bugün

Seni özledim Oğuz. O...luk ediyorum kabul ama sen ben hastayken benimle deli gibi ilgilendin bu çok hoşuma gitti. Lanet olsun seni bana beni sana bağlayan birşey var. Kopamıyoruz.
Bazı çok duygusal olduğum gecelerde, sözlüğe çok kişisel, özel şeyler yazıyorum. Sabah bakıyorum farketmeden özelimi açmışım. Utanıyorum sonra. Siliyorum.
Çocukken özel halk otobüslerini "özel" ibaresinden dolayı içinde televizyon olan, yiyecek içecek verilen, pahalı araçlar sanırdım.
Son günlerde öylesine duygusalım ki en ufak şeylere bile takılıyorum.
şu saatte, şu sitede, bir şekilde bu yazıyı okuyan kişi.

bu bir nasihat değil, gerçeğe çağrı. ihtiyacın olan yegane şeyi söylüyorum.

kavram ve anlam arasındaki farkı samimi olarak düşünmeye ihtiyacın var.

mutluluk, aslında nedir?
sevgi, aslında nedir?
acı, aslında nedir?
kaygı, aslında nedir?
korku, aslında nedir?
huzur, aslında nedir?
uyku, aslında nedir?
düş, aslında nedir?
gündüz düşü, aslında nedir?
sen, aslında nesin?

herhangi birine hiç düşünmeden cevap verebiliyor musun?

geceye bir soru dizisi bırakalım.

eğer ben kendim için değilsem, kim benim içindir?
eğer ben sadece kendim içinsem, neyim?
ve şimdi değilse, ne zaman?

selametle. tatlı rüyalar.
7 yıldır çalıştığım işi üniversite okumak için bıraktım haziran ortasında. başlarda boşluk iyiydi ama bu aralar canım acayip sıkılıyor. hiçbir şey tat vermiyor. yanlız içmekten nefret eden ben, 2 gündür alkolikler gibi bara gidip tek içiyorum. çıldıracam bu saat oldu hala uyumadım. zaten canım da istemiyor.
Fazla gözlem yapıyorum, ön yargılarım değil gözlemlerimden çıkardığım sonuçlarım hayatıma yön veriyor.

Sözlükte yeni olmakla birlikte sözlüklerle münasebetim uzun bir süreye dayanmakta. Sıkılıp sıkılıp sözlük değiştiriyorum. Uludağ ise 3. sözlüğüm oldu, her neyse.

Yazılarını düzenli okuduğum birkaç yazar var ya da bir anda profiline girip bi' sürü entrysini okuduğum yazarlar...

Fark ettim ki tutarsızlık var, sebebi nedir bilemem tabii.

Dün itiraf başlığına "aşık oldum" yazan yazar, ertesi gün saçma sapan bir başlıkta "aşk hakkında pek bir şey bilmem dünya güzeli" temalı bir entari kondurabiliyor.

Dün "dertten geberiyorum" yazan yazar, ertesi gün saçma sapan bir başlıkta "mutluyum lan ibneler, kıskanın" temalı bir entari kondurabiliyor.

Dün "feminizm candır" yazan yazar, ertesi gün saçma sapan bir başlıkta "kadın gerekirse ayak yıkamalıdır" temalı bir entari kondurabiliyor.

insan hayret edebiliyor tabii.

Anlayamadığım nokta şu. Gerçekten olduğunuz gibisiniz ama bazı akşamlar içkiden ayağa kalkamadığınız durumlarda entari mi giriyorsunuz? Ya da arada çizdiğiniz imajı unutup yeni entariler mi giriyorsunuz?

Neyse ne be, seviliyorsunuz.
görsel

Elimde a17 var, benzinligin arkasındayım.kimse yok ve pompalar kilitli ses çıkartmadan dinliyorum sesler geliyor yakınıma doğru yukarıya çıkmam lazım ama nasil.

Sesler iyice yakına geldi.uc kişi olmalılar, arkamda tok ses duydum dediğimde, sağ omuzumun arkasına balyozla vurulmuş gibi oldu.kolum omuzdan kopmuş gibiydi.

Kafam öne eğildiğinde pantolonum yoktu.
Omuzuma baktığımda acimiyordu.
Sol yanıma baktığımda onu gördüm.
2007 de ölen babamdı.ama genç görünümlüydu, seninle konusacaklarim
Var dedi.

konusmak için ağzımı açtığımda konuşmayalım diye fisildayan dudaklar ağzımın kenarındaydi.

(Son hatırladıklarım bunlar"tanrı"m)
Bugün doktora gittim. Nasılsın dedi ve sümüklü sümüklü ağlamaya başladım.
El insaf. Böyle soru sorulur mu..
Eski yazarlari seviyorum. Ama gerçekten eski. Sik sok eskiler degil. Ulan ne güzel şeyler vardı ya. Şimdi bok gibi. Sinirlendim eskileri getirin. Sözlük şimdi şey gibi: 3 sezon takip ettiğin diziden "x" rolünde, başrol oyuncu çıkar da onun yerine yine "x" olarak başka biri gelir, bi türlü alışamaz her gördüğünde soversin ya; işte öyle.
safım ben.

insanlara güvenmek gerekir diye düşünürüm, böylesi daha huzurluymuş.
eee o zaman yalancı olduğunu öğrendiğinde neden bu kadar üzülüyorsun be kardeşim.
uzun bir aradan sonra tekrar çok ama çok değer verdiğim bir arkadaşımla vakit geçirme fırsatı buldum.

zor zamanlar geçiriyor. daha sık aramam lazım. belki ben bunaldım derim aradığımda, kendisini kötü hissetmemesi için.

keşke daha yakınımda olsaydı ya da ben onun yakınında olsaydım. tek başıma çok zorlanıyorum. o güçlüdür. etrafına da güç verir. benim sosyal fobim var. en basit rutin günlük işlerde bile panik oluyorum. onun yanındayken böyle değildi.

bir yerde tek başın olmak çok kötü.
o da olduğu yerde tek başına.

