bugün

entry'ler (75)

hoşlanılan kızın abi demesi

Kim bilir belki de gerçekten bir abiye ihtiyacı vardır.

fahrenheit

amerikada indigo prophecy olarak bilinen 2005 yılında çıkmış oyundur.

Oyun oynanışı gerçekten harika yılına göre grafik ve konuşmaların karakterlere oturtuluşu güzel.
Tek bir kötü tarafı var güzel kardeşlerim o kadar özel tuş kombinasyonu yapmışsınız aksiyon yaratmışsınız ama tuşları kaçırmamak için oyunu kaçırtıyorsunuz.

Kesinlikle başka birine oynatıp izlemelisiniz ya da video olarak oyunu kaydedip izleyin.

Ama herşeye rağmen benim için değerli bir oyundur heavy rain gibi bir oyunun başlangıcıdır.
Daha çok bu tarz oyunlar beklerken o dönem sadece manhunt gibi eh denilebilecek oyun gördük.

istanbul otogarında töre vahşeti

baldız baldan tatlıdır hadisesinin görünen yüzüdür.

Töre cinayeti ne olursa olsun eğer ki idda edilen haber doğru ise o enişte bozuntusuna az bile yapılmıştır.
Ablası kesmedi beni bir de şu çıtırın tadına bakayım.
Kıza da yazık falan değil benim gözümde her cinliğe kafası basan küçük hanımlar ablanı çocukla ortada bırakan adam yarın sana neler yapmaz?
Neyine güvendin yavrum sen?
Neyse efendim neresinden tutarsanız tutun ayrı bir sorun.
(bkz: iki ucu boklu değnek)

the fault in our stars

john green romanı ve sinemaya uyarlanmış filmin adıdır.

Çok yakın bir arkadaşımın john green hayranlığı ile tanıştım bu yazar kişisiyle.

Kesinlikle ergen olayına katılmıyorum gençlerin hikayesini anlatıyor diye ergen kitabı olacak diye bir kaide yok. Aşk derseniz bir sürü aşk romanı filmi var o zaman ergen kitabı ve filmi onlarda.
Kitapla film birbirine gayet paralel gitmiş sanki senaryo yazılmamış da kitaptaki bazı sayfalar atlanıp film yapılmış gibi.

Karakterler aşırı mükemmel ama bu yazarın hayal dünyası değil mi? Aşk üzerine kurulmuş gibi görülse de daha çok teslimiyet ve ölümü kabullenme ve bencilliği konu almış.

--Spoiler--

Annenin çocuğun hastalığını öğrendiğindeki bir daha anne olamayacağım tepkisi bencilliktir. Evet aslında hasta olanları değil kendimizi düşünürüz her zaman Ölen için değil de kendimiz için üzülürüz. Ve kitap ve filmde de söylenildiği gibi cenazeler ölüler için değil geride kalanlar için yapılır.

Bahsi geçen kanserler gerçekten ciddiydi ve herşeye rağmen mutlu olabilen çocukları var içerisinde genç yaşta kanser illetiyle tanışıp hızlı büyümek zorunda kalmış çocuklar kaderlerine boyun eğmiş insanlar. Sonu beklediğim gibi bitti aslında ben hem hazel hem de agustus'un ölmesini bekliyordum romanı olurken çünkü her ne kadar ütopik bir kurgusu olsa da -bu popüler kültür kaygısından sanıyorum- bilinç altınıza elinden olan bu ömrün bu kadar doyasıya yaşa fikrini aşılıyor.

John green bahsi geçen kitaptaki gibi kendisinin de karakter sonlarını eksik bırakması ironik olmuş. Hazel öldü mü üniversiteyi bitirdi mi yoksa bir mucize olup torunlarına kadar gördü mü bunların hepsi havada kaldı aynı peter van
houten'in romanı gibi.

Hayatla ölüm arasına sıkışmış iki karakter öleceğini bildiği halde birbirine aşık olmuş karakterler.
Agustusun korkusu unutulmak gerçekten geride birşeyler bırakabildik mi acaba? O kadar içten yazılmışki aslında çoğumuzun verdiği tepkiler var kitapta.
"depression is a side effect of dying." *
Gerçekten çok güzel notlar var kitap içinde aşk tanımı sınırlı zaman içindeki sonsuzluk ve kabullenme.
Uzaktan bakılınca ergen kitabı filmi ama okunduğunda gayet samimi ve esas etki alanının farklı olduğu bir eser olmuş.
--Spoiler--
Ön yargıyla okuyup filmi izlerseniz ergenler için kalacaktır sizin için.
Klişe olayına gelince ne bekliyordunuz ki kanser lan bu o pislik vücuda girince tamamen kurtulup normal yaşamına dönebilen kaç kişi tanıdınız.
Ayrıca filmin çevirisi berbat ingilizceniz orta seviyedeyse orjinal dilde izleyin derim.

