bugün

birini deliler gibi sevip, uğrundan bir gülüşü için, birkere görebilme pahasına canımı feda edeceğim biri varken, apayrı biri de benim için başka bi taraftan bu hisleri taşıyabiliyormuş. Reddederken ve yüreğim dolu olduğunu anlatmaya çalışırken çok kırıcı oldum belki ama isteyerek değildi be sözlük valla bak... Şimdi oda benim gibi üzülmüştür belki... ooooffff ders çalışmam gerekken gecenin bir yarısı uğraştıklarıma bak.
finallere 4 gün kaldı ben de bir rahatlık var ki sorma..
yo öyle çalışkan falan da değilim. neden böyle oldu bilmiyorum.
bir uyuşukluk var üzerimde.
fevzi hocam gebermeni istiyorum . 500 sayfa ezber mi olur lan , kafamı toparlayamadım hala . yarınki sınavıma da sıçtın fevzi hoca . prof değil profitörölsün sen .
parmağımı hayat denen iple boynum arasına sokamadım sözlük, sokamamamın nedeni de buyrun benim. insanın en intiharı kocaman bir yaşamla sonuçlanıyorsa intihar etmemelidir, böyle yazar (yazmalı) tüm kutsal kitaplar. oksimoron bir döngüde yeşil yaşamsılar döngüsü, ölüme öykünmek ve her öykünmede daha da yaşamak. buyrun benim...
Dün istanbul-Ankara treninde yaşadığım samimi sohbette duyduklarım kırıcıydı ama kafamı toparlamama yardımcı oldu.
yıllardır olmamışken, iki gün önce pişik oldum, basketten dönerken yürüyemedim sözlük.
çok utanıyorum.
balkondan bağırarak Pink Floyd - Another Brick In The Wall söylemek suretiyle semtteki tüm öğrencileri gaza getirmek, gerekirse hayali klip çekmek ve deşarj olmak istiyorum. manyak mıyım neyim?
yakışıklı yazar başlığına şunları yazmak geçiyor içimden,

yakışıklıyım ve yalnızım tanışmak isteyen güzel kızlar yazsın bana. ben de size yazarım.

ama gel gör ki şunu yazdım,

(bkz: #8186480)
*
bu itiraflarımı uykuma adadım.

- uyku konusunda çok değişik durumlarım var. uyumayı çok severim, bu açık. sırf sabah erken kalkmayayım diye parasını verdim ikinci öğretim okuyorum o derece*. bir yattım mı dokunmasalar en aşağı 9 saat uyurum. ama uyandırılmayı hiç sevmiyorum. uyandırılınca kaç saat uyumuş olursam olayım, ayılmakta güçlük çekerim. 24 saatin 23'ünü uyuyayım, beni kaldırsınlar, ben bıraksalar onu 24'e belki daha da ötesine tamamlarmışım gibi uyanıyorum. bütün gün esniyorum, uykumu alamamış gibi hissediyorum. ama öbür yandan kendim uyanırsam kaç saat uyumuş olursam olayım dinç oluyorum. 4-5 saat uyuyayım ama kendim kalkayım, bir kez esnemem, bütün gün enerjik olurum.

- ortalama uyku sürem 9-10 saat. bilecikte 12-2 arası yatıp, 11-1 arası kalkarken, istanbulda gece 4-6 arası yatıp öğlen 11-3 arası kalkıyorum. sapmalara rağmen genel aralık böyle. evet hayvan gibi uyuyorum sayın seyirciler.

- dışarıda yağmur yağdığı zaman uyanamıyorum. istanbulda çok şiddetli bir yağmur yüzünden bütün gün uyanamadığımı bilirim.

- uykusuzluk rekorum 24 saat. 2 sene önce bodrumdan döneceğim gün hiç uyumadım. sonra uçakla döndüm istanbula, yerleştim, gezdim tozdum, akşama anca uyuyabildim. 24 saati geçer miyim? .mına bile korum istersem. ama işime gelmiyor.
birinin benimle dalga geçmesinden korkuyorum.
dedem ilk defa torununun görev yapacağı uçakta uçacaktı heycanlıydı alana giderken, havaalanı polisi arkadaşım; dedemin üzerini aramak için yaklaştığında dedem sarıldığını düşünerek sarıldı, sonra bir de üzerine bayramlaştı, polis arkadaşa öyle dualar etti ki; artık hatunların en güzeli onun zevcesidir.
bugün anladım ki, aşk insanı iliklerine kadar mutlu eder bazen. aşk insanın iliklerine kadar ulaştıktan sonra hemen kaybolup gitsin istiyorum. kalmasın içimde.
tuhaf bir şekilde hayatıma giren, en umulmadık anımda bile beni gülümsetmeyi başaran ve hayatıma ilk girdiği andan beri bana ve kalbime mutluluk veren biri var.

belki garip ama, onunla konuşurken kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyorum...

arada sırada tatlı atışmalarımızla beni uyuz etse de dünya'nın en güzel gülüşlü insanına benden selam olsun...
lostun bitmesiyle survivor izliyorum , evet.
-sabah yüzümü sabunladığımda, anlamsızca seyrederim sabunlu suratımı aynadan.

-şiir yazmayı beceremem. düz yazıyla yetiniyorum.

-çok sinirlendiğimde veya üzüldüğümde, -küçüklüğümden kalan bir alışkanlık galiba- kendimi banyoya kapatıp aynaya bakarak ağlarım.

-dolunay çıktığında, balkona çıkıp biramı yudumlayıp moonlight sonata dinlemeye hastalık derecesinde bağlıyım..