şimdi abim de gidiyor. her zamankinden daha tek başıma kalacağım.

ben tek başıma kalmak istemiyorum. onu da tek başına bırkmak istemiyorum.

çok az kaldı. son dmrt senedir dediğim gibi.. ama her zamnkinden daha az kaldı.
şu an şeftali, ben ve armut oturduk masa başında sohbetin dibine vuruyoruz.

konu: neden sevdiğin yok. şeftali ayrıntıyı yakaladı, neden sevgilin demedin diye sordu.

armut durur mu, yapıştırdı cevabı.

offf, hala okuyor musunuz...
Full eşyalı göğüs kafesime dert arıyorum bazen.
Umuyorum bir gün hepimiz birinin dünyasını güzelleştirebilecek kadar değerli olacağız.

görsel
Kendimi en çok kalabalıklar arasında yalnız hissediyorum sözlük,bu yüzden evden dışarı çıkmayı hiç sevmiyorum.
Insanlara haddinden fazla anlam yuklemeyin daha sonra cok pisman olursunuz yine hayal kirikliklari dolar icinize.
Saldırganlaştım.
Küçükken de böyleydim sevdiğim bi oyuncağım elimden alındı mı sinirimden diğerlerini de kırardım. Sonra ağla ağla sakinleşir bir yerde uyuyakalırdım.
Yıllar geçiyo ama alışkanlıklar geçmiyo.
Iki ağlar bi uyurum geçer be aman.
Büyük değisiklikler istiyorum, tatil yaramıyor bana, sıkılıyorum.

Bir de istediğim kişinin aklına düşmek için meditasyon yaptım. Bu nasıl azim hihih.
neden bilmem ama küçükken hep kasvetli bir gecede yaşadığımız şehirler istila edilecekmiş gibi hissederdim.
evimin içinde sessizce nasıl saklanabilirim diye düşünürdüm.

nedenini hiç çözemedim. sanmıyorum film olamaz.
çünkü hiç öyle yaratıklar vesaire değil kalpleri kaskatı kesilmiş, kötü insanlar tarafından istila edileceğimizi düşünürdüm. ama bu insanların kökleri, kökenleri hep çok eskiye gider diye hayal ederdim bizimle yaratılıştan bu yana sorunları olan topluluklarmış gibi. bu topluluğun silahları modern dünya yerine daha çok ortaçağ silahlarına benzer olacaktı. tüm dünyada modern dünyaya dair her şey ortaçağa dönecekti.

o zaman dinler hakkında çok bir bilgim olmamasına rağmen hep böyle inançlarla ilgili olacakmış gibi gelirdi.
karanlığın ordusu sanki dolunayla birlikte sokaklara, caddelere gireceklermiş gibi gelirdi. ve kısmi ufak mucizevi insanüstü olaylar hep kırılma anlarında yaşanarak o savaşa yön verecekti sanki.

bizden olanlar direnecekmiş ama daha zayıf kalacakmışız gibi hissederdim.

ve bu sanki rastgele olmayacakmış, kaderde yazılıymış ve zamanı geldiğinde olacakmış gibi bir düşünce vardı. o zamana gün gün yaklaşıyorduk ama ne zaman olacağını bilmiyordum.

çocukluk bilincim bile savaşlarla dolu.

edit: ve bu topluluk öyle karadan arabayla veyahut havadan değil; dağlardan şehirlere ineceklermiş gibi canlanırdı aklımda.
özlediğim kişiye seni özledim diyemiyorum.
Bir şey oldu, bir anda zaman yavaşladı, olaylar anlamsızlaştı. Garip hissediyorum sözlük. Aynı anda hem birisi adına seviniyor, hem de derinlerde üzülüyorum.
32 yaşındayım. 1 yıllık eşim sudan sebeplerle 18 günlük oğlumla birlikte evi terketti. bir aydır birkaç kere gördüm oğlumu. ciddi anlamda mide ağrısı çekiyorum, 5 kilo verdim.

yılmaz güney gibi dertten hasretten mide kanseri olup ölecekmişim gibi geliyor. ölümden korkmuyorum. tek korkum oğlum ve arkamdan yıkılacak olan ailem.

dert tüccarlığı yapmak gibi olmasın ama küçük dertlerinizi büyütmeyin. bende elim kolum sağlam, oğlum sağlıklı diye avutuyorum kendimi.

kendinizi bırakmayın.

edit: evlenmeyin.
Şu an zeytinli de olanları çok kıskanıyorum.
iş bulun bana iş. canım sıkılıyor lan artık. ben aşağıya yanlış parkedilen arabaların sileceklerini kaldırmaya gidiyorum.