bugün

ilkokul 1. Sınıfta neden bilmiyorum silgi yemiştim. Arkadaşım emre benle alay etmişti. Üstelik sınıf arkadaşım emre 10 yıl sonra aynı lisede herkesin içinde bunu hatırlatıp duruyordu. Alacağı olsundu.
Yazmam gereken birkaç yazı var ama sanırım bu aralar motivasyonumu kaybettim. iki üç paragraftan sonrası gelmiyor be sözlük, ne oldu bize?
sürekli açık bulmak için fırsat kollayıp bununla yükseleceğini sananları gördükçe insanlık adına üzülüyor ve insanlardan soğuyorum.
Her duşa girişimde sigara içiyorum, sigara bitene kadar sağ kolumu/elimi ıslatmıyorum.
4 yaşındaki yeğenim dayı sabah beni de bayram namazına götür müsün dedi. Tamam erken uyan götürüyüm dedim ama inşallah sabah erken uyanmaz çünkü benim hiç gidesim yok.
Dişlerimin arasında kalan artıkları dilimle tek tek toplayıp yemeye bayılıyorum.
Ulan sözlük bir daha elinden su içersem haram olsun bana . Bunuda yazıyorum cignersem banada yaziklar olsun.
Aşk diye bir şey kalmamış. Herkesin aklı belden aşağıda. Neden kimse kalbe bakmıyor ki artık?
yarın sabah mesai fakat bayram.
şu son üç ayda toksik ilişkiler kurduğum üç farklı insana karşı psikolojik bağlılığımı yerle yeksan ettim. Aşırı huzurlu ve güçlü hissediyorum.
Nickimi düşünmeden, aceleyle seçtim. Benim gibi kaliteli bir yazara hiç yakışmadığının farkındayım. Keşke change etme şansım olsa.
bu yaz internet bitirmede kendi rekorumu nasıl kırdım bir türlü anlayamadım. telefona az internet diye durmadan ayarlarını kurcalamaktan bıktım. paket süresini yenilemeye daha 10 gün varken 2 haftadır haftada 1 günlüğüne 6 saatlik internetle idare etmekten canım sıkıldı. keşke bayramlarda hatlara internet hediyesi verilse de en azından sms ile bayram-kandil mesajına uğraşmasak sonra yanlış kişiye mi gitti diye düşünmesem. yanlış kişiye yollamamaya alıştım da alışıncaya kadar neredeyse şaşkınlıktan laf sokulmama az kalmıştı. Rabbime şükür ki mesajların sonuna adımı yazmıyorum ki direk kendimi belli etmiyorum.
Son 1-2 haftadır damarlarımdan kan yerine testosteron akıyor.

Fazla şapı olan var mı?
Hayatın birilerine çifte şans ile bakarken, bana teğet dahi geçmemesi ve yine de iyi halime şükredecek olmam gerekliliği çok zor sınav.
Sevgili h. Sen ve karaktersiz arkadaslarina sevgilerimi yolluyorum. Yerseniz.
insan rüyasında bile ağlar mı ?
Rüyamda bile ağlıyorum.
Yine kimse görmeden.
Çok daha fazla iş ve çok daha fazla para lazım.
80'ler dönemi, tabi o sırada serde sosyalistlik var. Deniz gezmiş tarzı yeşil uzun parkamı giymişim, siyasal'ın bahçesinde arkadaşlarla ülkeyi kurtarırken, bi yandan da Adıyaman tütünümü sarmaktayım.
Ülkenin hali perişan, gidişat kötü, ihtilalin ayak sesleri siyasalın koridorlarında yankılanıyor...

Dedim ya ; serde sosyalistlik var, biz de bir sosyalizm sevdasına düşmüşüz. Gözümüz başkaca bir şey görmüyor.
işte böyle gide gele devrimcilik oynadığımız vakitlerde, onu gördüm. Sosyalist kırmızısı saçları, yeşil kazağı ve kırmızı fuları ile devrin gazetelerinden cumhuriyet okuyor. Önünde kan kırmızısı çayı, cebinde birinci marka sigarası...
Kül tablasına koyduğu sigarası ağır ağır yanmakta, yuvarlak kemik çerçeveli gözlükleri ile pür dikkat haberleri okumaktaydı.

işte dostlarım o anda aşık olmuştum ona. Adını bilmiyordum. Adını destina koydum.
Onu ilk ve son kez gördüğümü nerden bilebilirdim.

Sordum sual ettim, dediler ki "destina" ölmüş.
Bir gece vakti, devrimsel bir eylemden dönüşte, üç tane çakal kesmiş yolunu. Kırmızı fuları al kana bulanmış.
Cebindeki sigarasına kan bulaşmış.
Gözlüklerini kırmışlar. Üç kişi, üçü de birbirinden vahşi.
Gece yarısı, üç kişi kesmişler yolunu
Bir tenhada, üzerinde yeşil kazağı...

işte böyle bir aşk acısı yaşadım dostlarım. Birini son kez gördüğünü bilmemek ne demekmiş o zaman anladım ve kimle konuşursam konuşayım artık onu son kez görecekmişim gibi konuştum...

https://youtu.be/_okR31ueH7k
Bir keresinde ilahiyat fakültesi"nin ders işlediği sınıflardan birine girip tahtaya;

"tanrı öldü" -F.Nietzsche yazmıştım. Ateist değilim. Düşünmeleri için bırakmıştım o aforizmayı. Tabi silinmişti tahtadan, tıpkı kalplerinden tanrının sevgisinin silinmesi gibi.
Çok yüzü yumuşak biriyim. Bu yüzden suistimal edenim çok iyi niyetimi. Her zaman bu böyle oldu. En büyük sıkıntım hayır diyememek. Kendime çeki düzen vermem gerekiyor. Yoksa işler sarpa saracak.
dalga büyük olmadan sörf yapamazsın.
bu yazi hic yaz gibi gecirmedim, gecirmiyorum. hopbidi hopbidi olmam gerekirken, cok duygusalim. aglamak istiyorum ama aglayamiyorum. bi aglasam deniz derya cikicak icimden. sebebi de sanirim, karsi cinsle olan münasebetim. hoslandigim cocukla ne hikmetse kader bi araya getirmedi bizi. demek ki o hoslanmiyormus benden. dün itibariyle de ona karsi hislerimin nerdeyse bittigini farkettim. hani umudun bittigi yerde, kabullenis baslar ya ardindan da bir mutsuzluk sarar ya ruhunu, hani ruhun biraz eksik hisseder ya kendini, buruksundur ya hani. iste öyle bir sey
ilgi bağımlısıyım.

Maslowun ihtiyaçlar piramidinde benim için en temelde ilgi var. ilgiyle yaşıyorum ve ilgiyle büyüyorum.

Allah korusun bir gün bi patlarsam intihara kadar gider.
Önceden yüzünün gülmesi için kendinizi paraladığınız insanın siz yokken gülebildiğini gördüğünüz zaman , bu defa o gülüşler size acı veriyor sözlük yazın aklınızın bir kenarına.
Kimseyi hak ettiğinden fazla sevmeyin yoksa sonunda kendinize , yaptıklarınıza, emeklerinize,anılarınıza küfür ediyorsunuz .
mesela şuan kurban etini ücretsiz kıymadan geçiren marketin sırasına girmem lazım, ama hiç gitmek istemiyorum. güneşin altında üstelik.