bugün

hayatında bir kere olsun açip tek kitap okumamış (sürücünün el kitabı hariç) bu cahil adam kalkar komünizme bok atar. komünizm hakkında en ufak bir fikri yoktur. birileri kötü demiş o da evet kötü diyor. yahu arkadaşım oku, oku ondan sonra bok at. sen komünizmi türk düşmanı, din düşmanı sanan bir adamsın. rus işi gibi algılayan. karl marx'ı yahudi sanıyorsun, evet doğru biliyorsun, ama karl marx'ın dinle işi olmadığını da bilmen gerek.

bu bok atanlar patron sınıfı olsa yine koymaz, fakat genelde komünizmin savunduğu işçi takımı bok atar ya o zaman durup düşünür bir hindi. ve der ki, yaşayın bok içinde, birileri binsin sırtınıza alın kapitalizminizi kıçınıza sokun (gerçi o giriyor zaten) tepe tepe kullanın. ha ben de geliyorum sırtınıza binmeye. bunu hakkettiniz.
bi okumuşun kendileri olduğunu sanan komünistlerin çok bilmişlerinin, kendileri dışında kalan gerizekalı, aptal, manyak, salak, şerefsiz, maymun, puşt adamlar için kullandığı sıfat.

e adam okumuş canım, bırakın da o kadar bilmişlik etsin.
(bkz: komunist ne lan)
(bkz: seker mi lan o) *
komünistleri antipatik hale getiren söz.

komünizm halkı kucaklamaz mı...

e sen komünizmi eleştiren herkese cahil dersen halktan seni desteklemesini nasıl beklersin...
bir tek karl marx okumadığı için cahil kalan, yurdumun zavallı insanıdır.

-bizim sistemimizde patron da mühendis de işçi de aynı arabaya binecek
**hmm, öyleyse neden ben sermaye koyup patron, yada yıllarca okuyup mühendis olayım ki? işçi olurum, nede olsa aynı arabaya binicem
-eeee şeyyy... mühendis olmuşsun ama cahilsin işte bak bok atıyorsun
**bsg

edit: yukarıdaki konuşma 2001 yılında "mühendis olmuşsun ama cahilsin işte bak bok atıyorsun" kısmı hariç sunay akın ile ifrit arasında geçmiş, kendisi cevap verememiş ve öylecekalmıştır.

ben demedim, sunay akın dedi, bazılarına kapak olsun!

edit2:patron olmayı kolay sananlar var, kendileri neden patron olmuyor öyleyse merak içindeyiz, altı üstü göt büyütmece.
kapitalizm, aynen sivrisineğe benzer.

tek bir farkla ki;

bu hayvan kan emebilmek için, ince bir iğne yerine insanlara makattan kalın bir kazık sokmayı tercih eder ve sokmadan önce de bölgeyi; din-iman, milliyet-maneviyat vs. afyonlarla güzelce uyuşturur. maksat; vatandaş, kazık girerken acı hissetmesin ve hatta bu işten belli bir haz alsın. bu öyle bir hayvandır ki kendinden önce onun yaşama nedeni olan ağa-babalarının kan ihtiyacını karşılar. ta! ki, kendisi de bir ağa-baba olup ihtiyacı olan kanı emdirecek bir hayvan bulana kadar.

aldığı hazzın etkisi ile öylesine dolduruşa gelenler olur ki;

- oraya-buraya 'koymak' tan bahsederler, kıçlarındaki kazığın farkında olmadan.
Herkes hakettiği gibi yaşayacak, sınıflar kalkacak diye bu konular üzerinde duran koministler genelde üst sınıf insanlar olmadığına göre mantıklı düşünülünce acaba gerçekten hakkı olanı mı yoksa hakkından fazlasını istiyorlardı? Faşist rejime karşı çıktıklarını söyleyenler kendilerinin yönetime getirdikleri insanlar faşist politikasına sahip değiller miydi? Herkes eşit derken acaba liderlerinin kendileriyle eşit olmadıklarını göremediler mi?
atatürk'ün de komünizmden nefret ettiğini ve kendisinin ömrü boyunca 3000 kitap okuduğunu hatırlatırım.
bir kere okumamış cahil aşağılık insanlar her ortamda çok rahat anlaşılıyor. komünizm şunu söyler "herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre" bu ne demek. bu şudur, komünizmde herkes yeteneğine göre üretecek ve herkes yeteneğine bakılmaksızın ihtiyacına göre bu üretimden faydalanacak. mesela bir dr. hayat kurtaracak ama bir ayakkabı boyacısı o doktorun ayakkabılarını parlatacak. fonksiyon olarak bakıldığı zaman doktorun yaptığı şey elbette daha önemli. fakat bakış açısını biraz değiştirip, daha geniş bakacak bünyeler şunu rahatlıkla görebilir, bir ayakkabı boyacasının bile hayatın içinde bir rolü vardır.

