bugün

küçük kara balık, bir şeftali bin şeftali gibi kült olmuş çocuk kitapları yazmış, genç yaşında ölen iran lı yazar...özellikle küçük kara balık mutlaka okunmalıdır.birazda cesur bir ifadeyle küçük prens kadar basit ve etkileyici bir eserdir...
belli bir yaş grubunun eserlerini okuması gereken nehirde boğulduğu söylenilen ama öldürüldüğü tahmin edilen yazar.ölümüyle ülkesi mollalara kaldı.
azerbaycan asıllı iran'lı yazar, ögretmen.ögretmenlikten başlayarak her zaman için halkın toplumsal ve ekonomik yapısını incelemiş, halk edebiyatından derlemeler yapmıştır.iran'daki o baskı döneminde sancılı bir hayat sürmüş ve fikirlerinden ödün vermemiştir.1968 yılında Aras ırmağı kıyısında ölüsü bulunan yazar için falili mechul(!) bir cinayete kurban gitmiş denebilir.

özellikle küçük kara balık eseriyle cocukluktan itibaren okurlara paylaşmayı, sevgiyi, cesareti gösterir.ünü tüm dünyaya yayılmış bu devrimci yazarın kitapları bir dönem ciddi yasaklamalarla karşılaşmıştır.
kunduz ile karga , sevgi masalı diğer güzel kitaplarındandır.
hiç beklenmedik bir anda aras çayında ölü bulunan,yaşadığı süre boyunca kendisine yol gösteren diyalektik yönteme titiz bir sorumluluk duyarak yazmış tebriz li insanoğlu!
''kırlık,kıraçlık,susuz,sulaksız bir köyün yanı başında büyük,bakımlı bir bahçe upuzun uzanıyordu...'' diye başlayan bir şeftali bin şeftalinin yazarıdır!tüm kitaplarını işçi çocuklarına adamıştır!
asıl mesleği öğretmenlik olan azeri yazar. hümanistti. çocuklar için kaleme aldığı eserleri, verdiği mesajlarla büyüklere de hitap eder. o dönem bazı kesimlerce hümanist yanı eleştirildi ve bir sabah aras çayı kenarında ölü bulundu. zülfü livaneli kendisi için bir şarkı yazmıştır.

doğu dalga dalga vurdu
taht bir yana şah bir yana
behrengi' nin soluğunda
taht bir yana şah bir yana
kemalettin tuğcu, ömer seyfettin gibi isimler ile büyümü$ler için pek bir anlam ifade etmese de, benim için, çocuksu edebiyatı yeti$kinlik düzeyine de zerketmeyi ba$armı$ ender insanlardan biridir behrengi.

tüm umutsuzluklara "atıl kurt!" diyebileceği bir hissiyat ile yakla$abilmesi için tanrı'nın kendisine ne kadar da yardımda bulunduğuna şüphe yok. cansız bedeninin kuru bir derede, o hep kendini benzettiği "eğri büğrü susam bitkisi" gibi bulunması ise yine tanrı'nın oyunu, $üphesiz.

gerek iran edebiyatı, gerekse dünya edebiyatının onu hatırlaması için ardında "kavun acısı bir yalnızlık" ile soslanmı$ yazık bir öykü bırakmı$ samed. (yaa samed, adını almasaydın keşke tanrı'nın.)
masalındaki bir karga ya;

" karnım açsa ve yavrularım açsa niye hırsızlık yapmayayım? bunun neresi günah? asıl günah açlıktan ölmektir."

dedirtmiştir.
kendisini ilkokul çağlarında okuyan bir çocuk olarak, her kitabını rüyalarımda ayrı ayrı yaşadığım yazar...
sabahattin ali ye o kadar çok benziyor ki hayatı. o da öğretmen ve yazar. muhalif.. sınırı geçti/geçecekken ölü bulunmuş. zamanının önemli faili meçhullerinden.. behrengi azerice yi çok iyi kullanmasına karşın daha fazla kitleye ulaşma kaygısı ile eserlerini farsça yazmış. Yukarıdaki entrylerde bahis olunduğu gibi şahla arası pek iyi değilmiş. yoksul bir işçi ailesinden olmasından ve köy köy dolaşıp iran ı tanımasından mütevellit karakterleri toplumun alt tabakasından seçmiş. ve 1968 herşeyi bırakmış. hayatından bahseden kitapta ölümünün tam tarihinin 31 ağustos olduğu ve mezarının tebriz de olduğu yazıyor.
antuan sentegzüpe'ye o kadar benziyordur ki hayatıı.. ikiside kitaplarında çizdikleri kaderin, aslında sonraki hayatlarını okuyucuya betimleyen bir kurgu çıkarmışlardır. uçağı çöle düşüp küçük prensle karşılaşan pilot, aslında uçağıyla kaybolup bulunamayan sentegzüpe'dir...

Ya da büyük diyarlara gitmek için hayatından vazgeçen, bunu sonraki nesillere biraz naif biraz da karamsar ama sonuna kadar gerçek bir şekilde anlatan samed... o da yobazlar kafasını kestikten sonra suya akan kanıyla sonsuzluk okyanusuna karışmıştır aslında.. fakat bunu herkes bilemez, özellikle de büyükler. bunun için çocukken polis ya da asker olmak isteyen çocuklar büyüyünce nedense çocuk olmak isterler. hep suya karışabilmek, küçük prens'e kavuşabilmek için.. çünkü büyüyünce her türlü silahla öldürmeyi öğrendikleri halde, can aldıktan sonra yaşayacakları vicdan azabını bilemezler, ancak çocuk oldukları zaman kurabileceklerdir naif hayallerini...
29 yaşında aras nehrine düşerek ölmüştür. şahlık rejimini eleştirmesinden ötürü suikasta kurban gittiği ihtimali yüksektir. kendisinin kitapları hala iran'da yasaktır.
Varlığının sebebini milli kültürüne adayan, sonu dedesi Esad'ın sonu gibi Aras nehrinde yitip gitmek olmuş olan çocuk öykücüsüdür. Kendisini şöyle anlatmaktadır:
"Mantar gibi köksüz doğmadım, anasız, babasız.Fakat tıpkı mantar gibi yaşadım, ama mantar gibi de elden ayaktan kesilmedim. Azıcık bir nem bulsam emdim, özümsedim. Çünkü sulayanım olmadı beni. Tıpkı iğde ağacı gibi geliştim. Eğri büğrü, azıcık suya yetinerek.
Azerbaycan köylerine öğretmen oldum."
ulduz ve kargalar sevdiğim bir kitabıdır. ilkokuldaki solcu öğretmenimin verdiği kitaplardan sadece birisidir.
dönemim milli eğitim bakanı abbas guli'ye yazdığı mektup.

--spoiler--
" kağıt verin bize kalem verin kitap verin bize ayakkabı verin. karda donan parmaklarımızı kesmesin artık ninelerimiz. biz spagetti yemesek de olur kakaolu süt içmesekde yol verin bize postahane verin kendi dilimizi geri verin bize "
--spoiler--

burnunun sümüğünü yiyen ayağında ayakkabısı olmayan çocuklara okutulan kitabın içeriği de ayrı bir sinir konusu kitaptan şöyle bir kaç bişey yazalım.

--spoiler--
" öğle üstü yemek zamanı sosisler hot-dog olacak. yanında kızarmış patates en çok serçe parmağı kalınlığında (çürük dişleriniz görünmeyecek ağzınız aralandığında) ılık sütünüze kakaonuzu katıp içmiş olmalısınız ders zili çaldığında.labratuar , yerden ısıtmalı derslikler duvarda da harita"
--spoiler--

