bugün

"herkese merhaba,

104 nisan önce doğan bir yazara borçluyuz bu sayının temasını, bahsettiğim yazar 21. yy yeraltı edebiyatının tüm yazarlarını etkilemiş, kitapları ile onlara öncülük etmiş, ama en çok charles bukowski tarafından taçlandırılmış john fante'den başkası değil.

tezatların birleşiminden oluşan fante kitaplarının ruhu; mizah ile acıyı, boş vermişlik ile duyarlılığı, umarsızlık ile duygusallığı hep birlikte içerir. onun anlattığı aslında günümüz bilinçli insanının çok önceden çizilmiş bir portresi gibidir. oldukça basit, sıradan ve günlük olayları anlattığı kitaplarında, edebi süslemelere girmeden akıcı ve inanılmaz derecede sade bir dil ile psikolojik ve felsefi çıkarımlar yapabilmesi, azımsanamayacak bir yetenektir.

Eserlerinde Arturo bandini ismini kullanan Fante'nin en popüler iki romanı "toza sor" ve "gençliğin şarabı"'dır. umutsuz bir aşkın, yine alt yapıda mizah içeren bir duygusallıkla anlatıldığı "toza sor" edebiyat ile ilgilenen herkesin mutlaka okuması gereken, olması gerekenden yıllar önce beat edebiyatını dünya ile tanıştıran, kült bir kitaptır.

"benim yalnızlığım meyve verir." diyor fante, ya bizim yalnızlığımız? peki artık tamamen yalnız kalabiliyor muyuz, şarjlı tüm aletlerimizden kurtulup? belki üretmek ve de sağlıklı tüketmek için arada buna da ihtiyacımız vardır.

hepinize iyi okumalar."(experimental)

@______________________________________@
_____________söykü dergisi_________________
________________sayı 17___________________
_______________konu: kalem________________
@______________________________________@

yanlış hayat ... (ahlaksiz ve sorumsuz)
http://www.uludagsozluk.com/e/19018089/

bay waltz ... (bilgedenferrarisatinalanadam)
http://www.itusozluk.com/li.php?id=10260096

aşıp bitimsiz bozkırları ... (binucyuzon)
http://www.uludagsozluk.com/e/19117010/

kalemtraşk ... (hipnozcu)
http://www.uludagsozluk.com/e/18887964/

ağacın katli ... (konusurgibiyazanadam)
http://www.uludagsozluk.com/e/18865069/

kalemin özgürlük saltanatı ... (tanzamanitanyeri)
http://www.uludagsozluk.com/e/19043332/

hayaller içinde boğulan gerçekler ... (umut vadeden yazar)
http://www.uludagsozluk.com/e/19032385/

@_________________________________________@
*öyküler yazar isimlerine göre sıralanmıştır.

web sayfamız üzerinden yayını 01 nisan'da yapılacaktır.

tüm sayılar için:
http://www.soykudergi.com/

***

duyuru: önümüzdeki sayının konusu "taş". öykülerinizi, 18 nisan perşembe akşamına kadar soykuyolla@gmail.com adresine ya da bana iletebilirsiniz. (bkz: söykü dergisi sayı 18 taş)
teması alel acele seçilmişe benzeyen, söykü'nün yeni sayısı. yine de iyi ekmek çıkar bundan diyor, yazarlara başarılar diliyoruz.
Kalem olsun eli kâtib-i bed-tahrîrin
Ki fesâd-ı rakamı sûrumuzu şûr eyler
Gâh bir harf kusuruyla eder nâdiri nâr
Gâh bir nokta sükûtuyla gözü kör eyler.

yani şair der ki;

[Kötü yazışlı katibin parmakları kuruyup kalem olsun inşallah! Çünkü yazışındaki hatalarla (sin harfini şın yazarak) "sûr"umuzu (düğünümüzü), "şûr" (çorak, kekre, kuru gürültü) eyler. Bazen bir harfi (dal harfini) eksik koyup "nâdir"i (az rastlanan güzelliği) "nâr"a (ateşe, cehenneme) çevirir; bazen de (harften) bir nokta düşürerek "göz"ü "kör" eder (göz kelimesindeki ze harfinin noktası düşünce kelime kör okunur)]

hadi bakalım pamuk eller kaleme...
kimi zaman, gemini azıya alır da kalem; yatağına sığamayan bir deli nehre döner. suları yanardağın lavından sıcak; yazmaz ha! yakar üzerinde gezindiği kağıdı, dağlanır o vakit dizeler...

