bugün

yukselim ( konveksiyon) yagislaridir.halk arasindaki ismi kirkikindi yagmurlaridir.türkiyede ilkbahar ve yaz baslarinda kuzeybatidan gelen nemli ve soguk hava, ic anadolu'da isinarak, yukselir ve yagis birakir.bu yagislara kirkikindi yagmurlari denir.
halk arasındaki bir adı da "ahmak ıslatan" dır
http://www.kirkikindi.com
ilkbahar aylarında sabah ve öğlen hava günlük güneşlikken, ikindi vakti birden alakasız bir yağmur başlar. işte o yağmurlardır kırk ikindi yağmurları. 40 gün boyunca sürdüğü ve tam olarak ikindi vakti yağdıkları için kırkikindi ismini almışlardır. iç anadolu bölgesinin karakteristik yağışlarıdır.
sivas yöresinin pek bilgili olduğu yağmurlar*.
hakkat ikindi saatlerinde yağan yağmurlardır. bir özelliğide, bir taraftan yağmur yağar bir taraftan güneş yüzünü gösterir.
haziran aylarında yağan ve artık kuraklaşan iklim nedeni ile gözümüz yollarda beklenen yağmurlardır. bir yanda güneş bir yanda yağmur ne güzeldir o atmosfer. *
tolga aydoğan'ın , satırlar arasında gezerken ne kadar emek verildiğinin gözünüze çarptığı, april yayınlarından çıkmasını dörtgözle beklediğimiz,1980 üzerinde yeniden bizi düşündürecek kitap.

--spoiler--
Hava bildik eski poyrazlardan değil. Ne lodos ne poyraz... Havası bile değişmiş bu şehrin. Ve yahut ben, zamanımın havalarını ezberlemişim. Belli ki hayat, ezbere yaşanmıyor, değişiyor.
--spoiler--
Bu yıl gerçekten yağan yağmurlardır. Sanırım bütün haziran boyunca devam edecek.
ankara'da yazın hayatın bir parçası olan yağmurdur, sabah günlük güneşlik olarak tişörtle çıkıp akşam sağanak altında sırılsıklam olmanıza neden olur.
aynı zamanda bir necati cumalı şiiridir.

sabahları aşık değilim dedim
gerçekten de öyleyim
her sabah rahat neşeli olurum
sesime bakmadan türkü söylerim

herkes gibi işe giderim ben de
çalışmak sanki özlediğim bir şeydir
sonra yavaş yavaş o aklıma gelir
havam bulutlanır gitgide
peşinde koşmaktan yorgun düşerim

çekilmez olur şehir
bilirim şimdi kırlarda
bir hayvan sakince suya eğilmiştir
trenler geçip giderken küçük kuşlar
durmadan yer değiştirir telgraf tellerinde

gitsem gezinsem derim limanda
rıhtım kahvelerinden birinde otursam
bir şey içsem ve dönsem
değiştirsem elbiselerimi
ya da uzanıp saatlerce uyusam
belki bu dertten kurtulurum
derim ama akşam olur
gene kapına düşer yolum.
yurdumuzun iç ve doğu bölgelerinde ikindi saatlerinde görülen yağmurlardır. sabah ve öğlen hava günlük güneşlik iken; birden hava kararır. sağanak ve gökgürültülü bir şekilde yağış başlar. son zamanlarda batı bölgelerinde de görüldüğünü düşündüğüm yağışlar'dır.
cephe yağışları olarak bilinir. sabah ısınan hava ile birlikte buharlaşan hava, öğle vakti soğur ve yağmura dönüşür. genelde bahar aylarında kırk gün boyunca sürdüğü için adı kırk ikindi yağmurudur.
Cephe yağışları değildir; konveksiyonel (yükselim) yağışlarıdır. Yaz ve kış aylarına girerken tüm Anadolu'da görülür. Kırk gün sürdüğü rivayet edilir ama bu bir hikayedir tabi. Öğleden sonraları yağar; özellikle yaza girerken yağanları çok bereketli yağışlardır. Çok kısa sürede bol su bırakarak tam kızgın güneş öncesi toprağı bir kez daha suya boğarlar. Ülkemizde yaz ve kış bu kadar çok sebze ve meyve çeşitliliğinin olmasının en büyük nedenlerindendir.

Bazıları bunlara bakarak aha global ısınma iklim bozuluyor mayıs haziranda ne bu gökgürültüsü fırtına derler aldırmamak lazım.
Bu mevsimde ansızın beliren yağışların halk arasındaki ismidir.
Geldi yine en sevdiğim.
(bkz: iş çıkışı yağan yağmur)
iç anadolunun hayat pınarıdır. Genellikle ilkbahar ve yaza az bir zaman kalana kadar yağar. Buğday ve şeker pancarları için bulunmaz bir nimettir. Daha sonra kurak ve kavruk bir yaz onları bekler.
Buna bir çözüm bulunması lazım. Tam hava serinleyince dışarı çıkacak yağmur başlıyor. Gündüz çıksan zaten pişiyon. Gece çıksan donuyon tam dışarı çıkma vakti olan ikindi sonrası akşam öncesi zamanda da yağmura yakalanıyon. iç anadoluda yaşayan maldır amk zaten insanı da bi şeye benzemiyor.