Hayat biraz da güzel gitsin değil mi.
Böyle devam. Gayet güzel.
biraz daha uyanık kalsaydın da konuşsaydık keşke.
Dünyaya zerre kadar itimatım yok. Çok bağlılığım da...
Ölsem, gram üzülmem. Çünkü engelli olmak değil, insanlar beni yordu.
Anamdan, babamdan başka ne gerçek arkadaş ne gerçek dost ne de gerçek sevgili gördüm. Çünkü engellisiniz.
Sizden dost olmaz, sevgili olmaz. Siz sadece acımaya, sevap almak için aracı olmaya layıksınız.
hayatım boyunca hep var olmanın verdiği acıyla yaşadım ve hep sonunu bekledim. benim icin her an uygun yeter kı ruhum özgür kalsın. keşke biri bana bunun için yardım edebilse.
Neden insanların hayatını yaşamalarını, mutluluklarını paylaşmalarına katlanamıyorsunuz? Siz mutsuzsunuz veya üzgünsünüz diye O insan her şekilde sizin yanınızda olup veya kendi hayatından Ödün vermek zorunda mı? Kim size bu hakkı veriyor? Neyin hesabını kimden soruyorsunuz?
uzun zaman sonra sevildiğimi gerçekten hissediyorum.
00.41

bir şeyler söylemek istiyorum ama söyleyemiyorum. sanki konuşunca güçsüz düşecekmişim gibi oluyorum. yani teknik olarak bakılırsa konuşmamak güçsüzlük ama işte insan psikolojisi böyle. yapacak bir şey yok, tabii bu da lafın gelişi. aklıma geleni direkt söylemek istiyorum.
ama yapamıyorum tabii ki.
misal şimdi buraya istemediğim zamanlarda bile gülüyorum yazsam nolur? aslında hayatımı çok etkilemiyor. sadece üzüntülü bir şeyler anlatılınca gülmek toplumca ve tabii ki vicdanen yanlış bir şey. aslında gerçekten üzüntü verici olduğunu düşündüğüm bir şey olursa hâlâ gülebilir miyim bilmiyorum. öyle bir şey var mı onu da bilmiyorum gerçi. kendi gerçeklik algımı bilmiyor muyum acaba? neyse, bazen kendimi aptal gibi hissediyorum. kısa süreli de olsa hissediyorum işte. komik, dehşet verici, küçük düşürücü vs vs.
şu an aklımdan geçenleri çarpıtmadan yazmak istiyorum ama çok saçma tabii ki. bir şey yazarken kafandan kaç düşünce geçebilir ki aptal?
kendimi seviyorum. kendimi gerçekten seviyorum. sadece bazen kesinlikle ailem yüzünden neden yaşıyorum ki diyorum. tabii ki o anda aklımdan saçma düşündüğüm geçiyor ama bu gibi zamanlarda üzüntü baskın çıkıyor. yani mantık işe yaramıyor. uzaklaşmak gerekiyor, ağlamak gerekiyor... belki de bütün bu tantana ağlamak içindir. ağlamayı seviyorum çünkü. konuşurken yaşayacağımı düşündüğüm güçsüzlüğü ağlarken yaşamıyorum ve bu çok tuhaf. konuşmakla ilgili küçüklük travmalarım olmuş olabilir ya da sadece yetiştirilme tarzı.
aslında konuşkan biri olmadım hiç ama aile tarafından da dinlemenin daha iyi olduğu sinyallerini hep aldım ve bunu galiba baya abarttım. daha çok karakterimin etkisiyle.
küçükken konuşmadım. sadece izlerdim. zaten izleyince bütün sorularına yanıt bulabiliyordun. komik. düşününce baya komik.
bazen ağlarken kendime acıyorum. çünkü ağlarken çığlık çığlığa bağırmak istiyorum ama yapamıyorum. aile ile yaşamanın getirdiği bir durum. sırf bu yüzden bile yalnız yaşamak istiyorum.
bazen anılarımın altında boğuluyor gibi oluyorum. anlatamayacağım kadar kazık yedim argo haliyle. teknik olarak umrumda değil gerçekten ama bazen neden ben diyorum. yani tabii ki halime şükretmeliyim ama benim şansımın ne olduğunu merak ediyorum. çünkü herkesin en azından bir şansı olduğuna inanıyorum. tamamen kendi kafamdan uydurdugum bir şey tabii ama yinede ufak bir beklentiye sokuyor istemsizce. benim bu hayattaki şansım ne? onu görebilecek miyim? çünkü henüz göremedim.
aslında şanssız biri olduğumu düşünmüyorum, kesinlikle yanlış anlaşılmasın.
sadece dünyaya gelirken getirdiğim şansı merak ediyorum. adına başka bir şey de diyebilirsiniz.
birde şey var; başkalarının umrunda olmayan, kstemeyip sahip oldukları şeylere deli gibi isteyip sahip olamamam. bundan daha zoruma giden bir şey var mı bilmiyorum. bu arada isteklerim maddi şeyler değil. maneviyatı güçlü biri olduğumu düşünmüyorum ama isteklerimin çoğu manevi şeyler. evet, çok saçma.
şu an çok mutsuzum. hafif gözlerim dolu. mal gibi bir şeyim anlayacağınız.
hafızamdan şikayetçiyim birde. eminim ki normal bir insanınkinden çok daha güçlü ve bu berbat bir şey. elbette ekmeğini yedim. sayfalarca yazıyı noktasından virgülüne kadar ezberleyebilmek iyi bir şey ama bütün resme bakılınca kötü olduğu noktalar da bir hayli fazla.
hafızamın kötü olmasını istemezdim belki ama bu kötü sonuçları olduğu gerçeğini değiştirmez. yinede aptal yerine konulmamak güzel bir his.
şu an içimi dökemiyorum. sadece yüzeysel şeyler yazıyorum. içimdeki mutsuzluk çok çok derin. konuşma becerilerim berbat. hayır, şu an için konuşamıyorum deyip psikolojik olarak kendimi yükseltmek istemiyorum. sadece ağlamak istiyorum. bağıra çağıra ağlamak istiyorum. insanların hatalarını yüzlerine vurmak istiyorum.
herkesin yerine utanıyorum. herkesin yerine üzülüyorum.
hayatın aq.
Uyku tutmuyor.

