bugün

zamanın durduğu şehirdir. yıllar geçer, sonra bir sonbahar günü yine gitmek duygusu kıpırdanmaya başlar içinizde.
Yaklaşık bir ay önce ziyaret etme şerefine nail olduğum, 4 kadına bir erkeğin düştüğü -valla her 10 kadına bir erkek bile düşüyor olabilir, manzara o şekildi çünkü, lakin ben resmi verilerin yalancısıyım- ulaşımdan yemeğe, pahalılığıyla --aman Allah- dedirten Rus şehri.o ayazda hergün kırk kere arşınladığım, kilometrelerce süren Nevsky Prospekt ile bakmaya doyamadığım Dökülen Kan Kilisesi,şehrin gözbebeğidir.Saat 11'e doğru aydınlanan hava insanı sinir etse de, geceleri kesinlikle gündüzünden çok daha güzel, pek bir göz alıcıdır bu kentin.Vaktiyle Leningrad olan ismi bugünlerde Putiningrad olarak pek bi kinayeli telaffuz edilse de, Rus lider Putin'in de biricik memleketidir.Buraya i- phone ile filan değil kardeşim, doğru düzgün bir fotoğraf makinesi ile gidin mutlaka.yoksa benim gibi, o eşşiz fotoğraf fırsatlarını kaçırdığınıza çok hayıflanırsınız.ha bu arada, tav bunların havaalanına da bir el atsın yahu. böyle dandik bir havaalanı dünyada kaldı mı ya.
dostoyevski okuyan herkesin gitmek isteyeceği, soğuk havası ve batmayan güneşiyle yazarlara ilham olmuş depresif kent.
rusya'da olan, adı rusça olan bir kentin amerikanca adını kullanmaktır. mallıktır!

(bkz: sankt petersburg)
dünyanın en güzel şehridir.
sankt peterburg yada eski adıyla leningrad.

beyaz geceleri görme niyetiyle geçen yıl mayıs ayında ziyaret ettiğim şehir. kar yağmasına ve baltıklardan soğuk rüzgarlar esmesine rağmen beni kendine aşık etti. nevskiy prospekt üzerinde gidip gelirsin defalarca ama sıkılmazsın. her seferinde yeni bişeyler keşfedeceksin zaten. Isaakievskiy Sobor'un çatısına çıkıp birde tepeden bakacaksın şehre. ermitaj'a girmesen bile o meydanda bi kaç saat duracaksın. yazlık saray peterhof'a gideceksin, tüm gününü harcayacaksın orada. kısacası mimarisi kesinlikle klasik rus/sovyetlerden farklıdır bu şehrin. Avrupa rönesansı sanki bu şehirde yaşanmış. insanları bile moskovalılara göre daha sıcakkanlı.

şu şekilde bir benzetme yapamadan geçemeyeceğim. moskova ankaraysa, sankt peterburg istanbul'dur.
müzeleri görülmeye değer şehirdir. yaz aylarında beyaz geceleri görmek, o anları sevgiliyle yaşamak bile ziyaret etmek için başlı başına bir sebeptir.
bir ülkedeki tüm binalar tarihi mimari de olabilir mi. evet bu şehirde olmuş. kıçıkırık bir pansiyonda kalsanız bile, kaldığınız bu yer bi şatonun bodrum katı olabiliyor.

yaşanası şehir. he bir de haziran sonu temmuz başı gibi, hava kararmıyor sadece günün 2 saati akşam üstü karanlığında oluyor.
şehir güzel olsun diye yapılmış zaten de insanlarının yardımseverliği, arkadaşcanlılığı da bahsekonu edilmeli.
yalnız gittiğim 4 gün boyunca 1 dakika bile yalnız bırakılmadım ve gezdirildim. Hem de hiçbir şey karşılığında! Türkler daha mı misafirperver, Ruslar daha mı soğuk?

biraz daha düşünmek lazım.
rusya'nın izmir'idir. insanları daha görgülü, nazik ve tatlıdır.
An itibarı ile içinde bulunup turklerin nadir bulunduğu şehir.
dünyanın en güzel şehri.
(bkz: leningrad)
Aklıma getirdiği tek şey Dostoyevski 'dir .
bir gün bu şehirde yaşayacağım. kafaya koydum.
deli petro'nun pertograd'ı, lenin'in leningrad'ı ve şimdiki zaman Ruslarının St. Petersburg'u.
dostoyevski'nin hep köşe başlarından apartman kiraladığı şehir, suç ve ceza'nın mekanı.