kurulup oturmuşuz, döş döşe
tahta divanında taş verandanın;
dillerimiz dünden teşne hoşbeşe,
kadriyenin türküsünü söyleriz;
söylerken, yaş dolar gözlerimiz.

gün geceye kavuşmuş bu aralık,
artık sessiz mi sessiz ortalık.
kadehte bağdan şarap; kan kırmızı,
mangalda; inceden cızırdayan balık.
yel estikçe gelir hanımeli kokusu,
göğüse; yarin başı yaslı, sıcacık.
parmaklarım siyah zülüflerin tarar,
pamuk elleri kalbimin yerini arar.
amaan! mızıklayıp durma be sarman!
elli yıldır beklediğim an; işte! bu an.
hergün ellerimle beslemesem seni,
derim; doğalı beri aç bu hayvan.

bozcaada yalısında taştan bir dam,
dam içinde uçuşur kuş misali beyitler,
seçer beğenir de dizerim amaan!
baharleyin, çiçek kokan dizeler.
--spoiler--
Canan’ın ölmüş bedenini, sırlı camına sıçramış birkaç damlanın izin verdiği boşluktan görebiliyordu; bu elem verici görüntüye dayanamayan Ahmet, aynayı tek yumrukta kırdı, kırılan parçalardan birini eline aldı ve ayakta öylece duruyordu ki Canan gözlerini aralayarak:
- Ahmet, ben öldükten sonra keyif içinde yaşamaya devam etmeyi düşünmüyorsun herhalde, şu elindeki aynayla seni bana kavuştur, haydi!
Ahmet, gözleri korkuyla fal taşı misali açılmış bir elindeki kırık ayna parçasına, bir ayna parçasından yansıyan görüntüye, bir de Canan’a bakıyordu. Elindeki aynadan yansıyan görüntü konuşmaya başladı:
- Ahmet, sen hiçbir zaman güçlü biri olamadın ve bizi her zaman zayıflığa mahkûm ettin, şimdi elindekini al boynuna sapla, hem de hemen ve bu eziyetimize bir son ver! Haydi, şimdi!
--spoiler--

Hayallerinizi korku dolu kabuslara dönüştüren bir gerçeklik akıl sınırlarını zorlayan tasvirlerle sizi bekliyor!

(bkz: hayaldi gerçek oldu)
Kalem aklın dilidir.
Miguel de Cervantes
kalem yazar şah'a gider, kalem yazar yar'e gider, kalem yazar derdin çözer, kalem yazar can'a değer.

- sunay akın ne de güzel tercüman olmuş bu hislerimize;

Ne kalem kılıçtan,
ne kılıç kalemden üstün olsun;
öğrensinler birlikte yaşamayı.
örneğin kalem;
aşk şiirleri yazsın.
ve köreldikçe kılıç yontsun.

sunay akın / 'asansör şiirinden'

- yıl 1535'de pir sultan'ım alır sazı eline de vurur ince teline;

"Kul olayım kalem tutan eline,
Katip ahvalimi şah'a böyle yaz,
Şekerler ezeyim şirin diline,
Katip ahvalimi şah'a böyle yaz.

Allahı seversen katip böyle yaz,
Dün ü gün ol şah'a eylerim niyaz,
Umarım yıkılır şu kanlı Sivas,
Katip ahvalimi şah'a böyle yaz.

Sivas illerinde sazım çalınır,
Çamlı beller bölük bölük bölünür,
Ben dosttan ayrıldım bağrım delinir,
Katip ahvalimi şah'a böyle yaz.

Münafıkın her dediği oluyor,
Gül benzimiz sararuban soluyor,
Gidi Mervan sad oluban gülüyor,
Katip ahvalimi şah'a böyle yaz.

