bugün

' şehri saran suç ağının içerisinde temiz kalmaya çalışan birkaç iyi adam ' tanıtımıyla dizimax ekranından izleyiciyle buluşan, 7' den 70' e çoğu kişinin suç karteli tarafından sömürülmesini tüm çıplaklığıyla anlatan kriminal dizi.
elektronik meraklisi bir insana bu kelimenin esas anlaminin kablo oldugunu unutturmus super otesi arka sokak dizisi..
türkiye'de 5 sezonunun da altyazısı olmamasından dolayı pek de rağbet görmemiş 2002 tarihli dizi. oysa imdb'nin en yüksek puanlı dizilerinden biridir.

http://www.imdb.com/title/tt0306414/
Altyazı'nın şubat 2009 sayısında hakkında ayrıntılı sayılabilecek bir yazı bulunan dizi. ayrıca obama hakkında en sevdiğim dizidir demiş.
ilk iki sezonunun altyazısı divxplanet'de artık mevcuttur. diğer sezonlar için çeviriler devam ediyor.
bir dizi neden izlenir? aksiyon, gizem, heyecan, görsel efektler... herkesin kendisine göre bir sebebi vardır. kimisi hikayeyi sever kimisi yaratılan gizemin çözülmesini bekler kimisi de kafasını dağıtmak için bir saatlik bir görsel şov arar.

wire da bu saydıklarımın hiçbiri yok. hiç biri. bir sonraki bölümde ne olacağına dair merak uyandırmıyor. bir hikayeyi en başından en sonuna 5 yıllık bir süreçte bütün detaylarıyla o kadar güzel anlatıyor ki şiddetin, aksiyonun, görsel efektlerin sadece boş dizilerin içini doldurmak için yapıldığını bir kez daha net bir şekilde görüyorsunuz.

6 sene lost izleyen adamla 2 sene aşkı memnu izleyen adam arasında bence hiçbir fark yoktur. ikisi de bomboş senaryoların arkasından modaya uyan silik tiplerdir. ya da 4 sezon prison break'i soluksuz takip eden birisiyle bütün ilişkimi kesmek isterim.

ama the wire'da işler böyle yürümüyor. kim patron kim piyon kim iyi polis kim kötü polis biliyorsunuz. ama burda biliyorsunuzu tırnak içine almak isterim. bu bilmek aynen gündelik hayattaki bilmek. yani canciğer olduğunuz adamın bir anda çıkarı için sizi satması sonrası yaşadığınız "ben seni böyle bilmezdim" duygusu. hayatın içinde kötü olan ne varsa the wire'da da var. zaten 5 sezon boyunca izlenilmesinin tek nedeni de bu. hayatın direkt olarak kendisini anlatması. hayatın içindeki bilinmezliği en iyi yansıtan dizidir bence. bunu deneyen bir diğer dizi de breaking bad'dir fakat the wire kadar samimi olmayı başaramamıştır. o da candır fakat the wire'da ayrı bir tat var.

amerikan, türk, italyan, yunan fark etmez. game is always game. herkes bu oyunun içindedir. bugün bu rolü oynar yarın başka rolü.

edit:
--spoiler--
4 ve 5 . sezonları ile anlatılan hikaye çok manidardır ayrıca. alemin delikanlılarından avon, stringer bell'in de üstün çabaları ile madara olduktan sonra, aleme dolaşan it çakal sürüsü marlo isimli yeni yetmenin etrafında toplanır. prop joe her ne kadar alemi eski düzeninde tutmak istese de marlo gibi çakallara engel olamaz. eski düzenin son temsilcisi olan brandon'ını da harcayan marlo, kara para aklama işini de çözdükten ve yunanlılarla anlaştıktan sonra prop joe'yu da harcar. artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. game artık çığrından çıkmıştır.

keşke avon'un dediği gibi kalsaydı herşey "i am a gangster and i want my corners" bütün bu bokların sorumlusu stringer bell'dir. kendisiyle beraber eski düzeni de çökettiğinin farkına varsaydı acaba ne yapardı hatasından nasıl dönerdi?...
--spoiler--
ilk bölümü biraz karışık ve pat diye olayın ortasına dalarmış gibi olsa da, bu bölümü ya da ilk iki bölümü gerekirse 2 kere izleyin derim. kişileri olayları iyi kavrarsanız, ikinci bölümle başlayan enfes bir dizi olayın içinde her şeye daha hakim olarak bulacaksınız kendinizi. bir amir yardımcısı. narkotik ve cinayet masasının başında 2 binbaşı ve onların ekipleri...

suç mahallinde ise baltimore'un yeni kralı, hakkında hiçbir ver, suçlama bulunmayan hatta resmi bile olmayan avon barksdale ve çetesi...

