bugün

teorinin anlamını bilmeyenlerce(anlayamayanlarca) teorileri karalamakta kullanılagelen basmakalıp niteleme. evet, işte tam da bu yüzden, sadece teori olmasından dolayı bilim dünyası tarafından kullanılagelir bir "olayı/olguyu" açıklamakta/çözmekte.

(bkz: teori/#4451615)
(bkz: teori ve olgu arasindaki fark/#4772146)
şimdi, hakkında hala bir yanlış anlaşılma olan kalıp.

öncelikle, teori diye bir kavram ortaya çıkacaksa, malesef ki, yani bir yerlerde birilerinin iddia ettiği gibi bu kavram "bilinmeyen bir güç tarafından" kalıbı kullanılamaz. adam gibi bulgularını yazar, sonra bu üstünden gelişir.

sadece teori kalıbının kullanılmasının nedenlerine başka bir örnek de, (ah ülen yüzellinci kez niye anlattırır bir insan, hiç mi nedir ne değildir diye araştırmaz da hala aynı zırvaları okur!) evrim teorisinin "abiyojenezden" yani, hayatın/canlılığın başlangıcından bahsettiğinin sanılmasıdır.

güzel kardeşim, yapmayın etmeyin! kasıtlı mı yapıyorsunuz bunları, yoksa harbiden öğrenmek zor mu geliyor, bilmiyorum ama, bilmemkaçıncı kez tekrar ediyorum. aha şu "tekrar ediyorum" cümleciğine denk gelen harfler silindi na bu klavyede!

evrim teorisi, abiyojenez hakkında, bunun nasıl başladığı hakkında, bunu neyin başlattığı hakkında herhangi bir şey belirtmez! be-lirt-mez!

zira bu konuyla ilgilenmez.

evrim teorisi, hayatın başlangıcından sonraki gelişim sürecini irdeler.

ve dediği şey(darwin'in teorisi değil, günümüz evrim teorisinin! aman dikkat) evrimde rol alan faktörler

1-doğal seçilim
2-genetik sürüklenmedir.

şimdi lafa takılıp kuramı es geçen sokaktaki adam "lah olur mu öyle şey doğal moal, allah o allah!" diyebilir. ama burada anlayamadığı şey, (tıpkı newton ve einstein örneklerinde de verdiğimiz gibi) teori bunu "allah yapmaz/allah yapar" demez. bu vardır. sadece o kadar. eğer bilimsel olacaksa bunu fizik ötesi bir varlığın müdahalesiyle/müdahalesizliğiyle açıklamaz! açıklayamaz. zira o teolojinin veya felsefenin işidir. bilimin değil! niye anlamıyorsunuz? bilim bunla ilgilenemez!

ikinci önemli nokta ise, çok klasik bir geyik olan ve genetik sürüklenmede de rol alan "tesadüf" olayıdır. yukarıda yazılanlar aynen birebir bu kelime için de geçerlidir. az biraz zeka kırıntısıyla neden bu kelimenin kullanıldığı anlaşılabilir.

yani, "efendim bunların zekası hedesi hödösü mü var da bunlar kendi kendilerine bir şeyler kuruyorlar/bunlar tesadüfle mümkün mü" kabilinden soruları evrim teorisiyle ilgili bilimsel bir platformda değil, ateizm-teizm bağlamında felsefi bir platformda konuşmak anlamlı olacaktır. amarıganyalıların bir lafı vardır. "you are barking up the wrong tree" diye. işte öyle birşey.

üçüncü olaraktan, bir yanlış anlaşılma da "teorinin değişmez bir şey" olduğu söyleniyor izlenimi(veya art niyetten dolayı mı böyle bir kandırmaca politikasına gidiliyor, bilmiyorum)

şimdi konu şu ki; bilimsel bir teori temelden değişemez. yani burada kendimizi yırtalım, başımıza geçirelim, temelden bir teoriyi değiştirmeniz namümkündür. amma velakin teori her zaman değişime açıktır, ve her daim gelişmektedir.

