bugün

(bkz: semum)
2007'de lise birinci sınıfta kız arkadaşımla izlediğim korku filmi. kız korkar sarılır diye düşünürken ikimizde gülmekten yerlere yatmıştık amk. abartmayayım yerlere yatmadık ama güldük yani. swf. bahtiyar engin hariç oyuncu kalitesi de iyi değildi zaten.
Hasan karacadağ’ın ne kafa yaşadığını merak ettiren filmdir. Gece 12’den sonra yayınlanabilecek en fazla bir tv filmi olabilecek kapasitede bir film. Lakin değeri ilk serilerden olması olabilir. Hasan karacadağ ama iyi ama kötü bir emek sarf etti sonuçta. Büyüye karşı bir bilinçlendirme yanı sıra kötü tıynetli kişilerin aklına da bir tür karpuz kabuğu düşürme var sanırım. Bir de niye bu adamın tüm filmlerinde kokuşmuş leş parçalarıyla büyü yapılır hiç anlamam.
hayatımda gördüğüm en komik korku filmimsi.
yıllar evvel antalyadayken tek başıma sinemada izlediğim filmdir.

benimle sinemaya gidecek bir kişi bulamamıştım, cesaret yoksunu diye dalga geçtik bi de milletle.

filmin başında semum'un allahla konuşurken ''ben çamura itaat etmem rab!'' diye atarlanmasından anlamıştım ki bu arkadaş biraz psikopat bir arkadaş.

son sahnelerde semum'un boyutunda geçen sahneler saçmamsı olsa da fena değildi.

bu abimiz musallatta ki üç harfli abimizi öttürecek türden bir abi.

kendisini saygıyla anarken bu lap top neden kasıyor ulan?

kulağımda da bir takım sesler, ne iş olum ya?
hicr 27 de geçen "min nari es semumi" (semumun ateşi), dumansız ve çok yüksek derecede ateş anlamına gelen kelimedir. Bu isimde çekilmiş bir filmde mevcuttur. Bu tarz doğaüstü konular işleyen korku filmlerine saçma, komik v.s diyen arkadaşların yemek tarifi programları izlemesi mantık açısından uygundur. Soğan haşlamayı öğrenmek onlara son derece mantıklı gelecektir. Yıllarca götten uydurma vampirlere, yaşayan ölülere, kurt adamlara tırsan gobeller konu şeytan, cin olunca gülmekten kendilerini nedense alıkoyamıyorlar.
izlediğim en komik korku filmlerinden biri. imam efendinin cehennemin dibine inip şeytanla konuşması ve şeytanın ' senden de rabbinden de korkmuyorum' demesi beni feci güldürmüştür.
konunun yeni taşınılan bir evde cereyan etmesi başlı başına bir klişe. daha filmin başında biliyorduk ki ne olacaksa o evde olacak. sonra bahçıvan evden çürük et kokusu geldiğini söylüyor canan'a, kadın da "gerizekalı!" diyerek onu kovuyor. peki o ana kadar evdeki kokuyu fark edemedi mi de bahçıvan deyince farkına vardı?
sonra semum'un canan'ı ele geçirmesi de komikti, benim aklıma direkt kutsal damacana geldi. hele o semum'un sesi var ya. bak ben sana windows'un kendi ses kaydedicisinde yaparım aynı sesi, bir komedi filminden fırlamış gibiydi ses. korkutmaktan çok espri için malzeme oldu.
sonlara doğru cehenneme teleport yaptıkları sahneyse filme bir aksiyon filmi havası katmış. cehennemde yaratıkların hep beraber bir adamın üstüne yürümesi, adamın dua ederek kalkan oluşturması vs. bizim kültürümüze uygun bir konu değildi.

bir de filmde ucu açık, tamamen izleyiciyi ürkütmek adına konulmuş şeyler var. mesela patavatsız yan komşunun kaybolan karısı. sanki hasan karacadağ ondan şüphelenelim, ondan korkalım diye koymuş o karakteri, sonra konu bambaşka yerlere gidince onu unutuvermiş gibi, havada kalmış o kısım.

