bugün

görsel
https://de.m.wikipedia.org/wiki/Wakashud%C5%8D sübyancı hibinelermiş.
görsel
görsel

Samuray Zırhı. British Müzesi.

Başlıktaki boynuzların arasındaki sorguça dayanılarak, bu samuray zırhının Kaga Eyaletinin hükümdarı olan Maeda ailesinin bir hizmetkârına ait olabileceği düşünülüyor. Göğüs zırhı ve kolluklar, 16. yüzyıl sonlarına (Momoyama dönemi) tarihlenirken, başlık 17. yüzyıla, diğer parçalar ise 18.-19. yüzyıllara tarihleniyor. Göğüs zırhının üzerinde Unkai Mitsunao'nın imzası bulunuyor.

Edo döneminde (1615-1868) Japonya büyük ölçüde barış içinde olduğu için, bu zırh, savaşlardan ziyade törensel olaylar için kullanılıyordu.

https://www.facebook.com/...9/posts/3316493491722027/
Japonya'nın batılılaşma süreci olan meiji restorasyonu'nda feodaliteyi yıktılar fakat batılılaşmanın getirisi olan modern ordu düzeni yüzünden silah taşımaları yasaklandı. Buna karşılık satsuma isyanı'nı başlattılar ama başarısız oldular. isyandan sonra da hükümeti yıkmaya yönelik bazı gruplar var olsa da çoğunlukla işsiz kaldılar ya da harakiri yaptılar.

rurouni kenshin ve gintama biraz da bu sürece değinir.
görsel
görsel

Atalarımızla benzer özellikler taşırlar.

Misal ikimizinde kiri-sute gomen gibi adetleri vardır ama isimleri farklıdır. bizde "kelle vurmak" olan şey, onlarda "kiri-sute gomen" olarak geçer. zamanında isyan başlatanlara karşı yapardı selçuklu ve osmanlı dönemi atalarımız. şimdi öyle zamanlara geldik ki unutuldu bunlar. o yüzden herkes vatan hainliği peşinde.

Aah azizim. yaşamıyoruz artık öyle zamanlarda da insanlara hadlerini bildirelim.

Aslında kiri-sute gomen, karşısında ona saygısızlık yapacak olan, kendisinden tecrübesiz genç samurayların kellesini tez vurma hakkına sahip olmak anlamına gelen bir Samuray olayıdır.

Samurayların kendisinden düşük rütbelilere karşı uygulayabilmesinin kurallara uygun olduğu, kendisine karşı yapılan onur kırıcı bir hareket sonrası meşru müdafaa olarak hemen akabinde kafayı kesip cesedi de olay mahallinde bırakmasına verilen isimdir.

Hiçbir cezası da yoktur.

https://en.wikipedia.org/wiki/kiri-sute_gomen

Wikipedia'ya göre de günümüzde japonlar bu kelime öbeğini "olacaklar için şimdiden özür dilerim" anlamında kara mizah tarzı kullanmaya devam ediyorlar ve samimiyetsiz bir özür olarak görüyorlar.

daha iyi görseller sunmak isterdim ama formata aykırı tahmin edebileceğiniz üzere..
Japon derebeyinin hizmetindeki savaşçı.
Kaynak: tdk.
ilk başta toprak sahibi zenginlerin çocuklarından müteşekkil elit savaşçılardı samuraylar sonra şogunlarına ölesiye bağlı kendilerine has düsturları olan can korkusu olmadan savaşan şovalyelere dönüştüler bunlar ordularda küçük sayılarda bulunurlardı önden mızraklı eğitimsiz köylüler karşı orduyu yıpratır sonra esas oğlanlar piyasaya çıkardı evin yıkılsın meiji nasıl kıydın yiğitlere.
japonyada toprak agasinin fedaileri. daha cok atli okcu olarak savasmislar yuzyillar boyu. hic bir sekilde onurlu falan degillerdir. koyluyu soyma, ezme, yagmacilik, kabadayilik, itlik gibi pek cok kotulugu yapmislar. imparator kokunu kuruttu bunlarin yoksa daha asirlarca toprak agalarina savasip japonyayi bin parca birakacaklardi.
kendi icinde cok katı kuralları olan japon savascı sınıfı. iki adet kılıc tasırlardı. bunlardan biri katana adı verilen geleneksel yontemlerle yapılan ana savas silahı idi. digeri ise katana'dan daha kısa adına vakizashi denilen kılıctı ki bu kılıcı genellikle harakiri esnasında kullanırlardı.
japon dövüşçü. ya da asyalı. ya da öyle bir şey. ama çekik gözlü olduğu kesin.
japon samurayları:

görsel
Japonya’da Samurayların saçları onurlarının simgesiydi. Başının tepesi kazınan Samuray, iki yanda ve arkada kalan saçlarını özenlice topuz yapıyordu. 19. yüzyılda Batılılaşma hareketi sonucu Samuraylar ortadan kaldırıldı. Hepsine saçlarını kesmeleri emredildi.
"Hizmet eden kişi" anlamına gelir. Para ya da çeşitli şeyler karşılığında savaşçı olarak hizmet etmişlerdir. Japon kılıçları kullanırlar. Bu kılıçlar o kadar keskindir ki fazla efor sarf etmeden rahatlıkla kesebilmektedirler. Bir savaşta mağlup oldukları zaman küçük kılıçlarıyla "harakiri" yani karınlarını kesme yöntemiyle intihar etmişlerdir.
https://www.youtube.com/watch?v=T8_8ArIjndA
japonyada iyi eğitimli asker dir. özel eğitimleri ile üst düzey nitelikli savaşçıdır.
yaşayan son samuray hiroo onoda 16 ocak 2014'te yaşama gözlerini yummuştur.

japon kardeşlerimizin acılarını paylaşıyoruz.
https://www.youtube.com/watch?v=DMBbeYD1Lpk
samuray, eski Japoncada “hizmet etmek” manasına gelen saburau kelimesinden türemiştir. Samuray ölüm korkusunu yenmiş kişidir,kendisini zaten ölümüş kabul eder ve bu yüzden ölümden korkmasına da gerek yoktur. O bağlı olduğu efendisi “Daimyo” ya kayıtsız şartsız bağlıdır elinde kalan tek şey ise dokunulmaz olan onurudur. Yaşam felsefesi kökleri Zen ve Şinto’ya dayanan “Bushido” dur. Bushido “Savaşçının Yolu” demektir. Bushido çok katı ve keskin ilkelerle belirlenmiş bir yoldur. Samuray karakteri ve kişiliği de bu yolda biçimlenmiş olup sert,keskin ve acımasız bir savaşçıdır. Bushido özünde ölüm yoludur. Yaşmla ölüm arasında bir seçim söz konusu olduğunda ölümü seçmektir. şeylerin içine nüfuz edebilmek,kararlı olmak demektir. Burada anahtar “irade”dir. Bushido’nun bu ilkeleri eski meksikalı büyücü-savaşçı bilgi adamlarının bilgi yoluyla paraleldir.
Samuraylar 9-12 yy. larda japonyanın savaşçı sınıfı olarak şekilenmişlerdir. Hizmetlerinin karşılığında bağlı oldukları daimyodan pirinç ve yönetici kademelerinde olanlar da ayrıca arazi alırlardı. Barış dönemlerinde boş vakitlerinde ayrıca kendileri için tarım yapabilirlerdi.
Bir daimyo öldüğünde -Tokugawa’lar döneminden önce- ona bağlı samuraylar seppuku yaparak kendilerinin ve bazen tüm ailesinin yaşamına verirlerdi. Tokugawa döneminde bu yasaklanmıştı. Esasen seppuku efendisine karşı hizmetinde büyük bir kabahat etmiş samurayın onurlu ölümüne izin vermekti ve son derece itinalı bir ritüelle yapılırdı. Seppuku salt samuraya has bir tavır olmayıp bugün bile görülen japon kültürünün bir parçasıdır ama samuraylar bireysel keskinliklerinden ve onurlarına düşkünlüklerinden dolayı seppuku ile daha bir özdeşleşmişlerdir.
Efendisi ölen samuray eğer seppuku yapmadıysa kaleden ayrılır ve gezgin bir savaşçı olurdu artık bunlara “Ronin” denirdi. Ronin uzun uzun o köy senin bu şehir benim dolaşır dururlardı. Samurayın ronin olması için efendisi ölmesi gerkemezdi. Bir samuray efendisini kızdıracak bir kabahat işleyebilir ve bu yüzden kovulabilirdi ya da samuray efendisinden izin isteyip bir süreliğine kaleden çıkıp ronin olarak ülkeyi dolaşabilirdi ki bu çok takdir edilirdi çünkü kale dışında hemen her türlü tehlike tek başına kalan samurayı beklemekteydi. Hiç kuşkusuz en ünlü ve büyük ronin büyük kılıç üstadı Miyamoto Musashi’dir. Musashi büyük “Savaşçı Hac”ına henüz 16 yaşındayken başlamış,sayısız düellodan zaferle çıkmış 6 kez de büyük savaşlar için ordulara katılmış ve savaşmıştır. Yolculuğu boyunca kendisini yalnızca “Kılıç Yolu” yla aydınlanma arayışına vermiş,yetkinleşmek uğruna insanlıktan kendi elleriyle çıkarmıştır yaşamını. Hiç evlenmemiş kılıç yolunda yetkinleşmek dışında başka hiç bir iş yapmamıştır. Yolculuğuna 50 yaşında strateji yolunu kavradığında son vermiştir. Ve yaşamının son 2 yılında bir mağarada inzivaya çekilerek meşhur savaşçı yolunu anlattığı kitabı “GoRin No Sho” -Beş Çember- i yazmıştır. Musashi Japonlarca “Kensei” yani “Kılıç Piri” kabul edilir. Ardında bıraktığı kitabı hem savaş stratejisi hem de ireysel dövüş tekniklerini içerir.Büyük usta savaşçılığının ve engin bilgisinin yanında ayn zamanda bir ressam ve heykeltraştı da…
