bugün

karıştığı bir kazada mercedes' i ve ismini hatırlamadığım bir arabayı pert ettiği, kendisinin ise sapa sağlam durduğu rivayet edilir. bu söylenen abartı olsa da sağlam arabadır sonuçta.
kaza sonucu bir tırın altına girdiğinde altına girdiğinde sadece kaputta zarar olduğunu görünce beni dumur eden araçtır. dağ ,bayır için ise lada niva.
çocukluğumun arabasıdır, rus tankıdır.

o zamanlar 10-11 yaşlarındaydım. kökenlerimiz rusya'ya dayandığından ötürü ayrı bir sempati duyardım zaten kendisine. ama bunun haricinde anlamsız bir sevgi de beslemiyor değildim. boş değildim lada'ya karşı. zaten araba manyağı bir çocuktum. o dandik arabayı çok severdim. üzerinden birkaç sene daha geçti... belki daha fazla... şimdi düşündüm de, 3-4 sene geçmiş. 14-15 yaşında lada'nın internet sitesinde gezinirken buldum kendimi. "hacı üniversiteden sonra rusya'ya yerleşirim, bi' de lada alırım. hangisinden alsam ki. hmmm bak bu iyiymiş hem ucuz hem taş gibi araba. sevimli bi' şey de. ooo güzel güzel!" dedim.

zamanla araba ilgim azaldı. 17 yaşındayım. bir kez olsun araba sürmüşlüğüm falan yok. ha nasıl sürüleceğini biliyorum, otursam rahat sürerim o ayrı. ama ben babamla hiç öyle dağlara bayırlara falan gitmedim araba kullanmak için. ya da motorundan, tamponundan, kaputundan anlamam arabanın. sadece duygusal bağ kurarım. oh yes...

velhasıl kelam, çok güzel bir araba bu. araba alabilecek kadar para kazanırsam ve orta halli biri olursam, kesinlikle samara olmasa da lada alacağım. zengin olursam, lada + son model bir araba alacağım. olur da öyle çok zengin biri olursam lada koleksiyonu yaparım zaten. heheyt.
öküz gibi bir direksiyonu olan arabadır. o direksiyonu çevirmek için benim fitness çalışmam gerekir diye düşünüyorum.
kasa sağlamlığına diyecek yoktur ancak günümüz otomobilleri için bu kabul edilebilir bir şey değil.
benzer durum ford taunus'ta da mevcuttur. ne var ki kaportada esnekliğin olmayışı bu durumu yaşam alanına yansıtır. öte yandan "ezilip büzülen" bir otomobil yaşam alanını koruyabilmek adına bunu yapıyorsa bu otomobil daha sağlam demektir.
fiat tempra ilk çıktığı zamanlarda güvenilirlik konusunda kafalarda soru işaretine yol açmıştı;çünkü yapılan kazalarda tempraların kaportası darmadağın oluyordu, halbuki enerjiyi emip yolcuya iletmemek adına bu gerekliydi.

bunun yanı sıra sac kalınlığı yerli birçok otomobilden fazladır. yalıtımı vasattır. süspansiyonları sert olmakla birlikte bu sebepten dolayı iyi yol tutar. sürüş pozisyonu alçaktır. direksiyonu ise bir şahinden biraz daha serttir.
takdir edilecek en önemli özelliği kaloriferidir, içeriyi fırına çevirir.
Isıtma sistemi oldukça iyi olan, hesaplı , Rus yapımı ve büyük şehirlerimiz dışında oldukça bol bulunan araçtır. Yedek parçasını bulmakta kolay ve ucuzdur.
1 aylık arabam sürümünden çok zevk aldığım, yol tutuşu iyi az yakan, soğuk kış günlerinde hemen ısınan kalorifere sahip helal sana .
0-8 yaşları arasındaki aile arabamızdı. onun üzerine orta halli bir aile olarak 2 farklı araba daha aldık. ama nedense hiçbirini onun kadar sevemedim*.

annem ve babamın işinden dolayı memleketimizden çok uzaklarda oturduk hep. o yüzden yaz tatilleri bir özlem oraya geri dönerdik tatile babaannemin yanına. yol da anasını satayım 25 saat filan sürüyordu.

