güzel bir konusu ve mükemmel bir kurgusu vardır filmin. sizi içine çeker adeta. zaten şehir manzarasıyla birlikte harikulade bir görsel şölen vaat etmektedir. birde buna oyunculukların üst düzey oluşu eklendiğinde*** ortaya iyi bir film çıkmıştır. kara mizah denilince bu film aklıma gelir artık orası kesin. 8/10

ayrıca diyalogları da oldukça güzeldir.

--spoiler--

- dört doksan çıktı, olur mu?

+ giriş 5 euro.

- hadi ama dostum, yalnızca 10 kuruş eksik.

+ giriş 5 euro.

--spoiler--

--spoiler--

- tüm bu gezinin, bruges'ü görme dalgasının ölmeden önce senin için hazırlanmış son eğlenceli zaman olduğunu söyledi.

+ bruges'de mi? bahamalar olsa anlarım. ama neden siktiğim bruges'ü?

- sanırım daha ucuza mal oluyor.

--spoiler--
masal gibi film. tarihi eserler, muhtesem mimariler, film müzigi, hepsi bir masal gibi!

"ulan, masalda hic kokain veya orospu olur mu?!" diyecek olursaniz, pamuk prensesi tekrar okumanizi tavsiye ederim.

orospu = üvey anne
kokain = elma
Brendan Gleeson = Avci
collin Farrell = Pamuk prenses

filmde cücemiz de var. al sana masal...
yazan ve yönetenin Martin McDonagh olduğu, vizyona girmesini sabırla beklediğim film. imdbde baya oy toplamış.

http://www.imdb.com/title/tt0780536/
izledikten sonra insanda bruges' a gitmeliyim dedirten bi film olmuş. oyunculuklar güzel atmosfer güzel senaryo güzel... zaman zaman karamsar olsada olaylar arasında kurulan bağlantılar ince düşünülmüş.
"you aren't really shit, but you aren't all that great either.. like tottenham" gibi koparan sözler, deli espriler içerse de, kara komedilikten çıkmış, ağlatan, şaşırtan bir dram filmidir.
hemen herkes aynı şeyi yazmış. hemen hemen aynı fikirdeyim.

yine de geldim. hakikaten etkileyici bir film. ara ara izliyorum. nedense çok gerçek geliyor bana. sanırım oyunculukla alakalı. ne bileyim amk, bu kadar durağan bir filme bu kadar vurulmuş olmam saçma geliyor belki de. .ok etkileyici film.
Seyehat filmleri arasında da görebilirsiniz, drama filmleri arasında da.
Belçikanın brüj kentinde geçen muhteşem film.
izlerken yağmurlu veya karlı bir gün seçin. Hava olabildiğince kapalı olsun birazda soğuk, bir battaniye ve bir fincan kahve. Mutluluk budur daha neden uzaklarda arıyorsun ki.
filmin ilk 20-30 dakikası ve son 10 dakikası çok güzel. geri kalanı at çöpe gitsin. film için internette "brüj'e gitmeden önce kesin izleyin" yorumları yapıyorlar. ben de sırf bunun için izledim. peki beklediğimi buldum mu? nein!

hep dediğim bir şey var, ingiliz dizileri (özellikle komedi dizileri) ne kadar kaliteliyse, filmleri (yine özellikle komedi olanları) o kadar boktan. neden bu böyle bilmiyorum. belki de dizi konusu olabilecek ve 20-25 dakikadan fazla anlatmaya değer olmayan konuları 2 saatte anlattıkları içindir. belki bu film bir mini seri olsa (şöyle 5-10 bölümlük) daha çok sarabilirdi. ama film olarak? hayır. bence izlemeyin. brüj için de izlemeyin. şehir öyle aman aman ön plana çıkmıyor. sadece baş karakter sürekli şehre bok atıyor. bir kaç tane de şehrin turistlik yapısı görünüyor. hepsi bu. filmin geneli kapalı alanlarda geçiyor zaten. (bar, otel odası vs.) görüntüler başarılı ama, ona diyecek bir şeyim yok.

her neyse, uzun uzun bahsetmeye gerek yok. izlemeyin.

notum: 6/10.
collin Farrell ın performansının doruğa çıktığı bir kara mizah filmi.

arkadaşına anlatsan ne olacak ki:
--spoiler--
iki katil var, bunlar ortak, bunlara işveren eleman birine diğerini öldürmesini söylüyor falan filan.. olaylar gelişiyor.. adam sarışın bir bombaya aşık oluyor... vs.. vs..
--spoiler--
"bu mu lan film" diyecekler çıkacaktır arkadaşlarının arasında.
sen en iyisi filmi anlatmaya kalkma. ver elemana CD yi. deki "la boş zamanında izlersin". arkadaşın filmi izledikten sonra gelip senin taşaklarını yalamazsa, "abi sen ne büyük sinemacısın" demezse verecem sana. daha ne diyeyim.

