bugün

yaşar kemal 'in dağın öte yüzü üçlemesinin ilk kitabıdır. bu romanda çukurova 'ya pamuk toplamaya inen köylülerin yol boyunca kendileriyle ve doğayla olan mücadeleleri anlatılır.
üçlemenin tamamı okunmasa da tek başına keyifle okunabilir ortadirek. bizim marquez'imiz de denebilecek yaşar kemal'in mitlerden, efsanelerden, masallardan damıtıp doğayı da konuşturduğu, çukurova insanını çepeçevre anlattığı-yaşattığı enfes romanlarından biri. hele kahramanın anasını sırtında taşırken ana-oğul arasında geçen konuşmalardaki sahicilik -samimilik gayetle leziz. kimsecik üçlemesinde de 'sırtta taşınan ana' figürü vardır yine, sanırım bir nevi hak ödeme niyetine kullanır bunu yazar, vefayı imler.
saban serısının en sevdıgım fılmlerınden bırıdır.ortadırek saban.
muhteşem bir yaşar kemal romanıdır. denebilir ki türk yazınının en iyisi.
80 lerde çocuk olan herkesin bildiği tabir. alım gücü eh işte seviyesinde olan insanları sembolize ederdi. karikatür dergilerinde elinde file ile çizilirdi.
o zamanlar bu sınıfa mensup olduğu düşünülen işçi, memur, esnaf umut doluydu. kendini orta direk olarak adlandıran şanslı sayılırdı. enflasyon arttıkça karikatürler de değişti. k.çına girmiş bir kazıkla resmedilmeye başladı bu insanlar.
yaşar kemalin mutlaka okunması gereken başyapıtı. belki de yalınlık ve içtenlik bakımından bir numaradır. romanda oluşturulan imgeler mükemmeldir



--spoiler--

artık sırtı annesinden korkmaya başlamıştı. onu bir daha sırtına almak ölüm gibi geliyordu.
--spoiler--
(bkz: ortadirek şaban)
Ağrı ilinin Doğubayazıt ilçesine bağlı bir köy.

ilçenin tüm köyleri için:

(bkz: Doğubayazıt)
bismillah deyip başladığım Yaşar kemal eseri. daha ilk satırlarından bizim oraların kokusunu taşımıştır duyu organlarıma. küçükken annemin beni de götürdüğü pamuk tarlasının sıcağı mı yok yok sıcağının pis kokusu değildi çukurova'nın, bilenler bilir o kozak içindeki pamuğun kokusunu. bunu en iyi yaşar kemal anlatır ona bırakmak lazım.
ama o yıllar önce annemin beni de yanına aldığı ırgatların doluştuğu traktör römorkunun sabahında tıklım tıklım fakirlik kokan, bizim içinse eğlence olan o koku. şimdi hatırladım, öğleyin yediğim yufka ekmeğe karışmıştı o koku, ekmekte tat bırakmamıştı, o yüzden sevemedim yufkayı belki de, belki de çukurovanın o pamuk beyazlığını annemi çalıştırdığı için sevemedim hiç, o pamuk temizilği hiç bana ilginç gelmedi. belki de bundandır çukurovanın hep çok acımasız olduğunu zannetmem, insanlarının soğuk bakışları, ya da bana soğuk gelen o güvenilmez bakışlar, birbirine zıt, yüzünün esmerliği ile elindeki pamuk dünyayı anlatır aslında, yaşamın kaynağı gibi birbirine zıt.
sabit gelirli toplum sınıfıdır. memurların yoksulluk çekmediği dönemde aldıkları isimdi ama şimdi direk mirek yok, ya gökdelenler var ya yerin dibine girenler...
ben orta direkler adına konuşuyorum. hatta bir tek ve sadece orta direkler adına söyleyeceğim her şeyi. hani ufak bir imkan olsa, sendikalaşırdık önderliğimde. sendika başkanı olmak adına ilk vaadim, orta direk vatandaşlara kıdem tazminatı olurdu dünya bakiyesinden.

orta direklik çok fenadır hoca. uçta değilsindir zira. bu amına kodumunun hayatı boyunca hep bir umut beslersin, göt korkusuyla yaşadığın kadar.

"ahhh ulan zengin olup şu 80.000 tl'lik arabayı alsam ya n'olur be" dediğin anda içini bir korku kaplar. "dur bee oluummm beterin beteri var. karnımız tok en azından. buna da şükür" dersin.

hayal bile kurmaya tırsar ortadirek. çünkü hayatı boyunca "azmasın" diye, "arzulamasın" diye hamd etmeyi öğrenmiştir bu zümre mensupları.

bildiğin kast sisteminin son derece keskin vaziyette yaşandığı bu coğrafyada en çok ezilen ama ezildiğinin hiç de farkına varmayandır.

zümre atlamaya cesareti olamayan, sınıfta kalmaktan ölümüne korkan, gelir adaletsizliğinin yılmaz bekçileridir.

ben var ya, hani çok içsem; kazara da cinin biri çıkıp "hacı abi hadi bi istek yap da neşemizi bulalım" dese, sıçtığınızın resmidir.

"ortadirek yok olsa" diye bir dileğime bakar.

sistem çöker milas tapu dairesinde olduğu gibi. altyapı yetersiz kalır ankarada baskın bir sağanakta. çok sevip aldatılmış bir oğlan hayalkırıklığı yaşar kapitalist sistem.

ortadirek olmasa, dünya çok daha güzel bir yer haline gelebilir belki de. kuruyemiş tabağı antep fıstığıyla dolu olur. kim bilir buzdolabındaki dondurma kabından hakikaten dondurma çıkar. algida hem de.

ben var ya, hani çok içsem; kazara da cinin biri çıkıp "hacı abi hadi bi istek yap da neşemizi bulalım" dese, sıçtığınızın resmidir.
bu sözü türk siyasetine sokan adam özal'dır.

pek orjinal bir terim değil zira;

terimin icat edildiği asıl yer amerikan siyasetidir; bizim orta direk dediğimize onlar silent majority derler.

yani ideolojilerden ziyade, günlük kaygıları olan; dümenini çevirmeye çalışan ancak pek sesi çıkmayan sessiz çoğunluk.

özal bu kitleyi hedef alarak büyük bir destek yakalamıştı.