bugün

akp'ye verenlere çomar denir.
bir tek ben nida olarak algıladım sanırım. *
ak parti. evet.
Üst entrye bakacak olursanız akpye vermeyin deniliyor. Haklıda.
millet benim oyumla x kişinin oyu bir mi deyince kızarlar, peki haksızlar mı, bu nedir aga bu nedir?

https://www.youtube.com/watch?v=GkOU5fFgLD8
Bir seçme aracıdır.

Ülkeyle mütallik durumdan ötürü bazı şeyler yazacağım.

Gizli saklı bir şey değil, şahsen akp'ye oy vermeyeceğim. Niyetim birilerini, fikri bir kıyasımukassem içinde kaybetmek de değil yalnız bu düşündüklerim bir yerlerde kayıtlı olsun istiyorum.

89 doğumlu bir insanım, akp'nin iktidara geldiği yıl, ortaokuldaydım. Zaten o yaşlarda televizyonda siyasi program izleyecek, politik literatür inceleyecek bir yapım olmadığından (ki çok şükür olmadığından da denebilir) benim için siyaset yerel yönetimlerden ibaretti.

Bursa'da yaşayan biri olarak DSP'nin belediyesini hatırlarım yani. Bursa muazzam bir harikalar diyarı olmasa da kendi kendine yeten, dünya ile iş yapan fabrikalara sahip bir şehirdi. Bunu biliyorum, zira bir çok akrabam bizzat o sanayinin içindeydi. Zaten bursa'da yaşayıp sanayide tanıdığı olmayan insan bulamazsınız.

akp'nin gelişi rakamsal olarak ortamı değiştirdi. Bunu iyi ya da kötü tarafta yorumlamak çok da sağlıklı değil. Yönetim biçimi devletten çok şirket mantığıyla işlemeye başlayınca elbette bir çok işletmeye yarar sağlandı. Ancak sosyal anlayışın da değişmesine sebep oldu. Baskıcı bir patronun işleri idare etmeye başlaması gibi gergin bir ortam vardı.

Ardından yerel yönetim Bursa'nın görüntüsünü değiştirmeye başladı. Parklar düzenlendi, bir çok tarihi yapı için çalışmalar yapıldı, avmler arttı. Bunların çoğu -en azından Bursa için- yararlı oldu diyebilirim. Sonuç olarak "yeşil" sıfatıyla anılan bir şehir için kötü sayılmazdı.

Tabi o yaşlarda fark etmek çok mümkün değildi ancak şehrin kimliği de bu düzenlemelerle ölüyordu. Gezi olaylarına değin, bir çok iş ilgiyle karşılanırdı. Belki de Gezi eylemlerinin en büyük kazançlarından biri budur.

Bir şeyleri yıkıp, yerlerine yeni binalar yapmak bir şehri öldürmek için harika bir yol olsa da ne yazık ki tek yol değil. Tek tek örnekleyecek değilim ancak Cumhuriyet caddesinden bahsetmem gerek.

Bursa'yı bilmeyenler için; Cumhuriyet caddesi şehrin merkezinde, tarihi bir çok han'ın (hanlar bölgesi olarak da geçer) birleştiği noktada, öldürülmeden önce, genel olarak çeyiz dükkanlarının bulunduğu gürültülü bir cadde idi.

Bu cadde öncelikle trafiğe kapatıldı, dükkanlar yenilendi -for some reason çoğu kebapçı oldu wtf?- renklendirildi ve bir de şirin tramvay koyuldu. Bu noktada bir çokları bunu güzel bir gelişme olarak nitelendirdi. Çünkü onlara öyle satıldı.

Cumhuriyet caddesi varolduğu noktaya doğal bir gelişim süreci ile gelmişti oysa. Yani insanlar emekler vererek oradan dükkanlar edinmiş, insanlar bu yerlerde bazı anılar biriktirmiş, bu anılar şehrin her yerine dağılmıştı. Yani Bursa'daki bir çok şey gibi çok gerçek bir yerdi.

Şu an üzerinde "Nostaljik" yazan 6-7 yıllık bir tramvay geziyor. Bu yazdıklarım duygusal görünebilir ancak şehir kimliği böyle bir şey.

Bu caddeyi trafiğe kapatarak, oraya ait olmayan yapılar, insanlar yerleştirmeye çalışmak tek çözüm yoluymuş gibi insanlara satıldı ne yazık ki. Yukarıda örneklediğim şey eminim bir çok şehirde benzer şekillerde gerçekleşmiştir. Bu "şehir kimliği" meselesi oy vermeyişimin ilk sebeplerindendir.