kısacası, başarısız bir korku filmi olmuş. izlemek zaman kaybı mı, yoo canınız sıkılıyorsa iyi gider. birçok sahnesinde güleceğinize eminim. bu tür şeylerden, yani anladınız işte siz, korkan biri olarak, beğenmedim ben bunu, olmamış.
ille de kaliteli türk korku filmi istiyosanız, gidin musallat'ı izleyin. benim gibi iki üç gün odada tek kalmaya korkarsınız.
genel olarak durağan geçen filmi, finalindeki müthiş sahne kurtarıyor. arkadaşlıktan ziyade dostluk ilişkilerimizi incelememiz gereken bir film. inanan olan veya olmayan gerçek hayatta da böyle değil midir kıskançlıklar, fesatlıklar, çekememezlikler..
yalan yok azıcık altıma sıçızladım. azıcık ama. valla azıcık lan. şşş varla yok arası minicik bi pıtırcık kadar. ühü.
gene olmamış hasan dememe sebep olan film. oyunculuklar desen zaten facia. 3d efekt felan dediniz ilk biz yaptık dediniz o kadar, yok o da olmamış, hatta trt'nin çocukları telefondan yarıştırdığı bir tane çocuk yarışması vardı bir ara kasaba mıydi neydi aynı onun gibi olmuş efektler, o derece yani. tamam korku sineması bugün türkiye'de henüz yeni yeni gelişiyor tabiki kusursuz, yamultçak bir film beklentisi içinde de değilim o kadar ama ne ararsan var bu filmde. bu kadar kötü olmasını da beklemiyordum açıkçası. bari korku değil de deneysel film adı altında soksaydınız vizyona biraz kotarırdı film.

her izleyen çok yüzeysel gözlemlemiş ve bahsetmiş zaten ama ben de değinmeden edemeyeceğim. arak desen bolca var exorcist mi istersin yok ben constantine mi alayım dersin? efekt desen rezalet, hiç o cehennem sahnelerine girmeseydin bari be hasancım film sonunda. o ne öyle street fighter gibi imam ile eddie'yi pardon semum'u kapıştırmışsın öbür tarafta, aduketler felan. canavar desen o da iron maiden'ın eddie'si. gereksiz milyon tane diyalog, senaryoda bir sürü havada kalan boşluk bla bla bla daha gider bu...

uzun lafın kısası çok çok merak ediyorsanız anca açın izleyin. kesinlikle vakit kaybı. hatta burdan bir kaç entry okumanız bile filmi karşılayacaktır. türk yapımı korku filmlerinden en kalitelisi olduğunu düşündüğüm musallat'ın yeri bu filmden sonra da gözümde değişmedi.
yalnızca ilk otuz dakikasına tahammül edebildiğim, burak hakkı denen şahsın sır kapısı oyuncularından bile daha amatör düzeyde oyunculuk sergilediği, çekilirken harcadıkları negatiflere acıdığım film.
Dün izlediğim, Hasan karacadağ yapımı, cin temalı bir türk korku filmi. Amerikan korku filmlerindeki hayalet (ya da o tarz şeyler) adı verilen varlıkları bizdeki cin temasıyla işlemişler. Burda hayalet ya da o tarz bir şey kullanmış olsalardı, ülkemiz kültüründe pek de yeri olmayan hayalet teması pek de korkutucu olmazdı diye düşünüyorum. Yani film cinlere ve biraz da büyülere inanan insanlara korkutucu gelebilir. Bunun dışında bir çok yan unsur filmin korkutuculuğunu aşağılara çekiyor. Böylece de Ortaya vasat altı bir film çıkıyor.

---spoiler---

Filmdeki kötü unsurları belirtmek gerekirse en üst sıraya oyunculuklar çıkıyor. Özellikle burak hakkı inanılmaz kötü bir oyunculuk sergiliyor. Filmin değerini çok aşşağılara çekiyor. Diğer oyunculuklar da burak hakkınınki kadar kötü olmasa da iyi sayılmaz. Herhalde en iyileri bahçivan karakteri olan ve kurtlar vadisiyle tanınmış olan zürriyetsiz erdaldı. Yani ismini hatırlamadığımdan böyle diyorum kendisine....

Filmdeki semum denen yaratığın görünümü eleştirildiği kadar kötü de değildi bence. Çıktığı sahnelerdeki müzikle beraber az da olsa korkutmayı (ya da ürkütmeyi) başarmaktaydı. Filmin sonundaki cehennem sahneleri, orijinal ve çakma constantine olan imamızla birleşince komik bir hal alsa da, bunu türk sinemasındaki teknolojik yetersizliklere bağlıyabiliriz. Yani çok da kızmamak lazım. Hollywood görselliği beklemek asıl saçma olan şey.

Filmde bir çok gereksiz ve gerilimi arttırmayı amaçlayan şey var. mesela komşu karakteri ve ucu açık hikayesi. Bahçivanın anlamsız deliliği ve anlamsız sözleri, üst kattaki köpek! Karakteri. Yani bunlar var da ne olmuş? Nedir yani bunların filmde bulunma amacı? Sanırım bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz dostum....