kapitalist düzende bir bok olamamış, kendini tanrı sanan bir takım yaratıklar, komünizm sözkonusu olunca, neden şunun hesabını yapıyor açıkçası anlayamıyorum,

-abi komünizm gelecek
-eee
-ama herkes eşit olacak
-ne olmuş yani
-ben çok çalışacağım, bilim insanı olacağım ya da doktor, ama bir ayakkabı boyacısıyla aynı şartlar altında yaşayacağım
-ya bi siktir git! şu boşları topla hamza abi. burda bi mikim oldun da komünizmda bilim insanı olma hayali kuruyorsun.

gerçi hamza abi eğe zeki bir adamsa komünist sistemde bilim insanı olabilir. çünkü komünizm okutur onu. kapitalist düzendeki gibi parasızsa koymazlar kapının önüne. sovyetlerde bir adam köyden çıkıp gelip uzaya çıkıyorsa vardır bir hikmeti.

bir de şunu söylerle, yok efendim sosyalizm ya da komünizm gelince insanlar tembelleşecek. ah yavrum, ah kuzum kim kandırdı seni. şöyle düşün kapitalizm seni çalıştırı, senin hayatından çalar. karşılığında mesai verir ama yıllarını hayatın içindeki tatlarını satın alır. gecen gündüzün iş olur. tiyotra nedir sinema nedir bilmezsin. komünizm ya da sosyalizm ise derki hırsızlar olmadığı için sen 5 saat çalışsanda yeterli, bu bir servettir zaten. emek bir havuzda toplanır. onu çalan patronlar karteller, tröstler yoktor. o yüzden rahat ol 5 saat çalış geri kalanını şöyle değerlendir. al yanına eşini, tak koluna hürriyetin bayrağı gibi ve çık şehrin özgür meydanlarında dolaş. çocukların 5 paralık bir oyuncağa bakıp geçemesin. sen onları ağlatmak zorunda kalma.

(bkz: neyse)
cahil olmak zorunda değildir. okumuş, öğrenmiş komünizm sistemini uygun bulmamış insan da olabilir. Asıl o insana bok atan, attığı bokları tek tek hak etmektedir.
bok atılanın sadece kominizm oldugunu sanıp şümüllü anlatımı altında başkalarına hakaret eden insanlara kitap adı önerip tahminlere göre başkasını önerdiği kitapları okumayan insanların varlığı bizi ziyadesiyle üzdü.kitap ismimi lazım max weber protestan ahlakı ve kapitalizmin ruhu.ayrıca millte kapitalist deyip kendince hakaret edip kapital sistemin tüm nimetlerindende faydalanan çakma ideoloji militanlarınında olması kötü tabi
bilinçaltında halkın kominizm taraftarı olmadığı için cahil olduğunu düşünen çindeki kübadaki insanların muhasır medeniyetleri yerle bir ettiğini sanan ......
Atatürkçüdür.

"Biz ne bolşeviğiz ne de komünist;ne biri ne diğeri olamayız.
Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız."

-Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk millet realitesinin ve milliyetçiliğin temel unsurlarını red ve inkar eden Marksizm'in ve komünizmin kesinlikle karşısındadır. Ülkeyi felakete sürükleyecek sınıflara bölecek menfaat gruplarını çatışmaya sokacak bu ideolojilerin her zaman karşısında yer almıştır. Atatürk'ün başlattığı Türk Devrimi doğuşundan itibaren bu tehlikelerle karşılaşmış Bolşevik liderler Türkiye'de komünist köylü hareketin yapılmasını sürekli teşvik ve tahrik etmişlerdir. Komünistler Türkiye'de milli ve bağımsız bir devletin kurulmasını istememişlerdir. Sosyal Hariciye Komiseri Çiçerin daha 13 Eylül 1919'da Sivas Kongresi sıralarında Türk köylüsünün komünist olmayan idarecilere karşı isyan etmesini tavsiye ederek Türk hareketine karşı davranış ve anlayışını göstermiştir.