Samurayın savaş sanatında kulanıp zamanla ustalaştığı bir kaç temel silahı vardır. Bunlar ok,kargı,mızrak ve en özel olanı da biri uzun diğeri kısa 2 kılıç (katana) dır.
Katana bir samurayın ruhudur. Samurayla katana arasında çok özel sarsılmaz bir bağ vardır ve her samuray katanasına bir isim verir. Uzun katana sadece dışarıdayken takılır ve kullanılırdı kısa katana ise her zaman üzerlerinde olurdu. Samuraylar eğitimlerini dojo denen özel çalışma salonlarının kapalı alanında ve bahçesinde yaparlardı. Sık sık düellolar yaparlar ve bu düellolar bir taraf sakatlanıncaya ya da ölene dek sürerdi. Kılıç kullanma sanatının ismi Kendo’dur ve anlamı “Kılıç yolu”dur. Kendo bir ustanın rehberliğinde çok zorlu bir eğitim gerektirir. Kendo öğretileri, Zen öğrencisinin maruz kaldığı ürkütücü sözel saldırılarına benzer. Ustasının reberliğinde Kılıç yolu’nda ilerleyen öğrenci yavaş yavaş kavrayış ve anlayışa ulaştırılır. Kendo öğrencisi gecesini gündüzüne katarak sürekli hırsla çalışır,tüyler ürpertici savaşların dehşet dolu tüm tekniklerini öğrenir ta ki kılıç kılıç olmaktan hırıs da hırs olmaktan çıkana ve her durumun kendiliğinden bilgisiyle donanana dek…
Samuraylar salt bir savaş makinesi olmanın ötesinde kendilerini sürekli estetik ve felsefi açıdan da geliştirirlerdi. Günlük savaş eğitimleri dışında olabildiğince sade bir yaşam sürerlerdi. Savaş pek çok kültürde olduğu gibi başlı başına bir sanattı. Yaşamlarının her anında Zen ve Şintoizm etkisi apaçık görülürdü. Zen savaş sanatlarıyla başabaş gitmekteydi. Zen’de inceliklere yer yoktur,doğrudan şeylerin doğasına özüne yönelir. Tören yoktur,öğreti yoktur,Zen öncesinde Buda’dan sessizce alınan bilgiyle başlamış olup sonrasında Buda bile bir engel olarak görülüp direkt hedefe yönelmişir. Bir Zen hikayesi bunu pek güzel anlatır:
Bir gün zengin bir tüccar artık işi gücü bıakıp aydınlanma yolunda ilerlemek içi bir Zen keşişine gelir… O esnada keşiş bir Buda heykelinin önündedir ve aydınlanmak arayışındaki tüccar derdini keşişe açıklar. Keşiş gayet ciddi bir şekilde Zen’in zorluklarından bahseder ve Buda’nın heykelini göstererek “başlangıç olarak Buda’nın önünde eğil ve ona saygılarını sun..” der. Adam Buda’nın önünde eğildiğinde keşiş adamın kıçına tekmeyi basar ve adam heykelin önünde yere kapaklanır. Keşiş gülerek bağırır gördün mü der Buda’yı ve adam o an aydınlanır. Buna Zen vuruşu (şok) denir…
Zen’in ödülü kavrayıştır ve bu tamamen kişiseldir. Zen’de aydınlanma davranış değişikliği anlamına değil,gündelik yaşamın doğasının kavranması anlamına gelir. Varış noktası aslında başlangıçtır ve büyük erdem sadeliktir. Bir samuray için düşmanı, ona karşı öfkeden kudurduğu kişi değil onun onur konuğudur.
Samuraylar toplum içinde dokunulmazdırlar. Bir samurayı görenler gözlerini kaçırıp başlarını eğerek onu selamlar ve yolundan çekilirlerdi. Samuraylara bir saygısızlık, onun onurunu gölgeleyecek bir davranışta bulunulması mesela katanasına dokunulması düşünülemezdi çünkü samurayların hesap vermeden öldürme yetkileri vardı ki bir saygısızlıkta bu yetkilerini çekinmeden kullanabilirlerdi.
1876 yılında samuray sınıfı dağıtıldı ve yerine modern silahlı batılı medeniyetlerin tarzında ordu kuruldu. Samuraylar Japonya tarihinde 700 yıl kadar var oldular. 250 yıl kadar süren barış döneminde pek çok samuray ya ronin oldu ya da öğretmen ,zanaatkar olarak halkın arasına karıştı. Bu dönem dışında Japonya tarihi sürekli savaş içinde geçti ve tabii samurayın kılıcı gölgesinde…
geçenlerde bir berberden öğrendiğime göre "ibne" ile eş anlamlı olarak kullanılabiliyormuş. zira yaşı 70'e dayanan berberim bana ismi-lazım-değil bir ünlünün homoseksüel olduğunu anlatırken;

