldığını görmek huzur verici şimdi de Türkiye ye gelmek istiyor aşşağılık hayvan sürüleri.
yazıya nasıl başlasam, nasıl anlatsam bilemedim.Türklere karşı yapılan tarihteki en büyük kıyımlardan biri.

Tarih 23 eylül 1821'i gösterirken ingiliz ve fransız destekli isyankar yunan ordusu osmanlı imparatorluğu'nun elinde tuttuğu "tripoliçe" şehrine giyip insanlığa sığamayacak bir soykırım yaptılar.Birçok ingiliz kaynağına baktım ölen sivillerin sayısı 30 bine yakınmış.Yani türk kaynaklarında gözüktüğü gibi 10-15 bin arası değil.Hatta yunan komutan 30 binin üzerinde sivil insanı kadın, çocuk demeden kıymışlar.Olay görünenden çok daha kötü.

Bazı işkence biçimlerini okudum kadınlara ve çocuklara yazamam buraya.Orada ölen hiçbir türk insanımız işkenceye uğramadan ölmemiş.
Yunan komutan Teodoros Kolokotroni şöyle demiş:
"Cesetlerin çokluğundan atım şehir duvarlarından saraya kadar toprağa basmadı."

Bu soykırımı neden kimse gündeme getirmiyor?Bu olayı biz yapsak bugün dünyadaki 193 ülke sabah, öğle ve akşam haberlerinde bunların yanında bilimum internet siteleri de türklerin barbarlığını, vahşiliğini anlatırlardı.Peki biz ne yapıyoruz?Neden çıkıp yunan,ingiliz ve fransızların bize karşı yaptığı kıyıma birşey demiyoruz?Neden hiçbir kanal bu olayı açığa çıkarmıyor?

Daha dün şehit olan askerimizi unutuyoruz.şehitlerimiz televizyonlara çıkmıyor.Hatta artık Gazetelerde 3. sayfa haberleri oluyorlar. yıllar önce olanları unutmamız normal tabi!Ne ara cahilliğe özenen, kendi hakkımızı ve değerlerimizi savunmayan bir toplum olduk?

Ölenlerin ruhları şaad olsun.Söyleyecek kelime bulamıyorum.
Yunanların sadece Türk değil yahudileri de katlettiği olay

Ölen Türklere Allah rahmet ölen yahudilere de yehova rahmet eylesin.
Ortodoks arvanitlerin ele geçirdikleri Tripoliçe şehrinde müslüman türk ve arnavutlar ile yahudileri katletmesi olayıdır.ortada yunan diye bir ırk yoktur sadece birtakım ortodoks arvanit zevatın, o toprakları Osmanlı'dan koparmak isteyen büyük güçlerce eski helenlerin torunları olduğuna inandırılıp etnik temizlik yapmaları vardır.bu haydutların çoğuda yunancayı sonradan öğrenmiştir zaten (anadilleri arnavutça).
195 yıl önce 10-11-12 Ekim günlerinde 40 bin Mora’lı Müslüman Türkün vahşice kırıma uğratıldığı olay.
çok sevdiğimiz(!) yunanlı dostlarımızın bize yaptığı sevgi pıtırcığı bir katliam.
Unutma unutturma!
görsel
O elindeki bayrağı götüne soktuk kurtuluş savaşında pis yunan!
(bkz: türklere yapılan katliamlar)
William St. Clair katliam sırasında Tripoliçe'de bulunan yabancı subayların gördüklerini böyle anlatmıştır:

« "10 bin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklar işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu. Cumadan pazara kadar hava cığlık sesleriyle doluydu.... Bir Yunan 90 kişiyi öldürdüm diye övünüyordu. Yahudi topluluğu sistemli bir şekilde işkenceden geçirildi.... Haftalarca aç bırakılan Türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken Yunanlar tarafından yere atıldılar sonra vuruldular.... Su kuyuları cesetlerle dolduruldu..."
Bugün yıl dönümü olan büyük katliam. 23 Eylül 1821'de 30 bin Türk,Arnavut ve Yahudi, Yunanlar tarafından katledildi. Bu katliamda vahşice işkenceler de uygulandı.

görsel
siz yunanistan'ın milli marşını biliyor musunuz?
belki duymuşsunuzdur.
ya sözleri?
sözlerini biliyor musunuz?

boğulsun her türk tohumu...
allah diye bağıran köpekler...
allah diye böğürerek ölen pislikler...
pis kanları ovada akan türkler...
sefil artıklar...

bu mısralar yunanistan'ın ve kıbrıs rum kesiminin milli marşı olan ymnos eis tin eleftherian adlı marşta geçer.

bu soysuzluk ve nefret dolu marşı incelemiş şunları yazmıştım lütfen okuyunuz;
(bkz: yunan milli marşındaki nefret söylemi ifadeleri/#44600141)

işte yunan milli marşının bu nefret söylemli mısralarının kökeni, 200 yıl önce yapılan tripoliçe katliamıdır...

ben bir mübadil torunuyum ve mübadiller ile ilgili çok şeyler yazdım, çok araştırmalar yaptım şimdiye kadar.

mübadil olarak gelen atalarımız arasında girit'ten, selanik'ten, yanya'dan, drama'dan, kavala'dan, midilli'den, serez'den ve sair yerlerden gelmişler.
lakin yunanistan'ın neredeyse her yerinden türkiye'ye mübadil gelmiş, yalnız tek bir yerden hiç mübadil gelmemiş, mora'dan...

evet, 1460'ta fethedilen ve tam 361 yıl osmanlı egemenliğinde kalan mora'da tek türk kalmamış mübadil olarak gelecek.

oysa ki resmi kayıtlarda 1821 yılına gelindiğinde mora'da yaşayan 50 bin civarında türk-müslüman var, 1821'den sonra bu sayı sıfır...

tripoliçe dediğimiz yer şurası;
görsel

mora yarımadasının tam orta noktasında.

işte bu mora yarımadasının en güney noktası olan mani yarımadasında başlayan yunan isyanı, tam 6 ay sonra mora yarımadasındaki en büyük osmanlı garnizonuna sahip olan tripoliçe kentine ulaştı.
isyancı yunanlar tripoliçe kentini kuşattılar.
görsel

23 eylül 1821 günü yunan isyancılar tripoliçe kent merkezini ele geçirmeye başladılar, yunanlar kente girer girmez, filiki eterya milisleri tripoliçe'de katliama başladı.
filiki eterya'nın yaptığını diğer yunan isyancılar izlediler ve tripoliçe'de onbinlerce türk ve yahudi vahşi bir şekilde katledildiler...
görsel

ingiliz tarihçi walter alison phillips, tripoliçe katliamını şöyle aktarmıştır;

*üç gün boyunca kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkencelere tabî tutuldu. katliam o kadar büyüktü ki, kolokotronis kapıdan hisara kadar atının ayaklarının yere hiç dokunmadığını söyledi.

*şehirdeki yunan zaferinden sonra yol kenarları cesetler ile doldu. kadınların ve çocukların bulunduğu müslüman kitleleri, yakınlardaki dağlarda sığır gibi doğrandı.

william st. clair ise yabancı subayların gördüklerini şöyle aktarmıştır;

*10 bin üzerinde türk öldürüldü. paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklar işkence edildi. kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar.

bazı yunan kaynakları da tripoliçe katliamından şöyle bahseder;

*hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu. cumadan pazara kadar hava çığlık sesleriyle doluydu.... bir yunan 90 kişiyi öldürdüm diye övünüyordu. yahudi topluluğu sistemli bir şekilde işkenceden geçirildi..

*haftalarca aç bırakılan türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken yunanlar tarafından yere atıldılar sonra vuruldular.... su kuyuları cesetlerle dolduruldu..."

*yunanistan'daki türkler arkalarında az iz bıraktılar. 1821 ilkbaharında dünyanın geri kalanı tarafından arkalarından gözyaşı dökülmeden ve fark edilmeden aniden yok oldular. bir zamanlar yunanistan'ın bütün ülkenin etrafına dağılmış büyük bir türk nüfusuna sahip olduğuna bile inanmak zordu. bu ailelerin arasında varlıklı çiftçiler, tüccarlar, memurlar yaşıyordu ve yüzlerce yıl boyunca burada yaşamış ve buraları kendi yurtları olarak kabul etmişlerdi...
kasıtlı ve acımasızca öldürüldüler ve hiçbir zaman pişmanlık gösterilmedi.