-kendimi çirkin hissettiğimde, direk aynaya koşarım.. sonra rahatlarım tabi. *

-alay konusu olmaktan ölesiye korkuyorum.
az önce, telefonda yaklaşık bir saat üniversite hayatımı beraber geçirdiğim, ilk defa aşık olduğum ve kendi mallığımdan dolayı ayrıldığım, * o kadar zaman geçmesine rağmen hala unutamadığım, sorsalar son isteğin diye hiç düşünmeden ismini söyleyeceğim eski sevgilimle konuştum. o bana şu an beraber olduğu evlilik planları yaptığı sevgilisiyle ilgili sorunlarından bahsetti. ben de şu an beraber olduğum evlenmeyi düşündüğüm kızdan bahsettim biraz. biraz eski günlerden konuştuk.
ayrıldık, farklı şehirlerde herkes kendine yeni bir hayat kurdu. o, belki unuttu herşeyi, ona yaptığım en kötü şeyi bile sineye çekti belki ama, şu an bana dese ki; herşeyi boşver gel yanıma dese, seni hala çok seviyorum dese 1 saniye bile düşünmeden herşeyi arkamda bırakıp koşarım ona.
ben bir şeyle ilgilenirken,* kedi gibi sokulsa bana. onun güzel gözlerine baktığımda bana olan aşkını görebilsem yine. beni kızdırdıktan sonra yüzünde beliren o pişman ifadeyi görsem, her ne yaptıysa o güzel yüzünü, yumuşak saçlarını okşayarak uyutsam onu. olmaz artık işte.
dışım başka derken, içim sen diye haykırıyor.
(bkz: bu hikayedeki mal benim)
sevgili okulumuzun finallere çalışmak için bizlere ayırdığı altın kadar değerli bahar döneminden gümüş kadar parlak bir final haftası tatilini her dönem yanlış anlamış kılığına giriyorum. evet. bildiğin tatil yapıyorum sevgili sözlük. çaylar, kahveler, gezmeler, tozmalar, arkadaşlar, filmler, fotoğraf çekmeğe çıkmalar, çalgılar, çizimler, siparişler gırla gidiyor bu dönemlerde. biliyorum yalnız değilim ve bunu bildiğim sürece bu melek yüzlü şeytan ruhlu tatili vicdanım da hoş karşılıyor ister istemez.* itiraf edeceğim asıl husus ise okul bitip çalışmaya başlandığında da bu şişede durduğu gibi durmayan final tatiline devam etmek. evet çok korkuyorum sözlük. bir de kırıntıları pencereden aşağı silken benim.
bi yarım saat önce eski sevgilime hiç farkında olmadan hayatında duyabileceği en ağır lafı soktum.
hala gülmekteyim.
itiraf ediyorum kibar bi insan degilim ama bazen hayır demedigim oluyor
annem küçükken zayıf oldugum için beni kat kat kalın giysilerle giydirip öyle severdi.
gögüslerimin küçüklügünü zaman zaman kafaya taktığım oldu.
çikolata için ölürüm çünkü o benim için var.
5 ay önce sevgilimi ailesinin yanına gitmeden son kez görebilmek için balkondan atlayıp iki omurumu kırmıştım, şimdi belimde platinlerim var. iyileşiyorum.
zayıf olup diyet yapanlardanım.
serdar ortaç dan nefret ediyorum ama 2-3 şarkısını sevdim kimse bilmiyor***.
bir zamanlar kendime aşıktım.
kavga esnasında göt edici bi sakinliğe sahibim.
güzel kadınlara bayılırım.
hayali anne ve babam var.
benimle laf yarıştırılmaz sidik hiç.
muhteşem düz fön çekerim hem de fırça fönü. bunu bana öğrenmeme vesile olan gerizekalı kuaförlerimdir.
haftada en az 2 kere tek başıma olmak şartıyla deniz kenarında bir yerlere giderim.
güven duymadığım pek çok piçkırısını reddettim sadece arada aşkın peşinden gitse miydim diye soruyorum o kadar. her zaman degil.
güzel şarkı söylerim.
kitap benim için bir fetiş unsuru. fiziksel varlıklarına kokularına sayfalarına sapık duygular besliyorum.
gitarı bıraktım çünkü plaj gitaristi seviyesinden yukarıya çıkamadım. evet kız tavlanabilir ama bu benim işime yaramaz.
meme uçlarına piercing yaptıran kadınları arada düşünürüm düşündükçe midem bulanır bi tuhaf olurum. beni inanılmaz rahatsız eder.
asansöre yalnız bindigimde şarkı söylerim.
göktan çelikiz bir tanrı.
tanrı öldü bu arada biliyomusunuz neyse.
en sevdigim içki rakı ve kırmızı şarap tekilanın yerini birşey dolduramaz. içki içmeyenler ölmeli.
Nasıl? faşistim di mi? faşistim.
Coldplay in piyanisti eşinden ayrılsın gelsin benimle olsun.
8 tane felan mükemmel özelliklere sahip kadından oluşan bi haremim olsun isterdim. Bi tane de zavallı erkek girebilir aralarına.
erkeklere değer vererek onları aşağıladıklarını düşünüyorum yeni yeni. ama kadınların çogunun bu yetileri yoktur o yuzden salla.
Hiç aldatmadım.
Bazen robota bağlıyorum.
Küçük olmak bazen güzel bazen sıkıcı.
Kırmızı ruj bana hiç yakışmaz.
Dır dır dan nefret ederim.
Duygusuzum.
Neyse tutmiyim. Hayat güzel.
garib bir haldeyim, sonu yok belki ama beklemek de hoş.
-10 değil, 1 değil, 0,1 değil, 0,01 puanla benim yazdığım ve kesin olur dediğim kbbye bir başkası girdi sözlük. bense onun yüzünden bir alt tercihim olan pediatriye girdim. benim yerime kbbye yerleşen ve adını dahi bilmediğim kişiden nefret ediyorum sözlük. böyle bir denk getirsem ağzını burnunu kırasım var. hele ordan bir istifa ettiğini falan duyayım; bilemiyorum sinirden ne yaparım. madem benim bütün hayatım onun tercihiyle kelebek etkisi gibi tamamen başka bir yöne yöneldi; eşşek gibi bitirecek orayı! istifa falan edemez! etmesin lan, valla o ordan istifa ederse ve ben pediatride mutsuz olursam ona hakkımı helal etmicem sözlük. adi ş.refsiz herif! kinlendim yine!