Komünizmin Türk Devrimi için sakıncalı ve tehlikeli olduğunu Büyük Atatürk çeşitli vesilelerle değişik zamanlarda ifade etmiştir. Sivas Kongresi'nden hemen sonra Amerikalı General Harbord'a verilen 27 Eylül 1919 tarihli muhtırada Mustafa Kemal Paşa Milli Harekat'ın amacını anlatmış ve komünizmle ilgili görüşlerini şöyle dile getirmiştir:

"Bolşeviklere gelince bizim memleketimizde bu doktrinin hiçbir şekilde bir yeri olamaz. Dinimiz adetlerimiz ve aynı zamanda sosyal bünyemiz tamamiyle böyle bir fikrin yerleşmesine müsait değildir. Türkiye'de ne büyük kapitalistler ne de milyonlarca zanaatkar ve işçi vardır. Diğer taraftan zirai bir problemimiz yoktur. Son olarak sosyal bakımdan dini prensiplerimiz bolşevizmi benimsemekten bizi uzak tutmaktadır." (Atatürk'ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri IV. 1917-1938 Ankara 1964 s.78)

Ayrıca Atatürk çeşitli zamanlarda komünizmi tehlikeli gördüğünü ve hiçbir zaman bu karanlık sisteme geçit vermeyeceğini ifade etmiştir. Atatürk'ün bu konudaki bir sözü şöyledir:

6 Şubat 1921'de

"Komünizm içtimai bir meseledir. Memleketimizin hali memleketimizin içtimai şeraiti dini ve milli ananelerinin kuvvetli Rusya'daki komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini teyit eder bir mahiyettedir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri C. III 2. Baskı s .20)

2 Kasım 1922'de

"Şurası unutulmamalı ki bu tarz-ı idare bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü biz ne bolşevizim ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Hülasa bizim şekl-i hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir ve lisanımızda bu hükümet halk hükümeti diye yad edilir." (Ag.e c .3 2. Baskı s. 20)

21 Haziran 1935'te

"Türkiye'de bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü Türk Hükümeti'nin ilk gayesi halka hürriyet ve saadet verme askerlerimize olduğu kadar sivil halkımıza da iyi bakmaktır." (A.g.e. c. 3 2. Baskı s. 99)

Son derece ileri görüşlü bir insan olan Atatürk'ün her zaman olduğu gibi bu düşüncesinde de yanılmadığı açık bir gerçektir.

Nitekim Rus yöneticilerin bu rejimi uyguladıkları ilk yıllarda kendi vatandaşlarına bile nasıl zalimce davrandıkları bilinmektedir. Kitleler halinde Rus halkının katledildiği gerçeği tüm dünyanın şahit olduğu bir olaydır. Lenin ve onu izleyen komünist yöneticiler SSCB'ni meydana getiren milletlere bolluk refah ve güzel bir yaşam vaad etmiş ancak sözlerinde durmamışlardır. insanlara güzel bir hayat getireceği iddiasıyla ortaya çıkan bu sistem uygulandığı ülkelerin halklarına ölüm esaret ve sefaletten başka bir şey getirmemiştir.

Bütün bu olayları yakından izlemiş olan Atatürk 1932 yılında Amerikalı subay Mac Arthur'la yaptığı bir konuşmada komünizmle ilgili düşüncelerini bütün açıklığıyla şöyle ifade etmiştir:

"Bugün Avrupa'nın doğusunda bütün uygarlıkları ve hatta bütün insanlığı tehdit eden yeni bir güç belirmiştir. Bütün maddi ve manevi imkanlarını top yekün bir şekilde dünya ihtilali gayesi uğruna seferber eden bu korkunç kuvvet üstelik Avrupalılar ve Amerikalılarca henüz malum olmayan yepyeni siyasal metodlar tatbik etmekte ve rakiplerinin en küçük hatalarından bile mükemmelen istifade etmesini bilmektedir. Avrupa'da çıkacak bir savaşın başlıca galibi ne ingiltere ne Fransa ne de Almanya'dır. Sadece bolşevizmdir. Rusya'nın yakın komşusu ve bu memleketle en çok savaşmış bir millet olarak biz Türkler orada cereyan eden olayları yakından izliyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu milletlerinin düşünce yapılarını mükemmelen sömüren onların milli ihtiraslarını okşayan ve kinleri tahrik etmesini bilen bolşevikler yalnız Avrupa'yı değil Asya'yı da tehdit eden başlıca kuvvet halini almışlardır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri c. 3 s. 94-95)

Büyük Önder Atatürk Ali Fuat Cebesoy'a yazdığı mektupta komünizm tehlikesine karşı Türk Milleti adına duyduğu endişeyi şöyle dile getirmiştir:

"Komünistliğin memleketimizde değil henüz Rusya'da bile tatbik kabiliyeti hakkında açık kanaatler hasıl olamadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber içerden ve dışardan çeşitli maksatlarla bu akımın memleketimizi içine girmekte olduğu ve buna karşı akla uygun tedbir alınmadığı takdirde milletin pek çok muhtaç olduğu birlik ve sükununu bozan durumların ortaya çıkması da imkan dairesinde görülmüştü. ..." (31 Ekim 1920 SD IV s. 360-361 Ali Fuat Cebesoy'a yazdığı mektuptan)

Atatürk tüm dünyayı tehdit eden bu tehlikeye karşı milletin düşüncelerinde ve sosyal kurumlarda uygulanacak yöntemleri çözüm olarak görmektedir. Bu tehlikeye karşı öngördüğü değişiklikleri ise kendi sözleriyle şöyle özetlemek mümkündür:

"Rusya hariç olmak üzere bütün dünyada her kişi menfaat ve zararı kendine ait olmak üzere hayatını düzenler. Yalnız her kişiye çalışmalarında yeni yasal vasıtalar ve haklar verilir." (Medeni Bilgiler ve M. K. Atatürk'ün El Yazıları Afet inan s. 68)

"Devlet bireyin yerini alamaz fakat bireyin gelişme ve kalkınması için genel koşulları göz önünde bulundurmalıdır. Devlet eliyle yapılacak işler bireyin büyük kar getirmediğinden dolayı yapmayacağı işler veya milli çıkarlar için gerekli olan ekonomik işleri kapsar. Özgürlüklerin ve yurt bağımsızlığının sağlanması ve korunması ile iç işlerinin düzenlenmesi nasıl devletin görevi ise devlet vatandaşların öğretimi eğitimi sağlığıyla ilgilenmek zorundadır. Devlet memleketin asayiş ve savunması için yollarla demir yolları ile telgrafla telefonla memleketin hayvanlarıyla her türlü taşıtlarıyla milletin genel servetiyle yakından ilgilidir. Memleket yönetiminde ve savunmasında bu saydıklarımız toptan tüfekten her türlü silahtan daha önemlidir. ... Özel çıkarlar çoğunlukla genel çıkarlarla tezat halinde bulunur. Bir de özel çıkarlar en nihayet rekabete dayanır. Oysa yalnız bununla ekonomik düzen kurulamaz. Bu kanıda olanlar kendilerini bir serap karşısında aldatılmaya terk edenlerdir. ...Bir de ferdin kişisel çalışmaları ekonomik kalkınmanın esas kaynağı olarak kalmalıdır. Ferdin inkişafına (gelişme) mani olmamak bilhassa iktisadi sahadaki özgürlük ve teşebbüsler önünde devletin kendi faaliyeti ile bir engel yaratmaması demokrasi prensibinin önemli esasıdır. (Medeni Bilgiler ve M. K. Atatürk'ün El Yazıları Afet inan s. 46-47)

Türkiye'ye sosyal ekonomik ve kültürel yön vermeyi hedefleyen Atatürk hedefini gerçekleştirmede komünizmi halkı için büyük bir tehlike olması dışında farklı bir şekilde değerlendirmemiştir. Çünkü bu kuramda fert yok devlet vardı. O "Ferdin hakkı ferde devletin payı devlete" diyordu. Ne ferdi yutan devlet ne devleti sömüren fert olmalıydı. Bu nedenle devletçilik ilkesini esas aldı.

Bu düşüncelerinin aksi yani komünizmin uygulanması halkın özgürlüğünün alınması ülkenin kalkınma yerine yok olma sürecine girmesi demekti. Bu nedenlerledir ki Atatürk komünizmi aziz Türk Milleti için büyük bir tehlike olarak görmüştür. Komünizmin hiçbir şekilde hayatını adadığı vatanına girmesini istemeyen Atatürk Milleti'ni bu büyük tehlikeye karşı uyarmıştır. Yüce Atatürk'ün "Komünizm Türk Dünyası'nın en büyük tehlikesidir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir." (Faruk Şükrü Yersel Eskişehir Gazetesi 1926) sözlerinde Türk Milleti'ne yaptığı uyarı açıktır. Bu nedenle Türk Milleti komünizmi en büyük düşman bilmeyi ve gördüğü her yerde ezmeyi Türklüğe karşı manevi bir sorumluluk olarak kabul etmektedir.