örneğin, yine gayet yanlış anlaşılan bir konu olan evrim teorisinden bahsedelim

ilk olarak evrimin işleyiş şekli "doğal seleksiyonladır" der. (darwin teorisi denilen budur.)

bunun evrimi açıklamakta yeterli olmadığı görülür ve bu teori "evrim doğal seleksiyon ve mutasyonlarla işler" halini alır.

bu da ileriki zamanlarda yeterli olarak görülmez, zira genlerde oluşan yararlı-zararlı denilemeyecek(ha bu kelimeler gayet de muallaktır) mutasyonların haricinde bir de "biriken" nötral mutasyonlar gözlemlenmiştir. yani, protein sentezini değiştirmeyen(ya da pek fazla değişikliğe -en azından bir kuşak için- müsade etmeyen ) ama kuşaklar boyunca birikip gerçekten fenotipik değişikliklere yol açabilecek mutasyonların varlığı gözlemlenir.

bu da genetik sürüklenme'ye yol açmaktadır.

yani evrim teorisi, formülizasyon olarak, bugün şunu der

evrim olgusu, seleksiyon ve genetik sürüklenmeyle işler.

bakınız, gördüğünüz gibi gelişmektedir. ama tamamen, kökten bir değişim söz konusu değildir.

ha keza kütle çekim teorisinin newton'dan modern fizik zamanlarına kadar aldığı yolu siz izleyin bir zahmet. (not: şu an gezegenin tekine roket göndermek istiyorsanız, newton mekaniği gayet yeterli olmaktadır. bakın burası da ayrı bir nüans konusu)
(bkz: bilimsel kanun)
sap diyoruz, saman diyoruz ama nafile.

kullananlarca hala bazı noktalar görülemeyen kalıptır. şöyle ki efendim:

bunlar, teoriyi benimseyip yanlı olduğunu dile getirdikleri kişilerin teoriden bağımsız/ veya teoriyi de kapsayacak biçimde dile getirdikleri bazı şeyleri bu teoriyle özünden sanki bağlıymış gibi anlarlar/göstermeye çalışırlar. bir de bilimin işleyiş şeklini kendi kafalarına göre, kendi algılarına bağlı olaraktan tekrardan kurmaya çalışmaları da yok mudur? ah ulan ah!

evladım, güzelim, örneğin, sadece teori denilegelen teorilerin en başında yer alan evrim teorisi, abiyojenezden bahsetmez. sen bunu ister bir eksiklik olarak, istersen de bir "yokölebişi" olarak algıla. sen hayatını bu eksene göre kurup inanmak istemeyebilirsin, zira yıllardan beri böyle öğrenip de, aslında sapın samandan farklı olduğu söylenince saldıracak bir hedefinin kalmaması seni büyük bir boşluğa itiyor olabilir. ama böyle olduğu için, sırf sen kırılma-darılma diye, bu teori abiyojenezden bahseder mi diyelim? sen zannediyorsun ki, "dinimanallahkitap" varlığına karşı oluşturulmuş bir hededir bu, sen yıllar yılı öyle şartlamışsın kendini, öyle kurmuşsun kafandan. ideolojik bağlamda bakıyorsun. ama senin düşündüğün gibi değil işte! üstelik daha teori nedir bilmeden teorem kanun hedeley geyiğine giriyor bazıları. elli kez yazıyoruz "kanunlaşma yolunda bekleyen öne sürüm değildir bu teori denen nane, olguyu açıklayan bir nevi bir simülasyondur diye" adam anlayamıyor "siiin tiyiriyi nısıl mutlak gerçekmiş gibi rörörö" diyor. teori ile "mutlak gerçek" veya "çürütülebilirlik" veya "kanunlaşma yolu" denilen şeylerle bağıntı kurulması yanlıştır, olguyu açıklar diyoruz, mutlak gerçek dediğin olgudur, teori formülizasyondur diyoruz tekrardan. bu sefer başka bir adam "kanun değilki ho ho hoo!" diyor. "kanunları/olguları da formülizasyon sürecinde kullandığı için kanundan daha kapsamlıdır" diyince, birinci adam bu sefer "hah kanunu bilmiyor teoriye kanun diyo" diyor. al bakalıım... en baştan anlat.

niye?

tüm o hayatını "evrim teorisi yanlışlama" yoluna endekslemiş de ondan. direk kendi algıladığı gibi bakıyor, bir de aymaz aymaz "başkası da böyle niye bakmıyor anlayamıyorum"
ayağına yatıyor. anlayabiliyorum, hedefin gidiyor elinden, belki de yaşama nedenin. uğraşacak bir şeyin kalmıyor. ama napayım kardeşim, bu iş böyle . sap saman ot çimen apayrı şeyler. ha belki biri birini kapsar ama terimler apayrı işte. napalım yani? sen üzülme diye bilimsel yöntemi, bilim felsefesini, bilimin işleyiş sürecini mi değiştirelim? napalım?