sevdiceğinin akıl dünyasına hitap eden, faydasını gözeten, istifadesi tartışılmayan bir hediyeyi sunma eylemi. kitap imzalanmış ya da arasında solmuş bir gül bırakılmışsa bu da sevgili inceliğinin göstergesidir. *
sevgili kitap okumayı sevmiyorsa, boşuna yapılan eylemdir. alın kendiniz okuyun.
(bkz: al kitap götüne sokarsın)
güzel hediyedir.
şaşıranların çevrelerine yanlarındaki insanlara allah akıl, fikir versin.
kişisel gelişim kitabı ise arıza çıkabilir.
Kendinin felsefik görüşlü olduğunu bunuda sevgilisine yansıtmakistediğini gösteren yoldur.
abartıldığında boku çıkan hediye merasimidir. ben yaptım siz yapmayın.
Okuyan insan icin en guzel hediyedir vesselam.
eğer hatun kıymetini bilirse oldukça yüce bir harekettir.
bu hareket hatun kişinin zeki, en azından zeki olma potansiyeli olduğunu gösterir.
en azından peluş ayıcık ya da koca bir çikolata kutusu hediye edilecek kadar aptal olmadığını gösterir.
sevgilinin altında anlam arayacağı eylemlerden biridir. "acaba bana biraz oku da kültürlü biri ol mu demek istedi" şeklinde düşünebilir.

diğer negatif algılanabilinecek hediyeler;

(bkz: sevgiliye parfüm hediye etmek)
(bkz: sevgiliye kıyafet hediye etmek)
(bkz: sevgiliye film hediye etmek)
(bkz: sevgiliye şişme kadın hediye etmek)*
güzel bir eylemdir. hatırlanma sürenizi de uzatır ayrıca.
boş bir hediye genelde o kitap okunmaz.
en güzel hediyelerden birini düşünmüş olan sevgilidir.
kızımızın evine gelen giden arkadaşları tarafından kültürlü yorumları yapılması için alındıysa ve o kitap rafta süs niyetine duruyorsa,kızımız o kitabı münasip bir yerine sokmalıdır.
kitap okumayı sevdiğini bilmeden almaz. gayet mantıklı bir hediye ama sevmiyorsa o kitabı nereye koyduğunu bile hatırlamaz iki gün sonra; yani hediyenin bir değeri kalmaz.
tim burton- istiridye çocuğun hüzünlü hikayesi'ni hediye edin. çok tatlı olur.
Kitaplardan anladığınız kabul görmüşse, verilecek kitabın sizi yansıtacağını düşünmelerine sebep olacak eylemdir. Bir aşk romanı bu durum için abes kaçacaktır, kaçmalıdır, kaçar. Duygusal ya da hafif mizahi takılmak en uygunudur.
ülkenin kitap okuma ortalamasını yükseltmeyi planlayan çocuk. helal olsun be.
kendi okuduğunuz ve kendinizden izler bıraktığınız bir kitapsa hele çok daha güzel bir hediye olacaktır. Sonrasında karşılıklı kitap hakkında kritik yapılır, muhabbet edilir, yeri geldiğinde göndermeler yapılır. Bu ilişkiye daha mutlu anlar ekleme şansını tanır size.
Kitap okunmadığı taktirde hediye ediliyorsa trip çekmeyi göze almaktır.
yapılırken kırk kez düşünülmesi gereken bir güzellik.

rahmetli dedem emekli edebiyat öğretmeniydi. bana da edebiyatı o sevdirdi sayılır. kendisi şiir yazıyordu. roman yazmaya hevesim olduğunu biliyordu. bir gün; tanıdık bir matbaacısının olduğunu, senin romanını da, benim şiirlerle birlikte kitap haline getirebileceğimizi söyledi. sevinmiştim. üç tane olsun, yeter demiştim. yetmedi.