---spoiler---

Son söz olarak bence uzak durulması gereken başarısız bir türk korku filmi diyeceğim. Sadece (o da belki) cinlere inanan insanların korkabileceği bir film.
bu film sayesinde ilk defa, gittiğim bir korku filminde, salonun hep bir ağızdan aynı sahneye güldüğünü gördüm. psikolog, hocaya inanmayıp, hocanın eve getirilişini kabul etmeyince, hoca semumu kızdırır ve doktordan o'na dokunmasını ister. neticesinden doktor o kadar kötü ve komik kaçan bir oyunculukla tepki gösterirki izleyenleri ürkütmesi gereken bir sahne yalan olur.
yönetmeninin dabbe gibi bir referansı olduğu için izlemediğim film. ama korsanını da almadım değil. bi ara gülmek istersem daşşağına takar, izlerim.
insanın arkadaşlıklarını gözden geçirmesine sebep olan , düşündürücü bir film. korku efektlerine takınılmazsa ders bile alınabilir kendisinden. *
insanın bütün gözeneklerine tesir eden varlık.
3D çizimleri biraz saçma bulsam da fena olmayan bir türk korku filmi.
şeytana secde eden cehennem deki mahlukatlar...
Sonunda izlediğim film. Aman yapılmasaymış denilecek türden değil "Büyü" isimli ucubeden sonra hayli ilerleme kaydetmiş Türk korku sineması ancak sorunsal farklı islam inancının hakim olduğu topraklarda korku türünde eserler vermek zor, belli klişelere takılıp kalmanız olası zira Engizisyon türünde vahşeti yaşamamış, kültüründe bulunmayan hedef kitleye korku salmak, bunu yaparken de tabulara ve klişelere takılmamak zor.Uzaylı taşlayan topraklarda yaşıyoruz hocam kolay değil neyle korkutacaksın adamı. Bir ayrıntı daha Hasan Karacadağ Japon amatör sinemasında hayli bilinen bir isim. Şimdi filme gelince son bölümü izlemeye gerek yok, konu kopuk, oyuncu seçimleri yanlış (Türkiye'de evlenilecek idol erkekler arasında görülen Burak Hakkı korku filmine gider mi akıllı ol Hasan!), efektler kötü falan... iyi niyetli çaba, yetersiz malzeme, kötü ürün.
başrolde kalın sesli bir kadın vardır. gülerken ve ağlarken daha da kalın çıkar bu ses. ahmet gibi, mehmet gibi çıkar adeta. hele yatakta kocasına çıkardığı ah oh sesleri... sanırsın kırkpınarda pehlivanlar güreşiyor yarabbi.
vakit bollugundan gun itibariyle seyrettigim filimdir.

emegi asagilamayi dogru bulmam.. bu sebepten, "g.tumle guldum lan filme" falan demeyecegim. lakin filmde beni korkutan tek unsur "kedi" olmustur.. ki zaten ben normalde de kedi hayvanindan inceden tirsarim.. pis pis bakar kendisi her an bi bok yiyecekmis gibi..

bir de o son sahneler exorcist filminden aleni horguclenmis.. ayip lan bu kadar da belli edilmez ki, insan caktirmadan calar bari.
"türkler korku filmi yapar ama komedi olur" şeklindeki çoğu filme de uyan klişe yorumun artık amelelerin eline düştüğünü anladığım film.

türk sinemasının yaptığı en baba korku filmidir. nokta.

evet, burak hakkı başta olmak üzere oyunculuklar bazı yerlerde vasat kalıyor ve ayrıca animasyonlar da çok daha iyi olabilirdi, bu eleştirilere lafım yok. ama bunun yanında, mesela senaryo için bilgi araştırması konusunda ortalamanın çok üzerinde. kamera açıları, çekim teknikleri, diyaloglar ve kurgu da gayet güzel.

ülkemizin karı kız yemek için sinemaya giden ve 24 saat "ben bişeyden korkmam abi, beni kesseler acımaz" modunda gezen sıfır genel kültürlü dallamalarının yorumlarının aksine türk sinemasını rezil eden ve geriye götüren bir film değil, hatta günümüz türk sineması için gurur verici bir çalışma.
imam'ın şeytana aduket çektiği korku filmi.
son derece önemli mesajlar veren, sürpriz bir sona sahip; en iyi türk korku filmi.
güncel Önemli Başlıklar