bugün

gençler arasında oldukça dillendirilen sorunsal.

akılları karıştıran sorunsaldır. sen git, sevmediğin kişiye 'seni sikecem' de sonra canından çok sevdiğin kişiyi sik.
(bkz: tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan)
(bkz: oysa herkes siker sevdiğini)

edit: bu entry nin nesi başlığı tanımlamıyor. tanım lazımsa nasıl birşey olcak çözümleyemedim.
(bkz: amına bile kor)
sev(iş)mek seks yapmaktır... ya da buna benzer bir şey.
sorunsal falan değildir. insan sevdiğini sikmez, sevişir.
insan sevdiğini mikmez.
sevdiğiyle sevişir denilerek son nokta konulur.
gece geç saatte bindiğim bir taksicinin muhabbetti

-insan sevdiğini s.er mi kardeşim olur mu öyle şey...
hayır, insan insanı s.er mi hiç...

taksidekiler dumur haliyle.
konuda son noktayı pepee'nin koyduğu sorunsaldır.

(bkz: insan sevdiğini hiç üzer mi)
olum sen mikmezsen başkası miker biri miker yani .
"Karıyı herkes s.ker, delikanlı adam erkek s.ker. Ama insan insanı hiçbir zaman s.kmez" derdi bir abimiz.
(bkz: insan insanı siker mi)
deli mi Mikti sizi?
en kaba tabiriyle, evet.
ayı yavrusunu severek öldürürmüş insan daha yırtıcı bir varlık olduğu için neden sikmesin sevdiğini.
sen sikmesen, ben sikmesem kim siker sorunsalının yanında hiçtir. *
-rıza abi?
+efendim canım.
-abi, insan sevdiğini siker mi?
+hayır canım. onlar seks yaparlar. sikme gibi kaba bir eylemi hayvanlar yaparlar.
seven sikilir, siken sevilir.
"benim sevdiğim beni sikmez, benim siktiğim beni sevmez yoksa ben zurna mıyım haa?" cümlesiyle özetlenemeyecek kadar komplike bir durumdur.
(bkz: keşiş):insan insanı siker mi?
bu doğal olmasa babalar gününü nasıl açıklayacağız.
insan annesini afedersiniz ama beceren adama hediye alır mı?
sevişmenin, kötü olduğunu zanneden insan güruhu beyanatı.
er kişinin sığır olduğu, sevişmek eylemini sikişmek olarak beyan etmesiyle ispatlanmıştır.
seks aşkın fiziksel hali olduğu gerçeğinden yola çıkarak bu eylemi sevişme olarak düzeltiriz ve herkese saygılar sunarız.
bütün toplumsal öğretileri yık.
sevdiğini sikebilmeyi,
siktiğini sevebilmeyi öğren.
(bkz: eşşeğin vajinasına su kaçırmak)
insan sevdiğiini s*ker mi?

yıllardan beri büyük bir sorundur bu özellikle kız-erkek ilişkilerinde.
erkek, doğası gereği, beraber olduğu kadını öpmek, koklamak daha da ileri gitmek ister. ancak ailenin baskısıyla, annenin, babanın " aman kızım dikkat et, kendini erkeklere elletme, öptürtme, koklatma" gibi söylemeleri kızımızın kulağında yer ettiğinden bunların hiçbirini yaptırmamaya özen gösterecektir. çünü kızımızın annesi,babası, çevresindeki büyükleri sürekli "seven erkek sana el sürmez, bir erkek sana yatalım, kalkalım gibi tekliflerde bulunursa derhal o erkekten uzaklaş çünkü seni sevmiyordur. seven erkek sana dokunmaya kıyamaz" gibi sözlerle kızımızı kendilerince korumaya almaya çalışırlar. "seven erkek evlenene kadar sabreder" derler. "sen kötü kız değilsin, erkek seni kötü bellemesin" derler. buradaki kötü kız tabiri iyi kızlar cennete, kötü kızlar her yeredeki kötü kızla üç aşağı beş yukarı aynı anlamı içermektedir.