papazla ray arasında geçen diyalog filmin en güzel diyaloglarındandır. (kötü diyalog yok filmde ama hani öyle denirya lafın gelişi.)

neyse izleyin anacım.
2008 ingiltere/amerika ortak yapımı komedi/suç/dram kategorili şahane martin mcdonagh filmi, 8/10 imdb puanına sahip. 22 ödülü ve oscar adaylığı bulunan filmin bütçesi 15 milyon, gişesi 8 milyon civarıdır.

colin farrell en muhteşem performansını bu filmde ray karakteri ile sergilemiştir. Normalde colin'in tipini ve oyunculuğunu sevmem, fakat tipi özellikle de kaşları göze batmıyor. Bu, Filmin başarısı olsa gerek* Oyunculuğu ise gerçekten takdire şayan, zaten 2009 da altın küre alarak başarısını taçlandırmıştı.

Güldüren, eğlendiren, gece ışıklar içinde parıldayan güzelim şehire hayran bırakan kara mizah örneği. Her sahnesine ayrı bayılıyorum, özellikle ray ve replikleri bir harika görsel görsel
bu film için şahsen diyebileceğim şey filmin konusu, yer ve mekan tercihleri, özellikle de oyunculuklar üst düzeyde.bu filmi izlerken uzun zamandır almadığım bir tat almıştım o vakit itibariyle.bu filmi muhakka izleyin diyemeceğim çünkü film zevki farklılığından kişiden kişiye değişmekte filmin beğenilmesi. özellikle colin farrelın oyunculuğuna çok şaşırmıştım.
hiç unutamadığım filmlerden biridir, şehir, müzikler, konu, oyunculuk vs. herşeyiyle büyüleyici bir yapım. üçüncü defa izlememi engelleyecek bişey yok evet.
Belçika'nın şirin bir ortaçağ şehri olan bruges'de çekilen 2008 yapımı bu film, Colin Farrell, Ralph Fiennes, Brendon Gleeson gibi sinemanın usta isimlerini bir araya getirmiş üstüne birde bruges kentinin inanılmaz güzelliğini de ekleyerek aksiyon, drama tarzında bir film ortaya çıkmış. Filmin ilk bölümünde Ken ( Brendon gleeson) ve Ray ( Colin Farrell)'i tanıyoruz ayrıca bruges kentinin gezilecek yerlerini de iki kiralık katilin gözünden görme fırsatını buluyoruz. 2. bölümde filmin ilk bölümü ile bağlantılı olaylar şeklinde devam ediyor. Kimi zaman izleyici tırnaklarını ısırıyor, kimi zaman kahkahalara boğuluyor. Filmin son 15 dakikası klasik aksiyon filmlerindeki kovalamaca sahneleri ile geçiyor ve etkileyici bir son ile izleyiciye veda ediyor. Filmin eleştiriye açık tek yanı senaryo'nun çok fazla oturmamış olması, mesela yaralı bir adam sağlıklı bir adamdan daha hızlı hareket edebiliyor ki senaryo sahneye tam oturabilsin. Hangi sahne olduğunu söyleyip filmin büyüsünü bozmak istemiyorum. Son sözler ise film genel olarak bir seri katilin içinde yaşadığı savaşın beyaz perdeye aktarımı...
süper bir diyalog filmidir. yavaş, temposuz, sıkıcı bir film nasıl olur da insanı kendine bağlatır, arşivine ekletir bize gösterir. öyle bir sahnesi vardır ki hayatımda unutmayacağım sahnelerden biridir.

--spoiler--

2 dost ve kiralık katil olanlardan genç olan bankta oturmuş silahını çıkarıp intihar edecektir. patronundan en yakın arkadaşını öldürme emrini alan diğer katil genç olanı arar bulur ama tabloyu görünce gerçekle yüzleşir, onu ne kadar sevdiğini anlar. koşarak arkadaşının intihar etmesini engeller fakat elinde kendi silahı vardır, genç olan kendisini öldürmeye geldiğini anlar, izah etmek biraz zor olacaktır.

amerikalı obez aile ile girilen diyalog da yarmıştır.

--spoiler--

not: ayrıca insanı bruj'e hayran bırakır, kasvetli ama kendini oradan alamazsın, aynı film gibi. *
telefon kulubesinde kiefer sutherland'le birlikte kalmadığını gösteren colin farrel'ın oyunculuğunda gerçekten de sağlam adımlar attığını gösteren film.. güzel diyaologlar, güzel işlenmiş bir drama.. izlenmesi gereken filmlerden..