bugün

Bu yil okudugum kitaplardan suphesiz beni en cok etkileyendir.
Populer kultur kategorisine alabileceğimiz bir kitap.
şu ara çok popüler olduğu için okumayacağım kitap.
yayınevi pegasusmuş; hiç okumayacağım kitap.
izlenilesi, vakit kaybı olmayan, güzel bir film. fakat bir titanik kadar iyi bir film değildir.
Filmdeki en güzel cümlesi, ''Pain, demands to be felt. "Acı, hissedilmeyi talep eder." olan, izlenilesi film.
Konusuyla, replikleriyle, sonuyla ve soundtrackiyle etkileyici, hüzünlendirici bir film.
--spoiler--

Filmde her şey birbiriyle çok güzel bağlanmış havada bir şey kalmamış. Bir filmde en hoşuma giden şeydir bu. Yani kızın filmin sonunda mektubu okuyup okay demesini kast ediyorum. Ne yazık ki hayat her zaman böyle güzel sonlar yaZamıyor ama bu filmin sonu acı da olsa olmuş.

--spoiler--

Filmden akılda kalan bir kaç hoş şey ise Gus'ın sigara metaforu, Amsterdam'daki sahneler, ve Willem Dafoe.

Ergen filmi falan diye düşünmeyin. Bi film ergenleri anlatıyor ya da ergenler tarafından beğeniliyor diye ergen filmi değildir, ki bu filme bu yakıştırmayı yapmak haksızlık. Çünkü bu filmdeki iki aşık genç düşündükleri, konuştukları ve hissettikleri aşkla ergen sıfatının çok üstünde. belki de acı çektiğim için bana bu kadar manidar geldi bu film ama oturun izleyin ne kaybedersiniz?

Pain demands to be felt.
yarısında çıkma isteği uyandıran ender filmlerden. batık maliyeti göze alarak bir umut toparlar diye sonuna kadar dayandım. ama bu kadar klişe, bu kadar basit ve bu kadar kalitesiz bir filmi yapmayı nasıl başarmışlar pes doğrusu. filmin sonunu onuncu dakikadan bilmek için kahin olmak gerekmiyor. standart türk filmi motifleriyle bezenmiş duygu sömürüsü. dram demek bile güç, romantik film seven ergenler için biçilmiş kaftan ki zaten sinemada çevrenize baktığınızda hep liseye yeni başlamış gibi hevesli one direction fanı bozması küçük kızları görmüşsünüzdür.
john green romanı ve sinemaya uyarlanmış filmin adıdır.

Çok yakın bir arkadaşımın john green hayranlığı ile tanıştım bu yazar kişisiyle.

Kesinlikle ergen olayına katılmıyorum gençlerin hikayesini anlatıyor diye ergen kitabı olacak diye bir kaide yok. Aşk derseniz bir sürü aşk romanı filmi var o zaman ergen kitabı ve filmi onlarda.
Kitapla film birbirine gayet paralel gitmiş sanki senaryo yazılmamış da kitaptaki bazı sayfalar atlanıp film yapılmış gibi.

Karakterler aşırı mükemmel ama bu yazarın hayal dünyası değil mi? Aşk üzerine kurulmuş gibi görülse de daha çok teslimiyet ve ölümü kabullenme ve bencilliği konu almış.

--Spoiler--

Annenin çocuğun hastalığını öğrendiğindeki bir daha anne olamayacağım tepkisi bencilliktir. Evet aslında hasta olanları değil kendimizi düşünürüz her zaman Ölen için değil de kendimiz için üzülürüz. Ve kitap ve filmde de söylenildiği gibi cenazeler ölüler için değil geride kalanlar için yapılır.

Bahsi geçen kanserler gerçekten ciddiydi ve herşeye rağmen mutlu olabilen çocukları var içerisinde genç yaşta kanser illetiyle tanışıp hızlı büyümek zorunda kalmış çocuklar kaderlerine boyun eğmiş insanlar. Sonu beklediğim gibi bitti aslında ben hem hazel hem de agustus'un ölmesini bekliyordum romanı olurken çünkü her ne kadar ütopik bir kurgusu olsa da -bu popüler kültür kaygısından sanıyorum- bilinç altınıza elinden olan bu ömrün bu kadar doyasıya yaşa fikrini aşılıyor.

John green bahsi geçen kitaptaki gibi kendisinin de karakter sonlarını eksik bırakması ironik olmuş. Hazel öldü mü üniversiteyi bitirdi mi yoksa bir mucize olup torunlarına kadar gördü mü bunların hepsi havada kaldı aynı peter van
houten'in romanı gibi.

