Birden buralar bulutlandı. sis gibi, duman gibi, fakat onlardan daha başka, daha güzel bir şey çevreyi sardı. sonra birdenbire bu dümdüz beyazlığın üzerinde, yerden birisinin kalktığı görüldü. elinde yerden kaldırılmış, gönderi kurt başlım bir tuğ vardı. yarasından kanlar akan bu hayalet kür şad’dı.

bir eliyle tuğu yükseltirken, öteki eliyle duman alana bir işaret yaparak “kalkın” diye haykırdı. kırk şehit birden kalktılar. kür şad eliyle ilerde bir yeri gösterdi. “oraya” diye gürledi. gösterdiği yer “tanrı dağı” idi. tepesinde ataların ruhu dolaşıyordu. kırk bir şehidin ruhu bir fırtına gibi, bir musikî gibi, bir ışık akarak tanrı dağı’na doğru yürümeğe başladılar… onları orada, başlarında alp er tunga olan atalar kafilesi bekliyordu. bu kırk bir şehidin çevresini bir anda yüz binlerce başka şehitler sardı. tanrı’nın huzurunda başlayan bu en muhteşem resmigeçit büyük, sonsuz boşluğu sarsarken birdenbire bir türkü; azametli, ürpertici, tanrısal bir türkü kâinatı titretti:

delinse yer; çökse gök; yansa, kül olsa dört yan
yüce dileğe doğru, yine yürürüz yayan.
yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmıyan;
ölümle eğlenen tunç yürekli türkleriz!…

bu türkü hâlâ göklerde çınlıyor.

kür şad ve kırk arkadaşı, aylı kızıl bayrağı bekleyerek hâlâ ufukları gözlüyor…

13 nisan 1946
saat: 21:00
maltepe

Hüseyin Nihal atsız
Bozkurtların ölümü
görsel
hemen şuracıkta durabilir ama sen onunla iki adım sandığın bu mesafeyi aylarca yıllarca koşsan bile kapatamazsın.

sebahattin demiray-fotoğrafta ikimiz
"insanları genel anlamda seviyorum ama kimseye tahammülüm yok."
+Sence insan mıydı yabani bir hayvan mı?
-Hepimiz yabani hayvanlarız kardeşim.
Hayat düşünceleri tutan hapishanedir. TUTUNAMAYANLAR.
"yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
Kòrdur gözler ancak yüreğiyle baktığı zaman görebilir insan.
Kapıdan bir baş uzandı; garip bir baş, soyulmuş bir patates gibi saçsız, patates şansı bir baş. Gözler de patates gözleri gibiydi, kahverengi ve küçük. Burun, büyük ve yassı yanak kümelerinin arasında küçücük kalmıştı; ağız ise dudaksız bir yarıktı. Çocuk kıpırdamadan bu yüze baktı. Kızın gözleri iri, kara ve sabitti.

"Hu, Tenar"
albus severus: "ya slytherin'e düşersem?"
"albus severus" dedi harry usulca,
harry: "sana hogwarts'ın iki müdürünün adı verildi. bunlardan biri bir slytherin'di ve büyük ihtimalle ömrümde tanıdığım en cesur adamdı."

edit: j.k.rowling - harry potter ve ölüm yadigarları
gokyuzunden asagi dogru kayan hicbir iyilikten kendine dogru durust bir pay cikaramadi.
"Ergenlik bir bakıma çocukluk denilen cennetten atılan kişinin öfke durumudur"

Buket Uzuner ,Toprak Kitabından
Ah, bu boşluk ! Göğsümde ki bu korkunç boşluk! Yalnızca bir kez, yalnızca bir kez yüreğime bastırabilsem onu. Bu boşluğun doldurulabilecegini düşünüyorum çoğu zaman.
varlığı hiçbir şey değiştirmezken yokluğu ise cehennemdeki soğuk bir köşe gibiydi...
Tahterevallinin havada asılı kalan çocuğu oldum hep etkisiz, tepkisiz, kaderine razı...
-Bu gece anı defterine yazayım.
-Neyi?
-Ateşten yanan çocuğun ateşi sevdiğini.
Senden nasıl uzak kalınır, aklım almıyor.
"...Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir."
Aşk zehirdir.
"Fakat ne kadar soyut görünseler de düşüncelerin bile bir dayanak noktasına ihtiyacı vardır, aksi takdirde deveran etmeye, anlamsızca kendi çevrelerinde dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe dayanamazlar. insan bir şey bekler, sabahtan akşama ama hiçbir şey olmaz. insan bekler de bekler. Hiçbir şey olmaz. insan bekler, bekler, bekler, düşünür, düşünür, düşünür; ta ki şakakları ağrıyana dek. Hiçbir şey olmaz. insan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız."

Satranç, Stefan Zweig.
"...Acaba şiirin aşkı körelttiğini ilk kim keşfetti, merak ediyorum!"

"Ben de şiirin aşkın gıdası olduğunu düşünürdüm," dedi Darcy.

"Bahsettiğimiz, ayakları yere basan, sağlam, güçlü bir aşksa, evet. Zaten güçlü bir aşkı her şey besler. Ama söz konusu geçici, basit bir sevdaysa, eminim tek bir güzel şiir onu yok etmeye yeter."

Jane austen - aşk ve gurur
Sıfırdan hayatlarını yaratmış insanların hikayeleri kadar, hayatlarından bir sıfır yaratmış olanlarınki de gösterişlidir.

Hakan günday.
kalp diyorum herkeste var, yürek başka bir şey.
bugün anam öldü, veya dün. hatırlayamıyorum.

-ya da bunun gibi bir şey-

albert camus - yabancı
Kadın dostlarımızın Napolyon Bonapart'la şu ortak yönleri vardır ki, herkesin başarısızlığa uğradığı yerde başaracaklarını sanırlar hep.