bugün

Harry potter'ı seyrettikten sonra her yalnız kalışımda kendi kendime patronus büyüsü yapıyorum.
kötü olmak bazen en iyisidir. bazen kötü olmalı.
(bkz: açım)
uzun entry okuma alışkanlığım var. saçma olsa da okuyorum ama "evet efendim" diye başlayan entry'leri okumadan geçiyorum. acaba günah mı işliyorum bilmiyorum ama, basıyorum eksiyi.
bilmiyorum işte offff.
bir süredir kapalı olan facebookumu geçenlerde açtım, ama eskiden zırt pırt giydiğim sayfanın yokluğuna o derece alışmışım ki günde bir kere anca giriyorum.

ben hiç böyle olacağını düşünmemiştir, bu husustan çok mutluyum lan.
samimi bi ittraf yapmak istiyorum. uludağ sözlüğüne yeni üye oldun ancak nasıl kullanıldığını bilmiyorum.
çok yalnızım ama öyle böyle değil aşırı derece de yalnızım sözlük.
bu yaşa geldik çoluk çocuk vs. ama hala içimde uktedir, bakire bir hatunla beraber olamamak.
evet sözlük, o güzel memleketim olan izmir e 5 gün sonra gidiyorum. nasıl heyecanlıyım anlatamam. sanki sevgili ile ilk buluşmaya gider gibi heyecanlıyım. izmir öyle bir yersin ki sen anlatılmazsın. herkesin sana bok atmasıda bu yüzdendir. kedi ciğer olayı. sana aşığım izmir, çok özledim seni. kordonda bira içmeyi, ksk - göztepe olaylarını, halkın birbirine gülerek yürümesini, halkının o sıcak kanlılığını, kafamıza göre takılmamızı, hayatın hiç durmadığı şehir seni çok özledim ve az kaldı.
acıktım be sözlük.
kafamda çizdiğim bir rota var. ne zaman canım sıkılsa o rotayı takip ediyorum.
durup dururken gözümün önüne birkaç kare geliyor, gidip o rotanın içinde arıyorum.
bomontiden sonra başka bira içmiyorum.
küçükken annem "ben daireye gidiyorum" dediğinde işyerini yuvarlak biyer sanırdım ve oraya her gittiğimde koridorda koşmaya başlardım; tekrar koşmaya başladığım yere geleceğimi sanıp ama annem beni diğer katlardan toplardı.
itiraf ediyorum küçükken şişman insanların tuvalete gitmediğini düşünüyordum.
hiç arkadaşım kalmamış.
5 aydan beri yazmadığım, yazmayı da düşünmediğim * sözlüğe belki gitmesi gereken yere gider diyerekten bişeyler karalamak istedim.

sözlüğün en tatlı, en sevecen, en delidolu, en çatlak kızı; * hep mutlu ol olur mu? hisleri insanlara yanlış şeyler yaptırabiliyor çoğu zaman. okulun bitince herşeyiyle mükemmel bir hayat seni bekliyor olacak eminim. hiç ama hiç üzülme!

biliyo musun? tam bir yıl olmuş dün. az önce farkettim.. *
bugün çok içten bir şekilde kendi kendime "allah benim belamı versin, ne zaman nasıl bu kadar iğrenç biri haline geldim?" dedim...gerçektende allah benim belamı versin,bugün nefret ettim kendimden.
az önce sırf annem ısrar etti diye sıcak bira içtim. iğrençliğini hissetmemek içinse meyve suyu pipetiyle içtim lan. ıykk.
O'na sarılmaya, öpmeye, koklamaya, beraber gülmemize 2 gün kalmasına rağmen uzakta olmak, o'na sevgi dolu sözler söyleyememek çok zormuş. keşke şu an "seni seviyorum" dese bana...
12 yaşıma kadar iker casillas'ı ilker casillas sanıyordum.
sıcaktı, uykusuzluktu falan derken gözlerim öyle şişiyor ki;her sabah feridun düzağaç olarak uyanıyorum.
yine konuşamıyorum, az önce ''ağzını,kırnını burarım'' dedim.
kırık hissini çok merak ediyorum. içten içe bir taraflarımın kırılmasını istiyorum ama olmuyor lanet olası.
ha bi de şöyle fena bir hastalık geçirip yataklara ya da belki hastanelere düşmek istiyorum. böylelikle beni kızdıran sevgilimin benim hastalandığımı görüp üzümesini vicdan azabı çekmesini görmek istiyorum. pis uyuz. hıh.
ve evet psikopatım.

edit: neden kötülüyosunuz?! size ne be alla allaa..
tam 00.00'da yazılan itirafları itinayla eksiliyorum.
itiraf ediyorum bazen tam dayaklık bir insan oluyorum.
her kayıp, onun için bir direniş olmalıydı.