Hayatla ölüm arasına sıkışmış iki karakter öleceğini bildiği halde birbirine aşık olmuş karakterler.
Agustusun korkusu unutulmak gerçekten geride birşeyler bırakabildik mi acaba? O kadar içten yazılmışki aslında çoğumuzun verdiği tepkiler var kitapta.
"depression is a side effect of dying." *
Gerçekten çok güzel notlar var kitap içinde aşk tanımı sınırlı zaman içindeki sonsuzluk ve kabullenme.
Uzaktan bakılınca ergen kitabı filmi ama okunduğunda gayet samimi ve esas etki alanının farklı olduğu bir eser olmuş.
--Spoiler--
Ön yargıyla okuyup filmi izlerseniz ergenler için kalacaktır sizin için.
Klişe olayına gelince ne bekliyordunuz ki kanser lan bu o pislik vücuda girince tamamen kurtulup normal yaşamına dönebilen kaç kişi tanıdınız.
Ayrıca filmin çevirisi berbat ingilizceniz orta seviyedeyse orjinal dilde izleyin derim.
oyunculuk konusunda yetenekli ve güzel bir bayan gördüğümde ona biraz takılırım.

takılmaktan kastım şu; Shailene Woodley'in izledim bir kaç hafta önce senden bana kalan adlı bir filmde. George Clooney'le dram-komedi tadında bir filmdi. öyle çok alkışlanacak bir film olmasa da Shailene Woodley'in oyunculuğu ve mimikleri dikkatimi çekti. (kız ağlayınca elmacık kemiklerinin orada gamze oluşuyor)

kızın oyunculuğu hoşuma gitti ya hemen bir filmini daha izlemeliyim dedim. çat karşıma uyumsuz adında bir film çıktı. yine Shailene Woodley'in oyunculuk ve mimikler muhteşem.

doyamadım tabi bir film daha bakayım dedim bu kızın oynadığından. karşıma çıkan Aynı Yıldızın Altında diye bir filmdi. eleştirilere falan göz gezdirdiğimde ergen filmi, kitabı da çok sıkıcı ve anlamsızdı düşünceleriyle karşılaştım. kitabını bilmem ama film bana göre mükemmel.
Müthiş bir film açın izleyin ısrar ediyorum hadi.
Sırf insanların önünde ağlamamak için internete düşmesini bekleyip evde tek izlediğim filmdir.
bestsellerdan çıkmayan normal romantik bir kitap izlenimi oluşturmasına rağmen güzel bir filmi olan hikaye. izleme gibi bir niyetim yoktu romantizm doruklardadır zaten oyuncu yaşları da küçük ergenlere hitap ediyordur diye düşündüm ama alaksı yokmuş utanarak söylüyorum. konu olarak never let me goya benzettim biraz. ondan daha gerçekçi olması daha üzücü yaptı tabi ki filmi. şöyle söyliyim sabaha karşı izledim filmi bir an önce sabah olsa da herkesi uyandırıp tek tek görsem dedirtti. sanırım sevgilim olsa koşarak yanına giderdim. her şeyi bir kez daha düşünmeye itiyor insanı o yüzden başarılı.

--spoiler--
gus'un gmaille yazara yolladığı anma konuşması. film ondan ibaretti sanki.
--spoiler--
aynı yıldızın altında ya nasıl çevrildiği meçhul olan kitaptır.
bir john green kitabıdır. iki kanserli ergenin aşkını anlatmaktadır. kısmen ergen romanı olsa da içinde güzel edebi alıntılar vardır bu yüzden sanat ile ilgilenen arkadaşlar zevkle okuyabilir.
yakın zamanda kitap ile aynı adı taşıyan filmi de çıkmıştır. film hoş akıcı tabi kitaptaki her bölüm yok. izlemek isteyenlere önce kitabı okumalarını tavsiye ederim. esen kalın.
iğrenç bir film!
izlerken izleyiciyi kanser eden konusu kanser olan bir filmdir.
farklı bir açıdan bakması ve aşkı sevimli bir dilde anlatması çok hoş. onun dışında tırt.
Acı hissedilmeyi talep eder.
kitabı filminden daha kalitelidir. kitabının yarattığı etkiyi film yaratamadi.
Daha yeni izlemeye başladığım film ve çok güzel tavsiye ederim hazel da çok güzel kız.
aşk duası ile ağlaya ağlaya bir yandan telefondaki mesajlarla kalbin kırılarak izlendiği filmdir. felsefi paradokslara göndermeler vardır ve mevlana'nın beraber uçan sakat kuşlarını getirmiştir akla. ardından da sayısız "kırık kalpler durağında inecek var" dinlenmiştir. izlenmesi gereken bir filmdir.
izlerken kalbimi sızlatmış filmdir.
Hayallere ve aşka inandıran bir film şiddetle tavsiye edilir.
gerçekten güzel bir filmdir. Ağlatır ama mutluluktan bile. ayrıca filmdeki müziklerin hepside bir harikadır.
kitaptan uyarlanmış bir filmdir.Kitabının kapağı "okay" diye iki konuşma balonundan oluşur.Bir kanser hastası kız ile sanırım hasta bakıcı olan bir çocuğun aşkını anlatır.Bayağı popüler olmuştu kitabı.Bu yüzden filmini de çekmişler.
müzikleri çok güzeldir. bir tanesi de ed sheeran söylemiştir. öyle işte ağlarken izledik resmen.