iki yıl önceki sevgililer günüydü. o'nunla bir kafede buluştuk. hediyesini bekliyordu. insan, sistemi sevmese bile içinde yer almaktan kaçınamıyordu. elimde bulunan, özenle sarılmış olan hediyesine baktı. vermeyecek misin diye sordu, gülümsedi. vermeyeceğim dedim, uzattım. eline aldı. kitap olduğu her halinden belliydi. asıl hediyeyi bekliyormuş gibi gözlerime baktı. bir şeyler söylemem gerektiğini düşündüm. hangi kitap olduğunu niçin merak etmiyordu? yüzümü buruşturup açmayacacak mısın diye sordum. bir şey demedi. paketi kendisi hazırlamış gibi düzgünce yırtabildi. kitabı gördü. kafasını yavaşça kaldırıp senin kitabın mı diye sordu? şaşırmıştı, niye sevinmemişti peki? “‘birörnek sevgi’ ha” deyip bana baktı. ilk iş olarak bu kitabı okuyacağım dedi. her şeye rağmen sevinmiştim. elimi cebime attım. gerçek bir gülüş gösterseydi vermeyecektim. gündelik masraflarımdan kısarak biriktirdiğim parayla aldığım yüzüğü çıkardım. kitaba ağzıyla gülmüştü. şimdi gözleriyle de eşlik ediyordu. parmağını elime alıp, yüzüğü taktım. mutlu olmuştu. kadınlar böyle mutlu oluyordu.

birkaç gün geçti. mutsuzdum. kaynağı da belliydi. neden bir çaresini bulamıyordum? bulmak mı istemiyordum? aradım, telefonlarıma düzgünce bakmadı. baktığında, kısa cevaplarla konuşmalarımızı bitirdi. biliyordum. aynı şeylere değer vermiyorduk. en başından beri belli değil miydi zaten? "belliydi." zaman sonra aradı. taksimum'dayım ben. buluşalım dedi. aklımdan yüz şey geçti. hiçbiri iyi değildi. merak duygusu, geriye giden ayaklarımın yönünü değiştirebilecek kadar güçlüydü.

kafeye gittim. sinirliydi. insan sinirli halde bulunuyorken gözleri hiçbir şeyi görmüyordu. yanına gidene dek beni göremedi. selam verip karşısına oturdum. almadı. "almasın." ellerini izledim. çantasının fermuarını hızla çekti. kim bilir kaç yılda yazmış olduğum romanı çıkardı. yırtıktı. insan böyle mi katil oluyordu? kendimi tuttum. kitabın kapağını yırttı, bağırdı: "kim bu zehra?" dedi. bağırdı: "kim bu elif?" bağırdı: "kim bu kadınlar?" aralarında annemin adı bile vardı. gözleri bu kadar mı dönmüştü? kağıtları söküp, buruşturarak yüzüme fırlattı. ıskaladı. ben neredeyim dedi bu romanda. yoktu. bir dahaki romanımda yerini sağlamlaştırmıştı. bilmiyordu. nasıl bağırıyordu böyle? insan bağırınca haklı mı oluyordu? on yıl sonra sessiz kalmamın bir cevap olduğunu anlayacak mıydı? annemden ne istemişti peki? bağırmaya devam ediyordu. rahmetlinin desteğiyle, yıllarımı alan yazı bütünü artık paramparçaydı. yüzüğü taktığımda anlamalıydım. anlamamış mıydım sanki, gözleri nasıl da parlamıştı. yüzüğü neden fırlatmıyordu? "birörnek sevgi." romanın adı buydu. kadınlar böyleydi işte, sevgisi yüzüktü. dünyada o kitaptan iki tane daha bulunuyordu. biri bende, diğeri ise dedemdeydi. yanlış yapmıştım. oysa aldığım yüzük gibi milyonlarcası vardı. çok daha iyi milyarlarcası vardı. işte kadınlar böyleydi. neye önem vereceklerini bilmiyorlardı. arkamı döndüm, fazla bile dayanmıştım. orada sadece romanım yok olmamıştı, romanımla birlikte sevgimi de yıkmıştı. bu kez ayaklarım geri geri gitmiyordu. aşağı indim. buruşturulmuş bir kağıt gördüm. aldım, içini açtım. benimdi. güldüm. dedem aklıma geldi. o da gülerdi. kaybetmedin, kurtuldun derdi. kaç saatte yazmıştım bu sayfayı? "şimdi yırtık." birkaç cümle okuduktan sonra bir cümle dikkatimi çekti. okudum. "... kadınları sevmek çok zordu."
Ben kendim yazdığım kitabı hediye etmiştim. Ne romantiğim demi. *
Çok anlamlı bir şeydir. Sevgilinin haberi olmadan birkaç sayfaya güzel şeyler yazilirsa tadından yenmez.
bir sevgilinin alabileceği en güzel hediye benim gözümde, tabi kitap seçimi de önemli.
oyuncak ayı almaktan daha iyidir.