--spoiler--
olay bir cinayet ve bu cinayeti görmüş iki tanığın ifadesi ile başlar. avon'un yeğeni d'angelo barksdale cinayetten yargılanır ancak, tanıklardan biri ifade değiştirince salıverilir. daha sonra ifadesini değiştirmeyen tanık öldürülür ve olaylar gelişir...
--spoiler--
s01e02

bu bölümde nefes kesen bir sahne vardır. carv, herc ve prez biraz içerler ve birbirlerini gaza getirirler. kulelere gidip boy gösterisi yapmak isterler. kulelere giderler ve birkaç kişinin üstünü ararlar. bir şey bulamayınca arabalarına dönerler ve arabanın ön kaportasına yaslanmış 14 yaşında bir nigga ile karşılaşırlar. çocuğun amacı polise biraz kıllık yapmak ve siyah kardeşlerine yapılan kötü muamelenin kendince intikamını almaktır. prez, çocuğa sert yapar ve tabancasının kabzasını gözüne patlatır. prez'in arkadaşları bile şaşarlar. çünkü bu kadar sertlik gerektirecek bir şey yoktur ortada.

işte her şey bundan sonra başlar. kulelerden boş bir bira şişesi fırlatılır ve arabanın yakınında, yerde patlar. bizim 3 polis bi yerinde zıplar, noluyor ulan diye. sonra bir şişe daha fırlatılır ve arabanın üzerinde patlar. bizimkiler silahlarını çekerler. ama gecenin 3'ünde kimseyi seçemezler kulelerden. bu sırada bir şişe, bir şişe daha... derken bir televizyon patlar. bizimkiler 1-2 el ateş etmek zorunda kalırlar. derken kulelerden televizyon ve şişe yağmaya devam eder, derken kulelerden de silahla karşılık verir ve bir mermi herc'i yaralar. bunun üzerine telsizle yardım isterler. ama o gecenin kör karanlığında kulelerden atılan şişe ve tv'lerin polisler üzerinde yarattığı gerginliği size anlatamam. polislerin boy gösterisi resmen ellerinde patladı. ve kuleler, istediklerinde ne kadar tehlikeli olabileceklerini çok güzel bir şekilde gösterdiler. bir sonraki sahnede sabah olmuştu ve yardım ekipleri gelmişti. var ya arabayı görmeliydiniz. kelimenin tam anlamıyla arabanın amına koymuşlardı. yanmış, kullanılmaz hale gelmiş resmen hurdaya dönmüştü.

s01e02

işte dizinin birinci sezonunun ikinci bölümündeki bu ilk aksiyon sahnesinin bize söylemeye çalıştığı; bekleyin bu daha hiçbir şey değil, sizi önümüzdeki 4 sezon boyunca daha neler bekliyorun sinyali gibiydi.
s01e03

--spoiler--
baskını yaparlar. yalnız genç çocuklardan biri baskın sırasında polisin birine yumruk atar ve şişko polis yuvarlanarak düşer. yumruk atmasının sebebi, tutuklanmasını gerektirecek bir bok yapmadığını düşünmesidir. bunun üzerine 2-3 polis çocuğa coplarla ve tekme tokat dalarlar. o anı gören kima da tutukladığı adamı bırakır ve deli gibi koşturarak yumruk atan gence koşar. ama nası bir koşma, görmeniz lazım. ve çocuğu döven polislerden birini kenara iterek kendi girişir. işte "sen nası bi polise vurursun" falan bağırış... sanıyorum amaç çocuğu dövmekten çok etraftaki herkese bir polise vurmanın bedelinin ağır ödetildiğini gösteren bir gözdağı vermekti. şimdi durum biraz karışık, dizinin henüz başı olmasına rağmen olaylar ağırlıklı olarak polisten yana gösteriliyor. dolayısıyla izleyicinin onlarla yakınlık kurması sağlanıyor. diğerleri zaten bir uyuşturucu çetesi. hani elle tutulur bi yanları yok gibi. insanları zehirliyorlar, cinayet işliyorlar, yasadışılar vb. çocuk gerçekten bir şey yapmamış olabilir -ki o bölgede kimse pek temiz olamaz, temiz olan o bölgede takılmaz- neyse, çocuk çetenin parçası da olsa, temiz de olsa polise vurması yanlış, hatta suç heralde. kendine hakim olup bunu yapmaması gerekirdi. ama sonrasında polislerin coplarla 3-4 kişi dalması bir an hakketti piç gibi düşündürtmüyor değil. ama sonrasında -ki dediğim gibi polisler "good guys" gösterilmesine rağmen- durup bir an olaya dışardan baktığınızda polis yine her zamanki orospu çocukluğunu yapıyor. öldüresiye giriştiler çünkü çocuğa 3-4 kişi. kima'nın o gözü dönmüş biçimde 100m. depar atması falan... yalnız d'angelo barksdale döven polislerin katil balina orca gibi çok pis resimlerini çekti, kaydetti gözüyle. bunu yanlarına kar bırakacağa benzemiyor.

not: daniels pis işlere bulaşmışmış. hiç öyle bi havası yok bence. jimmy'nin fbi'daki adamı ya daniels'a bok atıyor (kendisi pisliğin içinde olduğu için) ya da daniels amir yardımcısı burrels'ın kurbanı olacak... var bi bokluk yani.
--spoiler--

s01e03
s01e04

bir insan mal olmaya görsün;

http://www.youtube.com/wa...t4dna&feature=related

s01e04
s01e05

çağrı olayını çözdüler. sanki birkaç bölümde çete yakalancak gibi geliyor insana. 5 sezon neler olacak çok merak ediyorum.