2008 yılı sonunda istanbul'a taşındım. Marmara Üniversitesine başladığımda az çok siyaset anlıyordum sanırım ya da anlıyordum ama konuşamıyordum diyelim. Gezi olaylarının başlangıcına kadar dışarıdan dışarından "insanlara çok yükleniyorlar hacı" laflarıyla günlerimi geçirdim. Bununla gurur duymuyorum ancak utandığımı da söyleyemem. Sonuç olarak eğlence peşinde tasasız bir adamdım.

Burada "gezi" olaylarını bu kadar odakta tutmamın sebebi benim için bir milat olmasıdır. Çoğu muhalif ağabeyimiz "anca uyandı kerizler" dese de buna üzülecek değilim. Zira onların yaratamadığı uyanışı "bu kerizler" yarattı.

bu olaylar ve akabinde gelişen her parçada, para için şehir öldüren insanların, güç için vatandaşı nasıl harcadığını görmeye başladım. Kimsenin ,insanlara bir şey anlatmadığı medyayı gördüm.

Gezi sonrası bir çok mahallede park forumları kurulmuştu. Abbasağa'da bir gece genç bir kız çıkıp "Biz yıllarca kürtler bizi öldürecek diyen bu medyaya inanmıştık, Bugün biri hayatımı kurtardı. Ben kürt kardeşlerimden özür diliyorum." demişti. Ardından da bir diğer kişi "Ben Bitlis'ten geldim. Biz de sizi akşama kadar alışveriş yapıp, keyif çatıyorsunuz sanıyorduk. Ben de özür dilerim" diye eklemişti.

Ki bu da oy vermeyişimin ikinci sebebidir.

Son olarak islam siyasetinin binlerce yıllık tarihi yanı başımızda dururken, ısrarla buraya efendi olmaya çalışan, bunu yaparken medeniyete sırtını dönen, silahlandırma ve savaş provokatörlüğünden vazgeçmeyen, para için oğlunu dahi tehlikeye atabilecek noktada bir insana da yarar sağlamak istemiyorum: Sanırım bu da üçüncü sebebimdir.

Sıralasam belki yüzlerce irili ufaklı şey var, hepimizin var. Ben unutmamak için yazıyorum. Yarın da oy vereceğim.
verecezki gitsinler. yeter ya!
ulu sözlükte az kullanılan artı eksi butonu. verin arkadaşlar verin. bol bol verin...
sabahtan gördüm seni çok beyaz geldin bana
konakta mı büyüdün oy oy eminem
güneş vurmadı sana güneş vurmadı sana

parmağında yüzükler,kolunda bilezikler
oy sana dolanayım oy oy eminem
nedir bu güzellikler nedir bu güzellikler

bir kurşun atacağım belindeki kuşağa
benim gibi uşağa benim gibi uşağa

parmağında yüzükler,kolunda bilezikler
oy sana dolanayım oy oy eminem
nedir bu güzellikler nedir bu güzellikler

vardır güzel yaylalar hamsi köyün başında
alır kaçarım seni oy oy eminem
onüç ondört yaşımda onüç ondört yaşımda

parmağında yüzükler,kolunda bilezikler
oy sana dolanayım oy oy eminem
nedir bu güzellikler nedir bu güzellikler
sölükte en sinir olduğum oy :o oyudur. güzel bir kelimenin ardından gelen ama gibidir.
edit: bu entryme de :o oyu veren şakacı arkadaş sevdim seni. *
genelde siyasi koltuk için çeşitli politikalarla kazanılıp, sözlüktede kimileri tarafından umursanmayan, kimileri tarafından kazanabilmek için hırsa dönüşmüş kıymetli bir ölçüm tekniğidir.
Nerdeyse bir haftadır üye olmama rağmen gelmeyen şeydir.
"oy" sözcüğünü arat dedim; 20 sayfa başlık çıktı sol frame'de. amma velakin e harfi ile başlayan başlıklarda da sona erdi her şey. yani sol frame'e göre "eksi oy almamak için fikrini belirtmeyen yazar" başlığından sonra bi şi bulmanız mümkün değil. (ay ne güzel!)
süper hareketli ama hareketli olduğu kadarda huzurlu bir gipsy kings şarkısı.

