bugün

Başladık yine sabahın altısında uyanmaya iki saattir dönüyorum uykum geri gelsin diye. Taptaze bir güne daha sinirli başlayacağım yoksa :s.
yol yabdı tüp sırası ekmek yağ sırrası hastane sırrası adam sesegayı bile batırdı be.

öğed.
pişman olacağını söyledikten sonra iplememiştin.
simdi ise kavusamayiz artık cok gec yapram.
Bugün bir kere daha anladım, sevdiğiniz insanların kıymeti çok ayrı.
zaten bir aydır hayat özel durumdayken, her ramazan tatlı bir telaşın içine girerek hayatımız bir aylığına bir düzene girerdi. sanki bu 2020 değişik bir şey deniyor üzerimizde. şaka bir yana ne çabuk geçti yahu. saatlere yetişemiyorum artık. daha dün, feghouli başakşehire yazmış, orucu açmış " yaz tahtaya" ile şampiyonluk kutlamıştık. onun haricinde seçim muhabbetleri falan. herkesin özel hayatı da hızlı. iş, aşk, maddiyat. hayat koşuşturması. kimi evleniyor kimi boşanıyor. geçen de dedim. çok uzun süre geçmese de yıllar bana çok geçmiş gibi geliyor. bu sözlükte bile eski yazdıklarıma bakınca kederleniyorum. sahiden büyüyoruz biz. sahiden zaman hızla geçiyor. sahiden yolculuk eskisinden de hızlı. hayırlısı. hayırlı ramazanlar.
Güzel annem, Yanında olmayı inan çok isterdim. Şimdi bir başıma sahura kalktım ve birkaç bisküvi ile biraz akşamdan kalan yemekten yedim. Kendi ayaklarımın üstünde elbet durmalıyım, duruyorum da.
fakat seni bu özlemelerim hiç geçmiyor.
3 yıldır sahurları ailemden uzakta yapıyordum ama bu yıl başka bir koydu nedense. içim çok buruk kardeşimi, annemi, babamı, abimi, sahur neşemizi çok özledim.
profesörlerden gıcık alıyorum. her biri bir kanalda virüs dolayısı ile. ne kadar ilgi ve paraya aç kişilermiş meğer. gözümüzde büyütmüşüz " koskoca profesör " diyerek.
bira içmek istiyorum ben şu an.
buz gibi bira.
yanında da karamelize soğan eşliğinde hamburger istiyorum.
evet.
Yoo hiç üzülmüyorum.
Hepinizden tiksiniyorum ama yalnızken de canım sıkılıyor.
acıktım arkadaşlar.
Kolomb amerika’yı bulduğunda mutlu olmadı, ararken mutluydu.
Çok ilginç şeyler yaşıyorum, ara sıra kalbim kırılıyor durduk yere böyle 3 sn falan sürüyor, sonra insanları düşünüyorum niye bu kadar şeref yoksunu olduklarını, gerçekten bu dünya hassas insanlar için cehennem.
Yaklaşık iki aydır her akşam Televizyon ekranlarında en az 5 saat konuşan ve ne dediklerini birbirlerinin dahi anlamadığı 100-150 tane profesör gidip hastanelerde veya laboratuarlarda çalışsalar daha faydalı olmazlar mı?

Çünkü Ne virüsten anlıyorlar ne de istatistik grafiklerinden. Üstelik nihat hatipoğlu'na sorulan sorulardan hallice, dünyanın en aptal sorularını soran sunucular ve seyircilerin karşısında afallayıp kalıyorlar.

