bugün

kitabın önsözünü siz sonsöz olarak okuyun. Mine urgan sağ olsun müthiş bir analiz yapmış ama ne var ki kitabın başında yer vermişler bu analizlere. yalnız yanlışım yoksa yeni baskılarda son söz olarak yer almakta o analizler.

kitapla ilgili bir şeyler yazardım ama mine urgan her şeyi yazmış zaten.

özetle; çok sağlam bir kitaptır, okuyun.
sopanın ucuna geçirilen domuz kafası eserdeki vahşetin sembolüdür ve toplumdan uzak bir yaşama maruz kalan insan kümelerinin ne kadar basit ve ilkel canlılar halini alabileceğinin göstergesidir.

Edit: ya bunun nesini eksiliyorsun arkadaşım artık tanım da beğendiremiyoruz.
peter brook usta tarafından beyaz perdeye de uyarlanmış olan w.golding eseridir.temelde kendini çok modern diye addeden ingiliz toplumunun eleştirisini yapar. bunu ıssız bir adaya düşen bir grup çocuğun gözünden yapar; kendilerine modern bir toplum inşa etmeye çalışırken insanlığın en ilkel haline doğru, vahşet ve şiddetle evrilen çocukların gözünden...

okuyun, okutturun...
Nobel ödüllü William Golding'in romanında, insanın kökeninde olan vahşiliğe dikkat çekerek, ıssız bir adaya düşen gençlerin hikayesini anlatıyor.
insanı sinirden çıldırtan film. Ama o tombak, gözlüklü ölmeyecekti. Zaten filmlerde hep tu tiplerin başlarda öldüğünü bir kez daha gösteren filmdir.
Başlangıçta her ne kadar küçük yaş öyküsü gibi gözükse de, her yaşın, her hayatın ufak ufak elini okşayacağı nobel ödüllü golding kitabıdır. Ayrıca belirtmek gerekirse ender bulunan kitaplarda hemen her şehirde olan kültür yayınlarında rahatlıkla bulunabilir. Tavsiyemdir.
iş bankası yayınlarındaki sondaki mine urganın açıklamasını okuyunca tüm kitabını okuduğumdan daha fazla etkilendiğim, daha fazla şey kavradığım kitaptır. sanırım biraz öküzüm.
kitap okumaktan soğuduğum bir dönemde elime geçen kitap. öyle severek okumuştum ta ki son beş sayfasının kayıp olduğunu görene kadar...

ben hayatımda böyle g*t olmuşluğumu hatırlamıyorum.
'devlet adam öldürmek için vardır', 'tüm devletler katildir' gibi türkü bar jargonuyla konuşan beyni akmışlara okutulması gereken bir başyapıttır. bu romanda sadece iki çocuk iyidir. ilginçtir, bu ikili aynı kaderi paylaşıyor. ralph ise iyi biri değildir. dikkat edilirse başlarda domuzcuk'u büyük ihtimal görüntüsünden ötürü adam yerine koymaz iken sonradan ona mecbur kalınca ona yanaşmış ve iyi çocuk görüntüsü çizmiştir.
harika ötesi bir iron maiden şarkısıdır..
en azından benim için öyledir..

sözlerini de giri olarak girelim tam olsun..

I don’t care for this world anymore
I just want to live my own fantasy
Faith has brought me to these shores
What was meant to be is now happening

I’ve found that I like this living in danger
Living on the edge it makes feel as one
Who cares now what’s right or wrong it’s reality
Killing so we survive wherever we may roam
Wherever we may hide we’ve got to get away

I don’t want existence to end
We must prepare ourselves for the elements
I just want to feel like we’re strong
We don’t need a code of morality

I like all the mixed emotion and anger
It brings out the animal the power you can feel
And feeling so high on this much adrenalin
Excited but scary to beleive what we’ve become

Saints and sinners
Something within us
We are lord of the flies

Saints and sinners
Something willing us
To be lord of the flies.
medeniyetle ilkellik arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu görmemize vesile olan kitap.

--spoiler--

bir grup çocuk uçak kazası sonucu adaya düşer. kendilerinden başka kimsenin barınmadığı bu adada düzeni sağlamak için bazı sınırlar koyarlar. gel zaman git zaman bir grup çocuk keyfi hareket eder ve amaçları kurtulmaktan sapar, ada yaşamına ayak uydurarak diğer gruba karşı adeta terör estirir. gün geçtikçe daha da vahşileşirler, tanınmaz hale gelirler. avladıkları bir domuzun kafasını bir sopanın ucuna geçirdikleri vakit pik yapan bu vahşet, mızrakla Ralph'i yaralamalarıyla son bulur.

william golding, medeniyetten yoksun bir uzamda ortaya çıkması engellenemez iki insani duyguyu ve bu adada onların tezahürünü tasvir etmiştir bizlere: saldırganlık ve şehvet.

--spoiler--
filmi kitabına müthiş uydurulan nadir kitaplardan biridir aynı zamanda. müthiş bir alegori. iNSAN DOĞUŞTAN KÖTÜDÜR.
mercan adasının "aslında" versiyonu. konu kabaca ; kötülük insanın yaratılışında doğuştan vardır. uygarlık , kötü dürtüleri yasaklar ve etik gibi toplumsal kurallar ile kontrol altında tutar. uygarlıkla bağlar koptuğunda da çocukların içindeki şeytanı durduran bir faktör kalmaz. misal roger , kitabın daha başında bir küçüğü taşlamak ister fakat daha toplum kurallarından tam arınmadığı için uzağına atar taşları. sembolik bir hareket. ama kitabın son bölümünde aynı roger öyle bir raddeye gelir ki domuzcuk'u devasa bir kaya ile gebertir. maskeler ve boyalar da bu kopuşu hızlandırmıştır.

--spoiler--
sanki başlı başına bir benliği vardı bu maskenin ve bunun arkasına saklanan jack , utanma duygusundan da kendi benliğinden de kurtulmuştu.
--spoiler--

karakterleri de frp alignmentlarıyla anlatırsak ;

lawful good: simon
neutral good: ralph ve domuzcuk
lawful evil: jack merridew
neutral evil: roger

dipnot: http://www.imdb.com/title/tt0100054/?ref_=nv_sr_1
şöyle de bir filmi var ama izlemeyin. rezillik. yönetmen kafasına göre takılmış. çocuk da olsa insan bir oyunculuk bekliyor.
william golding romanı.

yan yana yürüdüler. ayrı ayrı yaşantıları, ayrı ayrı duyguları olan iki kıta gibiydiler; bir ilişki kurulamıyordu aralarında.
en anlamlı, en gerçekçi, en ürpertici romandır. kötülüğün insanların içinde olduğunu gösterir.
(bkz: bütün insanlar ölmeli)
Kitabın sonu aslında umutla beklediğiniz mutlu son tarifine uyuyor mu bilmiyorum ama bana göre mutlu olmayan hüzünlü bir son.