Kaldı ki Türk Milleti'nin üstün zekasının bilincinde olan Atatürk komünizmin Türkiye'de hiçbir zaman başarılı olamayacağını bizzat defalarca ifade etmiştir. Örneğin 1935 yılında yaptığı bir konuşmada "Türkiye hiçbir zaman bolşevik olmayacaktır. Çünkü Türk Hükümeti'nin ilk amacı halka özgürlük ve mutluluk vermek askerlerimize olduğu kadar sivil halka da iyi bakmaktır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri c. 3 s. 99) ifadelerini kullanmıştır.

Atatürk başka konuşmalarında da komünizme karşı olan kesin kararını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Aynı zamanda Büyük Önder komünizmi faşizm ve Nazizm'le birlikte şu sözleriyle değerlendirerek bu konulardaki düşüncelerini de şöyle dile getirmektedir:

"Biz büyük savaşlar görmüş büyük bir milletiz.. Ama savaşçı değil barışçı felsefeyi benimsemiş bir milletiz. ... Kendimizi dünyadan soyutlayamayız. Dünya nimetlerinin emperyalist ülkeler tarafından zaman zaman pervasızca paylaşıldığını ve bu paylaşma esnasında gelişmemiş ülkelerin tarihten silindiğini hafızalardan silmek kadar gaflet olamaz. Dünyanın bugünkü durumu hiç de parlak görünmüyor. Her ülke gençliğini bir başka ideolojiye sahip olarak yetiştirme gayreti içinde. italya faşizm ideolojisine dört elle sarılmış. Bu ülkenin diktatörü olan Mussolini ülkesinin sekiz milyon faşist gencinin süngüsü üzerinde yaşadığını haykırıp duruyor... Almanya'da Hitler'in yaratarak geliştirmekte olduğu Nazilik de faşizmin bir başka bir büyük tehkileli benzeridir. Hitler bir ırkçıdır. Dikkat buyurunuz milliyetçi demiyorum ırkçıdır diyorum. Alman ırkını en üstün ırk olarak gören bir mecnundur. Tekmil Alman gençliğini peşine takmış onlara bu ideali aşılamıştır. Moskova'da oynanan oyun ise bir başka türlüdür. Stalin yalnız kendi gençliğine değil dünya gençliğine komünistlik ideolojisini aşılamaya çalışıyor. Komünistlik propagandasının fukarası ve cahili çok ülkelerde ne kolay taraftar topladığı ise ortada bir gerçektir." (Atatürk'ün izinde Bir Ömür Böyle Geçti Sabiha Gökçen s.155)

"... Hayır. Ne komünizm ne de faşizm... Bu iki ideoloji de memleketimizin ulusumuzun gerçeklerine karakterine asla uymaz. Şunu da hemen ilave edeyim ki ne faşizmin ne de Nazizm'in sonu yoktur." (Atatürk'ün izinde Bir Ömür Böyle Geçti Sabiha Gökçen s.159)

Bu sözlerden de açıkça anlaşıldığı üzere Atatürk açık beyanlarıyla komünizmi "en büyük düşman" ilan etmiştir. Faşizmin de komünizmin de Türk Milleti içinde barınamayacağına dikkat çekmiştir. Milletine komünist veya faşist olmamayı bu eğilimleri her görüldüğü yerde ezmeyi ve komünist yayılmacılığa karşı Misak-ı Milli sınırlarını korumayı vasiyet etmiştir.
(bkz: her mevzuya atatürk ü karıştırmak)
günümüzde artık elitistliğin cılkını çıkartmış liberal/anarşist komünistler tarafından yaftalanan insandır.

büyük ihtimal cahil falan değil, karşısında konuşan komünistin misli misli okumuş/bilen kişidir. ancak komünistimiz sadece kendisinin okuduğunu veya gugıldan aratarak bir takım şeyleri bildiğini zannettiği için; ortam çocukluğu ile ideoloji gütmek arasındaki farkı dahi ayırt edemeyecek kadar kazma olduğu için bu insana cahil der.

zaten 21.yy da hala komünizm güden ve dolayısıyla emperyalizmin uşaklığını yapan bir insanın entelektüellikten, bilgiden ve bakış açısından bahsetmesi komiktir.
(bkz: göbeğini kaşıyan adam)
bir kere bu başlığı okuyup bu başlıktan şöyle bir sonuç çıkaran bütün üniversite hocalarının, doktorların, atom mühendislerinin ve su ürünleri okuyanlarının ve hatta bütün öğretmenlerin hayalarından öperim. bayansa menevişlenen gözlerine uzun uzun bakarım.

bakınız yazar başlıkta ne demiş.