ay juganet la de mi vida
ay juganet la de mi corpe
a la gitana de mia vida
a la gitana de mi amor
ay capita que de mi esperas su nina
que tenias un gran allegria
que se imagine su mia muy bella
la quel diras su nom de mi

oy venga qui venga ya tu bonita
oy venga qui venga ya tu bonita
oy venga qui venga ya tu bonita
oy venga qui venga ya tu bonita

ahora, ahora
mira esta gitana
mira como baila
mira que tiene gracia
la carmena maya
de su forma de vivir
de su pronto de sentir
mira la gitana
la carmena maya
mira la gitana

oy venga qui venga ya tu bonita
oy venga qui venga ya tu bonita
oy venga qui venga ya tu bonita
oy venga qui venga ya tu bonita

di me ya si me quieres
o si no me despiertao
di me si o tu me quieres
que yo voy a decir lo

oy venga qui venga ya tu bonita
oy venga qui venga ya tu bonita
oy venga qui venga ya tu bonita
oy venga qui venga ya tu bonita.

http://www.youtube.com/watch?v=bZBgIgcHYSQ&feature=related
bazen bir buzdolabina, bazen bir vergi indirimine, bazen bir sübvansiyona, bazen bir torba kömüre hatta ve hatta bir paket makarnaya satın alınabilecek insan özgürlüğü, demokrasi aracıdır.
koyuna sormuşlar "boynun neden eğri?", deve "ben bilmem çoban bilir." demiş. bunu gören aysun kayacı " oy " demiş. aysun u gören rapair "oyyyy... oyyyşş... oyyyyyyşşşşşşş" demiş. rapair i gören kızlar "hani bana, hani bana" demiiiiiiiş.
manipüle edilmesi en kolay temel haktır. (bkz: kömür)
demokrasi'de seçilmenin aracıdır. nasıl veya ne amaçla yapıldığını hepimiz biliyoruz. hatta hepimiz haberdarız ki seçim öncesi partilerin çeşitli vaadler, hileler, yalanalar vb. sayılarını arttırmaya çalıştıkları şeydir.

mesela cem uzan vaadleri baya popüler olarak gösterilebilir yada halka bir şeyler dağımak yani yoksula, 'a oynamak. *
işsizlik, yolsuzluk, eğitim, ekonomik özgürlük, dış bağımlılığı azaltma... gibi vaadlerden bahsetmeye lüzum bile olduğunu sanmıyorum.

bazende siyasi bir oyundur zaten politika tanımına bakarsak yetirince anlaşılır olur. mesela seçim öncesi milli duygulardan traj yükseltmek bir yoldur, yada sevilmeyene karşı nefer görevi yapıp sempati kazanmak, ezilen rolü yapmakda birer yoldur. tabi ki yersen, ki yeriz.
sözlükte, öyle mir muamma ki, 6-7 tane artı oy almış bir entryn*, 2-3 tane artı oy almış* bir entrynin üzerinde pek de ala gözükebiliyor şu ben sayfasında, beğenilenler listelerinde. karma desen, hiç sallamasam da, ayrı bir hikaye, kafasına göre gidip geliyor. bu ve bunun gibi herkesin yaşadığı daha pek çok şey işte... varsa nedenini açıklayacak bir yiğit moderatör ya da her kimse tüm cihan-ı alemi bu meraktan kurtaracak, beri gelsin diyorum. beri gelmezse de, kafasına göre rastgele oluyor diyorum ve bok atıyorum.
kara kule'deki en güzel karakterlerden birisidir kendileri. duyduğu bazı kelimeleri ilk harfini söyleyememesine rağmen taklit etmeye çalışan bir hayvandır. jake onu ilk gördüğünde "come here boy" demiş o da "oy!" diye tekrar ederek o isimi almıştır. okurken bile çok tatlı gelir insana.
oy oy eminemi çağrıştırmakla beraber,sözlük yazarlarının kullanmasını yeni yıldan dilediğim,
: ) veyahut : ( butonlarıdır.amin.
(bkz: ooooooooooooy oyy!!)
kara kule'deki köpek benzeri konuşabilen bir hayvan. bir billy ahmak'tır.
22 temmuz 2007 günü türk vatandaşlarının vereceği nesnedir, gelecektir.
(bkz: sonuçlardan sonra cigar çıkarmak)

(bkz: oymak)
güncel Önemli Başlıklar