bugün

Mutsuzum. Özgürlüğümü istiyorum. Dünyayı dolaşmak istiyorum ama sorumluluklarım buna izin vermiyor. Gel de depresyona girme. Neyse Önemli değil alıştık.
hz adem 40 metre boyundaydı, sülüman 950 yaşındaydı, ibrahim ateşte yanarken karınca ona su taşıdı, su taşımayı reddeden kertenkele lanetlendi. bunları dinlerken bakmışsın asgari ücret 2 bin lira, tadını unuttuğun etin kilosu 70 lira olmuş.
sözlüğü bırakma zamanı geldiğinin işaretleri önceden belli olur mu diye merak edilir.
son zamanlarda çok kırılgan biri olup çıktım. gamsız diye nitelendirilebilecek biriyken nasıl bu denli sulu göz birine dönüştüm, sebebi ne merak içerisindeyim. normal şartlarda gülüp geçeceğim sözleri günlerce düşünüyorum, düşündükçe üzülüyorum, sonra üzüldüğüme üzülüyorum mirkelam misali..

tuhaf, alışık olmadığım bir haldeyim ve bu beni tedirgin ediyor zira ilk kez kendime iyi gelemiyorum. kitap okurken, resim yaparken, ukulelemi çalarken dahi yaptığım şeyin tam ortasında bir yere dalıyorum, bakıyorum gözlerim ıslak.. beni kıran şeyleri çok fazla düşünmeye başladım , şu an yazdıkça fark ediyorum bir sebebin de bu olabileceğini. ben her yıl muhakkak kendimi değiştirmeye ve geliştirmeye çaba gösteririm zira her yıl bir deneyime tekabül ediyor ve bu deneyimlerle orantılı olarak güncellenmek gerektiği taraftarıyım. bu yıl da biraz çevremi değiştirdim, kıymet bilen insanlarla yakınlık kurmaya özen gösterdim ve muvaffak da oldum. fakat bu değişimle gelen bir farkındalığım da oldu, ben kendime hiç acımamışım. kendimi öyle değersiz bir noktaya getirmişim ki, insanlar benimle konuşurken düşünmek zorunda kalmamış ; gel denildiğinde öyle koşmuşum ki, varlığımla yokluğumu bir kılmışım. günlük hayatta sorunlarından söz etmekten haz etmeyen biriyim fakat sevdiğim insanları da bu açıdan merak eder, yoklarım. üzüldüğünü hissettiysem bir şekilde kurcalar, öğrenir ve konuşmak isterim. yahu biri de dönüp demez mi, sen nasılsın diye. iyiyim yanıtını almak nasıl bir gönül ferahlığı yaratıyor insanlarda merak ediyorum. misal ben bunları yazarken göz yaşları içerisinde bir arkadaşıma sanal terapi yapıyorum resmen. hem yazıyorum, hem ağlıyorum, hem ona çare olmaya çalışıyorum. bazen sabaha dek dinliyorum ki bir koala kadar uykucu bir insanımdır.

horney' in insanlardan uzaklaşmak dediği mekanizmaya yaklaşıyorum. herkes o denli kaba, güvenilmez ve yalancı geliyor ki, kırılmaktan korkarak kabuğuma çekilmek ve dış dünyaya tamamen sırtımı dönmek istiyorum. ben bu çağa ait değilim, bu insanlar da bana göre değil yeniden idrak ettim. insanın içinde bir gram sevgi varsa karşısındaki huzursuzken huzur içerisinde yaşayamaz. en azından, sevdiğim insanların acı çektiğini bilirken ben huzurla yaşayamıyorum. şairin '' benimse kalbim tökezliyor '' dediği noktadayım. insan ne denli düşünceliyse o denli düşüncesizliklerle karşılaşıyormuş, bunu bir kez daha deneyimledim.

en kısa sürede kendimi iyileştirmeyi umuyorum. dilerim bu duyguyu hiç tatmazsınız, bir unutuşa sığdıramayacak insanlarla tanışmak temennisiyle ..

