bugün

kim 500 milyar ister yarışma programında 125 milyar kazanan çelik özdeş isimli boğaziçili eleman, birkaç gün sonra hülya avşar ın sunduğu programa katılır. muhabbet öyle böyle giderken hülya avşar a ayar gelir:

h.a.: saçların çok garip senin
ç.ö.: ben kestim
h.a seyircilere dönerek son derece laubali bir tavırla: anam bütün normaller de beni buluyor
ç.ö.: neden hülya hanım; siz de çok normal bir kadınsınız.*
mecnun namaz kılan bir faninin önünden geçer. namazı bitirdikten sonra fani sorar:

-ey mecnun beni görmüyor musun da, namaz kılarken önümden geçiyorsun?

mecnun cevap verir.

-ey fani, ben leylayı düşünürken seni görmedim de, sen mevlayı düşünürken beni nasıl gördün?
yavuz sultan selim han'ın, şah ismail'e verdiği ayardır.*
iran şahı ismail, kiymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor, yavuz sultan selim'e.

sandık açılıyor. içinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşar çıkıyor. fakat bir de pis bir koku yayılıyor. dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor. yani osmanlı devleti'ne büyük bir hakaret ediliyor. cihan padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir sekilde cevap vermemiz gerekir.

ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor. aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandik hazırlatıyor. içine o zamanın osmanlı istanbul'unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu yaptırıp, en altina da küçük bir kağıt ve bir satır yazı ekleyip gönderiyor.

şah ismail sandığı açıyor. halılar, değerli taşlar... açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. anlam veremiyorlar tabi. bizim elçi yiyor önce, zehirsiz olduğunu göstermek için, sonra oradakilere ikram ediyor. lokum bittikten sonra kutunun içindeki notu şah ismail okuyor:

"biz biliriz ki, herkes yediğinden ikram eder."

evet tarihteki inanılmaz ayarlardan birisi de budur. gerçekten mükemmel bir cevap şeklidir; kötülüğe iyilikle cevap vermek.

edit: imla
istenmeyen adamın bir galatasaraylıya;

-kazım kazım'ı nasıl kakaladık

lafıdır.
nazım hikmeti'in kuvay-ı milliye destanında mehmet akif ersoy'a verdiği ince ayar.

-bizim istiklâl marşı'nda aksıyan bir taraf var,
bilmem ki, nasıl anlatsam,
âkif, inanmış adam,
fakat onun, ben,
inandıklarının hepsine inanmıyorum.
meselâ, bakın :
«gelecektir sana vaadettiği günler hakkın.»
hayır,
gelecek günler için
gökten âyet inmedi bize.
onu biz, kendimiz
vaadettik kendimize...
yıllar önce bir kadın programında geçen ayardır.

erkek konuk: kadın her zaman erkeğin bir adım gerisinde olmalıdır.
kadın seyirci: geride bırakta sigsinler.
bir traktör fabrikasının sahibinin spor arabalara ilgisi vardır, bu ilgiye ithafen kendisine bir ferrari satın alır fakat zaman içinde ferrari'nin debriyajı ile ilgili sıkıntılar olduğunu görür, tamir için servise gider ama sorun bir türlü tam anlamıyla çözülememektedir. sorunun çözümü adına debriyaj sistemini bir de kendi fabrikasındaki ustalara gösterir, ustalar debriyaj sisteminin traktörlerdekinden pek de farklı olmadığını anlar, fabrikatör konuyu enzo ferrari'ye açar, çözümden bahseder. enzo ferrari ise adama dönüp;

- "beyefendi siz bu işleri bırakıp traktör üretiminize bakın, spor araba bizim işimiz" diyerek adamı tersler.

o fabrikatör bu spor arabalardan kendisinin de yapabileceğini söyler ve yapar, bu adamın adı günümüzde pek bilinmese de soyadını herkes anmaktadır.

ferrucio lamborghini
(bkz: ne dedin sen çat)
ya ben bulamadım ya da gerçekten bu başlık altında bu yüzyılın tarihi ayarını yazmamışsınız.

davos ta başbakanın verdiği "one minute" ayarı nasıl göğsümüzü kabarttı ama değil mi?
mehmet akif ersoyla röportaj yapan yabancı bir gazeteci onunla dalga geçmek için alayla sorar:
-siz veterinerdiniz değil mi?
-neden bir yeriniz mi ağrıyor?
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galileo'ye hasımlarından biri:

- Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?
+ Galileo: Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?
rivayete göre bir maçta normal bir vatandaş şeref tribününe girer ve orada bir milletvekili için ayrılmış olan yere oturur. sonrasında milletvekilinin olay mahalline teşrif etmesi ve kendisine ayrılan yere basit bir adamın oturduğunu görmesi üzerine yanındaki korumalardan birine kaş-göz yapar ve adamı oradan kaldırmasını ister. koruma görevlisi adama yaklaşır ve "oturduğunuz yer ... milletvekiline aittir" der, bunun üzerine adam korumaya ve milletvekiline oturduğu yerden şööyle bir bakar ve tarihi ayarı verir;

-"milletin kendisi burdayken, vekiline gerek yok."
teknoloji çağındayız bu kadarda olmaz diyen arkadaşıma:
oğlum millet çiftnolojiye geçti, biz hala teknolojideyiz.
morınho:erzik unicefin adamlarındandır.
erzik:morınho akıllı olsun.
(bkz: 15 mayıs 2011 sansüre karşı yürüyüş videosu)
kuşadasındayız sitede karşı komşunun torunu var. almancı tarzında hani biraz da piç.neyse bu beni bira içmeye götürdü.her yaşı tutmayanlar gibi "abi yaşım tutmuyor alırlar mı?" tarzında sorulara boğdum almancıyı.

neyse işte gittik.biralar geldi. kızlar falan inceden bakışlar.sonra kızlar bizim masaya geldi. aralarında şöyle bir diyalog geçti.*
+söyleyeyim mi 2 bira daha ?
-sen bizi sarhoş yapıp yatağa mı atmak istiyorsun?
+ben alkollüyken motora binmiyorum.

evet dedi bunu. kızlar elma gibi kızarmaya başladı. ben bunu duyunca kahkahayı bastım.sonra kızların rengi kırmızıdan mora döndü.

benim 20 yıllık hayatımda unutamadığım tarihi ayar.
imam şibli günün birinde bu konuda birbirleriyle tartışan iki çocuk ile karşılaşır. Onlara yardımcı olmak amacıyla yanlarına yaklaşır. "Çocuklar neden kavga ediyorsunuz. Söyleyin size yardımcı olayım" der. Çocuklar, yerde buldukları cevizi paylaşamadıklarını söyleyerek ondan yardım isterler. imam şibli, elleriyle sıkarak kırar. Ceviz açılınca bir de ne görsünler, içinde meğersem hiç bir şey yokmuş, ceviz uzun süre önce zaten çürümüş durumdaymış. Oradan geçen birisi olaya şahit olarak dalga geçer. "Şibli efendi, eğer gerçekten insanlara adalet dağıttığını iddia ediyorsan, bunu da doğru şekilde paylaştırsana..." Şibli'nin cevabı şu şekilde olur: "Bütün bu kavga meğersem içi boş bir ceviz için, taksim etmek ise bir hiç içinmiş."
Baltacı Mehmet - Katerina olayıdır.
--spoiler--
Ben halkımın bağımsızlığı ve şerefi için bir defa şerefimle ölüyorum siz bizi asanlar şerefsizliğinizle hergün öleceksiniz
--spoiler--

Deniz Gezmiş..
(bkz: ne mozaiği ulan)
kendisine laf atan kıro ya arkadaşımın verdiği ibretlik ayar.

kıro: offf, bee göte bak göteee.
kız: çok mu hoşuna gitti?
kıro: evet yavrum.
kız: siktirtmeseydin seninki de öyle güzel olurdu.
sene 1987 ..

babam çatıda ...

fakat bir türlü ayarlayamıyoruz trt1'i..

sağ, sol derken..

ayna gibi çıkıveriyor trt1 ...

oturup kaldığımız yerden izliyoruz lig maçını.
#9849086 lafına ithafen çarşı' nın verdiği ayar; bugün çarşıyla pazarı karıştıran yarın anasıyla avradını karıştırır.
mihajlovic : mourinho futbolculuk yapmamıştır. sonuç olarak ondan herşeyi anlamasını bekleyemem.
mourinho : neden? jokey olabilmek için ilk önce at mı olmak gerekir?
lozan antlaşması görüşmelerinin 2.ayağı yapılacaktır. türkiye temsilcisi olarak giden ismet inönü konferans salonunda tüm ülke delegelerine büyük ve gösterişli koltuklardan, kendisine ise küçük ve gösterişsiz bir iskemle ayarlandığını görür. merak eder ve sorar:
- neden her delegeye büyük koltuklar ayrılmışken bana küçük bir sandalye ayrılmış?
- efendim başka büyük bir koltuk bulamadık.
- mühim değil. bulduğunuz zaman gelirim !