bugün

kusursuz bir alın, güçlü bir çene. işveli, parlak, mavi gözler. dolgun, etkileyici, ısırılası bal dudaklar. özenerek taranmış, zarif bir boynu açıkta bırakacak şekilde gelişigüzel topuz yapılmış, sapsarı saçlarının hiçbir zaman olmayacağına üzüldüğüm şair kişisi. gay bir aşık gibi tanım yazmaktansa kendimi böyle bir yola sürdüm. buradan kendisine el sallıyor ve şunları ekliyorum: Bana aldığın ve burnumdan getirdiğin captain black pipo tütününüde fitil yaptırıyorum, bir firmayla anlaştım.

bunların da dışında,

Ezerek yürüdüğümüz kaldırım taşlarının hepsiyle arkadaş olmuş, kimsenin bilmediği zindanlara girip-çıkmak zorunda kalmış bir şiir amelesidir kendisi. "Deli olduğumu kanıtlayamıyorum" diyor ama, delinin ta önde gidenidir hiç şüphesiz. Ha, unutmadan, sürekli kusar, hiç çekinmez, her yere kusar, hiç utanması yoktur. Ne kusar bilir misiniz? -Şiir kusar, şiir. Önünde ceket iliklenip, ayakta alkışlanacak kişidir ama, alkışlanmayı da hiç sevmez. Hatta şunu der kendini bilmez alkışlayanlara "sokaklar alkışlamaz!" *

(bkz: Sokak şairi)
(bkz: Sokakta şiir okumanın hafifliği)
(bkz: Eylül sonrası görüntüler)
(bkz: insan)
(bkz: Rastlantı ve beklenti)
(bkz: Siyah ve gri)
(bkz: Turkuaz ve farkına varmaksızın)
(bkz: Hiç kimseden hiç kimseye)
(bkz: iç içe odalar)
isim soyad olarak adaşım, ankara'da küfür ede ede önümde yürüdüğü için merhaba diyemediğim yazar, sair.
deli murat koçak,

diyor ki: deliliğim; sadece kafam bozulunca orayı terk etmemden, başka bir deliliğim yok.
Ne iş yapıyorsunuz sorusuna; türkiye'de para etmeyen bir işi yapıyorum, yazarım. 8 tane kitabım var
Nerelisiniz; Nüfüs cüzdanıma göre Ankara Altındağ'lıyım ama Annem Maraşlı, doğulu görünümüm bu yüzden.

sırtında dağcı çantasıyla dolaşan, oldukça cüsseli ama son derece de kibar bir kişilik. bir saniyelik sorusundan sonra da, borcum ne kadar diye sorabilecek kadarda cömert.