http://www.youtube.com/watch?v=KPOhDzhGwtE

' bir dağ yıkılıyor ah içerimizde '
Son 2 haftada 3 veya 4 kere gbt kontrolüne maruz kaldım. Polisler gördükleri her sakallıyı ışidçi sanıyorlar galiba. (bkz: swh) bu durum moralimi bozdu, tıraş oldum en sonunda. Sevgili türk polisi, beni çok üzdünüz. Sizin yüzünüzden her gece kafamı yastığa bastırarak ağlıyorum, çok kırgınım size.
anxiety disorder is back.
Anlayıp dinlemeden kaçıp gidenler beni yoruyor sözlük. Elimde olsa hepsini karşıma dizeceğim ama hiçbirinin yüzünü hatırlamıyorum ki. Beni tanıyan var mı?
Insanlar hayatında yaptığı seçimlerin bedelini öder her zaman..
Ben de ödedim ödüyorum. Tam bir şeyler yolunda derken her şeyin tepe taklak gelmesine alıştım.. saygısızlık yapmadığım, hep iyi yaklastığım insanlarin zulümlerine en ön koltuktan seyirci oldum.. kötülerin cezasını bulmadığı ve iyilerin de pek mükafatlandirilmadigi dünyada iyilikten vazgeçtim.. Ne de olsa kötüye bir şey olmuyor.. Ve kötümserlik de aslında her zaman gerçekçilik oldu benim için. Çünkü ne kadar az umut eder ve her şeyin kötü tarafını düşünürsen o kadar hazırlıklı oluyorsun, çamurlu, taşlı, engebeli yollara..
mey çok iyi, yazılışı may aslında. mayısta doğdu.
bizim semtin çocukları, balatın, kafamı o kadar yukarı kaldıramıyorum belki ama tespih çekme ritminden tanıdığım 20 sinde ağır abiler var.
yuvakimyon kız rum lisesinin köşesine denk geliyordu limonlu kek kavgamız.
ne tuhah çay içiyoruz. heee sıcak sıcak. koyacak yer yok ama.
bir süre harpuştaların yüzyıllar içerisinde ki mimari normlarını tartışır olduk.
ulan sırf çayı koyabilmek için yaptık bunu. restorasyonu iliklerimize kadar yaşıyorken.

yeni moda ekran yüzlerinin tanınma merasimi aslında,
böyle gülerken ağlamak...

"sürekli aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemenin tam anlamıyla delilik olduğunu okumuştum,
hatta şu uçaklardaki dergilerden birinde okumuştum,
"ya bir yol bulacağız, ya bir yol yapacağız."

tekrarlıyorum gibi hayatı,
korkmuyorum da değil hani...

güzel kal çocuk.
yaptığım doğruların ve yanlışların her zaman arkasında durdum. bu yüzden sürekli kaybettim. ama tüm bunlara rağmen artık eskisi gibi kafaya takmıyorum. önümde yaşayacağım senelerim var benim. istediğim gibi, hayallerimi gerçekleştirmek üzere gideceğim bir yol var. artık kendimi bu yola adayacağım. ilk adımı da atmış bulunmaktan mutluluk duyuyorum.
Beni kocaman bir yalnızlıktayken buldun hayatıma girip, daha büyük bir yalnızlığa ittin. Başaramam ben dedim. Anlamam ben dedim. Şimdi bencilliğinle beni yokuşlara ittin. Hepinizden tiksiniyorum bunu bilerek yaptınız sırf daha iyi hissetmek için insanların hayatlarıyla oynuyorsunuz. Sırf daha yalnız hissetmemek için herkese kurduğunuz o süslü cümlelerden kuruyorsunuz. Sırf etrafa gösteriş yapmak için belli şeylerde takılıyorsunuz. Dilerim ki gün ağarmasın artık. Dilerim ki boğazımdaki düğümlenen her kelimeyi siz yaşamayın. Umarım mutlusunuzdur bu hedefi belli olmayan lanet herkesin tenini ucuzlaştırdığınız güya sosyal yaşamdan.
Üniverste kızlarıla takılıyorum sonra liseli olduğumu öğrenince beni yarı yolda bırakıyo hainler hayır 5-6 yaş çok önemli değil yani.
Var mıdır bu gecenin sabahı? Medet!
pekte söylencek bişey yok aslında doğru bildiğiniz yolda gerekenleri yapmalıyız.
Mutlu olmak için hiç bir şeye ihtiyacın yok, mutsuz olmak için bir şeye ihtiyacın var.
Şu an mahallemizde romanların sokak düğünü var ve klarnet ustası döktürüyor. Hasretinden yandı gönlüm'ü çaldı. Camdan " Allah be, nefesine sağlık" diye bağırasım var. Ne çok severim klarnetin sesini, kulaklarımın pası silindi.
ben değil fuzuli, söylesem faydası yok, sussam gönül razı değil!
yeteri kadar güzeldi yaşam, bundan sonrası ezbere taktı.
son entryime kimse gülmedi. üzgünüm...
Ders çalışmaya ara verince istisnasız kendimi hep dişlerimi fırçalamaya giderken buluyorum. Artık nasıl midem bulanıyorsa.
son iki üç gündür kendi kendime takıyorum. son iki üç gündür deniz, manzara, bisiklet vs anın görsellerini paylaştım diye millete özendirmiş gibi hissettim kendimi. sessiz takılsam daha iyiydi. ya aslında özendirecek bir şey de yok, her sene neredeyse çocukluğumdan beri geldiğim yerler oralar. haftaya döneceğim zaten seçimler nedeniyle.
Lan çok yalnızım be. Yaz tatilinin gelmesini istemeyen tek öğrenci ben olabilirim sanırım.
Cok izoleyim keske insanlar beni burnu havada bir tip olarak gormese de tanimaya zahmet etse.
bu gün öyle doluyum ki sabaha kadar sevişmek, tepişmek, koşmak, zıplamak istiyorum.
soyleyemiyorum soylersem aglarim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar