kurtuluş savaşında ortaya çıkan acı gerçek. mülkiyetine ait küçük bir toprak ve yalandan bir taht için ülkeyi ingilizlere peşkeş çeken osmanlı hanedanı, atatürk ve beraberindekileri eşkiya ilan etmiştir. nedeni ise savaşı ingilizlerin yani efendilerinin kazanacağına dair sonsuz inancıdır. sonuçta efendileri gibi kendisi de anadolu'dan sürülmüş, yüzlerce yıllık bir saltanatın ismini iki paralık etmiştir. bugünkü yeni osmanlıcılar da aynı karakterdedir. ingiliz'in yanında amerikalı da vardır bu sefer. ama yalaka yine aynı yalakadır.
osmanlı devleti kurtuluş savaşı döneminden mi ibaret diye sorulması gereken durum...
tek bir padişahla 6oo küsür yılı bi anda satıp savurmak...
ingilizlerin ve diğer pek çok devletin , bizim uşağımız olduğu osmanlı zamanlarını unutmamak gerekir.Atatürk te elbet iyidir hoştur ama türk ırkı Atatürkle doğmamıştır.Eveliyata bakılmalıdır.
araştırıp, öğrenmeli, bir gazla başlık açılmamalıdır.
britanya'nın istanbul büyükelçisi sir louis mallet'in 1911 senesinde yazdığı ve osmanlı coğrafyasının gelecekte nasıl bir siyasi yapılanmaya sahip olması gerektiğinden bahsettiği raporlarını okuyunca trajik şekilde çökecek iddia.
Osmanlıcılık siyasi bir akımdır.

Günümüzde osmanlıcılık hayali işte ne güzel arap, fars, kürt, Türk ortadoğu coğrafyasında birlikte yaşasınlar onları da bir elit yönetsin çok hukuklu çok dilli sistem olsun vs vs şeklindedir. Böyle bir yönetim şeklinin devam etmeyeceğini Yıkılan gerçek osmanlı göstermiştir. Bu yıkılışla beraber alınan derslerle Milli bir devlet kurulmuştur.

E o zaman günümüzde Türk Milli devletini tasfiye eden ve yerine hayali ve batı yönetiminde bir büyük ortadoğu olmasını isteyen osmanlıcılık elbette ki Türk düşmanı batı uşaklığı abd uşaklığı ingiliz uşaklığıdır.
ifade özgürlüğü sağolsun, sözlükte saçmalamak serbest olduğu için yadırganmaması gereken fikir.

güneydoğu sınırını masada çizerken karşımızda çiniler oturuyordu ya, suşi yiyorduk hani. siktir lan.
son dönem osmanlı ve onu savunanlar için geçerli, doğruluğu aşikar söylem.

4 s kuralı hayatta geçerliliğini asla yitirmez. bir çok karakter yoksunu hala son dönem osmanlıya metiyeler düzer.
osmanlı'nın vahdettin'i gemiye binip kaçtı ama atatürk'te kendi burjuvasini yaratarak günümüzde ortaya çıkan sömürü sisteminin temellerini attı.

sermaye sahipleri, osmanlıcılık ve atatürkçülük kisvesi altında hala bu ülkede halkı sömürüp kendi zenginliklerine zenginlik katıyorlar. olan gene bize, halka oluyor. emeğimizin üzerinden bir çok kene yeryüzü cennetlerinde sefa sürüyor. gerek ingiliz uşakları, gerek günümüzün amerikan uşakları tüyü bitmemiş yetimin hakkı ile oğullarına gemicikler alıp, kdv indirimi yaptırarak yakınlarını zengin ediyorlar. köklü sömürücü şirketler kar elde etmelerine rağmen işçi çıkartıp, maaşları azaltıyorlar.