Yok illa ben anlatıcam, kendimi ve tüm kariyerimi maske takmalı mı takmamalı mı? Sorusu uğruna maymun edicem diyorlarsa, gidip nihat hatipoğlu'ndan biraz ders alsınlar o halde.
Bu gün dünün hediyesi mi bilmiyorum ama yarın, bu günün cezası olacak gibi.
Yakın bir arkadaşımla bazı şeyleri paylaşabilirm artık diye düşünüyordum fakat bakış açısı henüz bu yükü kaldıramayacak kadar dar yine her şeyi içimde yaşamaya devam edeceğim... Ona anlatmak o kadar çok istiyorum ama olmuyor.
Kendime dahi zaman zaman itiraf edemiyorum. Düşünmekten utanıyorum. Unutamıyorum. Beynimi söküp atasım geliyor. 11 yıl geçti gitmiyor aklımdan. Evlendim, çocuğum oldu. Hayat telaşına verdim kendimi ama olmuyor. Kırdığım yumurtada, yattığım yastıkta, giydiğim kotta, izlediğim dizide, dinlediğim müzikte, yaptığım tostta onu hatırlıyorum. Oğluma bakıyorum onun çocuğu olsa daha mı esmer olurdu diyorum. Sonra düşüncemden utanıyorum. Sonra olmadık bir koku geliyor burnuma gene başa dönüyorum. Sosyal medyaya sarıp uzaktan takip ediyorum. Neye ne yazmış, neye gülmüş bugün diye. Sanki geçen 11 yıl rüyaymış da uyanıp gene onu arayacakmışım gibi geliyor. Ağır depresif moddayım ve çıkamıyorum. Kendimle bile yüzleşmekten korkarken başkasına aktaramıyorum beynimin içindekileri. insanın bu zamanlar için psikolog arkadaşı olmalı.
abdülhamit'i ben savunmadım.
son gunlerde hep seni dusunur oldum gülüşünü kizil saclarini o dogum gunundeki yuzundeki ifadeyi yani sana dair her seyi. istemediğim cogu kadin hayatima girmeye cabaladi bir seyler yasamak istedi kalbimi bos sanip ama ben hep sana ihanet etmek istemedim sen hayatimda olmamana ragmen. seneye hepten uzaklasacaksin benden belki de seni hic goremeyecegim bundan sonra elini hic tutmadan beni bu sikik sehirde tek basima birakacaksin. ben okudugum okulu da yaptıgım sporu da sana borcluyum bu kadar hirslandirdigin icin beni sana ne kadar tesekkur etsem az. eylul ayinda derece alacak olursam vucut geliştirmede beni izlemeye gelmeni bana destek olmani cok isterdim. ama unutuyorum sen degil yarismaya bana bile gelmeyi hic istemedin. ben sana ne ettim bilmiyorum . tanistigim kizlar bana o kiza cok farkli bakiyorsun ne var onda diye soruyorlar inan cevap veremiyorum. kimseye anlatamıyorum da herkes sıkıldı senden benden... son olarak birinin senin sacinin teline zarar verdigini duyayim goreyim dunyayi basina yikarim. sen benim icin hep farklı kalacaksin okulda her gordugum de moralim de bozulsa ne kadar mutlu da olsam olmuyoruz biz sen bana bunu ogrettin. istanbul edebiyat galiba bana hep seni hatirlatacak. seni seviyorum bursalim.
Herkese iyilik, güzellik. Yarının hiç olmadığı kadar güzel bir gün olması umudu ile.
susmanında bir adabı var.
bugün niye dünün aynısı yaşamıyorum resmen Bozuk plak gibi olduğum yerde sayıyorum tekrara düştüm yine Bir şeyler yapmam lazım.
okayi yamaşika kombamba kombamba oh söyledim rahatladım.
Gün geçtikçe tahammülüm sanki git giderek azalıyor, iletişim kurmak istemiyorum , konuşacağım konu yok, bazı yüzleri görmek istemiyorum, gün yüzüne çıkmak istemiyorum. Böyle giderse karantina bitmeden sanırım ben biteceğim, böyle hissediyorum. Eğer olurda böyle bir durum söz konusu olursa sevgili sözlük yazarları, kendinize iyi bakın çünkü ben bakamamış olacağım.