insanın duygularının en içine işleyen yıllarında o 25 saatlik yolları aldırdı bize bu araba. küçükken lanet bi piç olduğumdan araba çok tutardı beni. virajlı yollara girince midem ağzıma geliverirdi.

bu yüzden lada samaramızın arka koltuğunun her santimetrekaresi benim kusmuğumdan nasiplenmiştir. o kadar emektardır.

kim bilir nerede simdi beeh.
arka koltuğun camlarının tam açılmasını hep hayal etmişimdir. ama sattım gitti.
türkiyede o kadar cok satmasina ragmen yollarda o kadar az görünmesi sonucu saglamligi konusunda söylenenlerin pek gecerli olmadigini düsündüren rusyanin tofasi. Yakit tüketimi disinda bizim yerli arabalardan hic bir tercih edilir tarafi yoktu.
teorikte 156 km/h pratikte -iman gücü dahil- 200 km/h maksimum hızı olan otomobil.
rus arabası olduğu için dönemin daha havalı arabaları olan tempra ve şahin türevlerinden, kışın tek marşta çalışması ile ayrılmış olan kış arabasıdır.
(bkz: rus mercedesi)
tam rus malı mantığında bir arabadır..konfor yok ama asıl amacı getir-götür'ü ucuz ve sağlam bir şekilde yapmaya arar..
Ayrıca garip bir şekilde sevmekteyim bu aracı..
korku filmlerinde oynayan arabadır.
nedendir bilinmez garip bir sempati beslenen arabadır. sağlamdır, görev adamıdır işi bilenlerin söylediğine göre de az bozulur kolay ve ucuza tamir olur...

kışında çabuk çalışması ve ısıtması ile övünür.
Rusyaya gittinizde her yerde gorebileceniz bir nevi bizim sahin arabasi gibi popilar ve ucuz olan rus mali araba, sekil olarak karizmatik duran ama kaportasini actinizda pek beyenmiceniz, benzini az tuketen 4 tekerli arac, hayraniyim...
93den 98e kadar 5 sene bize hizmet etmiş rus mercedes'i o zaman tutulan Şahin e geçmekle ne büyük hata yaptığımızı anladığımız zaman iş işten geçmişti. parçası ucuzdur eskiden beri ve gerçekten sağlam arabaydı konfor 0 ama olayınız binip gideyim ucuza saglayayim bu olayı derseniz bire bir *
hakan peker'in efsane sarkisini aklima getiren arabadir.
istediğiniz gibi kaldırımlara çıkıp inebileceğiniz über sağlam araba.
Benzinde şahin ve doğan'nın lpg'siyle aynı hatta daha az yakmaktadır.
bulgar lada'sı ile karıştırılmaması gereken markadır..
ikiside aynı abi yeaa diyenlere aldanmayın..
aynı fabrikada üğretiliyor bunlar abi valla
(bkz: türk işi pazarlama teknikleri)
şahinle toros karışımı, hiç bir ekstrasını göremediğim tutulmayan araba.
Şu aralar zenginlerin gözlerini kamaştıran arabadır.
arabadir. edit:eksilendigime gore yanılıyorum demektir. at filan da olabilir.
babamın vardı bir lada samara'sı. grilerinden. on seneyi geçmiştir büyük ihtimalle. ben senede bir defa babamı ve ailesini gördüğümden arabalı bir aile de tuhaf gelirdi küçükken bana. kırmızı vosvosunu sattıktan sonra almıştı bunu.

uzun yola çıkardık, iki gün üç gün yola devam ettiğimiz olurdu. kardeşim de ben de ufaktık daha. bu arabanın arka camının önü çok genişti. birimiz oraya çıkar yatardık. sığardık işte o kadar ufaktık. ikimiz de çok severdik o nedenle bu arabayı. kardeşim kamyonlardan çok korkardı o zaman. kamyon görünce saklanırdı. şeker atardı babam önden arkaya. "bak kamyoncu amca sana şeker yollamış" derdi korkmasın diye. tabi bunun arabayla bir ilgisi olmadı. anılar anıları doğuruyor sadece.