bugün

2005'te hayatımıza girmiş ve hala saatlerimizi yiyen bir denizaltı simülasyonu. gelmiş geçmiş en iyi denizlatı simülasyonu olan silent hunter serisinin 3 numaralı üyesi. serinin 4. oyunu silent hunter 4 wolves of the pacific çıkalı 2 sene oldu ama ne yapayım ben amerikan denizaltısını. gerçi ona da u boot missions diye bir ek paket çıktı.

atlantik'te bir u boot komutanı olarak müttefik konvoylarına saldırmanın zevkini yaşamak isteyenler kesinlikle oynamalı. oyunda full dynamic campaign denilen olay mevcut. yani kariyerinizin ucu açık. önünüzde sınır yok. görevinizi nasıl yapacağınız, hangi şekilde hareket edeceğiniz tamamen size bağlı. mesela abd'nin savaşa girmediği dönemde denizaltım ile atlantik'i aşarak abd'nin doğu sahillerine vardım. periskop derinliğinde new york limanına girdim. periskopumu çıkarıp baktığımda karşımda new york gökdelenleri, özgürlük anıtı gibi yapıları görünce tek kelimeyle şok olmuştum.

oyunda savaşın başlamasında 1941 ortalarına kadar 150000 ton batırmak mümkün ama 1941'den sonra tarihi gerçekliğe uygun şekilde konvoylardaki eskort sayısı artıyor ve hayat bize cehennem oluyor. normalde dandik asw trailer'ları gördüğümüz yerde, hemen periskop derinliğine inip, tek torpido ile işini bitiren bizler artık 150-200 metre arasında derinliğe hapsolup, depth charge saldırıları altında inim inim inlerken tepemizdeki destroyerin siktirip gitmesi için dua eder hale geliyoruz.

eğer grey wolves isimli eklenti paketini yüklerseniz, karadeniz, hint okyanusu ve pasifik'te de görev yapabilirsiniz. bu eklenti kesinlikle yüklenmeli. ayrıca sh3 commander isimli ufak yazılım da oyun zevki açısında olmazsa olmazlardan. grey wolves paketi ile oyuna bir sürü tarafsız ülke de dahil oluyor. bunlar ileride tarihi gerçekliğe göre savaşa girerlerse giriyorlar.

bir anımı anlatayım mesela. bir gün yine u 337 ile la spezia'dan çıktım devriyeye. akdenizin sakin sularında ilerliyorum. bizim telsizci çocuğa da söyledim "koy şu yasaklı caz plaklarından birini de keyfimizi bulalım". louis armstrong dinleyip akdeniz'in keyfini çıkarmaya başladık. derken "orta büyüklükte bir gemi tespit edildi" diye telsiz mesajı geldi. verilen koordinatlara göre hesabımı kitabımı yapıp geminin önünü kesme yerimi belirledim. o bölgeye vardım ve periskop derinliğine inip sonarla bir tarattım. evet gemi bana yaklaşıyordu. ama hava bozmuştu. periskopumu çıkardım, gemiyi gördüm. uzaktaydı. geliş istikametine göre konumumu aldım. tek torpidoyla işinin bitmesi lazımdı. çünkü bu kötü havada güverte topunu kullanamazdım ve bu gemiye 2 torpido fazlaydı. torpido ayarlarlarımı yapıp solüsyonumu da hazırladım. ama deniz dalgalı olduğu için geminin bayrağını seçemiyordum. haritamdan konvoy istikametlerine baktım. burası iskenderiyeden kalkan ingiliz gemilerinin güzergahıydı. en fazla tarafsız bir ülkenin gemisi olabilirdi. o da önemli değildi. iştahla avın atış bölgeme girmesini bekledim. derken avım istediğim yere geldi. son bir çabayla bayrağını görmeye çalıştım ama dalgalı deniz periskop görüşümü daraltıyordu. mesafem de uzaktı. "torpedo eins! los!" diyerek 1 numaralı tüpten ilk torpidoyu yolladım. kronometreden atışı takip ettim ve tam isabet. manyetik tetikli torpido geminin gövdesinin tam altına oturmuş ve gemiyi ikiye bölmüştü. o anki orgazmik duyguyu oynayan bilir. neyse, yüzeye çıkma emri verdim ve batan gemiye doğru yanaştım. o sevinçle "şu sefilleri batarken seyredeyim" diyerek ilerlerken bir de ne göreyim? geminin üzerinde ay yıldızlı bayrak dalgalanıyor! hassiktir! göz yaşları sel olup aktı şerefsizim. görev dönüşü logbooktan kontrol ettim. türk yük gemisindeki 220 mürettebatın 194 tanesi şehit olmuştu. bu da böyle bir anımdır işte.

uzun lafın kısası oynayın bu oyunu işte. denizaltı olayına merakınız varsa, kaçırmayın. silent hunter 4'ü boşverin olum. asıl olay atlantik'te dönüyor.
silent hunter 5'in bilgisayara kurulup bilgisayardan kaldırılması arasında geçen sürede anlaşılmıştırki ubisoft bir daha bu kadar kaliteli denizaltı simülasyonu yapamayacak.
cebelitarık boğazı'ndan geçiş en az das boot adlı filmdeki kadar zor, neredeyse imkansız. fransa ya da almanya'daki filolardan birine bağlıysanız cebelitarık görevi pek çıkmıyor (en azından ben rastlamadım) ama akdeniz'deki filolardan birindeyseniz (toulan, salamis gibi) cebelitarık'tan geçmenizi gerektiren yerlere gitmeniz gerekiyor. 150 metre derinlikten sessiz seyirde saatte 3 deniz miliyle geçmek çok uzun ve zorlu bir süreç. bu sırada sonarınıza takılıp size uyarı verecek en az 10 destroyer ve torpido botunu da unutmayalım. aralarından biri sizi yerinizi tespit edecek kadar yakınınızdan geçerse s.ki tuttunuz demektir. boğaz ingiliz gemileriyle dolu olduğu için kaçmak imkansız gibi bir şey, denizaltının tipine göre maksimum derinliğe inmek yapabileceğiniz tek şey.