ritmik jimnastik

sofyadaki dundee world cup'ta italyan takimin fon müziği olarak du hast ve aminal kullandığı jimnastiğin bir koludur.
Tekli gösteri top, çember, kurdele, lobut ve yer hareketlerinden oluşsa da takım olarak da yarışılmaktır. Top kurdele ve yer hareketleri gibi çoklu kombine alet ve senkrona bakılarak puanlama yapılır.

kapak resmine bakıp kitap alan kız

tek derdi elbisesinin kombinesini tamamlamak olan kızdır.

bir gün bir arkadaşımı bekliyorum orada da bir kitap evi vardı bir bakayım dedim neler var diye içieride iki kızın trajikomik sohbetine kulak misafiri oldum.

olay basit kızın teki bir erkekle buluşmaya gidecektir ve kool görünmek için bir kitap alacaktır.

aslında olay buraya kadar normal kitapçıya gittim yeni kitap aldım diyip kendinizi kitap kurdu gibi gösterebilirsiniz ama olay buradan sonra koptu bende.

"ay merveaaa bu kitap mı bu kitap mıaa?"
"ne bileyim ikisi de olur gibee.."
"ama bak bunun kapak resmi kırmızı tutkuyu çağrıştıyoo hem de elbiseme uygun, ayakkabılarım falan..."

ve kız adını göremedigim o kırmızı kapaklı kitabı sırf üzerine uyumlu diye aldı.

sadece ismi ilgi çektiği için okunası kitaplar

Bir Kadının Seks Günlüğüdür.
beklentiyi karşıladı mı hayır, bir melissa p olamadı gözümde.

(bkz: kapak resmine bakıp kitap alan kız)

balıkesir

büyük şehir olmuş ildir.

eskişehir'e verilecek kıyısı yoktur bilmem anlatabildim mi?

ishale iyi gelen şeyler

bol su içmektir.
sıradan bir ishal bakteriyi temizleyince normale döner zaten öyle takla atmanıza gerek yok.

kadın yazarların ilk mesajı atmaması

komik olandır.

atanı atıyor öyle dememek lazım ifşa etmeyelim bu hamınefendileri.

regl olmuş kadın kokusu

insanı rahatsız edecek kadar burna kötü gelen kokudur.

öncelikle yok kukusu koklanmadan bilinmez falan geçin onları gençler.

eğer bahsi geçen kadın sürekli aynı ortamda bulunduğunuz iş, okul arkadaşı,akraba veya sevgili değilse ara sıra görülen biriyse anlamak neredeyse imkansızdır. kadının pedini 10 saatte bir değiştirmesi lazım anca.

ama sürekli aynı ortamda bulunan insanların ten kokusunu ezberler burnunuz ve regl dönemine giriş ve süresince kadındaki hormonal değişimlerden dolayı ter ve ten kokusu daha baskın ağır ve pis gelir burnunuza. olay kan kokusuyla alakalı değil ha bazı pasaklılar var yürüyen pis ped çöplüğü gibiler mübarek onlar kırk metreden anlaşılır fakat dikkkatli kadınların özel günlerini anlamanın bir kaç püf noktası vardır. en önemlisi de ter kokusudur.

yurt dışından gelen kuzen

yarım yamalak türkçesiyle herşeye sazan gibi atlayan kuzen olmaya mahkumdur.

tırnaklarına siyah oje süren erkek

erkek ergen gotiklerin imajını tamamlamak için tırnaklarına siyah veya lacivert oje sürmesi.

15-16 yaşında böyle bir arkadaşım vardı bas gitar çalardı.

çcuğa neden diye sordum gotik tarzımı tamamlıyor demişti. orada bulunan çocukların çoğunda vardı koyu renk oje diğerine de sordum sen de mi gotiksin diye? yok ben punk'ım ama kızların çok hoşuna gidiyor demişti.

kızlar? lacivert simli oje? ya da adı herne boksa. bir erkekte beğenmek?

kızlara akıl sır ermiyor.

götünü kaldırıp da oy vermeye gitmeyen insan

işine gelmeyince bik bik bik ötmemesi gereken insandır.

akp seçmenine gerizekalı diyip de ubergerizekalı olmak gibi bir durumları da vardır bu insanların.

akp,mhp, bdp hangi partili olursa olsun vatandaşlık görevini yapmış sen ne yapmışsın kullanmamışsın. onun yerine döndüğünde arkadaşlarına anlatacak:

ooo abi bir ruslar vardı varya taş gibi.
oğlum antalyada çıplak denize girilen bölge var lan.
valla çok güzel geldi tatil full+full iyi dinlendik abi.
bodrum çok güzeldi yieaaa.

bu gibi malzemelere sahipsin übergerizekalı insan.

eski sevgiliyi merak etmek

hiç olmadık zamanlarda insanın başına gelebilecek şey.

bir gün geçtiğiniz yoldan, gördüğünüz çiftin hareketlerinde bir anda geçmişe gidiverirsiniz. flasback devreye girer ve o an yaşadığınız anıyı hatırlarsınız sonra güzel anılarınızı sebepsizce eski sevgili düşüverir aklınıza. ne yapıyordur, nerededir acaba? artık kokusu kimin tenine karışıyordur? belki evlenmiştir ya da ölmüştür. yok yok ölmemiştir neden ölsün bir sorunu yoktu onun.