"komünizme bok atan cahil insa"

şimdi tdk'na ufak bir yolculuk yapalım.

cahil : "sf. (ca:hil) 1. Öğrenim görmemiş, okumamış"

zaten konunuz öznesi o adam. yani okumamış etmemiş sıradan bir işçi araştırmadığı komünizme laf sokar. bok atar. kaka der.

eğer başlık,

komünizme bok atan öğretim görevlisi
komünizme bok atan mühendis
komünizme bok atan ekonomist
veyahut komünizme bok atan 5.000 kitap devirmiş adam olsa idi

ki o da güzel bir başlık olurdu o zaman kalkıp bunları yazmak yerinde olmazdı.

fakat şu sonuca gidiyoruz. okumuş etmiş bir takım tipler hala yazılanları dikkatli okumuyor.

onlara tevsiyem, gidin ezber sistemi üzerine kurulu eğitiminizi biraz değiştirin. mücadele edin yahu. ve doğru okuyun.

peygamber efendimiz bile şunu söyler

(bkz: oku)
istisnai olarak cahil değildir. neden?

-komünizmin sadece bir fakir hülyası olduğunu bilen insandır.

-komünizmle bugünkü dünyada hiçbir ekonominin dayanmadığını, hatta sovyetlerin bile aç kaldığını bilen insandır.

-kapitalizmin özünde birilerinin fakir, birilerinin zengin olması vardır. komunizmdeyse herkes sefaletten geberir. bunu da bilen insandır.

-komünizmin bugün hiçbir işçiye faydası olmadığını, daha doğrusu türkiye'de solun bittiğini bilen insandır.

-''sendika ağası'' diye bir kavramı yaratabilmiş salak bir ülkenin evladı olduğunun farkında olan insandır.

-nitekim türkiye'de sendikalar bile kapitalist olmuştur. (bkz: bayram meral)

-herkesin solculuk nağraları atıp yıllardır da çatır çatır sağ partilerin, sol partileri yediğini bilen insandır.

-dsp hariç istisnasız bütün sol partilerin vatan hainleriyle dolup taştığını bilen insandır. geçmişlerine bakıldığında çoğunun terörist veya örgüt tandanslı veya örgüte destek vermiş olduğunu bilen insandır.

-türkiye kadar artık dünyada da solun ağır yaralar aldığını ve üzülerek söylüyorum ama düşme potasına girdiğini bilen insandır.

-soldan falan ümidi kalmamış, büyük balığın küçük balığı sağda da olsa, solda da yiyeceğini bilen insandır. günümüz şartları böyledir ama bu bize insanlığımızı unutturmamalıdır.

-türkiye'nin artık bırak bir atatürk'ü, bir bülent ecevit bile yaratamayacağını bilen insandır.

-solu en güçlü yapan şeyin halk, türkiye'de halkın fakir, fakir olan halkın cahil, zenginin de pek bi bok bilmeye ihtiyacı zaten olmadığını, gereksinim duymadığını bilen insandır. hoş, halk ta ekmek derdinde. binlerce işsiz, oturup marx ile lenin'in fikir teatislerini mi okuyacaklar? borç gelmiş gırtlağa kadar. kredi kartları bitirmiş insanları. para için gırtlağına basılan insanın, bırak kitap okumayı, yaşayacak nefesi kalır mı? bu memlekette borçları yüzünden intihar eden insanlar var.

-dolayısıyla kapitalizmin artık türkiye'nin yakasını asla bırakmayacağını bilen insandır. devlete bakarsın ab ile abd'nin ağzına bakar halde. halka bakıyorsun, borçla borç ödemeye çalışıyorlar. ayda 1000 lira bile kazanamayan insanın borçlana borçlana ölmek üzere olsa da yine de gidip kredi kartı alacağını bilen insandır.

-bütün bunları bilen halkın gene de sol partilere oy vermeyeceğini, gene de sırtındaki kamburu bir torba kömüre kabulleneceğini daha da kötüsü akıllanmayacağını bilen insandır.

-kapitalizmin galibiyetini kabullenen, hayatının sonuna kadar emekçi olmamak için emekçi olmuş, evlenmeye bile korkan insandır.

(bkz: acı ama gerçek)