Pir Sultan Abdal'ım ey Hızır Paşa,
Gör ki neler gelir sağ olan başa,
Hasret koydu bizi kavim kardaşa,
Katip ahvalimi şah'a böyle yaz."

pir sultan abdal / kul olayım kalem tutan eline

- yıllar sonra 'şah'; 'yar'e, çalıp-söylenen de bir hasret türküsüne dönüşür anadolulu'nun dilinde;

kul olayım kalem tutan ellere,
katip arzuhalim yaz yare böyle,
şekerler ezeyim şirin dillere,
katip arzuhalim yaz yare böyle.

sivas ellerinde sazım çalınır,
çamlıbeller bölük bölük bölünür,
yardan ayrılmışam bağrım delinir,
katip arzuhalım yaz yare böyle.

münafığın her dediği oluyor,
gül benzimiz sararuban soluyor,
gidi mervan şad oluban gülüyor,
katip arzuhalim yaz yare böyle.

pir sultan abdal'ım ey hızır paşa,
gör ki neler gelir sağ olan başa,
beni hasret koydun kavim kardaşa,
katip arzuhalim yaz yare böyle.

selda bağcan'dan dinlemek için;

http://www.youtube.com/watch?v=nifOKTzCLMU
aklın düşündüğün; dil söyledi.
dilin söylediğin; kalem yazdı.
kalem yazdığınla kitap eyledi,
okuyup da ilim eyleye çocuklar.

- doğru söyleyeni bu dünyadan kovdular! yağlı urgan ile darağacına vurdular. vurdular da yalan mıydı sözleri? padişahı da bu ülkeden kovdular.

"yürü bre! Hızır Paşa; senin de çarkın kırılır.
güvendiğin padişah ise, o da bir gün devrilir."

pir sultan abdal
o kalem ki, kul dilinde yazar ahval-i beşer
gönülden gönüle üflenir hak izni ile yaşar
nesl-ü adem nazar eder, asırdan asra taşar
hakkın ulu gölgesidir, baş alır hakim elinde

kalemdir, olur mevlana elinde aşık-i büryan.
yunus elindedir yanar, eder devr-i devran
en muktediri hak'tadır, yazar kader-ü cihan
süleyman dahi acizdir, dil-i zar olur elinde.
Yeryüzünün en barışçıl silahı olan kalem, insanca olanı ve ona yakışanı bembeyaz sayfalar üzerinde yazıya döktü. Kurşun kalem yazdıkça köreliyor, köreldikçe yeniden açılıyor ve açıldıkça yongalar halinde tükeniyordu.

O daima aklın düşündüğünü yazdı ve onuruna yaraşan evrensel değerini onun sayesinde buldu insan. Söz uçtu yazı kaldı. Kendi tükendikçe yazdıkları insanlığa miras kaldı.

"insanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanabilir.

Her bir politik birleşmenin amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır.

Egemenliğin temeli, esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz.

Özgürlük başkalarına zarar vermeden istediğini yapabilmektir: Her bir insanın doğal haklarını kullanması da toplumun diğer üyelerinin de aynı hakları kullanmasını garanti altına alacak sınırlar içindedir. Bu sınırlar da sadece yasalarla belirlenebilir.

Yasa sadece topluma zarar verebilecek eylemleri yasaklar. Yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya da zorlanamaz.

Yasa genel iradenin ifadesidir. Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla yasaların oluşturulmasına katılma hakkına sahiptir. Koruyan veya cezalandıran olarak yasa herkes için aynı olmalıdır. Bütün yurttaşlar yasalar önünde eşit olduğu için yeteneklerine uygun olarak ve özellikler ile yetenekleri konusunda ayrım görmeden, her türlü rütbe, mevkii ve göreve de eşit olarak getirilirler.

Yasanın belirlediği haller veya yasanın öngördüğü biçimin dışında başka bir yoldan hiç kimse suçlanamaz, yakalanamaz ve tutuklanamaz. Keyfi düzenlemeler yapılmasını isteyen, keyfi emirler veren, bunları uygulayan veya uygulanmasına izin verenler cezalandırılmalıdır. Ancak yasaya uymaya davet edilen veya yasalarca yakalanan her yurttaş yasalara itaat etmelidir. Yasalara karşı gelmek onu suçlu kılar.