bonzai satıcısını pataklayan gençler

büyük ihtimalle parası olmayan gençlerin bonzai'yi bedavaya getirme çabasıdır.

azıcık da kafa iyiyse ancak cesaret ederler. çünkü satıcılar her türlü tehlikeli madde taşır bile bile o adamın üstüne atlamak dövmeye kalkmak göt ister.

sandığa gideceğine bodrum da 35 lik deviren seçmen

2 gün sonra iş başına geçtiğinde devlet bizi beceriyor diyecek gavattır.

götünün keyfini düzelteceğine ülken için vatandaşlık görevini yapsaydın.

kürtleri elektrik çarpmaz efsanesi

şehir efsanesi olabiliretesi yüksek önerme.

"bir denek olarak kürt" gibi bir şey olmadığına göre herhalde kimse denememiştir.

ekmeleddin mehmet ihsanoğlu

başbakanın deyimiyle milli irade ve demokrasi karşısında kaybetmiştir.

baştan olamayacağı çok belliydi yeni cumhurbaşkanı.

chp kendi içinde bölündü boykot etti mhp taban olarak akp'ye yakın olduğundan seçmeni rte'e kayıyor yıllardır.
sonuç muhalefet bir kukla çıkardı ortaya ona oy verildi beni bile aday çıkarsalar ben bile o oyu alırdım.

hesabı öderken parası olmadığını söyleyen arkadaş

hesap ödenirken tuvalete kaçıp 1 saat çıkmayan arkadaşın yanında hiç bir şeydir.

Üniversitedeyiz daha yeni başladık çevre ediniyoruz bir çocuk vardı kalıbını görsen adam sanırsın ya o tiplerden. Çocuk ayı gibi hayvan gibi yiyor bir de kız arkadaş yapmış ilk haftadan kız da 150 götten bacaklı bir şey. O ara da bir arkadaşım gelmişti bunlar çift çıkıyor kız erkek derken onu da aldım gittik bir yere oturduk.
Sonra çocuk aradı kardesim neredesin ne yapıyorsun falan filan.
Dedim oturuyoruz işte öyle böyle derken bunlar sevgilisiyle geldi. Oturduk eğlendik falan arkadaşlar kalktı alman hesabı tabi herkes parasını ödüyor.

Derken biz dördümüz kaldık ama bunlar nasıl yiyor sanki kıtlıktan çıkmışlar amk.
Neyse yedik falan arkadaşım dedi kalkalım mı yarın gideceğim çok bile oyalandım diye kız haklı tabi.

Çocuk da tamam ama bir tuvalete gideyim sen hesabı iste abi dedi biz istedik yok gelen giden. Ulan arkadaşıma yemek benden dedim ama öğrenci adamız sonuçta kız da yazık bildiğinden durumu gitti en ucuz şeyleri spariş etti.
Ama herif gelmiyor garson masaya gelip gidiyor tamam mı beyefendi diye.
Hay allah sıçtık dedim.
40 dakika oldu gelmiyor.
Kız arkadaşım nerde kaldı git bak falan diyor en son dayanamadı. Sevgilinin hesabını sen öde de kalkalım dedi. kız "ben mi" dedi. Kafasını çevirdi arkadaşım tipik türk kızı dedi hesaba baktı. Dur kartını koydu hesabı ödedi. Amk ben o kadar rezil olduğumu hatırlamıyorum. Şey mey desemde kız biz sonra hesaplaşırız dedi 2009da 200tl girdi kıza düşünün yani heriflerin yediğini.

Derken tabi altta kalmaz bizim kız dedi dur sen diğer hafta sonu tekrar geleceğim büyük ihtimalle bir belge eksikliğinden sen o zamana kadar arkadaşlığını iyi tut.

Bir hafta sonra geldi. Yine dışarı çıktık ama çok açız ben onun bu kadar yediğini hiç görmemiştim hatta bazı yemekleri bir lokma alıp bırakıyordu. Ne yapıyorsun dedim ye ye dedi.

Derken ya ben şimdi unuttum annem birşey sormuştu izmir'i bilmiyorum pek biliyorsun diyip çantasını aldı telefonuyla biz birazdan geliriz dedi ve diğer tarafa geçtik.
bana ceketinde önemli bir eşyan var mı dedi, yoktu.
Peki özel bir hediye veya senin için özel bir anlamı var mı dedi, yok dedim.

Iyi o zaman ben sana yenisini alırım diyip kolumdan çekti götürdü. Arabaya bindik sürmeye başladı ama gülmekten arabayı süremiyor biraz uzaklaşınca durdu. Iyi bir güldük.

Çocuğun bize yüklediğinin 2 misli ona girdi nasıl ödemiştir bilmiyorum.
Ve çocuğu bir daha görmedim ama kız arkadaşımın yemeden herşeyi parmaklaması çok komikti.