osmanlıcılık o zaman sermayeye ulaşmanın yolu idi. yan yattı, denize battı. sonra atatürkçülük geldi, o da sermaye tarafından kullanıldı. bir kere daha din ve osmanlı sermayenin emrine giriyor. allta kalanın (bizim) canı çıkıyor.
(bkz: ingilizce üye adı kullanıp ulusalcı takılmak)
(bkz: bilmeden atıp tutmak)
(bkz: ben uşaksam başkası da uşaktır diye düşünmek)
önce ümmetçilik sonra osmanlıcılık sevdasıyla yaşamış olan mehmet akif ersoy'un bahsettiği durumdur. sonra tüm bu düşüncelerden vazgeçmiş, içine kapanmıştır.
üzerinde tartışılması bile saçmalıktır. bu konunun doğru olduğunu sağır sultan bile duymuştur ama bizim geri kafalı yobaz takiyyecilerimiz hala gözlerini kapatmaya devam ediyorlardır. osmanlıcılık ideolojisi ingiliz emperyalizmini kabul edip ülkeyi ingilizlere hediye etmenin eş anlamlısıdır.
osmanlıcılık, ülkede yaşayan azınlıkları, tüm etkin kökenleri "osmanlı" çatısı altında birlikte tutma çabasıdır. papatyanın yaprakları gibi tüm milletlerin koparak bağımsızlığını ilan ettiği bir dönemde gerekli olan ideolojidir. şimdiki kürtlere bu konuda kızanlar, o zamanki sırplar için, yunanlar için, bulgarlar için "özgürlüklerini istemişler en doğal hakları" diyebiliyorlar. iki yüzlülüğün daniskası.
çok sacma tartısma oldugu dogrudur. hangi padisah ne gibi bir söylem ile bunu gostermiştir?
osmanlı hanedanı 2.abdulhamit'in tahttan indirildigi 31 mart vakasından sonra bitmiştir. ulke yonetimi 2. meşrutiyet'in ilanı ile ittihatçılara geçmiştir. onların atadıgı vahdettin gibi bir adam ancak kukladır, kim ipini çekse oraya gidecek bir adamı oraya koyan ittihatçıları gormezden gelip osmanlı'ya saldirmak ne de kolaydır. nasılsa osmanlı yok. ağzına geleni dogru gercek demeden sıç gitsin.
önce git 31 mart vakası ne ögren kimler nasıl kimin destegiyle ayaklanmiş, anla gel sonra konuşalım.

o ittihatçılar hala buralarda kol geziyor. adına ergenekon diyorlar.
osmanlıyı kötüleme adına türlü iftiralar atmaktan çekinmeyenlerin uydurdukları masaldır.
osmanlı döneminde en fazla ezilen azınlık olan türkler'in, bugün osmanlı'ya tek sahip çıkan azınlık olduğunu düşünürsek; milletsel güdülerimizde "seveni değil s*keni sevmek" gibi bir peydahlanmanın teeeea o zamanlardan beri var olduğu sonucuna ulaşabiliriz...

eee, ingilizler de bizi az s*kmemiştir zamanında, dolayısıyla birini seven diğerini de sever.
osmanlıcılık nedir önce onu tanımlamak lazım.

osmanlıcılığı ülkenin son zamanlarında, ülkenin padişahının doğru bulduğunu doğru kabul etmek* ve buna uygun tavır almak olarak yanlış tanımlarsam; evet böyle bi ilişi vardır. eğerki mantaliteme göre lider benimsediğim adam ingilizlerle işbirliği halindeyse ve başı sıkışınca ingilizlerin ülkesine gidiyorsa benim de ingilizleri sevmem kaçınılmazdır.

ancak osmanlıcılığı doğru tanımlamak gerekir ki o da osmanlı devleti sempatizanı olmaktır. 600 yıllık bir devletin de herhangi bir güruh ile ilişkisinin varlığı boyunca stabil kalması olası değildir. dolayısıyla osmanlı sempatizanlarının da ilişkileri* sürekli aynı yönde ve derecede olması mümkün değildir. yanı osmanlıcıların çeşitli zaman dilimlerinde çeşitli şiddetlerde ingilizleri sevme eğilimleri olabilir herkes gibi.

gene de hatırlatmakta yarar vardır ki osmanlı genel olarak batılı devletleri pek sevmemiş onlarla ilişkilerini resmi aışveriş düzeyinde tutmş, doğuya hep daha yakın durmuştur.
ancak dedesine hakaret etmeyi seven, dünyadaki türünün tek örneği olan kişinin kurabileceği bir bağlantıdır.
karı koca gibi yakın ilişkidir. hatta biçimsel olarak da benzer.