-mutlu olma yetimi bıraktığım yerde unutmuşum sözlük.

-kim ne dese inanmıyorum. güven probleminin suyunu çıkardım, resmen 5 bilinmeyenli denkleme çevirdim. bana iyi bir şey söyleyenleri bile 'yalan söylüyor' diye düşünerek dinliyorum ama mücadeleden yorulduğumdan ya da karşımdakine ayıp olmasın diye 'hm hmm, teşekkür ederim.' falan deyip geçiştiriyorum. bu ne demek biliyor musun sözlük? bu şu demek; biri yalandan da olsa iltifat ettiğinde bile mutlu olamıyorum demek. iltifat etmeyip gerçeği söylüyorsa bile inanmadığım için yine mutlu olamıyorum demek. insan bu kadar güvensizlikle yaşayabilir mi? yaşayamaz lan!

-aha benim şuan yaptığım gibi seri itiraf yapanlardan da hazzetmiyorum sözlük. böyle gereksiz, y.vşakça bir hareket. ha madem hoşlanmıyosun sen niye yapıosun dersen sen de haklısın. ama konular bağımsız, o yüzden maddelemek daha doğru. yine de görüntü itibariyle sokunduruk bir görüntü bırakıyor sözlükte, nahoş.

-içi boşalmış kurumuş bir ağaç gövdesi gibiyim. dışım kabuk, yaklaşan 'yaşıyor' ve dolu zannediyor ama tınn.. içim bomboş. ne bir kalp, ne bir duygu. hiç bişey kalmadı. önceden olsa bu durum beni üzerdi ama şimdi bu bile bir şey ifade etmiyor. ve ben kimseye güvenmediğim için, kimsenin hiç bir dediğine inanmadığım için duvarlarımı öyle yükselttim ki; artık kimsenin girmemesi bir yana kendim de gökyüzünü göremiyorum. ne bir bulut, ne biraz güneş, ne umut vaadeden kayan bir yıldız..

-hayatın anlamsız bir rutinde devam ediyor olmasından çok sıkıldım. üst maddelerde bahsedilen hissizlik durumu da bununla birleşince 'ee, bu da bitti, sırada ne var?' hali oluşuyor. yaşamanın ekstra bir anlamı kalmamış gibi. ya bir atraksiyon ya da anlamsız tekrara bir son istiyorum. neyse ki hemen sonra Ankara'ya yağmur yağıyor, yaşamaktan vazgeçmek için fazlaca erken olduğunu ve bir kaç yağmur kokusunu ya da denizin tuz kokusunun beklemeye değer olduğunu düşünüyorum.

PS:an itibariyle Ankara'ya bir anda yağmur yağmaya başladı.. *
gece gece kafa sikiyorum sözlük...
son yazdığım entrylere baktım da seks, porno, kızlar, genelev ve çatalı görünen tesasatçıdan başka bi numara yok. nasıl bir insan oldum la ben?
(bkz: #8183268) iş bu entarideki şu cümleyi

- Hiçbir yerde takma fırsatı bulamadığı abiye çantasını takabilmek için evlenmemi isteyen bir teyzem var...

abi'ye çanta takmak olarak algıladım sözlük ve akabinde
(bkz: abi ne arar la bazarda) dedim.

yazardan ve sözlük camiasından özür dilerim.

(bkz: vay bana vaylar bana)
sıyırmak üzereyim.*