tripoliçe...
mora'nın tam ortasında bir türk şehriydi ve bundan tam 200 sene önce, 23-26 eylül tarihleri arasında tam 3 gün boyunca bu şehirde büyük bir katliam, hatta soykırım yaşanmıştı.
görsel

yunan isyancı komutan teodoros kolokotronis anılarında tripoliçe'de tam 32 bin kişinin katledildiğini yazmıştır.
hatta aynı kişi tripoliçe'deki korkunç katliamı şöyle aktarmıştır;
"kapıdan hisara kadar atımın ayakları hiç yere değmedi..."
görsel

tripoliçe'de yaşananlar 1821'de başlayan bir soykırımın sadece bir bölümüydü...
esasen bu katliam göz göre göre gelmişti...

tripoliçe ve mora'daki katliamların baş aktörü olan filiki eterya örgütü, yunanistan'dan çok uzakta, odessa'da 1814 yılında kurulmuştu.
görsel

ve filiki eterya örgütü, yunan bağımsızlık savaşını, yunanistan'dan çok uzakta, eflak ve boğdan'da başlatmıştı.

ilginçtir sevgili arkadaşlar, 18. yüzyılın başına kadar osmanlı, eflak ve boğdan voyvodalarını yerel rumen beylerinden atarlarken, birdenbire bu yönetim şekli değişmiş ve eflak ve boğdan voyvodaları bizzat merkezden ve istanbul'da yaşayan fenerli rum ailelerden atanmaya başlanmıştı...

işte 1821'de eflak'ta ilk yunan isyanını başlatan kişi olan Aleksandr ipsilanti de köken olarak istanbullu bir rum olan eflak voyvodası Konstantin ipsilanti'nin oğluydu. Aleksandr ipsilanti aynı zamanda rus çarı'nın yaveri ve filiki eterya'nın da başkanıydı...

düşünsenize, eflak'a bir voyvoda atıyorsunuz, bu voyvodanın oğlu baş düşmanınız olan rus çarı'nın yaveri ve de sizi bölme amaçlı kurulan bir derneğin/örgütün başkanı.
osmanlı'nın acziyetine, işbilmezliğine bakar mısınız?
esasen bu atamaların benzerlerini günümüzde de yaşıyoruz, bir düşünün nasıl türk düşmanları, devlet düşmanları, esasen abd vatandaşı olan kişiler nerelere atanıyor bugünlerde...
neyse siyaset yapmayalım, ama siyasetsiz de olmuyor işte, dün yaşananlardan, yapılan hatalardan ders alınmamış aradan geçen 200 seneye rağmen...

işte bu filiki eterya'nın başkanı olan Aleksandr ipsilanti, osmanlı topraklarındaki ilk yunan isyanını burada, eflak ve boğdan'da başlatmış, kısmen başarılı olsa da bu isyan osmanlı tarafından bastırılmıştır.
görsel

lakin eflak ve boğdan'da ayaklanan yunan milisler, osmanlı'ya karşı nihayi sonucu elde edebilecekleri coğrafyaya, mora'ya kaçmayı başarmışlardı. (rus donanması sayesinde)

eflak ve boğdan'da ilk isyanı gerçekleştiren yunanlar, 1821 yılı şubat ayında mora'nın en güney noktasındaki mani yarımadasında asıl isyanı başlatmışlar, kısa süre içerisinde Mezistre, Landor, Fenar, Badrine'deki müslüman türkleri yerlerinden etmişler, navarin'i kuşatıp burada tripoliçe'nin öncüsü olan navarin katliamını gerçekleştirmişler ve nihayet mora'daki tüm müslüman, türk ve yahudilerin sığındıkları tripoliçe'yi kuşatarak katliamın doruk noktasına çıkmışlardır.
görsel

tripoliçe, yunan isyanı'nın kırılma noktasıdır.
görsel

yunanlar, bir yıl sonra tıpkı mora'daki isyanın bir benzerini sakız adasında da gerçekleştirmiş, sisam adasından sakız'a gelen isyancılar burada şiddetli bir isyan çıkarmış, lakin osmanlı bu isyanı aynı şiddette bastırmıştır. (bkz: sakız katliamı)

osmanlı, öyle bir acziyet içindeydi ki, mora'da yaşananlara bir türlü müdahale edemiyordu.
zira yunanistan'ın kuzeyi, tepedelenli ali paşa tarafından kontrol ediliyordu, tepedelenli ali paşa burada kendisine özerk bir yönetim kurmuş, osmanlı ile savaş halindeydi. yani osmanlı, kendi atadığı bir valiyi geçip, isyanın çıktığı mora'ya ulaşamıyordu.