Yasalar sadece kesin ve açık bir şekilde gerekliliği olan cezalar belirlemelidir ve hiç kimse suçun işlenmesinden önce ilan edilen ve gereği şekilde uygulanan yasalar dışındaki başka bir yasa nedeniyle cezalandırılamaz.

Her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayıldığı için; tutuklanması kaçınılmaz olduğunda, yani suçlu olduğuna karar verildiğinde göreceği sertlik yasa tarafından ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır.

Hiç kimse, dışavurumu yasalarla oluşturulan düzene zarar vermediği sürece inançları nedeniyle sorumlu tutulamaz.

Düşüncelerin ve inançların serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından biridir. Her bir yurttaş yasaların belirlediği durumlarda bu özgürlüklerin kötüye kullanımından sorumlu olmak şartı ile bu ifadelerini özgürce konuşabilir, yazabilir ve yayınlayabilir.

insan ve yurttaş haklarının garanti altına alınması resmi bir gücü gerektirmektedir. Bu güç herkesin yararı için oluşturulmuştur. Bu gücü kendilerine emanet edilenlerin özel çıkarları için oluşturulmamıştır.

Bu kamusal gücün ve yönetim görevlerinin devamlılığını sağlamak için genel bir vergi zorunludur. Bu vergilendirme bütün yurttaşların olanaklarına göre eşit ölçüde bölünmelidir.

Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla verginin gerekliliğini belirleme, bunu serbestçe kabul etme, bu vergilerin kullanımını gözlemleme ve verginin miktarını, matrahını, tahsil şekli ve süresini belirleme hakkına sahiptir.

Toplum tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkına sahiptir.
Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur.

Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olduğu için, yasaların belirlediği kamusal gereklilik açıkça doğmadıkça ve meşru bir tazminat ödenmedikçe kimse bu haktan yoksun bırakılamaz."
experimental dayıyı yine geçen seferki gibi heyecanla beklediğimiz sayıdır.
yine, çıkışı ertelenen.
eyvah benim öyküm yayınlanmadı hezeyanı yaratabilitesi yüksek sayıdır, bir "exp kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır" sayısı daha.
arkadaşların ellerine sağlık, güzel öyküler okumamıza vesile olmuş dergi. kritik yazısı yazamıyorum, pek beceremiyorum o iş elimden gelmiyor o yüzden okuduklarıma bir cümleyle değineyim.

hayaller içinde boğulan gerçekler: ahmet'in hayal ve gerçek arasında gidip gelen hayatını okumak güzeldi, sanki çok aceleyle yazılmış gibi geldi, çok çabuk bitti. onun dışında beğendim.

kalemin özgürlük saltanatı : bir hikayeden çok bir denemeyi andırdı. bütünlüklü bir yazı olmuş, içinde çok beğendiğim cümleler de oldu "mutluluğun olmadığı bir özgürlükten bahsedebiliriz ama özgürlüğün olmadığı mutluluğu hayal edemeyiz" gibi. genel olarak beğendim ama bir eksiklik de hissettim ama bu eksikliğin tam adını koyamıyorum.

ağacın katli : bir yalnız yazar hikayesi, yine hayal ve gerçek arasındaki çizgi aşılmış, daha ayrıntılandırılabilir ve daha sert bir öykü olabilirmiş ama yine de keyifle okudum.

kalemtraşk : yine bir deliren adam hikayesi, bu sayının konusu delilik olsa yeriymiş. ben bu hikayenin kurgusunu beğendim, sade anlatımı da hoşuma gitti. galiba bu sayıda en çok bu hikayeyi sevdim.

aşıp bitimsiz bozkırları : tadı damağımızda kalan, şiirsel bir nesir olmuş. gerçekten bütünlüklü olarak güzel bir yazı olmuş lakin sanki biraz fazla kısa olmuş.
bugün yayınlanması beklenen dergi. herkesin kalemine sağlık.
pek dikkat çekmeyen bir sayı oldu zannedersem.
exp dayı nerelerdesin deyü deyü dövündüğümüz sayıdır, artık yazdığımız öykülere ne yorum yapılır oldu ne de zamanında yayınlanır oldu, bu dergi işinin en kısa sürede disipline edilmesi şart oldu. exprimental nerelerdeysen duy sesimizi öksüz kaldık.
--spoiler--
kalemi açtığımda memelerini sıvazlıyordu.
--spoiler--
john fante'nin anıldığı öyküler demeti.
yanlış hayat - ahlaksiz ve sorumsuz

söykü'nün bu ayki sayısı kalem olunca, yayınlanan öyküler genel olarak aynı tarzda işlenmiş ve kalemi bildiğimiz anlamında ve görevinde kullanan öykülerle bezenmiş.