bizim istemimizden eksiği yok gibi
iranlı öğretmen, çocuk hikayeleri ve halk masalları yazarı, derlemeci, araştırmacısıdır.haziran 1939 da iran'ın tebriz kentinde doğmuştur.iran genelinde fars ve azeri halk kültürü üzerine incelemeler yapmıştır.yapıtları iran ve diğer dünya halklarına adalet, eşitlik, dogmayı sorgulama, direnebilme gibi öğütlerde bulunan metinlerdir.zamanın şah yönetimine karşı masal ve hikayeler yazarak başkaldırmıştır.
öğretmen okulunda okuyan yazar, öğrenimini tamamladıktan sonra köy okullarında öğretmenlik yapmıştır.
samed behrengi, 29 yaşındayken şah rejimi tarafından aras nehrinde boğdurulmuştur.
behrengi yazdığı masallarla, ülkesinin başına çöreklenmiş şahlık düzenini açıkça eleştirmiş ve her türlü baskı yönetimine karşı çıkmıştır.
her sözlük de sonderece sığ da olsa üç beş entel tarafından anılır bu abimiz iyi adamdır.
çocukluk dönemime damga vurmuş yazardır. küçük kara balık, bir şeftali bin şeftali gibi hala aklımdan çıkmayan hikayelerin yazarıdır. tebriz de doğmuştur, azeridir. *
"Ben bilmek istiyorum; gerçekten de yaşamak dediğimiz şey şu bir avuç yerde yaşlanıncaya kadar dolaşıp durmaktan mı ibaret; yoksa dünyada başka şekilde yaşamak da mümkün mü?"

- Küçük kara balık

iki satıra bir çok şeyi sığdırmış azeri asıllı iranlı yazar.
yaşı fark etmez bir insana verilebilecek ön özel hediyelerden biri olacak kadar değerli hikaye kitaplarının yazarıdır. bir şeftali bin şeftaliyse her okuduğumda canımı yakan en sevdiğim hikayesidir.
Beş kitabı var bende,çocukluğumun en güzel zamanlarını belki onla geçirmedim ama,en anlamlılarını onun kitaplarıyla geçirdim.
Samed Behrengi, bundan 50 sene önce Aras Nehri'nde Şah'ın adamları tarafından daha 29'unda öldürülen büyük azeri yazar.

Dünyanın en devrimci kitaplarından, Küçük Kara Balık'ın yazarı.

Her renkten, her yaştan küçük büyük tüm balıklar okusunlar, okutsunlar Küçük Kara Balık'ı.

Tüm küçük kara balıklara, küçük kırmızı balıklara, büyük küçük,
siyah beyaz tüm balıklara, tüm Devrimcilere, tüm Gezicilere, baskıya, kötülüğe sömürüye karşı ayağa kalkan tüm güzel insanlara selam olsun...

'Artık ölüm ürkütmüyor beni.Hayatta oldukça da onu arayacak değilim.Ölümle karşılaştığımda.Biliyorsunuz bu sık sık başıma geliyor.Apaçık bir gerçekle yüzyüze geliyorum.Bunun çok önemi var mı ki?Önemli olan benim ölü ya da diri,başkalarını nasıl etkilediğimdir' der Küçük Kara Balık

'Kağıt verin bize kalem verin kitap verin bize ayakkabı verin.Karda donan parmaklarımızı kesmesin artık ninelerimiz. Biz spagetti yemesek de olur kakaolu süt içmesek de.Yol verin bize postahane verin kendi dilimizi geri verin bize" demiş eğitim bakanına yazdığı mektupta Behrengi

''Yaşam, gerçekten bu daracık suyun içinde sabahtan akşama kadar yalnızca gidip gelmek mi, hepsi bu mu? Ölene kadar hep bunu mu yapacağız? Yoksa bu evrende başka türlü bir yaşam da var mı? işte ben bunu anlamak istiyorum anne.'' diye sorar Küçük Kara Balık annesine.

Zülfü Livaneli 'den Behrengi'ye

Taht Bir Yana, Şah Bir Yana

https://www.youtube.com/watch?v=wNse3VaGD1o

doğu dalga dalga vurdu
taht bir yana şah bir yana
Behrengi'nin soluğunda
taht bir yana şah bir yana

genç ölülerin başında
onurlu gülü doğu'nun
ak kefenlere bürünmüş
ağır safevileri

mühürlenince kuyular
damardan kan akmaz oldu
kanı su ile yudular
taht bir yana şah bir yana

bir ağaç çiçeğe durdu
kanından rengini verdi
deli poyraz vurduğunda
donmasa çiçekleri

Zülfü Livaneli