s01e05

not: fak fak fak fak... fak.

http://www.youtube.com/watch?v=LN5eYFH8HZ8
s01e06

daniels güç bela bir ay daha kazandı dava için. bu arada pis işlere bulaştı demişti mcnulty'nin fbi'daki adamı ama gayet iyi biri gibi gözüküyor. bubs için endişeleniyorum. omar'ın onun muhbir olduğunu bilmesi, başkalarının da bu bilgiye sahip olabileceğini gösteriyor. omar'ın ibneyi çok fena harcamışlar. omar'ın intikamından korkarım. ayrıca d'angelo'nun cass ve diğer hırsızı amcasına söylememesi sakat sonuçlara yol açabilir.

s01e06

bakalım kahramanlarımızın başına bundan sonra neler gelecekti...

not: stink... adını hatırlayamadığım elemanın ismi stink'miş. kimin stink'indeyse gerçi..
s01e07

rawls'ın mcnulty'ye neden bu kadar takık olduğunu anlamıyorum. muhtemelen işin içinde götveren. ama mcnulty öyle kolaycana harcanacak tiplerden değil elbette. omar, bird'ü yakalattı. hem de herkesin gözü önünde. taşaklı herifmiş. kuleler'de işler sarpa sapınca stringer telefonları söktürdü. bu arada kulübün işletmecisi d'angelo'ya iş teklif etti. d'angelo muhtemelen herifi harcar gibi geliyor bana. wallace uyuşturucuya başladı, sakat.
bi şi daha diyecektim, unuttum.

s01e07
s01e08

bunks, fazla içki bozuyor oğlum seni.

s01e08
s01e09

avon ilk kez ölüme bu kadar yaklaştı. omar gerçek bir tewhlike. ama tek başına koca barksdale çetesine karşı ayakta kalamaz.

uyuşturucudan kazanılan para gerçekten çok ilginç yerlere gidiyor. bu işin sonun birilerinin canını fena yakacak..

s01e09
s01e10

officer down! repeat, officer down!*
s01e10
s01e11

emniyet "büyük" hamlesini yaptı. bakalım barksdale cephesi buna nasıl yanıt verecek.

s01e11
s01e12

--spoiler--
sezon finali tadında bir bölüm olmuş. eh, asıl sezon finali olan 13. bölümde neler olacak çok merak ediyorum doğrusu.

bu bölümü kısaca özetlyecek olursak, çete çok pis dağıldı. ama ellerinde öyle ciddi suçlamalar yok. d'angelo içerde ama wallace2ın öldüğünü öğrenince yahudi avukat ile gelen stringbell'e çok pis carladı. muhtemelen d'angelo'yu sildiler. sıç!

avon'u da tutukladılar. omar ortalarda yok, baltimore'u terkederek hayatının en doğru kararını aldı. kima hayati tehlikeyi atlattı. D'angelo'nun striptizci manitanın gammazlık yaptığını anladılar mı, hiçbir fikrim yok. orlando's boşaltıldı. böyle bir darmadağınlık, bir bitmişlik hakim çetede.

hadi bakalım, vakit kaybetmeden sezon finaline kahramanlarımızı neler bekliyor, görelim.

--spoiler--

s01e12
1. sezon finali

yo mcnulty! kıçını kolla dostum. baltimore'da işlerin nasıl yürüdüğünü bilirsin...

omar 'ma men', yo welcome back.

1. sezon finali

not: bu arada bütün politikacıların götü kurtuldu, bunu farketmedik sanmayın.
türkçe altyazıları kötü çevrilmiş dizidir. ingilizceniz iyiyse ingilizce altyazıdan takip etmenizi öneririm.
s02e01

--spoiler--
2. sezonunun konusu rus mafyası. yine birden fazla koldan yürüyeceğe benziyor hikaye. bir liman ve liman işçilerinin rusyA'dan kızlar getirilmesine göz yumması. ilk sezondan devam eden barksdale davası. ve henüz bir yere bağlNMAmış olan intihar süsü verilmiş ancak cinayet kurbanı olduğu aşikar güzel bir genç kız. ha bir de kalburüstü tiplerin parti verdiği bir tekne var. yeni sezona hoş geldiniz...
--spoiler--

s02e01
omar is coming.

http://www.youtube.com/watch?v=ueDjiAm5rzE
gelmiş geçmiş en iyi dizidir. bunu daha 3. sezona yeni başlamış biri olarak söylüyorum.

--spoiler--
i knew i was wrong, but in my head i was wrong for the right reasons, you know? frank sobotka

http://www.youtube.com/watch?v=SOcWlHENcH4
--spoiler--
amerikan idari sisteminin içindeki eğitim, gümrük, polis teşkilatı, sosyal hizmetler vb. dalları içindeki çarpıklıkları, yozlaşmayı, mantık dışılığı, bir tv yapımında anlatılabilcek en gerçekci şekilde anlatan aşmış tv dizisi.
facebook sayfasınıdaki resimleri gördükçe hüzünlendiğim dizidir. keşke hiç bitmeseydi.