ahlaksiz ve sorumsuz'un bu öyküsündeki anlatım dili, okuyucuyu hikayenin içine çektiği yetmiyormuş gibi aynı odanın içine hapsediyor. öyle ki okuduğunuzda tarlabaşı'nda o pis ve hissi odada, olanca hisle dolu oluyorsunuz.

bir erkeğin iç dünyasını, bunalımını ve hayat bakış açısını anlatan bu öykü ne kadar karamsar bir öykü olsa da, kahramanı içine düştüğü durumdan kurtaranın nesnenin 'kalem' olması, kaleme, bir nesneye yüklenebilecek en güzel manayı yüklemiş oluyor.

yazarın eline sağlık.
kalemi dert görmesin.
bay waltz - bilgedenferrarisatinalanadam (http://www.itusozluk.com/li.php?id=10260096)

bilgedenferrarisatinalanadam'ın öyküsünde kahramanımız her ne kadar günümüzde yaşasa da ( bunu bilgisayar ekranına bakmasından, son model müzik setinden metal müzik dinlemesinden anlıyoruz) benim gözümde 18. yüzyıl, avrupa'sında, duvarlarını kandillerin aydınlattığı koyu renklere boyanmış, ahşap bir karyolanın bulunduğu oda canlandı.

yazarların yazmak için ihtiyaç duydukları duyguları temin etmedeki çabalarını mütemadiyen aşk acısı çekerek giderdiklerini malumumuz. lakin bu öyküde yazar çok daha farklı bir yöntemle muhtaç olduğu duyguya sahip oluyor.

ölüm her zaman kırılan bir kalem değildir. bazen kalemin kendisi de bir ölüm sebebi olabilir.

kendini okutturan ve yalın, anlaşılabilir bir dille yazılan bu öykü yazarın yeni öyküleri için heyecan duyma sebebimiz.

hiç bir tene saplanmamış bir kalemle yeni öykülerini de okuruz umarım.
aşıp bitimsiz bozkırları - binucyuzon

hafızam beni yanılmıyorsa binucyuzon'un söykü'de yayınlanan ilk öyküsü.
keşke daha uzun olsaydı da tadını tam olarak alsaydık. yazarın, yeni sayılarda, noktalama işaretlerine ve yazın diline ihtimam göstererek yazdığı öyküleri de görmek nasip olur inşallah.
kalemtraşk - hipnozcu

insanoğlunun bilinmeze ve şaşırtıcı olana duyduğu meraktan mıdır nedir, sonunu tahmin etmekte zorlandığım öyküleri okumak zevk veriyor bana. bu öykü tam da onlardandı.

hipnozcu öyküsünde sağ gösterip solu öyle güzel vurmuş ki, hamlenin sertliğiyle savrulan yanağınızdan sıçrayan kan damlaları bir delinin gömleğine düşüyor.

hep böyle yazsın, biz hep şaşıralım.
ellerine, emeğine sağlık.
ağacın katli - konusurgibiyazanadam

gerek konuşma satırı olmaması, gerekse 'dedi', 'dedim' kelimelerinin çokluğu, hem görsel hem de işitsel olarak çok yorucu olmakla birlikte öyküyü bohem bir havaya sokup, -okuyucu açısından- konuya hakim olma duygusunu elinden alıyor.

anlatılmak istenen olay döngüsü sürükleyici ve orijinal olmakla birlikte ihtimam gösterilmesi koşuluyla çok daha iyi olabilirdi.

umarım bu yorum yazar için olumlu olur ve onu yeni öykülerinde bir basamak daha yukarı çıkartır.
an itibariyle yayınlanan, söykü dergisi 17. sayısı.

keyifli okumalar; http://www.soykudergi.com/17-kalem/