bugün

dünyada eşi benzeri olamayan içine su ve benzeri sıvılar konulabilen tlf la ulaştığınızda size hemen gelen parayla satılan plastik şişenin kutsallığımı olur yahuuu hm suyu kokutuyo tadınıda bozuyor.
eyşan özhim'in filmin hiç bir karesine yakışmamış olduğunu anladığımız,
bir - iki sahne dışında acayip bayan bir film. küfür ederek bir yere kadar güldürebiliyorsunuz sonuçta. hele ki son sahneleri izlemenize hiç gerek yok diyorum.
gece filmlerindendir yapılacak fazla bir şey yokken kahve ya da çay içip izlenmelidir, zevk verir.
recep ivendik e laf atanlara örnek gösterilecek film, buna ne diyeceksiniz?
1990'lı yılların başlarında öğrenci iken her mahallede türeyen su satıcılarından bidonla alınan suyun içine dökülerek tıkaçlı musluğu ile kolay kullanım imkanı veren hacı yatmaz misali eğilse bile kendi kendine düz konuma gelen damacanamızdır. öyle kutsaldır ki 4 sene boyunca en baş köşede durmuş, içi yosun kaplamasına rağmen kullanılmaya devam edilmiş, bilimum organizmaya karşı bağışıklığımız oluşmasına yardımcı olmuştur, beşinci sene evi temizlemeye gelen ev arkadaşımın ablası tarafından hijyen tanrılarına haberimiz olmadan kurban edilen yeri doldurulamaz damacanamızdır o.
bol küfür ile bezenmiş, çok sevmesemde şafak sezer'in mimiklerini konuşturduğu özellikle şeytan ile ilk karşılaşmasındaki ifadesi beni çok güldüren, ama bazı açıdan diğer dinlerle aşırı dalga geçilen film. güldüm mü evet, bir daha mı asla..
(bkz: dinime küfreden müslüman olsa)
Eyşan özhim ve şafak sezer'in başrollerini paylaştığı, komedi dolu, insanları gülmekten kırıp geçiren bir film...
- gördüm kızı dayanamadıım..
- aldım elime kutsal suyuuu..
- verdim kutsalıı... verdim kutsalıı...

http://www.youtube.com/watch?v=-zCMHkfMgZQ
kutsal suya musluk suyu katılan film. tam türk işi. izlerken çok güldüm. çok küfürlü diye eleştirildiği olmuştur. asıl eleştirilmesi gereken salıncaktaki mevzunun sansürlü olması. izleyemedik, göremedik. elinde o görüntüler olan varsa selamlar.
--spoiler--
şarap eşliğinde mesir macunu yenen sahnede koftiden papaz rolündeki şafak sezer' in içine cin giren kızın ablasına tıkladığı, kızın ablasının papaz'ın aslında müslüman olduğunu* kaşığı* yedikten sonra* anlayıp banyoda hüngür hüngür ağladığı sahne sinemaseverleri de ağlatmıştır. * *
--spoiler--
citroen esprisi ile eyşan'ın göğüslerinin sadece aklımda kaldığı filmcik. *
komedi filminin başarı ölçütü güldürebilmekse, türkiye için iyi sayılan bir film.
Şafak Sezer ve Eyşan Özhim'in başrollerini paylaştığı ve kötü eleştirilere maruz kalan komedi filmi...
şafak sezerin müthiş performansını bir kez daha izledigim filmdir. filmi alıp götürmüştür. yapımcıları, diger oyuncuları ve senaristlerin yatıp kalkıp safaka tesekkür etmeleri gerekir.
(bkz: damacanayı kurtaran adam)
(bkz: şafak sezer)
--spoiler--
(bkz: citroen)
--spoiler--
hayal kırıklığına uğradığım diğer bir türk filmi. argo konuşma üzerine ve küfür üzerine kurulu mizah anlayışı ve son derece saçma kurgu da birleşince verdiğiniz paraya değmediğini anlıyorsunuz. şafak sezer kendi şovunu yapmış biraz ama hiç komik değil.

(bkz: biri şafak sezer e komik olmadığını söylesin)
ben o yare baktım atlayamadım dizesi
ve onu söylerken şafak sezer hareketi ...akıllardan çıkmayan tablo.
dün akşam izlediğim ve bi sikime benzetemediğim film. ota boka gülmeye bayılan beni nedense hiç etkilemedi bu film. Ne şafak sezer e güldüm nede ersine. acaba korsan izledim ondan mı böyle öyle oldu diye düşünmüyo değilim.
maalesef tebessüm bile edemediğim, hayatımda izlediğim en boktan filmlerin en başına oturmuş uyduruk film.
Filmden aldığınız tüm zevkin, filmi izlemiş bir kişinin yorumuna göre 180 derece değiştiği bir şafak sezer filmi.

Şöyle ki;

1-Adamın biri "süper komedi mutlaka izle" derse yarılana kadar gülmenizin mümkün olduğu;
2-Ancak "çok dandik; hiç değmez izlediğine" dendiğinde filmin ilk onbeş dakikasına bile dayanamayacağınız sinema dilemması.
insanların nesine güldüğüne bir türlü anlam veremediğim türk filmi. the godfather'ı bile daha ciddiyetsiz izlemişimdir herhalde...
kutsal damacana filmini itin dotune, yerin dibine iteklemeye calisanlarda gozledigim ahmet yilmaz uslubu hayatima lezzet katti. hayir hayat ahmet yilmaz tamlamalariyla, yuklemleriyle geciyor sozluk diyarlarinda.

bazi sahneleri ayaklarimla alkisladigim film oldu. safak sezer'in papaz kiligiyla verdigi fragman afisi bir kez goren insan, nasil fincher etkisiyle bir filmin kombinasyonunu deler gecer, anlamadim.
Bütününde iyi olmasada görsel efektleri iyi kullandığını düşündüğüm bir film.
berbat ötesi bir film. arkadaşımın zoruyla gitme gafletinde bulunduğum ve çok sıkıldığım anları hatırlatıyor bana. arkadasım kıh kıh her şeye gülerken ben de arkadaşımın gülerken ister istemez yaptığı hareketlere gülmekteydim.
(bkz: mubarek bahce hortumu)