bugün

istibdat dönemi, ıı. abdülhamit’in ı. meşrutiyet yönetimine son verdikten sonra (1878) başlayan ve ıı. meşrutiyet’in ilan edilmesine kadar devam eden, kontrolü tamamen ele aldığı bir dönemdir. istibdat’ın kelime anlamı despotizmdir.

ıı. abdülhamit, meclis-i mebusan’ı kapattıktan sonra yavaş yavaş bütün yetkileri kendinde topladı ve kişisel konutu yıldız sarayını devlet yönetiminin merkezi durumuna getirdi. osmanlı tarihinin ilk geniş kapsamlı istihbarat örgütünü kurdu. bu örgütün amacı abdülhamit’e karşı yapılacak darbe ya da ayaklanmaları önlemek, siyasi rakipler hakkında bilgi toplamaktı. bu örgütün hafiye sayısı her geçen gün arttı ve çok geniş kapsamlı bir örgüt haline geldi. bilgi toplayan bu kişilere istihbaratçı deniliyordu.

istibdat dönemi uygulamalarının başlıca araçları, basına uygulanan sansür, her tarafa yayılmış bir hafiye örgütü ve istihbaratçılıktı. 1881’de bir komisyon kurularak bu komisyona basın-yayın organlarını denetleme yetkisi verdi. gazete ve dergiler sık sık kapatıldığı gibi padişahın oturduğu yıldız sarayını çağrıştıran “yıldız” gibi bazı kelimelerin yayınlarda kullanılmasının yasaklandığı listeler oluşturuldu.

istibdat döneminde istihbaratçılık faaliyetleri o kadar abartılmıştı ki, gizli hafiyeler halktan insanları maaşa bağlayarak istihbaratçılık faaliyetleri yaptırıyordu. bu faaliyetlerde pek çok masum insanın da canı yanmıştı. bu durum elbette ıı. abdülhamit’in istediği bir şey değildi, zira hiç suçu günahı olmayan insanlar bile darbe ya da ayaklanma söylemlerine maruz kalıyor ve cezalandırılıyorlardı. bu noktada istihbaratçılık faaliyetlerinin kontrolden çıktığını söyleyebiliriz.

ıı. abdülhamit’in kontrolü tamamen elinde tutmaya çalıştığı istibdat dönemi 1908 yılında ıı. meşrutiyet’in ilan edilmesiyle son buldu. bundan sonra devlet, ağır bir yenilgi ile noktalanan ı. dünya savaşı’nın sonuna kadar ittihat ve terakki partisi’nin kontrolüne geçmiş oldu.
31 mart vakasıyla son bulan donem. (bkz: 31 mart vakası)
Osmanlı milleti için en zor günleridir, gerçi şimdi de pek farklı değil.
Anayasal bir hukuk devleti yerine baskı ve sansürle yönetilen bir polis devleti kuruldu. Abdülhamid modernleşmeyi, devletin merkezileşmesi, yaygın eğitim ve kamu hizmetleri gibi alanlarda değişimleri devam ettiriyordu. Fakat söz konusu olan, hukukun üstünlüğü ve bireysel özgürlüklere dayalı değil, artık elinde tehlikeli bir güçlü, modern devlet aygıtı bulunan otokratik bir yönetim tarafından yürütülen bir modernleşme ve ilerlemeydi.
ilber ortaylı'nın deyişiyle "Halkı, orduyu ve bürokrasiyi had safhada yozlaştıran, sonraki felaketlerin sebebi olan bir dönemdir".

Herkesin herkesi ihbar ederek kendine çıkar sağlamaya çalıştığı ahlaksız bir dönemdi. Aptülhamit'in eseridir.

Aynı dönemde Meiji Japonya'sında reform üstüne reform yapılırken, aptülhamit "burun" veya "yıldız" diyenleri fizan'a sürmekle meşguldü. Nice haneleri yok yere darmadağın etti.

Efendim, aptülhamit şunu yaptırmış, bunu yaptırmış... Siyasal islamcıların bir türlü anlamak istemediği gerçeği tekrarlayalım: fikri gelişme olmadan fiziki gelişme olmaz.

islamcıların klasik (bkz: japonlar batının tekniğini aldı kültürünü almadı) yalanı ise cahil avlamaya yönelik, kokuşmuş bir yalandır.
abdulhamit'in uyguladığı gerici uygulama.