- samuraymış o.
+ nasıl samuray?
- nasıl mı? hem de makarimasulardan.
(bu esnada el hareketiyle kişinin pasif gay olduğunu bir güzel anlatmıştır)

(bkz: ben bugün bunu gördüm)
(bkz: himura kenshin)
http://gurcancicek.blogspot.com/search/label/Samuray
ski japonya da soylu askerlere verilen isimdir. onları özetleyecek kelime onur olabilir. son anlarına kadar efendilerine yakışır bir asker olup onurlu bir ölüm için yaşarlar. aikido samurayların bulduğu bir savunma sanatıdır. samuraylık imparator meiji tarafından 1876 da kaldırılmıştır. bu devirde efendisiz kalan bir çok samuray harakiri yaparak intihar etmiştir. bunun en iyi örneği son samuray filmidir. film de gerçek olaylar anlatılmıştır.
(bkz: son samuray)
(bkz: harakiri)
bir türk ismi. evet bir türk ismi. askerde bir arkadaşımın adı samuray idi. tabi ilk duyunca güldük, japon musun sen dedik. o da bize samuray öz türkçe bir kelime dedi. samur ve ay birleşiminden meydana geliyor, yumuşak ay anlamına geliyor demişti. türkçe bir kelimeyi nasıl anlamadık diye kendimizi ayıpladık.
Samuray felsefesinin anlaşılmasında çok önemli ve güçlü bir gelenek,seppuku...Bushidonun erdemlerinden söz eden Hagakure'de ''samurayın yolu ölümde bulunur'' yazar.Bu cümle savaş alanındaki ölümün,bağlılığın en yüksek derecesi olarak görüldüğüne işaret etmektedir.
(bkz: uzakdoğu dadaşı)

dipnot : ikisinin de düsturları aynıdır.*