bugün

Ama haksızlık bu... Hakkında ekşi ve itü'de yazılı onca girdi varken burada neden bir tanecik. Üstelik hemen hepsi Bornova Anadolu Lisesi öğrencilerinden.
Eeeee... Keser döner sap döner gün gelir hesap döner hocam.
Bu kadınla Suphi Koyuncuoğlu Lisesi'nde okurken muhattap oldum. ilkinde orta 1'de, ikinci defa geldiğinde ise lise 2'deydim. Her ikisinde de 2. dönem derslerimize gelmişti. Ve her ne hikmetse her iki gelişinde de 6 olan ingilizcemi 3'e düşürerek eylül'e bırakmıştı beni... Sadece onun yüzünden orta 1'den başlayarak Lise1'e kadar ingilizce dil kursuna gitmiştim. Ama o beni 2. gelişinde de bırakmayı başardı. Allahın sopası yok. Suphi Koyuncuoğlu Lisesi öğrencilerinin o dönem ingilizce bilgileri sıradan bir düz lise öğrencileri kadardı ve onun saçma sapan konuşma tarzına ve telaffuzuna aldırmıyorlardı. Zaten doğrusunu da bilmedikleri için o ne derse oydu. Ama gördüm ki Bornova Anadolu Lisesi'ne gidince oradakilerin gözünde madara olmuş. içimin yağları eridi, iliklerime kadar yayıldı bir sıcaklık. Zorla zayıf getirmeye çalıştığı ingilizcemi düzeltmek için kalktığım sözlüde kadınla ingilizce sohbet etmeme rağmen kadın zayıf vermiş ama sınıfın playboylarından olan arkadaşımın verdiği "Because, it iz very saçma" şeklindeki cevaba geçer not vermişti. Sadece bu değil ki, kızları pek sevmezdi. Hey büyük yarabbim. Yıllarca bunun sadece bize özgü olduğunu sanıp deli olmuştum. Meğer deli olan kadınmış. Oh be...

Bunun yan dairesinde oturan arkadaşım sırf okulda çektirdiklerinin intikamını alabilmek amacıyla futbol topuyla kaldığı tarafın duvarlarına şutlar çekerek intikam alırdı. Yapmadığı yoktu ki.... Yaa 6 gelen dersimi 3 ile bırakıyor ve hiç vicdanı da sızlamıyor. Kendimden şüphe ediyordum lan o zamanlar. Eylülde bütünleme sınavına girene kadar ne defterin ne kitabın kapağını açtım ama sınvda 3 ayrı öğretmenin girdiği sınavda 10 alıp geçtim. Ey sevgi karaköse o zamanda arkandan konuşuluyordu "Sevginin kurbanları bunlar" diye... Öylesine içim rahatladı ki tüm sözlüklerin literatürlerine girip ipin pazara çıktı diye sevinçten ağlayabilirim. Keşke o zamanlar olsaydı bu internet ve sözlük ortamları da taze taze yayınlasaydık anılarını...

Böyle şeyleri aslında konuşmayı sevmem hatta tiksinirim ama 6 sene boyunca benim kuşağıma çektirdiklerinin karşılığı olarak söylemeye kendimde hak görüyorum. O zaman anlatılan bikini giymek konusunda çok ısrarcı olduğu için eşiyle aralarının açılıp boşandığı söylenirdi. Keşke o zaman farketseydim de methiyeler düzseymişim sana. Küçük çinli...
bornova anadolu lisesi'nin en değerli kültür mantarıdır (şekil itibariyle kendisi mantara benzer fakat kültürü konusunda şüphelerim var). ingilizce bilmemesine rağmen bir dönem ingilizce bölüm başkanı olduğunu duyduğumda şok olmuştum. dört yıl boyunca ingilizce'den nefret etmemin yegane sebebi. alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste hocam. 9. sınıfta onun yüzünden iki kez takdiri kaçırdım ve bana ilk dönem çok koymuştu. hayatımın ilk ve son 36'sını aldım kendisinden. sınav zamanında özellikle kırmızı elbise ve topuklu ayakkabı giyer ki öğrencilerin dikkati dağılsın. ayrıca o topuklu ayakkabılarıyla yürürken sınav boyunca tık tık ritmik seslerle öğrencilere çin işkencesi uygulamaya çalışan organizmadır.

kendini hala yedi yıllıkların hazırlık sınıfını okutan ingilizce hocası sanır. ingilizce öğrenememe rağmen kendisinden güzel türkçe öğrendiğimi söyleyebirim (fi tarihi, mamafih gibi sözcüklerin anlamlarını ondan öğrenmiştim). saçı daima kısadır. sarı-kave tonları arası gidip gelir. postişleri varmış ve bir gün takmış okula gelmiş fakat ben okulda yoktum görmedim.

çeşit çeşit çantası vardır her ders yenisini koluna takıp gelir. bol bol güne gider pasta börek yer. office programını kullanamadığı için sınav kağıtlarını komşu kızına çıkarttırır. work-shit leriyle öğrencilerin mumunu söndürür. bir defteri vardır. sürekli sıfır verir (bkz: ziro iz for yu). bir keresinde derse geç gelmişti bizde dersi boş sanıp pencereden kaçmak suretiyle kantine gitmiştik ve sınıfça ziro almıştık. kırmızı bir ford ki'si vardı fakat onu sattı ve beyaz bir ford aldı. çok sigara içerdi fakat bıraktı ve çok şişmanladı adeta fil yavrusuna dönüştü. yemekhane menüsünde favori üçlüsü kuru fasulye, pilav ve turşudur. sınıfta bilemediği şeyleri gidip teneffüste diğer ingilizcecilere sorardı ve öğrendiklerini sanki kendi biliyormuşçasına anlatırdı (bizim kızlar bir keresinde hayriye hocaya sorarken yakalamış onu). eğer sınıfta bir soruya yanlış cevap verdiğini yakalarsak ben onun sizi denemek için söyledim, çürütün beni diyerekten konuyu geçiştirir. eğer konu hakkında çok yüklenirsen fatal eror verir.

gezi kulübündedir ve hemen hemen tüm gezilere katılır. erkeksen ve tipin düzgünse güzel not alabilirsin. fakat 9. sınıfta çok şişman olduğum için not koparamadım. bunu ar edip bir yazda on kilo verdim. tatil dönüşü beni gördünğünde oo hensım boy diyerekten yaltaklanmıştı. çünkü artık güç bendeydi. ilk veli toplantısında bizim sınıftan bir kızın babasına ingilizceyi sizden mi öğreneceğim diyerekten çemkirmiş ve olay çıkmış sanırım (kızın babası profesördü bu arada).

9. sınıftan sonra üç yıl boyunca okullar açıldığında ya sevgi hoca bu yıl bizim ingilizceci olmuşsa diye kara kara düşündürür ve gerilim yaratırdı. ve neyse ki bir daha ingilizcemize girmedi.

kendisi aydın-çineliymiş. aydınlı bir arkadaşın çineliler güzel göbek atar demişti ama hiç göbek attığına tanık olmadım. olmak da istemem. bence artık emekli olması gerekir olmadı ihraç edilsin. neyse ki geldi geçti ama aklım hep alt dönemlerdeki sevgizedelerde...