*******************
ara not: tepedelenli ali paşa, yunan isyanı'nın çıkmasının baş sebeplerinden biridir, epir ve teselya'da yaptığı katliamlar ile türkler ve yunanlar arasında kesin ve kalıcı ayrılığın ve düşmanlığın temelini bu adam atmıştır.
(bkz: zalongo dansı/#43074564)
******************

ayrıca osmanlı, mora'ya denizden de müdahale edemiyordu, zira çeşme baskını ile yok olan donanmasını daha yerine koyamamıştı.

acziyet içindeki osmanlı isyanın bastırılması için ingiltere ve fransa'dan yardım istedi, ayrıca kavalalı mehmet ali paşa'dan mora'ya müdahil olmasını, isyanı bastırması halinde mora ve girit'i kavalalı'nın yönetimine bırakacağını belirtti.

kavalalı mehmet ali paşa, oğlu ibrahim paşa (tosun paşa'nın abisi) komutasındaki bir donanmayı mora'ya gönderdi, lakin bu kez rusya, ingiltere ve fransa bu duruma itiraz ettiler, dolayısıyla kavalalı'nın müdahalesi de yeterli olmadı.

tripoliçe katliamından 1 sene sonra osmanlı karadan dramalı mahmut paşa komutasında 40 bin kişilik bir ordu gönderebildi, lakin korint'e kadar gelen osmanlı ordusu, Teodoros Kolokotronis komutasındaki yunan isyancılar karşısında ağır bir yenilgi alarak geri çekilmek zorunda kaldı.

böylece 1822 yılında mora tamamen elimizden çıkmış ve yunan isyancıların kontrolüne geçmiş oldu. nihayet 1827 yılında navarin'de osmanlı ve mısır donanmalarının ingiltere, fransa ve rusya tarafından yok edilmesi ile yunan bağımsızlık savaşı son bulmuş olacaktı...
görsel

bundan böyle ne tripoliçe'den, ne de mora'daki başka bir yerde yaşananlardan osmanlı'nın haberi dahi olmayacak, acziyet içindeki imparatorluk, 360 yıl hükmettiği toprakları onbinlerce vatandaşını kaybederek, kanlı bir şekilde terk edecekti...
görsel

dile kolay...
tam 200 sene geçmiş aradan.
kayıt tutmayan, vatandaşını önemsemeyen acziyet içindeki bir devlet, 200 sene önce yapılan soykırıma karşı kendini savunamamış, ardıllarına da bu soykırımı savunacak belgeler bırakamamış.

200 sene önce mora'da ve tripoliçe'de yaşananları yabancı kaynaklardan öğreniyoruz, hatta ve hatta yunanların yaptığı belgesellerden anlıyoruz vahşetin boyutlarını...

tripoliçe ve mora'da yaşananlara dair yunanların yaptıkları bir belgesel;
https://www.youtube.com/watch?v=-X25WQ5KSMo

#tarih

***************************
yararlandığım bazı kaynaklar;
https://belleten.gov.tr/tam-metin-pdf/2448/eng
https://greekreporter.com...reek-war-of-independence/
https://dergipark.org.tr/...nload/article-file/607092
https://avim.org.tr/en/An...ASSACRE-BBC-AND-FAKE-NEWS
https://bylge.com/p/yunan...-5ea8d6635ebbb40008db0958
https://en.wikipedia.org/...Greek_War_of_Independence
https://en.wikipedia.org/wiki/Siege_of_Tripolitsa
Yunanlılar her zaman konuşur Türkler son noktayı koyar ve pis pis sularda yüzmek zorunda kalırlar. Bu hep böyleydi zaten. Onun için bir yerlerinden kan almaya devam. Şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Bir deist agnostik olarak Mazlum türk, arnavut ve yahudi osmanlı vatandaşlarımıza varsa allahtan rahmet, torunlarına da kinlerini diri tutmalarını diliyorum.
Tinleri şad olsun unutmadık unutturmayacağız.
Karşılığı sakız adası katliamı ile verilmiştir.
Yunanların gerçek yüzünü gösteren katliamdır
Birde utanmadan bize barbar diyorlar
Asıl barbar kendileri be
Biz sivillere karşı bu kadar cani değildik.