bugün

hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitmeden yıprattığımız dostlukların, savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün. bir akşamüstü yanımızda kimsecikler olmaz. ya da olanlar olması gerekenler değildir.
"Hep kalıplara uymayı reddettim. Geldiğim nokta şu; Diğerlerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzel."

Charles Bukowski
iyi şeyler birdenbire olur bu kadar bekletmez insanı, sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü sonuçlar çıkar...
zaman çarkı döner,çağlar gelip geçer.Geride efsaneleşen hatıralar bırakır.Efsaneler söylence olur ve efsaneleri doğuran çağ tekrar geldiğinde söylenceler bile unutulur gider.Ve o anda puslu dağlar'dan bir rüzgar esti.Rüzgar başlangıç değildi.Zaman çarkı'nda ne başlangıç ne de son vardır.Ama "bu" bir başlangıçtı.

(bkz: Robert Jordan)- (bkz: the wheel of time) (bkz: dünyanın gözü)
tutunamayanlar-Oğuz Atay

Kafamda bir sürü süprüntü düşünce olmasaydı , bazen benim bile beğendiğim düşüncelerle dolu olsaydı beynim.
"hangi yıldızlardan düşüp birbirimizi bulduk biz?"

nietzsche ağladığında
insanlara kızmama imkan yoktu, Çünkü insanların en kıymetlisi, en iyisi, en sevgilisi bana en büyük kötülüğü etmişti; diğerlerinden başka bir şey beklenebilir miydi? insanları sevmeme ve onlara tekrar yaklaşmama da imkan yoktu; Çünkü en inandığım, en güvendiğim insanda aldanmıştım. Başkalarına emniyet edebilir miydim?
"mutluluk da bir aldanış mıdır dersin, Wilhelm? nasıl oluyor da insanı mutlu eden birşey aynı zamanda onun felaketinin de kaynağı oluyor?"

goethe - genç werther'in acıları
batı cephesinde yeni bir şey yok ( Im Westen nichts Neues ) Erich Maria Remarque...
herkese renkli günler
fındık, fıstık çıtır çıtır,
hem kan yapar,
hem ısıtır. - Karatay diyeti
" kaç altmış saniye daha var küsmeye, barışmaya, tanışmaya, aşık olmaya, yaşamaya, ölmeye? güneşi yakalayıp zamanın önüne geçmeye, o hep özleyip bir türlü aramadığın, sonra da cenaze törenini bile kaçıracağın can dostunu görmeye? "
umut en büyük kötülüktür,çünki işkenceyi uzatır. (bkz: nietzche ağladığında)
içtin mi körkütük sarhoş oluyorsun, eleştirdin mi eziyorsun, moralin bozuldu mu ta en dibe vuruyorsun. sana nasıl yaklaşmam gerektiğini bilmiyorum. öyle öfke dolusun ki bebeğim…?
‘belki piç olduğumdandır’

-baba ve piç- elif şafak
kendi yalnızlığımızı kucaklayamazsak, inzivaya karşı kalkan olarak başka birini kullanırız. yalnızca bir kartal gibi yaşayabilen insan başka birine sevgisini verebilir, yalnızca o zaman o insan bir başkasının büyümesi ve gelişmesiyle ilgilenebilir.

biriyle tam bir ilişki kurabilmen için önce kendinle ilişki kurabilmelisin.

en çok arzu edilen kadın en çok korkulan kadındır. tabii bunun nedeni onun ne olduğu değil, bizim onu nasıl gördüğümüzdür.

her insan, gerçeğin ne kadarına dayanabileceğini seçmeli.

(bkz: nietzsche ağladığında)
erkekler kandırılmak ister. *
facebookta sıkça rastladığımız sayfa ismidir.'iz bırakan kitap cümleleri'
Ona yazdığın günlük notlar var ya, "Elektrikçi gelecek saat 17:00'da. Öpüyorum." dediğin sarı kağıt, yeryüzünde senden çok kalacak.
bu acıdan daha ömürlü hepsi. tuhaf değil mi? bu kalp kırıkların, bu kan pıhtıların hiçbiri kalmayacak yani. sana şimdi öyle gelmiyor değil mi?
facebook'ta 1 milyonu aşan bir hayran kitlesine sahip olan sayfadır.
"Eğer yukarıda bir tanrı varsa, umarım benim viski içmemden veya domuz eti yememden daha önemli şeylerle ilgileniyordur"
Uçurtma Avcısı
hayatımı kurtarmak istiyorsam önce onu mahvetmenin eşiğine kadar gelmeliyim.
yanılsamalar kitabı
Zayıflar için haklı olmak suçtur. Amin malouf - Semerkand
Başka bir masada yalnız oturuyordu. Bazı insanlar sanki her sorunun cevabını verebilecekmiş gibi dururlar. Bunun bir yanılsama olduğunu bilirsiniz ama yine de onlara bir şeyler sormak istersiniz. Biramı alıp yanına gittim, “Neden böyle bir şey yaptın?” diye sordum.

“Bana bir sigara ver,” dedi.

Bir sigara verip yaktım.

“Şimdi beni rahat bırak,” dedi. “O yavşak tebessümünü de götüne sok.”
Gençlere, gerçekler olduğu gibi söylendiğinde, ağzı henüz süt kokan çocukların hoşuna gitmez. Ancak aradan yıllar geçtikten sonra, söylenenleri yaşayarak öğrendikçe, her şeyin kendi deneyimleri ve kendi düşünceleri olduğunu düşünerek sevinirler. Hocalarını da "budalanın biriydi" diye anarlar.
---
Kahretsin! Kandırılanlar! Aldatılanlar! Adem'den bu yana hep erkekler! insan yaşlanıyor, ancak akıllanıyor mu bilinmez? Çılgınlığın yetmedi mi? Hiçbir işe yaramadıklarını herkes iyi bilir; hepsinin vücutları makyajlı, yapmacık. Verecek sağlıklı bir şeyleri yok! Nerelerinden tutsan, çürük, her yeri sarkıyor. Gözle görünüyor, elle tutuluyor, ancak yine de kuyruk salladıklarında dans ediliyor!..
“Geriye Kinyas kaldı. Arada bir dediğimi dinleyen tek insan. O da yok olursa ne olur? Kayra kalır. Kinyas’ı düşünüp gözyaşı döker yalnızken. .. Kayra kalır. Kinyas’ı rüyasında görür iki yıl… Kayra kalır. Kinyas’ın ölümünden on yıl sonra ne yüzünü hatırlar, ne yaşananları, ne de konuşulanları… Kinyas gider. Kayra kalır. Bu kadar basit olduğu için sevemedim dostlukları, arkadaşları.”

kinyas ve kayra - hakan günday
"kadın tarih boyunca erkeğin nesnesi durumuna düşmüştür. erkeğin ötekisi olarak inşa edilen kadının özne olma ve kendi eylemlerinin sorumluluğunu yüklenme hakkı elinden alınmıştır. ataerkil ideolojiye göre erkek ölçü, standart ve örnek; kadın, aşağı, eksik ve ötekidir." *