evet bu kadar kısa. Çok yorgun olunca insanın yazası da uyuyası da gelmiyorsa demek. peki bu durumda ne yapabileceğiz, işte orası muamma.
Sadece bugün var, yarın olursa sürpriz olur.
Kız kardeşim cin görüyor.
Keşke onun gorebildiği boyutu görme yetim olsa da ağız burun dalsam şu hergelelere.
Üstelik dün gece kardeşimin gözünü çıkarmayı denemişler.
Allah C.c'nin tüm gazabı kötü niyetlilerin üstüne olsun.
Yeter ulan yeter!
Körüz diye sevemez miyiz?
Gözümüz kör, gönlümüz değil.
Bıktım lan insanlardan. Öldürün lan beni, bitsin bu serncam!
25'imde kalp agrisi cekiyorum. 25 yasimda yaşlandım...
Tek başıma tatile çıkıp istediğim zaman geri dönmek istiyorum.
Bu saatten sonra hiçbir şeyi takmam.
insanları sevsem mi sevmesem mi karar veremiyorum. Sevmeye çalışıyorum elimde kalıyor, sevmesem iyi bir insan olamayacağımı düşünüyorum. Bulacağız bir yolunu sözlük.
haydi gelin hep birlikte itiraf edelim sevgili yazarlar. hiçbirimiz burada yazdığımız kadar mutlu veya mutsuz, umutlu veya karamsar, güzel veya çirkin, dürüst veya sahtekar değiliz.

insanoğlu böyle işte. duygularını yazılı bir şeye dökerken abartıyor. öyle abartıyor ki kendi bile kendine inanamıyor ama başkalarının inanmasını istiyor.

sanatta da bu böyle. abartılı duygulardan arınmış, inandırıcılığı yüksek ve mantıklı eserler kalıcılığı sağlıyor. diğerleri ise popüler olup unutuluyor.

belki de bizden sonrasına iz bırakmak istiyorsak duygularımızdan arınmalıyız. ama insan olmak duygulara sahip olmak demek. ilginç bir paradoks.
lafı eveleyip gevelemeyeceğim aranızda mutluyum neşem yerinde keyfim gıcır.
Valla bana ne oldu bilmiyorum.
trabzondan istanbula hiç uyumadan oruç oruç 12 saat araba kullanıp nasıl geldim hala onu düşünüyorum.

kurban olduğum allah gücünü sabrını veriyor demekki.
bir insanın başka bir insana istediği şeyi manipüle ederek yaptırmaya çalışmasına anlam veremiyorum. eğer birinin beni manipüle ettiğini hissedersem, benden istenilen şeyi yapacağım varsa da yapmıyorum. sinirlerim zıplıyor, midem düğümleniyor, öfkem okyanus dalgası gibi kabarıyor. mesele o işi yapıp yapmamak değil, karşıdaki insanın sizi enayi yerine koyuyor olması ve sizin de bunu farketmeniz. ama bu manipülatörlerin en büyük özelliklerinden biri, siz manipüle edildiğinizi fark ettiğiniz an aptala yatıp "vay ben öyle düşünmedim de vay ben bunun için demedim de." diye dırıldanmaya başlamaktır. buna sakın inanmayın. bir insan başka bir insanı kandırarak iş yaptırmak istediğini hiçbir zaman itiraf etmez. işin en acı yanı, bu manipülasyonu size yapanlar en yakınınızdaki insanlardır. *
görsel

Edit: alttaki yazara 6/10 verdim xd.

Edit2: 8/10 olmus arkadaş kadin yazarlar kacirmasin.
Tipimle gündeme gelmek istemiyorum. Şu aralar önümdeki o yol ayrımında nereye gitsem daha mutlu olurum diye düşünmekle meşgulüm. Pf neyse zeki biriyim. Ne seçersem seçeyim bir şekilde işin içinden sıyrılaabilir ve düzlüğe çıkarım. Sorun yok.
Dönülmez akşamın ufkundayım.kimse kusura bakmasın, artık herkese hak ettiği kadar değer vereceğim...
Birilerinin hayat hikayelerini dinleyip yorumlamaya bayılırım. Burada eskiden böyle güzel şeyler oluyordu.
Ne kadar çok insan tanırsam, o kadar çok nefret ediyorum insanlıktan.