Sineklerin Tanrısı, çarpıcı bir kitap. Okumak isteyenlere öneriyorum.
William Golding'in sineklerin tanrısı'nı mercan adası ve hazine adası kitaplarına karşı yazdığı söylenir. Iki kitabın aksine karamsar bir kitaptır ve kesinlikle bir çocuk kitabı değildir. Medeniyetten uzaklaşmış çocukların kendi içlerindeki "canavarın" nasıl ortaya cıktığını anlatır.
Onlar adadaki bir canavardan kaçarlarken asıl canavar onlardır.
zamanında beni çok etkilemiş olan kitap. biz de nihat doğanla pascalın kavgasını bişey sandıydık meğer ada ortamı çok acayip bir yermiş.
Mükemmel bir kitaptır. insanın iki dürtüsü olan vahşilik ve medenilik arasındaki savaş anlatılır. 12 Bölümden oluşur. Dikkatli bir şekilde okunursa toplumdan kopan çocukların değişim süreci takip edilebilir. içeriği sebebiyle okurken beni son derece rahatsız eden bir kitaptı. Kitapta hiç kız bulunmuyor ve bunun sebebi William Golding in kız çocuklarıyla empati yapamaması. Ayrıca kendisi cinselliği kitabın temalarından biri yapmak istememiş. Kitabın sonlarına doğru birçok beklenmedik olay gerçekleşir.
yaklaşık ilk elli sayfasını hiçbir şey beklemeden ve bir şey anlamadan okuduğum kitap. ancak bir yerden sonra olayların seyri değişiyor, baktım ki ardı ardına çeviriyorum sayfalarını.
bitirdiğimde ise özellikle mina urganın son sözü sayesinde birçok şeyin farkına vardım ve çok etkilendim.
mutlaka ama mutlaka okunması gerekiyor.
okuduktan sonra insanların doğuştan kötü,bencil, ayrımcı olmaları konusundaki düşüncelerimi pekiştiren kitap. kitabın kahramanı olan çocuklar, günümüz toplumundaki yetişkinlerin özüdür, modern kabul edilen insanlık ile bu çocukların aralarındaki ilişkinin tek farkı çocukların bu ayrımcılığı ve vahşeti kılıflara gerek duymadan doğal bir tepki olarak gerçekleştirmeleridir.
Cami avlularında bir toz bulutu, bir koşuşturma , birbirine karışan çığlıklar; şakalaşan, hoplayıp zıplayan çocuklar... yaz ramazanlarının hayalimdeki akşam manzarası budur.
- ha, çocukların en küçük hareketine ifrit olan, onları camiden kovmak isteyen hatta peşlerinden koşup azarlayan canı tez ihtiyarlar yok mudur? vardır, hem de çoktur; ama onlar, o çocuklar oradan çıkıp gitse, camilerin sadece kendileri gibi belini doğrultamayan, ağzını bıçak açmayaz, asık yüzlü adamlara kalacağının farkında değillerdir.
- sonra azıcık ufakları başlar kıkırdamaya. derken o kıkırtı, o gülmek isteyip de gülememenin hışırtısı bütün arka safları tutar. kimisi dirseğiyle yanındakine sataşır, kimisi dayanamaz, namazı bozup kendini dışarıya zor atar.
-çocuk milletini teravihte, her dört rekattan sonra getirilen salavatlarda görmelisiniz. artık orada coşar, bastırılmışlığın acısını çıkarırlar.
- ve yine bir işe yarıyor olduğunu gösterme dürtüsüyle yerinden kalkıp etrafa, cemaate tesbih yetiştirmeye çalışır.
- teravihten çıkmış bir çocuğun hali, görülmeye, izlenmeye değerdir. büyük iş başarmış insanlara mahsus bir haleti ruhiye ile inerler caminin merdivenlerinden. yüzlerinde bir kendine güven hissi, bir büyümüş, olgunlaşmış genç adam hali vardır.
bu ve bunun gibi birçok leziz yazılarından oluşan, aynı zamanda zaman gazetesi yazarlarından olan ali çolak beyefendinin deneme kitabını mazi hasretiyle yanıp tutuşan herkese tavsiye edilir.
okuduktan sonra 90 yapımı olan filmi de izlenebilir.

http://www.imdb.com/title/tt0100054/
bireysel önceliklerin toplumsallaşmasının yıkıcılığı başlığıyla http://wp.me/p4iyte-6c adresimdeki blogumda yorumladığım,william golding ' in gerçekleri, sizi gerçeklerden korkuturcasına gösterdiği toplumsal incelemesi.
çocuklara terörist diyen zihniyetlerin okuması faideli kitap.