akdeniz'de devriyeye çıkmanın en güzel yanıysa sık sık yunanistan gemileriyle karşılaşmanız ki bu gemilerin hiç büyük konvoylar halinde, destroyer korumasında seyrettiğine şahit olmadım. 1 ya da 2 gemi halinde hareket ediyorlar ve kendinizi biraz geliştirdiyseniz tek torpido ile avlanabiliyorlar. akdeniz'in kötü tarafıysa operasyon bölgelerinizin hemen hepsi müttefik keşif uçaklarının menzilinde yani gündüz ve güzel havalarda suüstünde seyir sık sık b24 liberator gibi denizaltı avcısı bombardıman uçakları tarafından piç ediliyor.
Destroyer avlamada iyice ustalaştıktan sonra rastlanılan bir konvoyun koruması olan 2-3 destroyer avlanabilirse konvoyun büyük bir kısmı sadece deck gun ve hatta aa gun ile batırılarak torpido tasarrufu sağlanmış oluyor. tabi bu alanda da iyi olmak gerekiyor. Mümkünse bir süre tayin isteyerek yada cebelitarığı geçerek akdenizde görev alın. 1943'ten önce hem kolay avlar hemde hava şartlarının ılıman olması sebebi ile (yüzey saldırısı için) güzel skorlar alabilirsiniz.Boğazı geçmek için kıyı şeridine yakın gitmek ve sürekli hidrofondan destroyer durumunu kontrol etmek yeterli oluyor.tabi bir de gece yüzeye çıkıp akü şarjı ve gündüz su altından gitmek lazım.

Gemi batırmada en önemli şeylerden biri geminin ana omurgasını torpido ile kırabilmek. bunun için torpido derinliğini biraz daha alta çekmek gerekiyor ki tam geminin altında patlasın. orta-büyük tonajlı gemiler bu şekilde tek torpido ile bile batabiliyor.

tavsiyem tam kritik anlarda adamların yorulma faktörlerini de göze alarak 2 radioman, 2 watchman, 2 flakçı, 2 machinist ve 2 gunmen almak. üst rütbelerden de en az iki adam helmsman ve torpedoman, biri ise en azından machinist ve repairman olmalı. Denizde haftalarca dolaşıp tam savaşa girecekken adamlar ben yoruldum diyerek yerlerini terk edebiliyorlar çünkü. deck guna saldırı sırasında 2 deckci ve towera yüksek rütbe koyunca reloading süresi oldukça azalıyor.

merchant ve diğer hafif gemiler için torpido ziyan etmek ancak mecbursanız ve hava şartları çok kötüyse düşünülmelidir. deck gun armour piercing mermi ile geminin altına 2-3 başarılı isabet batırır bunları. Daha büyükleri için yüzeye çıkar çıkmaz geminin savunma silahlarını imha etmek, bacasını ve pervanesini vurup hızını topallamak sonrasında ise explosive ile kaptan köşkü vurmak adımlarının birinde gemiden hayır gelmiyor artık.

torpidolar ise farklı durumlara hizmet ediyor. saldırı taktiğine göre hızı ve menzili mutlaka dikkate alınarak alınmalı. yeşil başlı looping torpidolar bence en gereksiz olanı. bir konvoya atıyorsunuz, çok değerli stoğunuzdan bir torpidonuzu kimi vuracağı belli olmayan (merchant yada vasat tonajlı bir gemiye de gelebilir, hiç gelmeyebilir de) bir ortama yerinizi belli edip taktiğinizi sakatlama pahasına yolluyorsunuz, çok saçma. ileride çıkan güdümlüleri kıçtan destroyerlere habersizken atmak harikalar yaratabiliyor ayrıca bazı uç durumlarda destroyer tepede dolaşırken bu güdümlüler ile bizi arayan destroyeri vurabiliyoruz ama taktik meselesi tabi. Electric prop. 2-5km olanlar ve standart gas steam torpidolar can yoldaşınız olacak.

1943'ten sonra "neşeli günler" sona eriyor ve konvoylar daha kuvvetli, daha kalabalık, uçak devriyeleri daha sık ve düzenli oluyor. Kargo gemilerine bile top ve makineli tüfek konuluyor. Ayrıca radar ve sonar icatları da hizmete giriyor. Artık açık denizde yüzeyde fazla duramıyoruz, yerimizi tespit edip derhal destroyer yada bombardıman uçağı yolluyorlar. Savaşın sonlarına yaklaşırken deniz üsleri de kaybediliyor ve çok uzaklardan göreve/ devriyeye gitmeye başlıyoruz.

Save problemlerine karşı dikkat edin.Yedek alın ve abuk sabuk durumlarda, zırt pırt save etmeyin. savaşın sonlarına doğru save birikiminiz patlayıp oyuna girmeye müsaade etmeyebilir. Bu özelliği en göze çarpan eksisi.

Harika bir oyun. Ubisoft en güzelini üçte tutturmuş. zaten oynarken eksiğini bugını varsa da görmüyorsunuz.En zevkli oyun guruplarından biridir denizaltı simulasyonları. Silent service 2 action ağırlıklı ve red storm rising ise görselliği az, kısa ama harika oyunlardı. ancak silent hunter 3 uzak ara önde ve bu tip oyunlara olan talebe bakılırsa uzun süre daha iyisinin çıkacağını zannetmiyorum. 2.dünya savaşında alman denizaltısı, daha ne istenir ki.
harika oyundur.