genç kızımız türk filmlerinden edindiği bilgilerle de ailesinin ve çevresindekilerin haklı olduğuna kanaat getirir. zira, ediz hun, hülya koçyiğit'in yanağından buse almaktan ileri gitmez, çspkın tarık akan bile en fazla gülşen bubikoğlu'nun bindiği otobüsün tepesinden sarkarak,yanağından öper. gülşen bubikoğlu'nu yanağından öpen tarık akan, başka sahnelerde başka başka kadınlarla içkiler içip, kucağına almaktadır kadınları. demek ki neymiş "erkek severse dokunmazmış, buseyle geçiştirimiş en doğal duydularını. ve sevmediği kadınlarla beraber olurmuş, kötü kadınlar erkeklerle yatarlar" diye pekim pekim pekiştirir genç kızımız olayı.

ama gel görki bir de yabancı filmler vardır ve gençler, yaşlılar çatır çatır yiyişmektedirler orada. hem de birbirleri için canlarını verecek kadar birbirilerine aşıkken. bu nasıl oluyor diye düşünmekten alıkoyamazken gençkız beynini baba cevabı yapıştırıverir "dejenere olmuş bunlar, toplum ahlaksız, başımıza taş yağacak" artık genç kız tamamdır. kıvama gelmiştir. bir erkeğin ne yağpıp ne yapmayacağını, bir erkeğe neye ne kadarizin vereceğini hesaplar kitaplar. artık onun da bir erkek arkadaşı olma vakti gelmiş de geçiyordur bile. netice itibariyle bir erkek arkadaş edinir, ediz hun, hülya koçyiğit kıvamında bir aşk ve ilişki yaşadıktan sonra, kız istenir, kız verilir düğün dernek olur, ve artık evlenmeden olmaz bahanesi kalmayan genç kızımız aynı zamanda esas oğlanın bir ediz hun olduğuna kanaat getirir ki, evlenmeden elini kıza sürmemiş, sevgisini sonuna kadar ispat etmiştir.

belediye başkanının nikah memuruna verdiği "seviştirebilirsin" yetkisiyle sevişmeye hazır olan gençlerimiz odalarına çekilirler. o da ne erkek, genç kızı, delilergibi aşık olduğu, uğruna dağları delme kudretine erdiği genç kızı becermek istemektedir. tabiri caizse, ki caiz, zira belediye memuru icazet verdi, s*kecektir. 10 dakika öncesine kadar elini bile sürmeyen erkek kadına neler yapacaktır kim bilir. kadının beyninde şimşekler çakar, yoksa artık sevmiyor mu sevse kadını s*kmeye kalkar mı? bütün bu düşünceler içinde erkekle beraber olur. sabah olduğunda fark eder ki erkeğin sevgisi hala aynıdır, belki de yek vücut olmanın verdiği hazla kadını daha fazla sevmektedir.

yani kıssadan hisse; insan sevdiğini s*ker arkadaşım yoksa evlendiğin anda sevmekten vazgeçtiğinin resmidir.
sorunsalını bilmem ama mantık gereği sikmesi lazımdır. biraz kaba bir tabir ama pratikte yapılan eylem tam da bu. e onu sikme bunu sikme şunu sikme ne yapcaz arkadaş zenci de değiliz ki kimseye zarar vermeden işi kendi kendimize halledelim. *

mecbur birilerini şaapcaz.. e bunun da sevmediğimiz biri olmasını istemeyiz heralde depğil mi?
işyerinde ki kıl müdürü sikmek hoş olmayacağına göre, sevdiğimizi ... vay amk nerden girdim ben bu salak konuya la?
Nikahın sevişmenin ön şartı sayıldığı toplumlarda var olan paradokstur. Nikah olmadan yapılan sevişme zarar verme olarak algılandığı için insan sevdiğine zarar vermez hesabı içine düşülen durumdur.