Puşkin ile beraber dostoyevski'nin yaşamını geçirdiği kent. buradaki sarayların yükseliğini Deli pedro'nun belirlemiş olması da ayrı bir anektod. şehir bir bataklığın üzerine inatla kurulmuş, sanırım deli pedro'nun lakabı buradan geliyor. delice bir iş. kazıklar çakılmış bu temellere, binlerce. yetmemiş neva nehrinin sularını bu şehri esir almış sel baskınlarıyla. duvarlarda bu sel baskınlarının isleri hala durmaktadır.
askerde iken makara muhabbetlerimin esin kaynağı olan şehirdi.

ben ve silah arkadaşlarım, saint petersburg caddelerinde devriye atarken diye başlayan cümlelerim meşhurdu.

hatta raskolnikov'dan şüphelenmiştik en başta. ama olay mahalli polisin sorumluluk alanına girince o işe karışamamıştık gibi bir his var içimde. zaten bizim araç komutanı olan uzman jandarma da abazanın teki olduğu için devriyelerimiz hep rus hatunların peşi sıra geçiyordu.
ulan burada yaşama hayalim vardı eskiden beri nolur bu da elimde kalmasın.
dostoyevskinin neredeyse bütün kitaplarında geçtiği mekan.şimdilik hayal olarak kalsa da belki bir gün oranın atmosferini yaşarım.
Her sene ziyareti ertelediğim ve "nasıl olsa vize yok ne zaman olsa giderim." dediğim dostoyevski'nin şehri.
Sanırım rte yüzünden beyaz geceler ve hermitage müzesi artık hayal oldu.
Moskovadan çok daha güzel şehirdir. Başkent olmak için yapılmıştı ama olmadı. (Çar zamanı oldu ama sonra olmadı) Moskova rusya federasyonun, Petersburg ise rusların baş kentidir. Mimarlığı çok güzeldir.
sekiztaşın avrupaya veda edeceği maçtır.
Güzel şehir...
Rusyanın 2-ci en büyük şehri ve aynı zamanda da kültür başkentidir. insanları Moskovadakilere göre daha görgülü ve medenidir. Tüm mevsimlerde güzeldir ama Beyaz Geceler olduğu zaman muhteşem olur. Gece boyu gün batmaz ve insanlar sabaha kadar şehirde gezip Neva nehri üzerinde olan Köprülerin teker teker açılmasını seyr ederler.
Mimarisi Klasik rus mimarisinden farklıdır ve Özellikle merkezde bulunan binalar Avrupai üslubdadır. En işlek caddesi Nevsky Prospektdir ve gece gündüz dop doludur bu cadde.
En bilinen simgesi Hermitage müzesidir ve bunun yanında çok güzel parkları ve müzeleri mevcuttur. Yazın gittiğiniz zaman hiç geri dönmek istemezsiniz.
Uçakla gitdiğinizde, Hava alanından Moskovskaya metro istasyonun direkt sefer yapan Marshrutkalar var. Onları kullanıp çok ucuz bir fiyata Metroya ulaşa bilirsiniz. Metrosu çok işlek ve güzel. Şehrin neredeyse tüm noktalarına ulaşıyor.
ingilizce bilenler çok az, ve zaten hiç ilgileri de yok ingilizceye.
Gidip gezilesi ve mükemmel güzellikdeki bir şehir.
dostoyevski'nin şehri, pedro'nun şehri, sanatın şehri, mimarinin şehri.

orada bulunduğum zaman dilimini, geçirdiğim günleri hala unutamadığım, dünyanın en güzel şehri.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar